- 355 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Safların arasına twitter da girer
İnternetin imkânlarının bizi bir parça ’kandırdığını’ düşünüyorum. Ne demek bu? Açmaya çalışayım: Bugün bazen bir sosyalmedya hesabı sayesinde milyonlara ulaşabildiğiniz oluyor. (Hey yavrum hey!) Elbette bu durum normalde üç-beş kişiye ancak sözünü dinletebilecek ben gibiler için baştançıkarıcı. Lakin bu olurken şöyle birşey daha oluyor: Kardeşlerimizle ilişkilerimizi ’dolaylı’ kılıyoruz.
Peki bu dolaylılık ne demek? Onu da açayım: Sosyalmedya hesaplarımız, ne kadar özgürlükçü(!) şirketlerin ellerinde olurlarsa olsunlar, merkezdeki kişiler/ideolojiler tarafından şekillendirilebilirler. Yönlendirilebilirler. Oynanabilirler. Sözgelimi: Youtube bir karar alsa da dese: "Yarından itibaren İslam’la ilgili bütün videoları kaldırıyorum!" Bir anda oradaki tebliğiniz sıfıra düşer. Harcadığınız emek siliniverir. Aynısı diğer hesap türleri için de geçerlidir. Twitter mesela (son günlerde gündem olduğu için misal olarak vereceğim) "AK Parti’yi destekleyen bütün twitleri engelleyeceğim!" diye bir çalışma başlatsa karşısında durabilecek gücünüz yok. Çünkü sorgulanmayan yönetim onda. Bu şirketler her ne kadar demokratik olduklarını iddia etseler de kimseye seçmenlik hakkı tanımıyorlar. Bu yüzden stratejilerinde de yerel endişelere pek aldırmıyorlar. Merkezin anlayışını dayatıyorlar. Arkasından gidiyorsunuz. Bunu da özgürlük sanıyorsunuz.
Ve buradaki ilişkileriniz külliyen dolaylı. Arada hesabınız var. O hesabı hizmetinize sunmuş (veya hesap vesilesiyle sizi hizmetine almış) bir şirket var. Kablolar var. Telefonlar var. Yazılımlar var. Ne kadar takipçiniz olursa olsun, ayrıca bir sosyal bağınız olmadığı sürece, bir hacklenmede hepsinden olmanız olası. (Hatta hacklenen isminizle-resminizle birşeylere âlet edilmeniz de olası.) İletişimin bu şekilde dolaylanması bana ’saflar arasındaki boşluğa şeytanın gireceğini’ belirten hadis-i şerifi hatırlatıyor. Dolaylanmak bir ölçüde araya mesafe koymak gibi. Eğer doğrudan ilişkilerimizi koparıyorsa öyle. Bugün de bu küresel şirketler algoritmalarla veya aklımızın eremeyeceği türlü hilelerle boşluklarımızı istedikleri gibi doldurabilirler. ’Kulaktan kulağa’ya çevirdiğimiz ilişkilerimizi aradaki oyunlarla dönüştürebilirler. Nihayetinde cümle ipler onların ellerinde.
Aleyhissalatuvesselam Efendimiz aramızdaki muhabbeti arttıracak şeylerden birisi olarak ’selamı yaymak’ı tavsiye ediyor. Elbette her türden iletişim imkanı bir parça bu hadisin sırrına mazhar olur. Ancak doğrudan iletişimin hissesi fazladır. Çünkü doğrudanlık iletişimi zenginleşir. Söze ses, sese yüz, yüze mimik, mimiklere beden dili, beden diline mekan, mekana süreç katılır. (SMS almakla camide kandilleşmek bir midir?) Bediüzzaman eserlerinde sık sık şerrin ademîliğinden (yokluksallığından) bahseder. Doğrudanlığı yitirdiğimiz yerlerde de aslında biz bir parça vücudîlik (varlıksallık) yitiririz. Hatta, Allahu’l-a’lem, sahabenin derecesine sonrakilerin asla erişememesinin bir hikmeti de budur. Aleyhissalatuvesselamın varlığına, kemaline, nübüvvetine doğrudan şahitlikle bizimki gibi dolaylı şahitlik bir değildir. Sahabe bu ilişkinin doğrudanlığıyla bizden ayrılır. Üstünleşir. Kavuşulmazlaşır. Biz her ne kadar çalışsak yine dolaylılıktan çıkamıyoruz. Dolaylılıksa asla doğrudanlık gibi olmuyor.
Korona başımıza getirdi de bir nebze önemini anladık. Omuz omuza namaz kılmakla sosyal mesafeli namaz kılmak aynı lezzeti vermiyor. Bu minvalde artık sosyal medyanın da şu denli kandırıcı olmaması gerekir gibi geliyor bana. İnşaallah, Cenab-ı Hak bizi bu musibetten azât ettikten sonra, doğrudan iletişimin kanallarına da bakmak yerinde olur. Diyeceklerimizi kardeşlerimizin yüzlerine diyebilmenin yollarını diriltmek tesirli olur. Siyasetçilerin, âlimlerimizin veya başkalarının, sosyalmedya imkanlarını hepten boşvermemekle birlikte, birebir iletişimin üstünlüğünü de yitirmemeleri iktiza eder. (Camiler bunun merkezleridir.) Yarın bütün bunlar elimizden çekilip alındığında, bilimkurgu filmlerinde neler neler görüyoruz ya, selamsız kalmamak için lazımdır bu. Şunun da altını çizerek yazımı sonlandırayım: Bence cemaatlerin çeşitli dinî eserler üzerine sürdürdükleri haftalık sohbet/ders türü mübarek gayretleri doğrudan iletişimi diri tutmak adına yapılan en etkin çabalardır. Rabbim eksikliklerini göstermesin. Âmin.
YORUMLAR
Sosyal medya bir 'mahalle baskısı' hissettirse de, aynı durum bu yazıda ifade edilen yüz yüze iletişim yolu için de geçerli...
Hatta, sosyal medya, iletişim kültürünün gereklerine uyarak 'gerçekçi' bir iletişim kurmak isteyen özneye hem gerçekçiliğini hem de iletişim kültürünü sonuna kadar koruma imkanı tanır...
Yüz yüze iletişimde ise (ne yazık ki1) riya daha kolay ve çabuk vücut bulur...
Herhalde, bugün insanlığın en trajik çelişkisi bu...
Yazılarınız ufuk açıcı...