- 570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Babanın Yokluğu
Baharın verdiği tazelik etrafa hoş çiçek kokuları yayıyordu. İçine çektikçe koklayasiyi geliyordu insanın. Günlerdir herkesi bir telaş sarmıştı yine. Herkeste aynı soru; "Anneme ne alsam?"
Arkadaşlarla iş çıkışı bir araya geldik. Hepsinin de yüzünde, her anneler gününde olduğu gibi o tatlı heyecan vardı. Hayattaki en kıymetli varlıklar onlardır çünkü. Dünyanın en güzel hediyesini de alsanız, en değerli hediyeleri evlatlarıdır. Annesi hayatta olmayan arkadaşlarım da vardı ama bugün bizimle değildiler. Bu beni biraz daha hüzne boğuyordu. Çay ve kahvelerimizi içerken gözlerim, babası hayatta olmayan bir arkadaşa takıldı. Durmadan iç çekiyor ve her nefes alış verişinde gözleri doluyordu. Gizlemeye çalışsa da fark etmiştim. Biraz daha yakınına oturup: "Neyin var iyi misin?" dedim. Zor gülümseyerek:"İyiyim" dedi. Arkadaşım, daha on sekizinde babasını kanserden kaybetmişti ve aradan iki yıl geçmişti. Yüz ifadesi hep masum bir çocuğu andırıyordu. Belki hüznünden, belki acımasız davranan hayatın ağır şartlarındandı. Arabaya binip eve doğru giderken kız, başını cama yaslayıp sessiz sessiz ağlıyordu. Bunu fark etmeme rağmen üstüne varıp daha da üzmek istemedim. Ağladığını fark ettiğimi belli etseydim, artık hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı. Şimdi tüm arkadaşlarım aldıkları hediyeleri birbirlerine gösterip;"Umarım annem beğenir" diyorlardı. Genç kız bir anda kendini tutamayarak bağırdı:"Yeter artık!"dedi. "Sabahtan beri aynı muhabbet, yok sen ne aldın, yok o ne aldı, yok annemiz beğenir mi?" Kızın bağırmasıyla herkeste bir sessizlik oldu bir an. Hiç kimse bir anlam da veremiyordu bağırıp kızmasına. Sonuçta o da annesini seviyordu ve hediyesini bile almışdı. Peki bu kızgınlık niyeydi, anneler günüydü, babalar günü değildi ki. Akşam eve gittiğimde bile hâlen aklımdaydı. Neden böyle davrandı diye düşünüp durdum. Annesine hediye bile almıştı.
Aradan iki gün geçmişti ve anneler günü gelmişti artık. Hafta sonu kabristanı ziyaret edecektim. Erkenden uyanıp öğlene doğru kabristana gittim. Dualar ettikten sonra, o babasını kaybeden arkadaşımla karşılaştım. Babasının mezarı başında ağlıyordu derin derin. Yanında olmama rağmen beni fark etmedi bile. Bir fatiha okuduktan sonra onu kabristanın dışında beklemek için çıkacaktım ki, gözüme babasının ölüm tarihi çarptı. Dönüp bir daha baktım ve baktığımda içim paramparça olmaya yetmişti.
Hüznünü, derin nefes alışları, kızıp bağırması, gözyaşları hepsi gözümün önünde canlanmıştı. Annesine hediyesini verip, babasının mezarına gelmişti. Çünkü babasının ölüm yıl dönümüydü 10 Mayıs...
**Müzeyyen Sabah **
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.