- 421 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Azmetmek
Değerli Dostlar; sizlerle "azmetmek" konusunu paylaşalım istedim.
Azmetmek; sözlükte bir işteki engelleri aşmaya kesin kararlı olmak olarak geçmektedir. Hemen altını çizerek şunu belirteyim; azmetmek ile kuru inatlaşmayı karıştırmayalım.
Bir seyin imkânsiz olduguna inanirsanız, aklınız beyniniz bunun neden imkânsiz oldugunu size ispatlamak üzere çalısmaya baslar.
Ama bir seyi yapabileceginize inandıgınızda, gerçekten inandıgınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardim etmek için çalısmaya baslar.”(Dr. David J. Schwartz)
Bir amaca tam inanmanın o amacın başarılmasında büyük etkisi vardır. Hani derler ya; "Azmetmek başarmanın yarısıdır."
Azim ile İlgili Özlü Sözler:
Güçlü olan, yenilmeyen, yalnız azimdir.
Azim ve sebat, insanların en büyük yardımcısıdır.
Dünya, vazgeçenleri değil, azmedenleri hatırlar.
Azim, on dokuz kez kaybedip yirmincide başarıya ulaşmaktır.
Büyük insanlar olmadan, büyük işler başarılamaz. İnsanı büyük yapan, kendi azmidir.
Azim ile bazı Atasözleri:
Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
Sen işten korkma, iş senden korksun.
Akar su çukurunu kendi kazar.
Azimli fare duvarı deler.
Azmetmek ile hırs yapmayı genellikle eş anlamlı kullanırız. Hırs yapmalı insan, yalnız "keskin sirke küpüne zarar verir" sözünü yaşamamalı. Hedefe ulaşmak için hırs yapmak ya da azmetmek çok güzel fakat değirmenin taşı boşa dönerse kendini yer bitirir. Biz de bu duruma düşmemeliyiz.
Andolsun biz, daha önce de Âdem’e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık. (Tâhâ : 115)
Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. (Lokmân : 17)
*Hayatı “çaresizliklerle” dolu bir adamın öyküsüdür!
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı.
8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı.
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında sürgüne gönderildi.
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi bulduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu. Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken, o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana’da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu, dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı.
38 yaşında kendisi için tutuklama karan çıkarıldı.
38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, onun Kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı. Sonra ne mi oldu?
42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu! Okuduğunuz öykü efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Şimdi düşünün, sizin başarılı olmanızı engelleyen ama Atatürk’ün karşısına çıkmamış bir engel var mı? Başarınızın önündeki engel ne? Paranız mı yok? Atatürk’ün de yoktu! Sağlığınız mı bozuk? Atatürk’ün de bozuktu! Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? Atatürk’ün de vardı! Bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mı vurdu? Atatürk’ün de başına geldi! Aileniz çok zengin değil miydi? Atatürk’ ün ki de değildi! Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? Ata- türk’ünkini de yemişlerdi! Sizden daha beceriksiz ama hırslı insanlar, sizden daha hızlı yükselip size amirlik mi yapıyor? Atatürk’ün de başına gelmişti! Geçmişte bazı denemelerinizde başarısız mı oldunuz? Atatürk de olmuştu! Hakkınızda idam fermanı çıktığı için mi başarılı olamıyorsunuz? Atatürk’ün de başına gelmişti!
Kişisel sorunlar büyük başarıların önünde engel değildir. Mustafa Kemal kişisel kurtuluş savaşı ile ülkeyi kurtarma savaşını birlikte götürebilmişti. Bilinen bir deyişle ona “para yok” dediler, “bulunur” dedi, “düşman çok” dediler, “yenilir” dedi. Ve “sonunda tüm dedikleri oldu. Gençliğe hitabesinde niçin “vazifeye atılmak için içinde bulunduğun şartların imkân ve şeraitini (düşünmeyeceksin)
dediğini sanırım daha iyi anladınız. Atatürk başlangıçta tek kişiydi. Her şey bir insanla başladı. Her şey bir insanın beyninde başladı. Sonra diğer insanların katılımı ile büyüdü. Amaçlanan sonucun elde edilmesiyle de başarıya ulaşıldı.
(*Mümin Sekman – İnsan İsterse-Azmin Zaferi)