- 449 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“DÜŞ’ÜN ÖMRÜMDEN, ZATEN KALABALIK DÜŞLERDEN ÇIKMIŞ KADER ÇİZGİM “
“DÜŞ’ÜN ÖMRÜMDEN, ZATEN KALABALIK DÜŞLERDEN ÇIKMIŞ KADER ÇİZGİM “
Hayatın belirsiz yozluğunun içinden geçerken, düşlere ipotek konmuş meğer..
Güneşin doğumunu beklerken, gökyüzünde hırçın yağmurlar şimşekleri doğuruyor avaz avaz.
Belli belirsiz bir bulutun ardında kalmış umut.
Göz yanılgısı saatlerin, içinden akıyor muzur yağmurlar, hasreti beleyip muzur gülüşleri takıp yüzüne..
Zifiri karanlığın içinde pırıl pırıl parlayan, yüzlerine ışıltı bulaşmış insanlar da var bu dünyada bilirim..
İsyanın yasaklandığı bir dünyaya merhaba demeyi öğrettiler, kafamıza vura vura.. Yüreklerde pervasızlığın tırnak izleri birikmiş, gidişatın akışına uy denmiş bilinç altına işlenen imgelerle..
Gidilen yollarda kocaman bir sevgi var mı?
Bir nefes mola verdiren diye düşündüğünde insan..
Dokunmalı dedim kendi kendime.. bir mırnav kediye, bir harfe, bir şiire.. hatta bir kitabın kıvrılmış sayfasına sokul.. bir insanın yüreğine dokun, usulca öp ve kaç..
Mevsimsiz açan bir çiçeğin notaları arasında dans eder mi bu yürek?
Sarparanan karanlığın içine bir kandil yakar mı taç yaprağı minik bir papatyanın.. yoksa o da mı pes etmiş hayattan.. nefesini okşasam can bulur mu bir damla çiğ tanesi?
Gülen bakışlar birikir mi salaş sokağımın kaldırım taşlarında ? melodileri geçer mi gönül tenimden ?
Keşke her istediğimiz gerçekleşebilse değil mi?
İstediğimiz renkleri giyemedik üzerimize.
İstemediğimiz düşleri giydirdiler hep ruhumuzun bedenine..
Olmak ya da olmamak diye kandırıldık asırlardır..
Nasıl olmak isterdin diye soran olmadı, işlerine geldiği davrananların insafına emanettik..
Gökkuşağının renklerini tanıtmadılar yüreğimizde. Ya siyahta var olduk, ya beyazda..
Oysa; siyah ve beyaz renk değilken, renk olduklarına bile inandırıldık..
Gözün görebildiğinde gizli renklerin varlığından habersiz göçüp gitti neslimiz..
Rüzgar gülü kağıtlara döşeyip renkleri, sorgulamaya izin vermeyen asrın, bilinç altı, akıl_sızlık oyunlarına mahkum edildik.
Düşünmenin suç, konuşmanın hata olduğu anlatıldı hep.. Yaşama özgürlüğünü kilitli sandıklara koyup, tavan arasına hapsettiklerini öğrendiğim gün, azat ettim heceleri..
Hep çıtı pıtı olmalıydım oysa.. sözde bu hayata.
Kimse anlayamadı sözlerimin satır arasındaki beni.. sükutu giydim dileme!
Kırdılar, kırmadım, üzdüler yine de üzmedim. Nasır tutan acılarıma,yara bandını takıp, cümleleri kırılmış ömrümü tedavi ettim şiir ile.. çekip isyan bayrağını.. azat ettim artık yürek kalemimi..
Hayatın akıp giden nehrinde, kelimelerin kafasını karıştırıp, eğip büküp işliyorum nakış nakış şiirlerime..
Karmaşık cümlelerin virajlarında dolaşanların biraz düşünmesini sağlamak, beyin jimlastiği yaptırmak..
Yargılamak, sorgulamak ne haddime..
Sustuklarımdan beslenirken, yazdıklarımla semizleşti yaşam.
Acılar, hüzünler, özlemler kişilere özel duygular..
Empati insana yakışan olgular..
Yürek yandıkça, demlenen ömür..yüze atılan çizikler, saçlara dökülen karları, kâr sayıp..
Ömrümü hiçe sayanlara daha fazla müsamaha göstermeyi düşünmüyorum.
Öncellikle sakin ol! diyorum kendime.
Kanatların varsa uçar gidersin.
Bir kelebeğin kanatlarından fırtınalar oluşur..
Yeterki güven yüreğine.. bir gülümseme tak dudağına, bir yerden başlamak gerek nasılsa..
Fırtınalar , yağmurlar olsa da hepsi geçici nasılsa.. bak .. gökyüzü yukarda, olması gerektiği yerde süzülüp duruyor..
ve
Bakalım o maviliklerde ne sürprizler gelecek yeniden. DDD
( Mahlas; Derya Dender)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.