- 783 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
VATAN SEVDASI İÇİN KUTLU BİR YOLCULUĞA ÇIKIŞ TARİHİDİR 19 MAYIS 1919
19 MAYIS 1919
Şehir efsanesi değil Gerçeğin ta kendisidir.Eğmeden bükmeden Tarihi gerçeklerle paylaşalım okuyucularımızla bu kutlu yolculuğun serüvenini.Hatıralarımızı kısaca tazeleyip sonra bu kutlu gün üzerinde duralım.
Yoksa gerçekleri TÜRK TARİH’inden değil,TÜRK’ün Yeryüzünden silinmesinin mücadelesini sürdüren ve buna ortak olan uydurma,çakma,sallama ve masal vari duyumları tarihi veriler diyen çalışan yerli Tarih’sizler ile Yurt dışı kaynak diye çalışan Yabancı Tarihsizler’in tarih diye yutturmaya çalıştıkları günümüzde;Devtetimiz Osmani Aliyenin o günkü durumunu bilmeden işkembeyi kübradan sallamalarla şu şöyle oldu,olmasaydı bu böyle olurmuy u söylemleriyle kimse kafa ütülemeye kalmasın.Babalar gibi Ülkemizde bir TÜRK TARİH KURUMU var,Babalar gibi de ASİL TÜRK MİLLETİNİN MİLLİ bir TÜRK tarihi var birde Milli bir Devleti.
Devletin tüm tarihi kaynakları açık.Kimse okumuyor.Herkes vatansever görünerek Tarihi var olan verileri çarpıtarak aldığım bir habere göre veya bana gelen bilgiler göre diyerek yeni bir şok açıklama yapan insanların sayıları arttıkça haber bilgi ve belgeden de asıl ve gerçeklerinin de Kütüphanelerinin ya tozlu raflarında yada yada internet ortamında sosyal medya üzerinden sallamaları sözde yazılmış bilgiler diye yutturmaya çalışılan gafillerden ne okuyucu olur nede tarihçi.Kimse var olan şartları,bilinenleri zaman ve mekan dilimi içerisinde değerlendirerek tarihin gerçeklerini örtmeye çalışmasın.Böyle bir tarih anlayışı bizim kendimize saygımızı yitirdiği gibi,Milli Devlet ve Tarih in yok olmasına vede yeni nesillerin bu şuurdan mahrum kalarak yetişmesini ellerimizle sağlarız.Bu durumda da içeride ve dışarıda bulunan TÜRK ve Devlet düşmanlarına;emelleriniz yarıda kalmıştı tekrar gelin bizi işgal edin daveti çıkarmaktan öteye gidemez.
Böyle bir durum yeni bir Kurtuluş Savaşı demekdir.Yeni 15 Temmuzlar demektir. ALLAH korusun.Hepimiz biliriz.Milli Şair Mehmet Akif ERSOY’un son günlerindeki yaşamında arkadaşlarına söylediği ve tarihe geçen ’ALLAH Milletimize bir daha istiklal Marşı yazdırmasın’’sözünü herkes iyi bellesin ve çocuklar ile gençlere de belletsin.Vatana hem ana diyeceğiz hemde anamız hakkında söylenen sallamalarıda tarih diye bileceğiz öylemi.Bu durum ANAMIZ’a yani VATANIMIZA hakarettir,hakareti yaptıran evlat’da evlat değildir.O zaman nasıl savunacağız TEK VATAN;TEK DEVLET;TEK MİLLET;TEK BAYRAK ve TEK RESMİ DİL. Temelleri Cumhurbaşkanlığımızın forsunda görüleceği üzere ilk TÜRK devletinden son TÜRK devletimiz olan T.C.Devletimizin Büyük Devlet Yönetim Esasları da son şekliyle işlemektedir.
Şimdi yukarıdaki kısa bilgiler den sonra bu kutlu tarihe bir bakalım izninizle!
İtilaf Devletleri Birinci Dünya Savaşının bitiminde Devletimiz Osmanlının Almanya ile birlikte mağlup saymaları ve 30 Ekim 1918 Tarihinde Mondros Mütarekesini zorla imza ettirmeleri ve bu emperyalist Avrupa’nın sevr işgal planlanlarıyla yedi ayrı koldan(yedi düvel) vampirlerin elimizde kalan Anadolu=ANATAOKYA cennet yurdumuza göz dikmeleriyle bir serüven başlattılar.Artık Anadolu TÜRKLER’in elinden alınmalıydı zaman geçirmeden.Osmanlının da bu işgale karşı gelecek durumu da kalmadığından Payitaht İstanbul’u işgal eden İngilizlerin dediklerini yapmaya ve işgali onaylamak eli mahkumdu.Tek çare vardı. Oda vatan severlerin Anadolu’yu işgalden kurtarmak için kararlı olmalarıydı.Ama bunu Çaresiz olan Osmanlının resmi ve gayri resmi olarak yapacağı bir şey değildi. Payitaht’ ında bu işgale karşı gelecek gücü vede çaresi yoktu.Bu gerçeği sarayın kendi resmi ifadesinde de görmekteyiz.Osmanlının son yüzyılındaki kaderinin değişmesi gerekiyordu. Fakat bunu kim ve kimler yapacaktı.Sarayın yapabileceği bir şeyde yoktu.Zamanında kendisini Milli duygular şiarıyla çok iyi yetiştirerek Yönetim stratejisini çok iyi öğrenen Saltanat yaveri Sarı paşa unvanlı Mustafa Kemal’den başkası olamazdı.
İşgale karşı çıkılmasının bir yolunu arayan Sarı paşa Allah’tan Kİ; İngilizlerin sözde kargaşa çıkaran Türkleri cezalandırmak üzere pontus rumların haklarını korumak adına saraydan bir isteği vardı.Bu Pontus rumlara karşı gelen Türkleri bastırmak için sarayın güvendiği bir paşayı karadenize geçiş vizesini vererek deniz yoluyla gönderebileceklerini saraya dikte ettirmeleriyle vuku bulmuştur. Karadeniz bölgesin deki Pontus Rumların İngilizlerden ve Ruslardan güç almasıyla oluşan Türkler üzerindeki katliamlarını saraya tam tersi olarak göstererek bu olayın bastırılmasını saraydan ivedilikle istiyorlardı. Sözde bu Türklerin çıkardığı söylenen kargaşalığı düzeltmek için sarayın güvenini önceden beri kazanan ve gözü pek korkusuz bir asker olan Sarı Paşa Mustafa Kemal bu göreve kendi isteğiyle talip olur. sultanın baş yaveri sıfatıyla da en geniş yetkiler verildiğinde Türklerin sözde olan ayaklanmalarını bastırarak bölgeyi sorunsuz hale getireceğini, ancak Anadolu daki Tüm Valiler ve Ordu Kumandan’lıklarının kendisinin emrine verilmesini bu emirleri verebilecek bir konum olan Saltanat Müfettişliği Ünvan’nın kendisine verilerek çözülebileceğini önerisini bildirmiş ve baş yaver oluşunun gerçeği ile bu talebi de saray tarafından kabul edilmiştir.Böylece hep aklında olan Devleti Osmaniyenin işgal ve parçalanmasının önüne geçmek için kafasındaki bu kurtarış ve kurtuluşa ait stratejik planları da bu vesileyle kendisinin uygulaması için yakaladığı fırsatı da kafasında iyi değerlendirecekti.İngilizler ve Sarayın da Sözde Pontus Rumların, Türklerin Olmayan ayaklanmalarından kurtarılacağını zannede dursunlar.Böyle bir yalan haber ve bu haberin İşgalci İngilizlerin kullandıkları yunanlılar ve onların Anadolu da Osmanlı Devletinin gözü gibi baktığı karadeniz rumları,15 mayıs 1919 günü dedeleri olan yunan askerleri İzmiri işgal etmiş ardından Karadeniz’ide işgal ederek tüm Anadoluyu ele geçirme planları dahilinde İngilizlerden ve Ruslardan aldıkları maddi ve manevi destekle güç alarak yeni bir bir Pontus Rum ayaklanmalarıyla bölgedeki asıl vatan sahibi olan Türkleri ortadan kaldırmak için böyle bir plana başvurarak sahte planları sayesinde de sözde kendilerini Osmanlı Saltanatı ve İşgalci İngilizler adına gelecek TAM YETKİLİ kişinin kendilerinin yaptığı soy kırımı bilmeyip bunu Bölgenin asıl sahipleri olan TÜRK’ lerin yaptığına inandırarak gönderildiğinden emin olduklarını sanarak MEGALO İDEA (Büyük yunan Ülküsü) duygularıyla da bayram ediyorlardı.
Düşmanın İslama ve Türklüğe karşı olan bu planın kendilerine ters tepeceğini nasıl idrak edeceklerdi. Yani sonucunun böyle olacağının olacağını kimse bilemezdi.Bu öngörüye hazırlıklı olan Mustafa Kemal ileride bu planı kendi lehine çevirmesinden dolayı da idam edileceğini bile bile bu göreve korkmadan talip olan 12 Osmanlı paşasının En cesuru ve en korkusuzu olarak da tarihe geçmiştir.Osmanlı Saltanatı bunun böyle olacağını bilseydi bu görevi Sarı Paşaya mı verirdi? Yoksa Hedeflerinin tekrar Pontus Devleti kurmak olan karadeniz rumları nın düzmece planlarıyla mavi beyaz haçlı yunan bayraklarını karadenizin tüm kıyılarına asarak yunanlı babalarını özlemle beklemeye başlayan eli silahlı çetelerin oradaki Türkler üzerine saldırarak soy kırıma başlamalarına inanmış bir başka kişi de görevlendirilebilirdi. Lakin girdiği savaşlarda tam bir tecrübe kazana ve kendini daha genç yaşlarda vatan ve Ecdadının hatırasına sahip olabilme sevdasını yüreğinde ve damarlarına muhafaza eden bu inancını hiç yitirmeden fırsat kollayan,elindeki imkanları çok iyi değerlendirerek büyük işlerin hakkından geleceğini iyi hesap ederek bu konudaki güveni tam olan ve bunu ALLAH’ın izniyle başaracağını kafasından hiç çıkarmayan, arkadaşlarının bile Türklük ve Vatan kurtuluşu konusunda hayal perest olarak tanıdıkları genç bir Vatan evladın matematik bilimini kullanarak geliştirdiği keskin öngörüsüyle hareket eden Mustafa Kemal Paşanın verilen bir görevi fırsata çevirip Samsuna ayak basılmasıyla Vatanın SEVR ANLAŞMASIYLA parçalanmasına karşı çıkma hareketinin başlangıcı olduğunu Tüm dünya öğrenmiştir.
Mustafa Kemal paşa ve yakın silah arkadaşlarıyla birlikte 18 kişiden oluşan bir kadro ile (dip not: 1)
1. Kurmay Albay Re’fet Bey (General Bele) (III. Kolordu Komutanı)
İstanbul Hükümetince 3. Kolordu Komutanlığına atanmış olan Kurmay Albay Re’fet Bey Milli Mücadele Savaşının en ön saflarındaki ünlü komutan ve kahramanlarımızdandır. 1881’de İstanbul’da doğmuş, Harp Akademi’sini bitirmiş, orduda jandarma komutanlığı ve İstiklâl Harbi’nde de ordu komutanlığı yapmıştır. 1. Dünya Savaşı’nda Filistin cephesinde başarılı olmuştur. 1. Dönem İzmir, II. Dönem İstanbul ve V. Dönem İstanbul Meb’usluğu yapmıştır. 1963 yılında vefat etmiştir.
2. Kurmay Albay Manastırlı Kazım Bey (General K. DİRİK) (Müfettişlik Kurmay Başkanı)
1880’de Manastır’da doğmuş, 1897’de Harbiye’ye girmiş, Piyade Teğmeni olmuş, muvaffakiyetinden dolayı kurmay sınıfına ayrılmıştır. İlk subaylık yılları Rumeli’de geçmiştir. Meşrutiyet’in il’nı ile de kaymakamlık yapmıştır. 1909’da Harp Akademisi’ne girmiş, 3 yıl sonra Kurmay Yüzbaşı olmuştur. Makedonya’da, Balkanlar’da, Çatalca’da, Çanakkale’de savaşmış; Mütareke yıllarında Erkan-ı Harp Miralayı olmuş, Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile IX. Ordu sonra III. Ordu Kıta’tı Müfettişliği Erk’n-ı Harp Reisliği vazifesi ile Samsun’a gelmiştir.
3. Dr. Albay İbrahim Talî Bey (ÖNGÖREN) (Müfettişlik Sağlık Başkanı)
1875’te İstanbul’da doğmuş, 1893’te Askeri Tıbbiye Mektebi’nden mezun olmuş, Yüzbaşı’lık rütbesi almış, Haydarpaşa Hastahanesi’nde staj yapmış, Humbarahane Hastahanesi’ne tayin olmuş, Kırkıncı Hudeybe Fırkası Baştabibliği’ne atanmış, Bingazi’de Sıhhiye Reisliği’ne tayin edilmiş, Balkan Seferi’ne katılmış, X. Kolordu Baştabibliği’ne atanmış, 1913 Ekim’inde kaymakamlığa terfi ettirilmiş, 1915’te Miralay’lığa yükselmiş, 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Sıhhiye Müfettişliğine atanmıştır. Mustafa Kemal Paşa ile birlikte IX. Ordu Müfettişliği Sıhhiye Reisi olarak Samsun’a çıkmıştır. 1952’de vefat etmiştir.
4. Kurmay Yarbay Mehmet Arif Bey (AYICI) (Kurmay Başkan Yardımcısı)
1882’de Adana’da doğmuş, Mekteb-i Harbiye’ye girmiş, 1901’de Erkan-ı Harbiye’ye nakledilmiş, 1904’te yüzbaşı olmuş, Alman ordusunda staj yapmıştır. Alman Harbi’nde Mitralyöz Bölüğü Komutanlığı yapmış, Çanakkale Muharabesine iştirak etmiş, Suriye’ye nakledilmiştir. 1919’da Mustafa Kemal Paşa ile IX. Ordu Kıta’tı Müfettişliği Erkan-ı olarak Samsun’a çıkmış; İzmir Sû-ı kasdı davasında idam olunmuştur. (1926)
5. Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (GEREDE) (Karargâh Erk’n-ı Harbiyesi İstihbarat ve Siy’siyat Şubesi Müdürü)
1886’da Edirne’de doğmuştur. 1908’de Harp Akademisi’nden Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun olan Gerede, 1912’de Balkan Savaşı’nda VII. Tümen Kurmay Başkanlığı 1913’te Trakya Tahdîd-i Hudut üyeliği, Atina Askerî Ateşeliği, 1914’ten önce Erk’n-ı Harbiye’de, Şark Cephesi Kafkas Ordusu Harek’t şube Müdürlüğü görevini yapmış, 1915’de Binbaşı’lığa terfi etmiş, Kafkas Sulh Komisyonu üyeliği yapmış, İstanbul Erk’n-ı Harbiye-i Umûmiye ve Umum Süv’ri Müfettişliği’ne tayin edilmiştir. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a Müfettişlik Erk’nı Harbiyesinde İstihb’r’t ve Siy’siyat Şubesi Müdürlüğü görevi ile çıkmıştır. 1962’de vefat etmiştir.
6. Topçu Binbaşı Kemal Bey (DOĞAN) (Müfettişlik Topçu Komutanı)
1879’da Üsküp’te doğan Kemal Bey, 1897’de Topçu Harbiyesi’ne girmiş, 1909’da üsteğmen, olmuş ve Edirne’ye gitmiştir. Balkan Harbi’nde Büyük Harp’te, İstiklâl Harbi’nde bulunmuş, Muharebelerden sonra Topçu Atış Okulu, Topçu ve Nakliye Okulu müdürlüklerinde bulunmuş, Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanlığına, 46. Tümen Komutanlığına, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığına, II. Kolordu Komutanlığı’na tayin edilmiştir. VI. Dönemde Ağrı, VII. ve VII. Dönemlerde de Kırklareli Milletvekilliği yapmıştır. 1951’de vefat etmiştir.
7. Doktor Binbaşı Refik Bey (SAYDAM) (Sağlık Başkan Yardımcısı)
1881’de İstanbul’da doğmuş, 1892’de Fatih Askeri Rüştiyesi’ne girmiş oradan Askeri Tıbbiye İdadisi’ne geçmiş, 1906’da Tabib Yüzbaşı rütbesi ile Askeri Tıbbiye’den mezun olmuştur. Aynı yıl Gülhane Seririy’tı’nda staja başlamıştır. 1907’de kura ile III. Ordu’ya tayin edilmiş, Yemen’e memur edilmiş, ama, gitmemiştir. 1908’de III. Ordu Merkez Hastanesi’ne, 1909’da Maltepe Hastanesine, 1910’da Levazımat’ı Umûmiye Dairesi’ne tayin edilmiş, girdiği imtihanı kazanarak Fransa’ya gitmiştir. 18.Kolordu Kararg’hı ile cepheye hareketle askeri hekimliklerde bulunmuştur. 1913’de İstanbul’da Askeri Kimyah’ne’de kurulan Ordu Sıhhıye Reis Muavinliğine, Sahra Müfettişi Umumisi Muavinliğine tayin edilmiştir. 1919’da IX. Ordu’yu Hum’yun Kıta’t Müfettişliği Sıhhıye Müfettiş Muavinliği sıfatı ile Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkmıştır. 1939’da Başbakanlık yapmış, 1942’de ölmüştür.
8. Piyade Yüzbaşı Cevat Abbas (GÜRER) (Müfettişlik Baş Yaveri)
1887’de Yalova’da doğmuştur. 1905’te girdiği Harbiye’yi 1908’de bitirerek Piyade teğmeni olmuştur. Bundan sonra çeşitli bölge ve birliklerde görev almış çeşitli madalyalarla mükafatlandırılmış. Askerlik hayatında Çanakkale’de başlamış sırasıyla üstteğmenliğe, yüzbaşılığa, ordu müfettişliğine yükselmiş İtalyan, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklâl Savaşına katılmış Heyet-i Temsiliye Başkit’beti’nde görev almış, Bolu Milletvekili olarak Meclis’e katılmıştır. 1941’e kadar aralıksız Bolu Milletvekilliği yapmıştır. 1943’te vefat etmiştir.
9. Kd. Yüzbaşı Mümtaz (TÜNAY) (Kurmay Mülhakı)
1885’te Silifke’de doğmuş, 1902’de Harpokulu’na girmiş teğmen rütbesiyle Harpokulu’nu bitirerek kur’a ile II. Ordu’ya tayin edilmiştir. Alay Sancaktarlığı yapmış, 1908’de üstteğmenliğe yükselmiş, bölük komutanlığı yapmış, Gümüş Liyakat Madalyası almış, takdirname ile taltif edilmiş, yüzbaşılığa yükselmiş, son olarak 8. Kolordu 3. Fırka 8. Alay 2. Tabur Kumandan Vekilliğinden emekli olmuş, 1946’da vefat etmiştir.
10. Yüzbaşı Sıddıkoğlu İsmail Hakkı (EDE) (Kurmay Mülhakı)
1886’da Edirne’de doğmuş, 1905’de Harbiye’den mezun olmuş, piyade sınıfında ordumuza katılmış, Çanakkale harbinde Mustafa Kemal ile çalışmış ve onu orada tanımıştır. Halep’te görev yapmış, İstanbul’a döndükten sonra Mustafa Kemal onu Kurmay Mülhakı olarak görevlendirmiştir. 1943’te İstanbul’da vefat etmiştir.
11. Yüzbaşı Ali Şevket (ÖNDERSEV) (Müfettişlik Emir Subayı)
1884’te Selanik’te doğmuş, Harpokulu’nu bitirdikten sonda 1. Dünya Harbine katılmış, IX. Ordu Müfettişliği Refakat Zabiti göreviyle Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkmış, Gümüşhane Milletvekilliği yapmış, 1940’da vefat etmiştir.
12. Yüzbaşı Mustafa Vasfi (SÜSOY) (Karargah Komutanı)
1876’da Tokat’ta doğmuş, asker ocağına girmiş, alaydan yetişerek subaylığa yükselmiş, Arnavutluk’ta, Edirne’de, Doğu Vilayetleri’nde vazife görmüş, I. Dünya Savaşı ile birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın mahiyetinde Karargah Komutanlığı yapmış, Tokat’tan Milletvekili seçilmiş, 1934’de vefat etmiştir.
13. Üsteğmen Hayati Bey (Kurmay Başkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kalem Amir)
1892’de İstanbul’da doğmuş, 1915’te piyade Teğmeni olarak Harpokulu’nu bitirmiş, K’zım Bey’in emir subayı olarak Samsun’a çıkmış, 1926’da vefat etmiştir.
14. Üsteğmen Arif Hikmet (GERÇEKÇİ) (Kurmay Mülhakı Sonra 3. Mor. K. Yaveri)
1895’te İstanbul’da doğmuş, 1913’te Harpokulu’na girmiş, III. Kolorduya atanmış, piyade asteğmenliğe terfi etmiş, Çanakkale’de görev yapmış, alay yaverliğine talin edilip üsteğmen olmuş, Şam’da, Diyarbakır’da görev yapmış, Kuleli Askeri Lisesi Dahiliye Subaylığına tayin edilmiş, I. Dünya Savaşı sonrası Mustafa Kemal’le birlikte yaver olarak Samsun’a çıkmış, 1970’de vefat etmiştir.
15. Üsteğmen Abdullah (KUNT) (İaşe Subayı)
1888’de Debre’de doğmuş, Harpokulu’nu bitirmiş, Piyade teğmen rütbesiyle Hat Muh’fazası’na atanmıştır. Askeri Komiserlik Kuruluşu’nda ilk hat komiseri olan Behiç Bey’in muavinliğini yapmış, 19 Mayıs 1919’da iaşe Subayı olarak Atatürk’le birlikte Samsun’a çıkmış, 1961’de vefat etmiştir.
16. Teğmen Muzaaffer (KILIÇ) (Müfettişlik 2. Yaveri)
1897’de İstanbul’da doğmuş, Harbiye’den Topçu Teğmeni olarak mezun olmuş, I.Dünya Savaşına katılmış, Galiçya’da, Filistin’e yaver olarak görev yapmış, 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa ile birilikte Samsun’a yaver olarak çıkmış, Cumhurbaşkanlığı yaverliği yapmış, 1928’de Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş, Giresun Milletvekilliği yapmış, 1959’da Ankara’da vefat etmiştir.
17. Birinci Sınıf Katip Faik (AYBARS) (Şifre Katibi)
1880’de İstanbul’da doğmuş, Seraskerlik Sicil-i Ahv’l Şûbesi’nde devlet hizmetlerine girmiş, Balkan Savaşı’nda, Çanakkale Kuvva-i Mürettebe Kumandanlığı Erkan-ı Harbiyesi emrinde vazife görmüş, Edirne ileri harek’tına katılmıştır. I.Dünya Harbi’nden önce Menzil Müfettişliği’nde, sonra Genelkurmay Şifre kaleminde vazifelendirilmiş, IX. Ordu Müfettişliği Kararg’hı Şifre Memurluğu’na atanmış, Anadolu’ya geçmiş, Milli Mücadele’ye katılmış, çeşitli görevlerde bulunmuş, 1932’de ordudan ayrılarak Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı İsk’n Genel Müdürlüğü Mutemetliği’ne geçmiştir. 1944’te emekli olmuş, 1945’te vefat etmiştir.
18. Dördüncü Sınıf Katip Memduh (ATASEV) (Şifre Katibi Yardımcısı)
1895’te İstanbul’da doğmuştur. 1919 Mayıs’ında Beykoz Askerî Kundura Fabrikasında 4. Sınıf Askerî Katip olarak çalıştığı sırada, Mustafa Kemal Paşa’yla tanışmış, IX. Ordu Müfettişliği Kararg’hı’na girmiş ve vefat edene kadar Mustafa Kemal Paşa’nın maiyetinde çalışmış, 1939’da vefat etmiştir.(Dip not 1=samsun.ktb.gov.tr/TR-59808/ataturk39le-samsuna-cikanlar.html)
İngilizlerin geçiş vizesini alan bu onsekiz vatan evladı (İngilizler olayı öğrendiklerinde işi işten geçmiş olduğunu anladılar ancak sonuç saltanat yönetimini yanlarına alarak Vatanın asıl sahipleri olan TÜRK ler tarafından genel bir seferberlikle karşılaşacaklarını hesap edememişlerdi) Payitahta ait Bandırma Vapuru ile İstanbul dan çıkarak Karadeniz kıyısından 19 Mayıs 1919 tarihinde vardılar Samsuna.Bu Kutlu Yürüyüşün dönüşü olmayacağını hesap eden Mustafa Kemal konuyu yanındaki arkadaşlarına da anlatarak kutlu bir sevdanın ilk köprüsünü kurarak üzerinden yürüdüler.Verilen bu özel görevin istemeden yeni bir TÜRK devletinin temellerinin atılması için kullanıldığını fark eden Saray yönetimi; bunlar hakkında hemen İngilizlerinde istemesiyle idam onayı verildi.Bu haberi alan Sarı Paşa hemen resmi görevi olan askerlikten istifa ederek üniformasını çıkarıp Sivil ve rütbesiz vasfıyla bu kutlu yürüyüşten geri dönmeyerek inandıkları davalarını sonuçlandırmak üzere Anadolu ateşini yakmak için çalışmaları gizlice ve durmadan devam ettirmeleri gerekiyordu. Artık kimseden ve hiçbir kurumdan emir alacak bir memur değildi.
Anadolu’nun Tarihi itibariyle eski bir TÜRK YURDU olduğunu çok iyi bilen Kemal Paşa, Emperyalistlerin vatanını işgal etmesinden kurtarmak için İmanını ve buna ait olan inancının dan taviz vermeden; kendisinden önceki Ataları gibi Dünya üzerinde Adalet Nizamının ancak TÜRK Bağımsız hareketiyle ve Mefkuresiyle olacağını, bununda Orhun anıtlarındaki yazılı olan TÜRK TÖRESİ’nin kutsal emirlerin yerine getirilerek devlet adını almaları ve bu yolda Yaratıcının izniyle hakimiyetin sağlanacağını çok iyi biliyor ve bu alanda yapılacak tüm planları arkadaşlarıyla birlikte analiz ederek uygulamasını sağlıyorlardı.
EVET! İnançlı ve azimli bir kişilik yapısı olan Sarı Paşa’ya artık Başbuğ unvanı da(Başkomutanlık) verilerek, Tam İKİ YIL DÖRT AY YİRMİ GÜN SÜREN amansız bir mücadelenin sonunda;ASİL VE YÜCE TÜRK MİLLETİNE, Allah’ın izniyle zafer verilmiş olup, YİRMİNCİ YÜZYIL ve sonrası için İslam Devletlerinin de sancaktarı olarak bayrağı taşımaya görevli kılınmıştır.Dünya tarihinin gözü önünde bu destan böylece yazılmış olup,TÜRK’ün yurdunu işgal eden ve etmeye yardımcı olanların sonuda hüsran olup kendilerini AKDENİZ’in(yeni adıyla Ege)nin soğuk sularına dökülerek boğulmalarına ve kaçanların da bir daha TÜRK ile savaşmayı göze alamayacak kadar öd’lerinin yemeyeceğini iyi düşünmeleri gerekir ve bundan da ders aldıklarını umuyoruz.Sarı paşanın Yirminci Yüz yıla Adını Dünyanın ve döneminin Tek lider i olarak Tarihe altın harflerle yazdırması hiçbir babayiğidin göze alacağı bir şey değildir.Çanakkale de düşman olan general Harold Courtenay AMSTRONG’a bile sarı zeybek Paşa için BOZKURT ATATÜRK adında bir kitabını da yazmasına vesile olmuştur.
Nereden nereye EY MİLLETİ. ALLAH bu yüce TÜRK MİLLETİNİ korusun ve Yücelsin.Bugün Ondokuz Mayıs ikibinyirmi tarihi aynı zamanda Dinimiz Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi olan Kadir Gecesine Denk gelmesini de kim nasıl yorumlar bilemem.
Başta ATATÜRK ve şehitlerimiz ile Vatanın kurtarılmasında ve savunulmasında günümüze kadar tüm şehitlerimizin ruhlarının şad olmalarını adına ALLAH’tan rahmet ve Mağfiret diliyorum. ALLAH kendilerinden ve tüm ŞEHİTLERİMİZ ile GAZİLERİMİZ ‘den razı olsun.Bu duayı da hak ettiklerini düşünüyorum kanatimce.
19 Mayıs 2020
E.ALPERTÜRKATA
Ey TÜRK! Titre ve Kendine dön.(Orhun Yazıtları)
Muhtaç olduğun Kudret!Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur.
Ne Mutlu TÜRK’ün Diyene!(Nutuk)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.