- 464 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beðeni
TONTONLAR VE ÖÐRETMEN AMCA
TONTONLAR VE
ÖÐRETMEN AMCA
Bu hikaye Erzincan Büyük Çakýrman Köyünde yaþanmýþ ve yazýlmýþtýr.
Tontonlar: Bir keçi yavrusu, 4 koyun yavrusu ve bir manda yavrusundan meydana gelen hayvanlar topluluðudur.
Tontonlar bir gün okul bahçesi yanýnda otluyorlardý. Öðretmen Amca, elinde bel, kazma ve kürek ile bahçeye çýktý. Tontonlar bunu uzaktan görmüþlerdi. Merak etmeye baþladýlar. Keçi yavrusu çok gezip, çok tuzaklara düþtüðü için þöyle bir hüküm yürüttü:
---- Öðretmen Amca bu aletlerle bize bir tuzak kazýyor olabilir, demek oluyor ki bundan sonra buralarda otlayamayacaðýz, oynayamayacaðýz, dedi.
Kuzular ve manda yavrusu ise hiç böyle düþünmüyorlardý. Öðretmen Amca bu aletlerle bahçesini iþleyip bir þeyler ekecektir belki, dediler. Dediler ama hangi tarafýn dediði doðruydu? Bunu anlamak için neticeyi beklemek gerekiyordu.
Öðretmen Amca bu esnada bahçesine gelmiþ iþine baþlamýþtý bile. Topraðý derince belliyor, çapa ile tezekleri eziyor, çýkan yabani ot ve ayrýklarý ise birer birer ayýklýyordu. Manda yavrusu söze karýþtý:
----- Arkadaþlar biraz yaklaþýp, Öðretmen Amca’nýn ne yaptýðýný yakýndan görsek, tuzak mý hazýrlýyor, bahçeyi ekime mi hazýrlýyor bilgi edinsek fena olmaz, dedi ve öyle yaptýlar. Otluyormuþ gibi yavaþ yavaþ Öðretmen Amca’nýn bahçesine yaklaþtýlar.
Öðretmen Amca Tontonlarýn farkýnda bile deðildi. Ýþine devam ediyordu. Çalýþýrken bir yandan, alnýndan akan terleri bahçeyi suluyordu.
Tontonlar bir müddet sessizce Öðretmen Amca’yý gözlediler. Sonra keçi yavrusu:
---- Gördünüz mü, ben size dememiþ miydim? Ýþte size güzel bir tuzak, dedi. Eðer tuzak olmasa Öðretmen Amca topraðý bu kadar derin kazar mýydý?
Diðer Tontonlar bir an keçi yavrusunun sözüne hak verdiler. Fakat içlerinde hala bir tereddüt vardý. Bir müddet daha gözlemeye devam ettiler. Öðretmen Amca da çalýþmaya devam etti. O anda bahçesinin yarýsýný belleyip ekime hazýrlamýþtý. Kuzular hep bir aðýzdan oðlaða cevap verdiler:
---- Evet tuzak derin olur, lakin tuzaðýn bu kadar büyüðüne hiç tesadüf etmedik. Öðretmen Amca bahçesini belliyor olsa gerek.
Keçi yavrusu:
----- Eðer belliyorsa niçin tuzak kazarcasýna derin belleyip emek harcýyor, bir mana veremedim doðrusu...
Manda yavrusu baðýrarak:
---- Maaa... Yeter artýk. Bir hayli münakaþa ve gözlem yaptýnýz. Sabredin, görün, öðrenin. Þimdi yavaþ yavaþ geriye dönelim, Öðretmen bu ya belki bir yenilik yapacaktýr, dedi. Tontonlar yine otlayarak yavaþ yavaþ yerlerine dönüyorlardý. Keçi yavrusu ise Öðretmen Amca’yý gözlemekten kendini alamamýþtý.
Öðretmen Amca bu sýrada yorulmuþtu. Biraz dinlenmek için kenarda duran kanepeye oturdu. Terini silmek için yere düþen mendiline el attý. Bunu gören keçi yavrusu hemen arkadaþlarýna seslenerek:
---- Öðretmen Amca bizi gördü galiba, þimdi bizi kovalayacak. Bakýn yerden nasýl kocaman bir taþ aldý eline, diyerek tabana kuvvet kaçtý. Diðer Tontonlar da endiþe içersinde keçi yavrusunun ardýndan koþarak Öðretmen Amca’nýn bahçesinden uzaklaþýp evlerinin yolunu tuttular.
Öðretmen Amca terini sildi. Bir müddet daha oturup dinlendikten sonra kalktý. Bahçesinin geri kalan kýsmýný da ekime hazýrladý. Fakat tohumlarý ekemeden akþam oluverdi. Öðretmen Amca, tohumlarý da yarýn ekerim, dedi ve takýmlarýný toplayýp evine çekildi.
Öðretmen Amca ekime hazýrladýðý bahçesine biber, soðan, ýspanak gibi sebzeleri ekecek, köyde yetiþmeyen bu sebzeleri köylülere gösterip öðretecekti. Onlarý ziraatla uðraþmaya teþvik edecekti.
Öðretmen Amca bu tasarýlarýný bir an önce gerçekleþtirmekte acele ediyordu. Akþam yataðýna uzandýðýnda bile bir zaman uyuyamayýp yapacaðý iþleri planladý:
Çapa yapacaðým, gübre atacaðým, zamanýnda sulayacaðým, yabani otlarý ayýklayacaðým, dedi. Gündüzün yorulduðu için sonra derin bir uykuya daldý. Sabahleyin erkenden uyandý. Her günkünden daha dinç ve neþeli görünüyordu. Kahvaltýsýný yaptýktan sonra tekrar bahçesine döndü.
Tontonlar ise endiþe içersinde geceyi yarý uykulu geçirdiler. Sabahleyin erkenden uyanýp, otlayarak yavaþ yavaþ yine Öðretmen Amca’nýn bahçesine doðru sokuldular.
Öðretmen Amca bu esnada bahçesini tesviye etmiþ, üzerine tohumlarý serpiyordu. Bunu gören keçi yavrusu arkadaþlarýna:
----Arkadaþlar! Öðretmen Amca bize tuzak hazýrlýyor dedim, bana hala inanmadýnýz. Ýþte görüyorsunuz, þu anda tuzak bitmiþtir. Bizi tuzaða davet için de tuzaðýn üzerine yem serpilmektedir, ama oraya ve bu civara bir daha kim gelir dedi ve oradan uzaklaþtý. Diðer Tontonlar tuzak kelimesini hala akýllarýna sýðdýramýyorlardý ama içlerinde bir tereddüt vardý. Onlar da keçi yavrusuna uyarak oradan uzaklaþtýlar.
Öðretmen Amca tohumlarý serperken uzaktan geçen tavþan kardeþ de durmuþ, bir an Öðretmen Amca’yý gözetleyerek:
---- Mutlaka ya havuç, ya lahana ekiyordur. Bekleyeceðim. Öðretmen Amca yetiþtirsin, o zaman göreceksin onun lahana ve havuçlarýyla karnýmý nasýl doyuracaðým, diye düþünürken aðzýnýn sularý akýyordu. Tavþan kardeþ böyle hayaller kurarken akþam da olmaktaydý. Tavþancýk hayaller kurarak, sevinçle hoplaya zýplaya yuvasýna döndü.
Öðretmen Amca tohumlarý serpti, üzerini sürgüledi ve hafiften biraz su çileyip iþini bitirdi. Þimdi içi rahattý. Yorgunluðunu geçirmek için evine çekildi.
Tontonlar ertesi gün içlerindeki korku ve endiþeden dolayý Öðretmen Amca’nýn bahçesine doðru zoraki adým atýyorlardý. Fakat bu gün Öðretmen Amca yoktu. Çünkü ekip dikme iþleri sona ermiþti. Bir de baktýlar ki ne görsünler. Bir kara karga Öðretmen Amca’nýn belleyip çalýþtýðý yerlerde gezip dolaþmýyor mu? Keçi yavrusu hayretini saklayamadý. Meee... Bakýn, bakýn, kara karga Öðretmen Amca’nýn tuzaðýna tutulmuþ, dedi.
Zavallý keçi yavrusunun tuzak aklýndan çýkmýyordu. Halbuki Öðretmen Amca tuzak falan kurmamýþtý.
Tontonlar kara kargayý seyretmek için biraz yaklaþtýlar. Kara karga geziniyor, topraðýn üzerinde kalan tohumlarý birer birer seçip yiyordu. Tontonlar gelince kara karga gaak gaak diyerek uçup gitti.
Kuzularla malak söze karýþtý:,
---- Korkak keçi yavrusu! Daha hala buna sen tuzak diyorsun. Öðretmen Amca buraya bizim için sebze ekti. Fakat bizden önce kara karga tadýna baktý dediler. Yine uzun zaman münakaþadan sonra keçi yavrusu Tontonlarýn fikrini kabul edebildi ve þöyle dedi:
Zaten bu bahçede bize yiyecek bir þey kalmadý. Öðretmen Amca hepsini söktü. Topraðý da belledi. Bizler de birkaç hafta yiyeceðimizi baþka yerlerde arayalým. O zamana kadar Öðretmen Amca’nýn sebzeleri ve bu bahçenin yeþillikleri tekrar artar. O zaman tekrar döneriz.
Tontonlar o günden sonra birkaç hafta yiyeceklerini baþka yerlerde aradýlar. Bu birkaç hafta içerÝsinde Öðretmen Amca’nýn bahçesi yeniden yeþillendi. Sebzeler büyümeye baþladý. Bu arada Tontonlar yine Öðretmen Amca’nýn bahçesi civarýna döneceklerdi.
O akþam yaramaz keçi yavrusunun aklýna bir kurnazlýk geldi: Öðretmen Amca’nýn bahçesindeki sebzeler artýk büyümüþtür. Sabahleyin erkenden kalkýp oraya gideceðim. Tontonlardan önce sebzelerin tadýna ben bakacaðým, diye düþündü.
Sabahleyin erkenden kalktý. Öðretmen Amca’nýn bahçesine gitti. Öðretmen Amca yoktu. Ýçi rahat etti. Yavaþça içeriye daldý. Sebzeler büyüyorlardý. Yaramaz keçi yavrusu kendince sebzeleri ayýrýp seçiyordu:
Biberler acýdýr, Soðanlar henüz küçük, diþime göre deðil, Hele ýspanaklarýn tadýna bir bakayým, diyordu. Ispanaklarýn tadýna bakmak için Öðretmen Amca’nýn penceresinin altýna kadar gelmiþti. Meðer o anda Öðretmen Amca penceresini açmýþ hem temiz hava alýyor, hem bahçesini gözetliyormuþ.
Yaramaz keçinin geldiðini görünce hiç sesini çýkarmadý. Pencerede duran sürahisine el attý ve içindeki suyu yaramaz keçinin baþýna boþaltýverdi. Yaramaz keçi sudan çok korktu, neye uðradýðýný bilmeyerek önce havaya sýçradý, sonra oradan çabucak uzaklaþtý.
Öðretmen Amca’nýn sebzeleri büyümeye baþlayýnca ziyaretçileri de çoðalmaya baþladý. Tavþan kardeþ de yoldan geçerken durdu, Öðretmen Amca’nýn sebzelerine bakarak:
---- Bunlar lahana ve havuca benzemiyorlar. Ama hele bir büyüsünler, belki bunlar baþka bir cinsidir ve daha lezzetlidir diye düþündü.
Öðretmen Amca pencereden tavþaný da görmüþtü. Bu sebzeler bu þekilde büyümez, diye düþündü. Bahçenin etrafýna duvar yapsa iyi olacaktý. Fakat malzeme yoktu. Evinde biraz okul inþaatýndan artan tahta parçalarý vardý. Onlarý parçalayarak parmaklýklarý andýran bir çit yaptý. Bu sayede sebzelerini korudu ve büyüttü.
Baþta Tontonlar olmak üzere, Öðretmen Amca’nýn bahçesinin çevrildiðini gören ve duyan bütün hayvanlar üzüldüler ve uzun zaman bahçeye giremediler.
Öðretmen Amca sebzelerin bakýmýný iyi yaptý. Bu zaman içinde sebzeler çabuk yetiþti. Öðretmen Amca bazen bu sebzelerden yemek yapýp köylülere ziyafet verdi. Nihayet bir gün Öðretmen Amca köylüleri topladý. Önce köylülere bu sebzelerin neden daha iri, neden daha bol ve lezzetli olduðunu , nasýl yetiþtirdiðini anlattý. Sonra da yetiþtirdiði sebzelerden birer parça köylülere hediye etti.
Öðretmen Amca sebzeleri nasýl yetiþtirdiðini köylülere anlatýp tavsiyelerde bulunurken, köylüler de can kulaðýyla dinliyorlardý. Öðretmen Amca sözlerini “Toprak her þeyi verir, yeter ki biz istemesini bilelim” diyerek bitirdi.
Köylüler ömürlerinde böyle iri ve leziz sebze görmemiþ ve yetiþtirmemiþlerdi. Bu sebepten Öðretmene hayrandýlar.
Bu sýrada Tontonlar da biraz geriden Öðretmen Amca’yý sabýrsýzlýkla dinliyorlardý. Birbirlerine:
Ne olur Öðretmen Amca birer kucak ýspanak da bize verse diye yerlerinde zýplayýp duruyorlardý.
Bunlarý uzaktan seyreden tavþan kardeþ de Öðretmen Amca’nýn yetiþtirdiði sebzelerin lahana ve havuç olmadýðýný görünce tüm ümitleri kýrýlmýþ olarak yuvasýna döndü ve bir daha o civara uðramadý. Yorgunluðunu geçirmek için yattý, uykuya daldý. Þimdi rüyasýnda sonsuz bir ümitle beklediði Öðretmen Amca’nýn lahana ve havuçlarýný iþtahla yiyordu.
Öðretmen Amca toplantýyý henüz daðýtmýþtý ki, Tontonlar da gözüne iliþti. Demek ki toplantý boyunca Tontonlar da beni dinlemiþler, öyleyse biraz ýspanak da onlara vereyim dedi ve Tontonlarý bahçenin yanýna çaðýrdý. Keçi yavrusu tereddütlüydü. Geldiler. Öðretmen Amca malak ve kuzulara biraz ýspanak verdi. Keçi yavrusu ýspanak istemem dercesine soðanlarý iþaret ediyordu. Öðretmen Amca ona da biraz soðan verdi.
Ispanak Tontonlara çok lezzetli geldi. Keçi yavrusu ise soðanlarýn tadýna doyamamýþtý. Bu soðanlardan ve ýspanaklardan biraz daha elde etmek istedi, ve kendi kendine þöyle düþündü:
Öðretmen Amca’dan istesem belki vermeyebilir. Bir akþam Tontonlar ve Öðretmen Amca uyuduktan sonra Öðretmen Amca’nýn bahçesine girip istediðim kadar yiyebilirim, dedi.
Akþam olunca Tontonlar yatýp uykuya daldý. Keçi yavrusunun ise gözüne uyku girmiyordu. Tontonlarýn hepsi uyuyunca yavaþça çýkýp, doðru Öðretmen Amca’nýn bahçesine geldi. Parmaklýklarýn arasýndan kolayca geçip, ýspanak ve soðanlarý yemeye baþladý.
Öðretmen Amca yatmýþtý. Yatmamýþ da olsa gecenin karanlýðýnda keçi yavrusunu görmenin imkaný yoktu. Keçi yavrusu karnýný fazlasýyla þiþirmiþti. Yine de habire yiyordu. Sabahýn olduðunun bile farkýnda deðildi.
Öðretmen Amca bahçesini sulamak için elinde hortumuyla çeþmeye gidiyordu. Küçük yaramazý görmemiþti bile. Fakat yaramaz keçi yavrusu Öðretmen Amca’yý ve sopaya benzeyen elindeki kocaman hortumu görmüþtü. Öðretmen Amca’dan sopa yemeden hemen kaçayým diye düþündü. Geri dönüp, parmaklýklarýn arasýndan geçip, geldiði yerden kaçýp kurtulacaktý. Parmaklýklarýn yanýna gelince kuvvetle sýçradý. Sýçradý ama, sýçramasýyla tuzaða tutulmasý bir oldu. Önceleri hiç aklýndan çýkmayan tuzak kelimesini hatýrladý. Kendi kendine:
Tuzak iþte böyle olur, dedi. Sabaha kadar þiþen midesi þimdi parmaklýklarýn arasýna sýkýþýp kalmýþtý. Ne ileri, ne de geri gidemiyordu.
Öðretmen Amca bunu gördü. “Ben hayvanlarý severim ve korurum, fakat ihanet edilmesinden de hoþlanmam, þimdi seni hapse atayým da gör” dedi. Keçi yavrusunu götürüp bir odaya kapattý. Keçi yavrusu tuzaðýn birinden kurtulup ikincisine düþünce o kadar korktu ki, konuþmasýný bile unuttu. O zamandan beri keçiler hiç konuþamaz oldular.
Keçi yavrusu bu küçük hapishaneyi çok dar buldu. Üstelik yiyecek ve oynayacak bir þey de yoktu. Baþladý biraz sonra acý acý baðýrmaya. O kadar çok baðýrýyordu ki sormayýn. Öðretmen Amca rahatsýz oldu. Gidip odanýn kapýsýný açtý ve keçi yavrusuna sordu:
---- Bir daha müsaadesiz bahçeme girecek misin? Fakat hiç cevap alamadý. Keçi konuþamýyor, sadece meliyordu. Öðretmen Amca’nýn aklýna bir fikir geldi. Bu yaramazý götürüp bahçenin içine býrakacaktý. Eðer yine sebzeleri yerse tekrar hapse atacak, yemezse suçunu baðýþlayýp onu azat edecekti. Keçiyi götürüp bahçenin içine salýverdi.
Keçi yavrusu Öðretmen Amca’nýn maksadýný anlamýþ gibiydi. Artýk yemiyor, kara kara düþünüyordu. Öðretmen Amca da yemediðini görünce :
----Peki artýk hataný anladýn. Bu sana bir ders olsun. Ýzinsiz bahçeye girilmez. Þimdi seni serbest býrakýyorum, dedi ve bahçeden dýþarý salýverdi.
Yaramaz keçi yavrusu þimdi anladý, tuzaðý ve hür yaþamayý...
MUSTAFA UZELLÝ
YAZARIN YORUMU:
Onlarca kitap, onlarca masal – öykü, onlarca makale, sayýsýz þiir yazdýktan, onlarca ödül, plaket aldýktan sonra 55 yýl sonra edebiyatçý ve uzman gözüyle dönüp yýllar önce 19 yaþýnda genç ve tecrübesiz bir delikanlý iken yazdýðým bu hikayeye baktým. 3 Kez daha okuyup deðerlendirdim:
Baya iyi yazmýþým, okumaya deðer...
YORUMLAR
Henüz yorum yapýlmamýþ.