- 1321 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
İNSANA ÖLECEĞİ MALUM OLURMUŞ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İNSANA ÖLECEĞİ MALUM OLURMUŞ
Beytü gilin Kadir anlatıyor: Aydın Karacasu’da çalıştığımız günlerden bir gün…
-Hayrola Emmioğlu, bu gün pek düşüncelisin, bir derdin sıkıntın mı var ? “Emmim oğlu Dursun’un gözlerini bir hüzün kapladı gözleriyle uzaklara, çok uzaklara sanki Kızılelma’ya daldı”…
-Yeğen senin anlayacağın dün gece bir rüya gördüm.
-Hayrola Emmioğlu anlat bakayım. “ Gece kabuslar içinde görmüş olduğu rüyayı başladı anlatmaya.”
-Yeğen sen , Ahmet , ben üçümüz köye dönüyoruz köye yaklaşmışız, karşımıza bizim ırmak çıkıyor ,”Melet ırmağı” siz ikiniz ırmağın karşı tarafına geçiyorsunuz, ben bir türlü size ulaşamıyorum ,ırmağın karşı tarafına bir türlü geçemiyorum.Kabuslar içinde görmüş olduğu rüyayı biraz duraklayıp soluklandıktan sonra başladı kendisi yorumlamaya. …
“Dursun’un bir rüya tabir kitabı vardı boş kaldığı zamanlar onu okurdu.”
-Yeğen sizler Kızılelma’ya döneceksiniz ; Fakat ben köyüme dönemeyeceğim, bana köyüme dönmek nasip olmayacak, tosunlarımı göremeyeceğim, tosunlarıma kavuşmadan bu fani dünyadan da göçüp gideceğim.”İki oğlu vardı onlara tosunlarım derdi.”
Buna benzer bir rüyayı da yıllar önce köy de görmüş , Ömerce gilin Fikri dayı anlattı:Yakup gilin İbrahim ben Dursun beraberce ahbun yolundan yürüyerek köye geliyoruz.”Dursun görmüş olduğu rüyayı başlamış anlatmaya”
-Başımın üstünde 2 tane çok güzel güvercin uçuyor, ara sıra başımın ucuna kadar gelip uçuyorlar ,yakalamaya çalışıyorum,tam yakalayacağım ellerimden kayıp gidiyorlar,tekrar geliyorlar ,yakalamaya çalışıyorum bir türlü yakalayamıyorum, sebebi hikmeti nedir diye rüyasını,Yakup İbrahim den yorumlamasını istedi,”Yakup İbrahim’de Rüya tabiri konusunda bilgiliydi,başladı rüyayı yorumlamaya.”
-Dursun senin iki tane çok güzel iki oğlun olacak fakat onlara doyamadan mürüvvetlerini göremeden bu dünyadan göçeceksin….
Yeşil ördek gibi daldım göllere
Sen düşürdün beni dilden dillere
Başım alıp gidem gurbet ellere
Ne sen beni unut ne de ben seni
Yeşil ördek türküsünü çok severdi sanki kendi kaderi için yazılmış bu Türküyü yanık sesiyle başladı mırıldanmaya söylerken gözleri doldu ağlamamak için kendisini zor tuttu…
“Emmioğlu Dursun bizimle Kızılelma’ya dönmeyecekti.” Dursun’un gerçekleştirmek istediği bir hayali vardı. “Kızılelma’ya bir su değirmeni yapmak.” Kızılelma’da başlayıp bitirme aşamasına getirdiği değirmeninin kalan eksikleri ve borçları için paraya ihtiyacı vardı.
-Yeğen Antalya’da orman kesim işi var, biraz daha çalışalım sonra birlikte köye döneriz.
Sağolasın Emmioğlu ben köye döneceğim,Çocuklar gözlerimde tütüyor: ”Oysa Dursun beni işe almadılar diye kendisi de o işten ayrılıp beraber çalışmıştık.”
Ben Ahmet’le birlikte köye dönmüştük,Dursun dediği gibi Antalya’nın Taşağıl Nahiyesinde Orman kesim işinde bizim köylülerle birlikte çalışmaya başladı.Birkaç ay sonra,köye kara bir haber geldi. Dursun 1959 Senesinin Mart ayının 30’unda, Ormanda çalışırken ,üzerine düşen ağacın sıkıştırması sonucu, iç kanamadan vefat etti. Kara haberini aldığım zaman sanki dünyam başıma yıkıldı.Altı aylık ve İki yaşındaki İki oğlu yetim,iki eşi’de dul kalmıştı…
Yanında çalıştığı köylülerimizin anlattıklarına göre olay, Ağaç keserken Dursun ağacın alt kısmında yamaçta duruyormuş, Dursun çekil oradan ağaç üzerine devrilir demişler;Fakat Dursun güçlü kuvvetli ya, bana bir şey olmaz diyerek çekilmemiş .O zamanın imkanları kıt araç yok dağın başındasın. Aradan biraz zaman geçmiş, ” Arkadaşları Dursun’u hastaneye götürmek için bir sal yapıp hazırlamışlar.”Dursun:durun beni nereye götürüyorsunuz? benim işim artık bitti bana bir kağıt kalem verin sizleri suçlamasınlar diyerek elindeki kağıda bir şeyler karalamak istemiş fakat ”…
Dursun iç kanamadan,tosunlarını bir daha göremeden henüz 35 yaşında arkasında 2 dul eş bırakarak hayata gözlerini yummuş.O zamanın imkanları kısıtlı olduğundan cenazesi memleketine götürülememiş,sadece kanlı bir gömleği eşlerine götürülmüş…
Mezarı’da bu gün Antalyanın Taşağıl Nahiyesinde’ki girişteki sol taraftaki mezarlıktadır…