- 339 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kesme Şeker
Kesme Şeker
Beyaz her zaman masum değildir. Masum gözüken fakat gerçekte siyahın en koyu halinde gizlenen bir beyazdır. Rahatını, hayatını kolaylamaya çalışan insanoğlunun buluşlarından birisidir kesme şeker. Elle kolay tutuluyor olmasının yanında tüketiciye ölçülü kullanımı sağlaması gibi faydaların var olduğu bir gerçektir. Böyle fayda mülahazalarına siz yine de kanmayın. Sağlıklı beslenmekten bigâne olan insanın, hayatın geneline yaydığı şekerli bir beslenme yöntemi. Günümüzde sitayişle dönen reklamların atası konumunda. Çoğu sıkıntılarımızın baş kaynağı kesme şeker desem çok abartmış olmam. Elbette ki kendime göre nedenlerim var diyebilirim.
Hani işleri kolaylama dedik ya, biz insanoğlu için bu durum büyük bir hastalık. İşi kolayladığımızı düşündüğümüz her işin illaki bize maddi ya da manevi bir maliyeti var. Hazır uht (ultra high temperature/ultra yüksek sıcaklık) paket sütlerini bir düşünün. Pişmiş, soğumuş sütü, kapağını açıp lıkır lıkır içebiliyorsunuz. Bu hazırcılığın bize maliyetini bir düşünün. En basit haliyle yüksek sıcaklıkta öldürülen faydalı süt bakterilerinden mahrum kalıyoruz ve iki liraya içebileceğimiz sütü en az beş liraya içmiş oluyoruz. İşin en acımasız yanı raf ömrünü uzatmak maksadıyla katkı maddelerinin insafsızca kullanılması ve bunun insan sağlığına zararını düşünmek dahi istemiyorum. Bolca para verip içmek için süt mü alıyoruz, hastalık mı satın alıyoruz belli değil. Alın size rahatlık ve kolaylık.
Kesme şeker fikri, kendi ticari ömrünün uzunluğu için, tüketicinin ömrünü kısaltan sektörden biri sadece. Kesme şeker, toz şekerin birleştirilmiş, sıkıştırılmış hâli. Mısır şurubundan imal edilen şekerle, topraktan doğal olarak üretilen şeker pancarından elde edilen şeker dahi, rafine edilip beyazlatılarak ilk darbeyi kimyasallardan yiyor. İkinci bir darbeyi de toz hâlinden, kalıp haline geçişteki sıkıştırma aşamasında kendini gösteriyor. Kesme şeker, toz şeker gibi bulunduğu kabın şeklini olamasa da farklı şekiller ve kâğıtlarla süslenerek albenisi yükseltiliyor. Her daim aldatmaya müsait bir konumda, tezgâhlarda müşterilerine göz kırpıyor. Verdiği zararların başında çocukların dişleri geliyor. Günümüzün vebası sayılan kanserinse yol arkadaşı durumunda. Tüm bunların bilinmesine rağmen isteklice, umursamazca tüketilmesi işin en acı yanı.
İmam Gazeli’nin ’Cevizi kırıp özüne inmeyen hepsini kabuk zanneder’ sözündeki gibi özden çok kabuğu görüyoruz maalesef. Allah vergisi şekerpancarının, günümüzde sanayiye kötü anlamda hammadde olması kaçınılmaz olmaktadır. Şeker kullanımının yaygın olduğu kültürlerde bile bile ladesliğin yanında nadanlık hâlinin de etkisi büyüktür. Konuya dâhil her bir çıkarsamanın baş aktörü niteliğinde gözüküyor. Şekerin mutluluk verme yönü ile insan hücrelerinde ciddi tahribatlar yapması şekerin tabiatına yaraşır bir oksimorondur. Miyarsız her bir kullanım vücudun dışarı atamayacağı, kabullenemeyeceği bir doz olacaktır. Bu bağlamda en azından şekeri mucibolan bir kararda kullanmak daha çok önem arz etmektedir.
Raflarda dağınık olmadan derli toplu hatta süslü şekilleriyle boy göstermesi ekstra fiyatlandırmayı beraberinde getiriyor. 700-800 gram paket kesme şekerin bir kilo algısıyla satılmasında şekerin bir kabahati yok ama aldatmaya müsait üretici ve satıcının kesme şekeri bu yanlışlarında kullanmaları kaçınılmaz olmaktadır.
Gelelim kıtlama şekeri mevzusuna. Kıtlama şekeri çabuk erimez ve standart boyutta değildir. Gerek kavi duruşu gerekse de ağızda bıraktığı aromasının beğenildiği söylenir. Bir parçasıyla bir bardaktan fazla çay içilebileceğini de göz önünde bulundurursak bir hayli işlevsel olduğu gözüküyor. Kesme şekerin muadili kıtlama şekerine çok fazla anlam yükleyip egzajere edenler var. Bu rüzgâra da kapılmamak gerekir. Ayrıca şeker, çayın yoldaşıdır, sırdaşıdır diyenlere de katiyen inanmayalım. Şekersiz çay pekâlâ içilebiliyor.
Çocukluğumuzda yufka içerisine boca edilen kesme şeker kolay bir tatlı hüviyetini taşımaktaydı. Tereyağı sürülü ekmeğin üzerine kesme şekerin konulmasına ne demeli. Böyle böyle biz çocuklar da çok aldandık bu beyaza. Yine de farklı noktalarda da olsa faydalarını görmezden gelmeyelim. Çocuklar için bir taraftan da oyun malzemesiydi. Kesme şekerle, kale, ev gibi birçok oyun yapı inşa edilirdi. Hem dün hemde şimdiki çocukların hayâl dünyalarını ve dimağlarını şekillendirebilecek yetenekleri de var. Her ne kadar günümüzün çocuklarını daha çok çikolatalar cezbetse de bir zamanların çocukları olan bizleri şeker ve akrabası olan leziz lokum peşinde koştururdu. Kahvelerde sıra sıra masalara dizilmiş çaylara eşlik eden kesme şekerlerin çaylarla meczolmasını nasıl inkâr edebiliriz ki.
Velhasıl ’Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil’ türünden burukluk yaşatan bir mevzu bu. Şeker geniş bir familya. Bu familya da kravat takmış gözüken, çalım caka satan bir konumda şeker. ’Yüzünü güneşle yıkayan çingene’ doğallığımızı kaybedeli çok oldu maalesef. Kesme şeker mevzusu da bunlardan sadece biri. Özellikle şekeri kullanırken mutluluk veren, kullanım sonrası geçici tat aldanmışlığıyla çok insanın kalbi kırılmaktayken bu işten büyük paralar kazananların vicdanı rahat gibi gözüküyor. Sermayeyi, medyayı ve fedaileri bolca yanına almış gözüken şekerle insanoğlunun aşkı da, savaşı da ilânihaye devam edeceği gözüküyor.
İlkay Coşkun
20.05.2020
YORUMLAR
Üç beyazdan birisi, daha doğru bir deyişle fazlası çok zararlı üç beyazdan birisi şeker. Ben de senelerdir şekersiz çay içerim. Çocuklar şekeri tatlı şeyleri, en başta çikolatayı çok severler, abartmadan yedirmek en akıllıca olanı... Şimdilerde her şey suni, her şey hormonlu olmaya başladı ki resmen insan sağlığı ile oynuyorlar, insanların çoğu da bunun farkında değil İlkay Bey... Bilim Adamlarının tespitlerinde şekerin kanseri tetikleyici unsurlardan biri olduğu bildirilmiştir... Tatlı şeyleri sevmeyen çocuk yok gibidir hele de ülkemizde... Ailelerin buna bir sınırlama getirmesi ve çocuklarını kontrol etmesi gerekir. Günümüz dünyasında obezite hele de çocuklar arasında gittikçe artmakta, bu da hem çocuklukta hem de yaşları ilerleyince önemli sağlık sorunlarına (kalp ve damar hastalıkları vs.) dönüşmektedir... Sağlık kesinlikle şakaya gelen bir konu değildir... Kutlarım içtenlikle İlkay Bey...