Merhaba Hece 5.1 Şair Ahmet ÇITAK ile Röportaj'ın 2. Bölümü
*******
6- Yabancı kelimelerin şiirlerimizde yer almıyor olması Türkçenin gelişmesi açısından bir eksiklik değil midir, bu konuda neler yapılabilir.
***
Konumuz hece şiiri olduğuna göre sanırım bu soruyu da bu çerçevede sordunuz.
Yabancı kelime derken, hangi dilleri kast ettiğinizi de bilmem gerekir. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dillerin yanında, Arapça, Farsça gibi diller de bence yabancıdır. Ancak, Arap ve Fars dilleri tarih sürecinde dilimizle harmanlandığı için çok fazla kabul görmüştür. Yani tamamen soyutlamak imkansızdır.
Bu noktada söylemek istediğim şey şu; hececilerin yazdığı şiirlere ister istemez Farsça, Arapça gibi diller sızarken, serbestçilerin şiirlerine de daha çok İngilizce Fransızca kelimeler monte edilmektedir.
Farsça ve Arapça’ya özenerek şiir yazanlarla, İngilizce, Latince, Fransızca kelimeleri her fırsatta şiirine monte edenlerin ortak amacı sanırım daha kültürlü ve entel görünmek...
Bazı arkadaşların da Osmanlıca diye kullandığı, kökü ya Arapça ya da Farsça olan kelimeler var. Oysa Osmanlıca diye bir dil yoktur. Bir millete ait olmayan dil ayrı bir dil sayılamaz. Ki Osmanlı bir millet değil, sülaledir.
Aslında okuyucuyu sıkma endişesiyle sorulara mümkün olduğu kadar kısa ve net cevaplar vermeye çalıştım. Ancak bu bölümü özellikle okumanızı tavsiye ederim. Çünkü burası çokomelli. Özür; çok önemli 🙂
Büyüklerimizin, yani dede ve ninelerimizin Recep yerine "İrecep", leğen yerine "İleğen" dediğin şahit olmuşsunuzdur. Sevimli ya da komik gelmenin dışında üzerinde hiç düşündünüz mü bilmem. Düşünmediyseniz ben izah etmeye çalışayım.
Türkçe Ural-Altay dil ailesinin Altay dil grubuna dahil bir dildir. Ve öz türkçede c, ğ, l, m, n, r, v, z harfleriyle kelime başlamaz, b, c, d, g, ğ harfleriyle de kelime bitmez. Ural Altay dil grubuna dahil olan dillerde Türkçe kelimelerin başına gelmeyen harfleri telaffuzda zorlanıldığı için dede ve ninelerimiz ve daha önceki nesil, bilinç altında Türkçeleştirmek için farkında olmadan söz konusu kelimelerin başına sesli harf ekleyerek Ural Altay dil grubuna uyarlarlar. ( R harfiyle başladığı halde Türkçe kabul edilen tek kelime "Rakı" kelimesidir)
Dedelerimiz ve ninelerimizin bile farkında olsun olmasın reddettiği bir kelime dağarcığını, kendilerini kültürlü göstermek adına gözümüze gözümüze sokarak dilimizi dejenere edenleri hepimiz görüyoruz. Elbette tamamen soyutlamak mümkün olmamakla birlikte, ıkına ıkına güya Osmanlıca diye bize kakalamaya çalışılan Arapça ve Farsça kelimelerle ısrarla şiir yazmaya, ön plana taşımaya çalışanlar Türkçeye zarar vermekten başka bir şey yapmıyor.
Ben şahsen temiz bir Türkçeyi hedefleyen, mümkün olduğunca anlaşılır, duru bir Türkçe kullanmaya gayret edenlerden biriyim. Merhum Cemal SAFİ şiirlerini de bu nedenle severim.
*******
7- 6. Soruya bağlı olarak hece sayısını belirlerken, sesli harf üzerinden mi yoksa dudak- nefes-üzerinden mi bir tespit yapmamız gerekir? “Klavye” sözlüğü kaç hecelidir? “Sky” kelimesini kaç hece olarak hesaplamalıyız?
***
Ben dudak, nefes üzerinden sayılması taraftarıyım. Hece şiirinde ahenk ve durak çok önemlidir. Okurken bir engel teşkil etmiyorsa nasıl okunuyorsa öyle kabul edilmelidir. Türkçe de aslında yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.
Örneğin "yapacağım" kelimesinin doğru diksiyonla okunuşu "yapıcam" şeklindedir. Bu esneklik sesli harfe bağlı hece sayma konusunda da sağlanmalıdır. Klavye kelimesini telaffuz ederken Kılavye diyorsak, hece sayarken 3 hece olarak kabul edilmesi "taraftarıyım"
Sanırım sky kelimesiyle ilgili cevabı da vermiş oldum.
Örnek olarak verdiğin "sky" kelimesini kullanan hececi olduğunu da sanmam. Bu soruyu serbestçilere sorman gerekir diye düşünüyorum ama onlarda da hece sayısının bir önemi yok.
*******
8- İstiklal marşımızın yeni çağa uyarlanması veya yeniden bir marş yarışması düzenlenmesi konusunda neler söyleyebilirsiniz?
***
Bunu hiç kimse aklından bile geçirmesin derim...
Bu arada, ben okuyup araştırarak zamanla edindiğim bilgilerde yanlışlık olabilir. Bu nedenle aynı soruların hepimizin öğretmeni konumunda olan Sayın Serap IRKÖRÜCÜ öğretmenime sorulmasını da tavsiye ederim.
Saygılarımla...
**********************
Dünyevi -Değerlendirme.
6-7: Yabancı kelimelerin hece şiirinde kullanılması epey teferruatlı sonucu karşıma çıkıyor. Yani Öz Türkçe veya Günümüz Türkçesi ile temiz bir şiir yazmanın zorluğunu daha iyi anlıyorum. Tüm teknik sorunlar bitti (kafiye,redif,durak,mısra sıralaması, kıta sıramalası, ayak seçimi vb) temiz kelime kullanılmasına geldik.
Şahsen Ahmet Abimi yani Şair Ahmet ÇITAK’ı tarif ederken şöyle bir ifade kullanmıştım: Kral bir söyleyişle milletin tümünü kucaklayan şair, gibi... Yani pürüzsüz mısralar, kıt’alar ve şiirler... Net. Şöyle ki; Anadolumuzdaki duru- saf-nakış güzelliği, renklerin ahengi var, lakin saraylardaki aşırı süsleme, makyaj vb abartısı yok.
Şimdi bu ifadeye bakınca, karşıma "Kral" kelimesi çıkıyor, ben bu kelimeyi kullansam; tek sesli harf olduğu için 1 hece olarak alırdım. Şimdi ise, K(ı)- ral olarak 2 hece de alsam olur demeye başladım..
Aynısı "Klavye" kelimesi içinde geçerli ki, ben bunu 2 hece saymıştım,
Mouse kelimesini 3 hece sayardım... o -u - e seslilerinden yola çıkarak..Şimdi 2 hece de alabilirim.
"Sky" kelimesini 0 hece demem gerekirdi ki, olamaz ki! 0 hece mi olur? Sı-Kay olarak okununca 2 hece olarak almam gerekiyor.
Bu sorunun ve cevabın bende yaptığı çağrışımlar profesyonel bir dilçi’ye kadar gidecektir ki, bu da hece şiiri yazan herkesi ürkütür, kaçırır..
Lakin kaç mısrada, kaç defa yabancı kelime kullanıyoruz.. Ki daha sesli harflerin üstündeki (^)şapka dediğimiz inceletme işaretleri var ki, içine Arapça ve Farsça’da girince yandı gülüm keten helva sonucu çıkıyor teknik bakımından...
İyi valla bırakalım mı hece yazmayı, ne dersiniz??
Asla, yazdıkça daha iyiye... Bahsettim ya, hangi mısrada, hangi şiirde bu tür alengirli kelimeler karşımıza çıkar ki? Binde belki 3-5 yani.
Ural Altay dil yapısını mı incelemeliyiz??? :))) Kazdıkça daha derin daha derin konular, dibi yok şiirin.. dipsizlik, uçsuzluk....
Gözümüzün korkmasına gerek yok yine de.. Sanki bir önceki röportajımızda anılan üstadlarımız biliyor muydu tüm bunları??? Belki ve mutlaka bir ön temelleri varmıştır diye düşünüyorum.
8-İstiklal Marşımızın yeniden yazılması veya Meclis’in şiir yarışması düzenlemesi gibi konular ki.. Bu soruyu 15 yıl önce falan da sorduğumda, aklımda kaldığınca; -yazabilen varsa yazsınlar, o yazanın elini öpelim- demişti bir başka büyüğüm de. Ahmet abim kesinlikle karşı çıkıyor.
Lakin, hece konusunda kaç tane, nasıl ifade edeyim, Şah veya Padişah (ki bu kelimeleri kullanmayı da sevmiyorum) kaç şiirimiz var. Gençler, şairler hangi şiirleri kendilerine rakip değil de, çıta olarak görecekler.. İstiklal Marşı bunların en başında gelen şiirimiz.
İstiklal Marşımızın yazılış hikayesini de her hece severin bilmesi gerekiyor. Benim aklımda kaldığınca çoğu kıtası önce duvarlara yazılmıştı, yoksa o şiir Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı şiir miydi Üstadın. Şimdi tereddüte düştüm.
Hece Şiirimizde son 100 yılda karşımıza çıkan en fazla 10, belki zirve şiir var desem, ki bu kişiden kişiye de değişebilirse de, o şiirlerin geçilebilmesi gerekiyor, ileriye bir adım daha atılabilmesi için..
***
Benim değerlendirmeler klavyezanlık yüzünden verilen cevapların satır sayısı geçiyor, aslında olmamalı:)) Röportaj yaptın, tamam neyi uzatıyorsun?? Dimi ama... Lakin söyleşi babında da güzel oluyor sanki.. İnternetin nimetleri...
Eksiklikler:
Soruların tam net olmaması, 1. röportajın altına ekstra yorum yapmak zorunda bıraktığım için Ahmet Abi mi kusura bakmasın..Benim hatam bu.
ve Hatta 6-7 ve 8. soru cevaplarını biraz daha aç abi dedim, birini aynı bırakmış yine :) Erinme yok, üşengeçlik yok... Şiir kazanıyor, hece kazanıyor.
Gazeteci olarak kapılarına gitsek, kaliteli şiir yazan usta’larımızın belki randevu alamayız.. Muhabbetin güzelliği burada. Kolaylık burada...
Ha sinirli mi :))) Size bırakıyorum.
Çok çok teşekkür ediyorum,
Kalbi selam, hürmet, sevgi...
****
Sayın Serap IRKÖRÜCÜ, değerli hocam da kabul ederse, soruları biraz daha nokta atışı şekline getirip, başka ekleme sorular da olabilir, mesaj yoluyla röportaj yapmak isterim, kabul buyururlarsa tabii ki.. Çok da güzel olur diye düşünüyorum..
Serap Hocamız hece yazıyor muydu ki?? :))
*********
Sonuç: Aslında aklıma gelen başka sorular da vardı,
Soru 9:
En kolay yazdığınız
ve
yazmakta çok zorlandığınız
ve
en çok sevdiğiniz şiirleriniz (kendi şiirleriniz) hangileridir..??
Not: Abi acelemiz yok :) cevap verirsen de ilave yaparım.
***
İç Ses:
Benim klavyem neden bu kadar düşük bilmiyorum???
Saygı ve sevgilerimle..
YORUMLAR
Güzellik adına iltifata alkışa layık bir söyleşi
Bu tür denemeler edebiyat adına çok hoş
Lakin şiirde bu tür tartışmaların yerine şiirde duygu coşku ve ruh yoksa
Hece olsa ne çıkar
Serbest olsa ne çıkar
Bu benim değişmez fikrimdir nice saygılarımla tebrikler
Yinsani
:)
MÜSLÜM BAYRAM
Sonsuzluk karşısında boyun kıldan incedir
Seviyorum seni😊🌹
Yinsani
şiirde sonsuzluk arayışı gibi bir soru mu tarif edersin?
MÜSLÜM BAYRAM
Kopya isteme
Herşeyi devletten beklemek olmaz ki yav😂
Yinsani
çalışayım biraz.. ,,katkın için teşekkür ederim yine de??:)
aklına bir soru gelirse özelden yazarsan beklerim.
İki gündür rahatsız olduğum için siteye doğru düzgün giremedim.Dolayısıyla bu cümbüşü kaçırmışım..Ekrem bey, kıvrak zeka ve pratik kılavyeniz (üç heceli olanı seçtim.) ile harika işler çıkarıyorsun.Tebrik ederim...
Aziz Remzi tarafından 5/11/2020 11:54:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
acelemiz yoğ.. salata yapcam da:)
"erem"
şair aşık ozan gibi
etme ustam verem beni
iki dalın arasına
bayrak edem gerem seni. /dünyevi
SelimADIM
etme ustam verem beni
iki dalın arasına
bayrak edem gerem seni/Bir dünyevi
Şair isen şiirin yaz
Değil isen eyleme naz
Al bayrağın üstü beyaz
Çık burcuna görem seni/Aziz Remzi
Yinsani
Etme ustam verem beni
İki dalın arasına
Bayrak edem gerem seni /Dünyevi
Şair isen şiirin yaz
Değil isen eyleme naz
Al bayrağın üstü beyaz
Çık burcuna görem seni/Aziz Remzi
Karga gibi ötmez bülbül
Zurnaya kalp verir mi gül
Burç tarihte kalmış ödül
Hangi burca verem seni/ Dünyevi
SelimADIM
Karga gibi ötmez bülbül
Zurnaya kalp verir mi gül
Burç tarihte kalmış ödül
Hangi burca verem seni/ Dünyevi
Bir dem olur,konan göçer
Dünya fani gelir geçer
Akil olan dostun seçer
Değil isen yerem seni/ ARzeni
Yinsani
Etme ustam verem beni
İki dalın arasına
Bayrak edem gerem seni /Dünyevi
Şair isen şiirin yaz
Değil isen eyleme naz
Al bayrağın üstü beyaz
Çık burcuna görem seni/Aziz Remzi
Karga gibi ötmez bülbül
Zurnaya kalp verir mi gül
Burç tarihte kalmış ödül
Hangi burca verem seni/ Dünyevi
Bir dem olur,konan göçer
Dünya fani gelir geçer
Akil olan dostun seçer
Değil isen yerem seni/ ARzeni
Dost istersen Allah dedi
Tanrı dersem kovar kedi
Fani günler dostu yedi
Yere in de derem seni/Dünyevi
SelimADIM
Dost istersen Allah dedi
Tanrı dersem kovar kedi
Fani günler dostu yedi
Yere in de derem seni/Dünyevi
Hak isterim,Haktan yana
Kula minnet,degil ama
Çiçekte ki arı sana
Konar ise derem seni/ARzeni
SelimADIM
SelimADIM
SelimADIM
Hak isterim haktan yana
Kula minnet değil ama
Su isterim kana kana
Gelir de içerem seni/ ARzeni
Yinsani
Etme ustam verem beni
İki dalın arasına
Bayrak edem gerem seni /Dünyevi
Şair isen şiirin yaz
Değil isen eyleme naz
Al bayrağın üstü beyaz
Çık burcuna görem seni/Aziz Remzi
Karga gibi ötmez bülbül
Zurnaya kalp verir mi gül
Burç tarihte kalmış ödül
Hangi burca verem seni/ Dünyevi
Bir dem olur,konan göçer
Dünya fani gelir geçer
Akil olan dostun seçer
Değil isen yerem seni/ ARzeni
Dost istersen Allah dedi
Tanrı dersem kovar kedi
Fani günler dostu yedi
Yere in de derem seni/Dünyevi
Hak isterim haktan yana
Kula minnet değil ama
Su isterim kana kana
Gelir de içerem seni/ ARzeni
Hakk faydasız şu dünyaya
İns varsın güneşe aya
Cip takarak hafızaya
Kumandayla serem seni/Dünyevi
abi nasıl kolayına geliyorsa teknoloji.. ben pcdeyim toparlarım.
SelimADIM
Kula minnet değil ama
Su isterim kana kana
Gelir de içerem seni/ARzeni
Dostum ben pes pese yazayım sen ayarla sana zahmet..
Bir acayip adam oldun
Nere gittin nerden geldin
Rengin kaçtı,niye soldun
Merhem diye sürem seni/ARzeni
Yinsani
Etme ustam verem beni
İki dalın arasına
Bayrak edem gerem seni /Dünyevi
Şair isen şiirin yaz
Değil isen eyleme naz
Al bayrağın üstü beyaz
Çık burcuna görem seni/Aziz Remzi
Karga gibi ötmez bülbül
Zurnaya kalp verir mi gül
Burç tarihte kalmış ödül
Hangi burca verem seni/ Dünyevi
Bir dem olur,konan göçer
Dünya fani gelir geçer
Akil olan dostun seçer
Değil isen yerem seni/ ARzeni
Dost istersen Allah dedi
Tanrı dersem kovar kedi
Fani günler dostu yedi
Yere in de derem seni/Dünyevi
Hak isterim haktan yana
Kula minnet değil ama
Su isterim kana kana
Gelir de içerem seni/ ARzeni
Hakk faydasız şu dünyaya
İns varsın güneşe aya
Cip takarak hafızaya
Kumandayla serem seni/Dünyevi
Bir acayip adam oldun
Nere gittin nerden geldin
Rengin kaçtı,niye soldun
Merhem diye sürem seni/ARzeni
Dünyeviyim ölem görem
Sıkıntı yok dosta varam
Zorba ise yanıverem
Eyleyem muhterem seni/Dünyevi
SelimADIM
İster isen yanan gelim
Olmak için aklı selim
Derse alsın Kerem seni/ARzeni...
Tşk dostum ..sayfanda asarsan sevinirim
Yazı ve yorumlar oldukça bilgilendirdi. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ahmet abiye bir hece şiiri sözüm var ama burada bu kadar bilgili şair varken sanırım yazsam bile yayınlama cesaretim olmaz. Neyse okumak en güzeli sanırım bazı şeyleri.
Sevgilerimle
Yinsani
Siz sözünüzü Ahmet abiye vermişsiniz.. Zaten hece yazmak herkesin harcı değil..??:))
Benim söz aldım diye düşündüklerim sessiz kalıyor.
Katkılarınız için teşekkür ederim.
Eksik olmayın.
Den(iz)
Ben o sözü vereli çok oldu. Belki birgün yazarım.
:))
Yinsani
Fazla kullanılmayan kelimeler ekseri bayramlık seyranlık iş ziyaret günlük vb diyebiliriz belki. Diyorlar ya kimi zaman açtırma benim bayramlık ağzımı, açınca da karşımıza hecedeki, taşlama ve hicivler çıkıyor ki.. Ahmet Usta'm bu konuda çok iyi..
Şiir'in ne olduğu da çamasır askısında kelimlerin elimize ne gelirse sepetden değil de, düzgün bir şekilde asmak gibi.. ve mutfak dolabına yerleştirmek çatalı tabağı..Ve ekseri de aynada karşımıza çıkıyor. evden çıkınca herkes şiir gibi.
Hece şiirinin hiç olmazsa tuvali belli. en az diyelim 1000 yıllık. Renkler, fırçalar aynı. Serbest şiirin daha tuvalinin ebatları belli olmadı. Evet, anlamlı her ifade mısra ise şiirde, serbestte bu mısraların ölçüsü pek belli değil işte. Hele uzunluk konusunda illallah.. Yazı ve şiir altı sohbetlerinde dostlar dediğindiğimiz konu 4-7 kıta uzunluğu ki 16-28 mısra... gerisi zaten okunduğuna ihtimal vermiyorum ki, 3-4 kıta uzunluğu daha cazip belki de..
Konu konuyu açıyor, sadece hece değil ki.. Satır aralarında bir çok bilgi birikim okunuyor faydalanıyorum, okuyanlar da faydalanıyordur nispeten.
Teşekkür ederim.
Korona da ikinci dalga söylentileri konusunda da fikrinizi alabiliriz aslında efendim...
Saygı ve huzurla..
Den(iz)
Bakın benim fikirlerim bana aitse onları benim adıma kimse yıkayıp asamaz. Birgün değiştirmek istedğim fikirlerim olursa onları yıkamak yerine çöpe atarım. Kendini tekrar etmek hece için daha geçerli bir tespit. Sınırların olması sizi rahatsız etmiyorsa sorun yok. Ben sevmiyorum. Divan edebiyatı da çok eskidir ama anlaşılmak istiyorsak bu dili kullanmayız değil mi ? Cepten yazdığım için daha uzun bir cevap veremiyorum. Son olarak uzun hece şiirleri olmadığını düşünüyorsanız bilgilerinizi yeniden gözden geçiriniz. Uzunluk demişken ben han duvarlarını ne zaman okusam çok büyük keyif alıyorum. Demek ki şiirin uzunluğu kıstas alınamaz. Okumayı sevmeyen biri için şiir yazmak istemem zaten. Bir de şu var ki okuyucuya göre şiir yazmak veya okunur mu kaygısı gütmek yaratıcılığı baltalar.
Corona hakkında sonra konuşuruz.
Sevgilerimle
Yinsani
14'lünün adı ismi var
11'linin şanı şöhreti
8'linin kara kaşı kara gözü
7'linin dil'i gönlü var şeklinde bakıyorum kalıplara..
Uzun şiirler konusunda internette her gün, haftada, ayda bir yazan ekseriyeti düşünerek yazmıştım.
Hecede destanlar ortalama 80- 210 mısra aralığında. 10 - 52 kıt'a gibi..
Daha uzunlarını okumadım.
500 mısra üstünü hatta 2000 mısralardan bahsedilğini dymuştum ama var mı bilemiyorum..vardır herhalde..serbest olmalı onlar da..
Kelimeleri ve mısraları kullandığımız eşyalara benzetmiştim. ömürleri çok çok uzun olsa da.. şiire daha ütülü bir şekilde yerleştirilmesi babından.. şiir konusundaki sitemlerinizi bildiğimi sanıyordum..
Şiirde yaratıcılık mı kaldı hep aynı konular, benim içim geçmiş-çökmüş sanırım.. başka bir hayat formu bambaşka duygular. duygu hamalı oldu çıktı sanki şiirler..
Okunma sorunu mu? evet ayrı bir başlık.. al gülüm ver gülüm muhabbetleri (internet edebiyatı konusunda veya site içi diyebiliriz)
Daha uzun cevabınızı da beklerim, fikir değiştirmek kimin haddine öyle bir intiba mı bıraktım.. Fikir alış verişi ..
Bu sohbetten bir başka söyleşi için bana soru çıkması lazım efendim..:)
eksik olmayın
Kolaylıklar dilerim.
saygı ve huzurla.
Den(iz)
:))
mirim
Merhaba,
Röportajı yapılan yorumlarla birlikte okudum hece şiiri adına, heceye gönül vermiş arkadaşların tereddütte kaldığı bir çok konuda gerçekten oldukça doyurucu ve aydınlatıcı bilgiler vermiş Ahmet Bey. Kendi adıma çok teşekkür ederim verdiği bilgiler için ve size de bu bilgileri bizlere aktardığınız için.
Dilimiz ve dilimize yerleşmiş yabancı kökenli kelimelerle ilgili ben de bir kaç şey söylemek istiyorum izninizle.
Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra Arapça ve farsça kelimeler özellikle dini terimler ya olduğu gibi ya da çok az bir değişiklikle dilimize yerleşmişler. Allah, resul, peygamber, abdest, salat, namaz vb. gibi. Sonrasında dini kavramlar dışında da birçok kelime, Türkçe karşılığı olan ya da olmayan günlük hayatta kullanılmaya ve halk tarafından benimsenmeye başlamış. Klasik Türk şiiri de bu etkileşimden nemalanmış ve şairler Arapça ve Farsçadan dilimize yerleşen kelimeleri kullanarak şiirdeki ahengi ve estetiği sağlamışlar. Öyle olmasaydı kulaklarımızın pasını silen Türk Sanat Musikisinin o eşsiz eserleri nasıl doğacaktı değil mi? Bir, nihansın dideden ey mest-i nazım diye söylemeye başlasa Zeki Müren içinde Arapça ve farsça kelimeler var diye dinlenmeyecek mi yani. İyi ki yazılmışlar vakti zamanında ve iyi ki bestelenmişler öyle değil mi?
Bu bağlamda Osmanlıca-Öz Türkçe diye bir ayırım yoktur ikisi de Türkçedir diyen Sinanoğlu’na katılmadan edemiyorum.
Dil gönlü yüzdüren gemidir demiş Oktay Sinanoğlu Bye Bye Türkçe isimli kitabında ve eklemiş toplumun, milletin gönlüne ise hars yani kültür diyoruz diye. Bu durumda toplumun kültürünü yüzdüren gemi de dil oluyor.
Elbette ki bizim asri görevimiz dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarıp korumak ama bunu yaparken de asırlardır dilimize yerleşmiş, bizim kültürümüzün birer simgesi haline gelmiş, örf, anane ve göreneklerimizin göstergesi olmuş kelime ve deyimleri de göz ardı etmemek gerektiğine inanıyorum. Hepimiz bu kelimeleri bir şekilde kullanıyoruz. Örneğin siz merhaba kelimesiyle başlamışsınız söze ben de merhaba diyerek geldim. Merhaba da Arapça kökenli bir kelime; “Ferah idi, rahat idi” anlamına gelen “rahaba” kelimesinden türeyen “merhab”, ferahlığı anlatmış. “Merhaba” da “ferahlıkla” anlamına geliyor. Ve bizler dilimize Arapçadan geçen bu kelimeyi sık sık gönül rahatlığıyla kullanıyoruz. Ve bence bunu kullanarak Türkçeyi katletmiş olmuyoruz.
İstiklal Marşı bu milletin Miili Marşı'dır. Özgürlük ve bağımsızlık adına yapılan milli mücadelenin en önemli simgesidir. Tek bir notası tek bir hecesi değiştirilemez.
'' Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın'' .
Farklı konukları ağırlayacağınız yeni röportajlarınızı merakla bekliyorum. Bu arada merak da Arapça kökenli bir kelimeymiş merak edip baktım da :)
Saygılar, selamlar.
Yinsani
Merhaba:)
Dil... Aslında benim yazmakta unuttuğum İstanbul Türkçesi ile Anadolu Türkçesi ayrımı vardı. Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı ayrımı gibi. Sonraki söyleşilerde belki sorulardan biri olur.
Tutunamayanlar dizisinde bir ara işlenmişti, sende mi bir gecede cahil kaldığını düşünüyorsun babında bir replik..Bu konu çok işlendi son 15 -20 yılda. Lakin göl maya tutmadı. Dil ve devlet de ayrı bir soru olabilir mi?
Dediğiniz gibi dile giren yabancı kelimeler Türkçeleşmiş ve kullanıla kullanıla Türkçe olmuş. En güzel örneği Merhaba. teknoloji yoluyla giren kelimeler de giderek artmaya başladı ki, ortak internet dili bile konuşulur oldu. Google'ın translate yazı-ve okuma da büyük kolaylık. Lakin bu da bir bakıma otokrasiyi çağrıştırıyor. Robotlaşmış bir dil ve insan?
Din,dil'e hakim oluyor mecburen. İnsanları bir şekilde kontrol etmek için kullaılıyor kelimeler? Şairin bir görevi de özgürlük ve bireyin mutluluğu değil mi? Kelimeleri havada uçuşan oksijene benzetirsek, hangi kelime bize hayat veriyorsa, nereli olduğu da pek önemli değil aslında.
Dil yaşayan canlı derler ya, yaşayan canlılardan en güçlüsü de bir diğer yaşayanı kendine benzeten canlıdır. Türkçe bunun neresinde.Türk Dil Kurumumuz nerede duruyor?? Bir çok konu..
İstiklal Marşı konusunda ekseri milli mücadele dönemi gözetilerek konuya bakılıyor, Şiir olarak bakılmıyor. O Marşı'n üzerinde şiir yazabilmek öyle kolay değil. Hiç kolay değil, Lakin konuya nerden baktığımız biraz önem kazanıyor, Üstad; "Korkma" demiş ya, yazmak isteyenler Korkma'malı. 48 yaşında yazmış o şiiri üstat. Yazabilen varsa yazsın, buna karşı çıkılmasını anlamıyorum. En nefret ettiğim konu ki, kültürümüzde bolca var, el öpmektir. Yazabilenin elini öperim şahsen.O yarışmaya katılan diğer şiirlere bakınca kalite zaten ortada.
Bir diğer bakıma da eskiden olan bilginin kalitelisi, artık zamanımızda pek yok. Diplomalı cahiller tabiri boşa kullanılmıyor ki? Eğitim kalitesi düşünce ve nüfus hızla artınca dilde destek noktamızda en az 40-50- hatta 100 yıl geride kalıyor.
Dünyanın karşısında direnç yok, yani bu çağda ya zıplayacak ve kendi çağ düşüncesinde uzun bir süre kalacak, kendi dil'i oluşturacak ki bu da karma bir dil olacaktır ya da geriye dönüş olacak ki(ihtimali çok az) her konuda 1700 lere dönme ihtimalimiz de var..
Değerli katkınız için çok çok teşekkür ediyorum.
Ahmet Çıtak usta'm ne der bilemem..
Saygı ve sevgilerimle.
mirim
Benim adım Ahmet. Yani ismim bile Arapça.
Benim üç oğlum var. İsimleri Hasan Bora, Mert ve Efe.
Hasan rahmetli babamın ismiydi. Yani Arapça isim olması bundan dolayıdır.
Ben biraz titizim bu konuda.
Ama şu da var ki Arapça ve Farsça'yla çok fazla iç içe geçmişiz. Tamamen ayırmak kopmak mümkün değil. Ben size bunları yazarken bile kaç tane Arapça, Farsça kökenli kelime kullandım bilmiyorum.
Benim sözünü ettiğim konu şu; milletin gözüne soka soka, şiire özellikle çaka çaka, zorlaya zorlaya Arapça ve Farsça kelime montajlamaya çalışanlar var. Yani duru bir Türkçe kullanma şansı varken tam tersini tercih etmeleri, kendilerini buna zorlamaları bence hoş değil. Yoksa musiki ve şiir açısından elbette sorun yok. Kaldı ki sizin sözünü ettiğiniz şarkılar Arapça ve Farsça'nın yoğun etkisi altında olduğumuz dönemlere ait.
Bu arada; Osmanlıca bir dil değildir. Osmanlıca diye bir dil yoktur. İçinde Türkçe kelimeler olmamasına gayret edilerek sarayın uydurduğu Arapça ve Farsça karışımı sarayda geçerli uyduruk bir dildi. Halk bu dili kullanmazdı. Sarayda da Türkçe kullanılması yasaktı.
Konuya dahliniz için teşekkürler.
Hicran Aydın Akçakaya
''Kelimeleri havada uçuşan oksijene benzetirsek, hangi kelime bize hayat veriyorsa, nereli olduğu da pek önemli değil aslında.''
Çok haklısınız.
Ahmet Bey;
Sizi anlıyorum, hem konuşurken hem yazarken duru, anlaşılır bir Türkçe kullanılması konusunda hemfikirim sizinle, sadece Arapça ve Farsça kelimelerle ilgili düşüncelerimi ilaveten paylaşmak istedim. Ayrıca benim adım da Arapça kökenli, Hicran.
Tekrar teşekkürler gerçekten faydalı bir röportaj olmuş.
.
Hicran Aydın Akçakaya tarafından 5/11/2020 11:18:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yinsani
Dil... Aslında benim yazmakta unuttuğum İstanbul Türkçesi ile Anadolu Türkçesi ayrımı vardı. Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı ayrımı gibi. Sonraki söyleşilerde belki sorulardan biri olur.
Tutunamayanlar dizisinde bir ara işlenmişti, sende mi bir gecede cahil kaldığını düşünüyorsun babında bir replik..Bu konu çok işlendi son 15 -20 yılda. Lakin göl maya tutmadı. Dil ve devlet de ayrı bir soru olabilir mi?
Dediğiniz gibi dile giren yabancı kelimeler Türkçeleşmiş ve kullanıla kullanıla Türkçe olmuş. En güzel örneği Merhaba. teknoloji yoluyla giren kelimeler de giderek artmaya başladı ki, ortak internet dili bile konuşulur oldu. Google'ın translate yazı-ve okuma da büyük kolaylık. Lakin bu da bir bakıma otokrasiyi çağrıştırıyor. Robotlaşmış bir dil ve insan?
Din,dil'e hakim oluyor mecburen. İnsanları bir şekilde kontrol etmek için kullaılıyor kelimeler? Şairin bir görevi de özgürlük ve bireyin mutluluğu değil mi? Kelimeleri havada uçuşan oksijene benzetirsek, hangi kelime bize hayat veriyorsa, nereli olduğu da pek önemli değil aslında.
Dil yaşayan canlı derler ya, yaşayan canlılardan en güçlüsü de bir diğer yaşayanı kendine benzeten canlıdır. Türkçe bunun neresinde.Türk Dil Kurumumuz nerede duruyor?? Bir çok konu..
İstiklal Marşı konusunda ekseri milli mücadele dönemi gözetilerek konuya bakılıyor, Şiir olarak bakılmıyor. O Marşı'n üzerinde şiir yazabilmek öyle kolay değil. Hiç kolay değil, Lakin konuya nerden baktığımız biraz önem kazanıyor, Üstad; "Korkma" demiş ya, yazmak isteyenler Korkma'malı. 48 yaşında yazmış o şiiri üstat. Yazabilen varsa yazsın, buna karşı çıkılmasını anlamıyorum. En nefret ettiğim konu ki, kültürümüzde bolca var, el öpmektir. Yazabilenin elini öperim şahsen.O yarışmaya katılan diğer şiirlere bakınca kalite zaten ortada.
Bir diğer bakıma da eskiden olan bilginin kalitelisi, artık zamanımızda pek yok. Diplomalı cahiller tabiri boşa kullanılmıyor ki? Eğitim kalitesi düşünce ve nüfus hızla artınca dilde destek noktamızda en az 40-50- hatta 100 yıl geride kalıyor.
Dünyanın karşısında direnç yok, yani bu çağda ya zıplayacak ve kendi çağ düşüncesinde uzun bir süre kalacak, kendi dil'i oluşturacak ki bu da karma bir dil olacaktır ya da geriye dönüş olacak ki(ihtimali çok az) her konuda 1700 lere dönme ihtimalimiz de var..
Değerli katkınız için çok çok teşekkür ediyorum.
Ahmet Çıtak usta'm ne der bilemem..
Saygı ve sevgilerimle..
Yinsani
Dünya aynı şiir aynı..
katkınız için teşekkür ediyorum.
en sevdiğinize emanet olun.
Bir yakınım kutlamalı günlerdeki telefon trafiğim için 'bizim müsteşarın telefonu yine çalıyor' derdi... :)))
Olsun, öyle olsun. Sevilmek ve aranmak çok güzel... Misafir sevildiği yere gelirmiş ya... telefonlar da öyle...
Güne özel yoğunluğum nedeniyle tabiri caizse iki gündür her işimi değdi değmedi yapabiliyorum, sayfaya girişim de öyle oldu. O nedenle şimdi yorumda görünce dikkatimi çekti, o zaman önce 1'inciyi, sonra da bu paylaşımı okudum.
En az telefon görüşmeleriyle yapılan dizi çekimi zekice bir paylaşım olmuş. Bu atak için öncelikle sizi ve katılımıyla ve bilgisiyle doyurucu cevaplar veren Ahmet Bey'i de kutlarım.
Bu paylaşımın içine adımın geçtiğini görünce samimiyetle belirteyim çok şaşırdım. Önce güveniniz için çok teşekkür ederim ama ben sayfanın kıdemlisi değilim ki... Bu başlangıçla çerçeve genişleyebilir ve işte birlik ve bağlılık böyle daha güzel pekişebilir... Çabanızı kutlarım.
Kaldı ki ( birçoğunuzun bildiği gibi) hecede yetkin de değilim! İçimden geçenleri öyle daha güzel anlatabileceğimi düşünerek bazen haddimi aşan cesaretler gösterebiliyorum... :))
Ama yine ben yerimi bilirim ve hep derim 'keşke herkes benim kadar yerini bilse!...'
Yazınızın devamını heyecanla bekliyorum.
Her ikinizin de emeklerine sağlık. Saygılarımla.
Yinsani
edebiyat konusunda ben hece dışında fazla araştırma yapmadım.
Tarihsel bir yolculuk düşünüyorum sorularda. Size sorularımı hazırlayıp gönderecğim... cevaplayıp cevap vermemek size kalmış:))
soru soranın bir yüzü kara derler ya..
Şair Ahmet ÇITAK abimde düştüğüm hatalara düşmeden daha net sorular hazırlamam gerekir..
Geriye zaman problemi kalıyor ki, belirttiğiniz gibi yoğunsanız ben de yoğun bir soru dizisini relax bir zaman aralığında hazırlamalıyım..:))
Bu kadar talep varken ne size ne de ben ukalaya geri durmak yakışmaz değil mi??
Ramazan ın ortası sanırım, sonuna kadar sorularımı hazırlayıp göndereceğim... olursa da daha erken.. Gerisi size kalmış:))
Not: Şu soruyu da sor diyen dostlar siteden mesaj atsın, yalnız bırakmayın bakem:))
Saygı ve hürmetlerimle hocam.
Eksik olmayın..
(Nasıl bir röportaj çıkacak merak ediyorum valla.. Tabii önce bu röportajı da irdelemem gerekecek kendimce...)
mirim
Kısaca, benim gibi alaylı değil mekteplisiniz. Lütfen tevazuyu bir kenara bırakın ve sizin değerli donanımınızdan bizi mahrum bırakmayın
Teşekkürler.
Serap IRKÖRÜCÜ
Üstelik, Sayın Bir Dünyevi ( adınızı bilmediğim için böyle hitap ediyorum, kusura bakmayın ) soru hazırlıklarını (!) bitireceğini belirttiği sürede benim de iş yoğunluğum biraz daha toparlanmış olacak gibi...
Umarım bu paylaşım da yapıldığına değer. Nasıl bir röportaj olacağını ben de merak ediyorum aslında...
Güveniniz için tekrar ve içtenlikle teşekkür ederim.
Saygılarmla...
NOT: Telekonferans gibi bir yöntem olsaydı da çoklu katılımla yapılabilseydi bu fikir paylaşımları... Pekiştiren, aykırı düşünen, değişik bir bakış getiren, ek bilgi veren... gibi düşünceler paylaşıldığında çok da faydalı olabilirdi. Öğrencilerimle bunu yaşadığım aklıma geldi de burada neden olmasın diye düşündüm!... Bir hayal tabii... :)
Sky kaç hece diye sorduğumda içten içe2 olmali demiştim;)) nefes aralığı olarak..demek ki mantıksal bakarsak doğru bir yere gitmiş düşünceler.. Tabii ki hece yazma konusunda bir fikrim yoktu hissiyatla yaklaşmıştım. Şimdi daha bir oturdu.
Inan ki nesildaşım bu röportaj yazıların çokça güzel oldu. Bence daha da güzel bir hale gelir hatta. Değerli Serap Hocamız da katılırsa devamını okumak çok keyifli olacak. Tabii ki diğer usta kalemler de katılır diye düşünüyorum.
Dedigin gibi internetin faydalarını görmek lazım. Özellikle hızlı iletişim kısmını.
Sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Yüreğinize ve kaleminize dert gelmesin dilerim.
Huzur ve sağlıcakla.
Yinsani
Çoğu kalem burnundan kıl aldırmaz:))
Türlü türlü desiseler bile düşünen olur ki, yanlış düşünürler..
Ne olur olmaz, olursa tekrar bir usta'mızla büyüğümüzle söyleşi bana soru gerekir, mesaj atanlar olursa soru olarak, derleyip toparlayıp daha net sorular çıkarmalıyım..
eksik olma nesildaşım..
Bu internet daha ne yapsın nasıl bir kolaylık sağlayabilir ki?? yine bilim kurguya gireriz:))
saygı ve huzurla..
mirim
Size de kala kala Black kaldı :)
Dünyevi çok uçta ama mantıklı bir soru sordu.
Yalnız biz kendi dilimizi baz aldığımız için sky kelimesini tartışmamız yersiz. Türkçe'de içinde sesli harf olmayan bir kelime yoktur.
Saygılar.
black_sky
Hece yazmayı tercih etmedim ya da bana gire gelmedi...ki serbest konusunda bile daha bir hiçim.ama şunu belirmeden geçemeyeceğim; iyi bir hece şiirine denk geldiğimde okumadan geçmek mümkün olmuyor. Bu özellik şiirin geneli için geçerli ama hece şiiri okumayan yazmayan biri bile güzel bir hece şiirinden keyif alır diye düşünüyorum. Özellikle bu bakımdan bu paylaşımları okumak kendi açımdan besleyici oluyor.
Hani bu yazı hece olarak başladı ama serbest şiir içinde usta kalemlerle aynı sohbeti yapabilirsin aslında...Neden olmasın. Güzel olurdu;))) yine bence tabii.
Eksik olma dilerim nesildaşım
black_sky
Bu vesileyle böyle bir çalışmaya katılımınız için teşekkür etmek isterim. Şiir üzerine her türlü sohbet , yeni bilgiler çokça önemli kanımca.
Saygılar ve selamlar
Yinsani
TRY üç hece?
AYM. TBMM. odaların kısaltmaları, takımların kısaltmaları :)vb Bu tür ifadelere bir mısra mı harcanacak???
Bana soru gönderin lütfen özelden??? sorunun ilk hali terim üzerineydi ekseri internet ve bilgisayar kullanıyoruz ve bunlar da şiirlere giriyor git gide.Rumuzlar ha keza???
Birer örnek güzel oldu..
Serbest konusuna hiç girmeyeyim bu tür söyleşilerde zihin iyice parçalanır benim..
kimi zaman da yabancı kelimelerin türkçe karşılığı almak daha kolay,
mesela faks'ı , -belge geçer- olarak düşünmek bana zulüm,
sanki maça 4-1 yenik başlıyormuş hissi veriyor bende...
saygı ve huzurla.
mirim
Sky kelimesi çok iyi bir örnek olması açısından konuya soru olarak yakıştı. Siz hiç aklıma gelmemiştiniz :)
Bu çalışmaya önayak olduğu için teşekkürün büyüğünü nesildaşınız hak ediyor :)
Ben sadece sorulan sorulara kendi çapımda cevap verdim. Yine de ilginizden ve güzel yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim.
Ben bu konuda çok daha donanımlı olduğuna inandığım Serap hanım, Afet abla ve Oflu hocamla bu söyleşinin devam etmesini şiddetle öneririm. Tabii kabul etmeleri halinde.
Emin olun çok güzel bir çalışma çıkacaktır ortaya.
Saygılar.
black_sky
Huzur ve sağlıcakla
mirim
Şöyle izah edeyim %90'ının hikayesi vardır; herkeste olduğu kadar.
Diğerleri gözlemlerin tetiklemesi.
Beğeniniz için çok teşekkür ederim.
Ben de bu sohbetin başka arkadaşlarla devamını dilerim.
Yinsani
biraz dinlenip röportajda verdiğiniz bilgileri veya görüşleri sindirmeliyim abi..
Tekraren teşekkürler, saygılar.