- 421 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
çekip gidelim buralardan
Ana yaşamın odak noktası anam meçhuliyete gideli yirmibeş yılı geçmiş. Babamsa otuzyedi yıldır toprakta.
Neler oluyorda ölüm çekip alıyor sevdiklerimizi. Biz ölüm karşısında hangi noktadayız. Din bizi meçhuliyetin korkunçluğundan uzaklaştırıp ışıklı bir aydınlığa ulaştırabilecekmi !
İşte bu sabahta tanrının buyruguna uydum. O çok sevdiğim çayı içmiyorum. Oruçluyum. Yine yoksulluk avuçlarımda .
Bu onyıl yokmu bu onyıl. İşi bırakıp kenara çekildiği onu öylesi mahkumlaştırdıki hiç ısınmadı yüreği. Kimselerle konuşamadı kimseleri yoldaş etmedi yanlızlıgına !
Karmaşık değildi hiçbir şey açık ve netti .kıymık batmış gibi acıyan bir yürekle ömrü tamamlaması gerekiyordu. Öylece katlandı yıkık bir duvarın altında kalmış kedi yavrusu gibiydi.
Kapıda bekliyen bir kangal kırması olsun isterdi. Tüm kötülükleri evin dışında tutsun. Yozlaşmış selamlaşmaları ötelere itelesin. Sıcaklığımı bana bıraksın diye düşündü. Şöyle otağı koruyacak bir Anadolu köpeği olsun beni kötülüklerden koruyan.
Mümkün değildir tabi kötülükler sizi içinizde bulur. Korkularınızda öyle doğru sandığınızla doğru olan her zaman farklıdır ama bunu geç anlarız. Onun için üşür yüreğimiz ölülerimiz yalnız kalır toprakta.
Niçin böyle oldu niçin taklalar attı yolculuğunda odört atın çektiği umut denen araba. Niçin tekerlekleri kırıldı gece karanlıktaştı .tüm kadınları ruhunun başka otağlarda ömür tüketti.
Okullar önemlidir okullarda ne öğretildiği dahada önemli ! hiç okula gitmeyenmi daha bilgedir. Yoksa okulun kalıplarında törpülenen ruhların sahiplerimi. Despot arayışların beslendiği buruygan düşler nerede kendine yer bulur. Yürekleri yorgun Anadolu erkekleri niçin kendi çekngelerinde ömürleri tüketirler. Niçin korkarlar var olmaktan esmer saçlı kadınları özgürlüğün.
Masada oturdu etrafına baktı .aynı perdeler aynı koltuk takımı aynı duvarlar aynı kedi balkonda miyavlıyor. Dışarda milyarıncı kez aynı güneşin aydınlığı sabahı getirmiş. Aynı kadınlar saçlarını örtmüş rujlarını sürmüşler. Mahremiyetindeler kendi dünyalarının. Kapıda bir zeytin ağacı meyvelerini vermeye başlamış mevsim umut mevsimi.
Özgürlüğünü bekleyen mahkumlar suçlarını unutmuş gibiler. Ellerindeki kirleri yıkamış görünüyorlar. Sokakta yasaklar ve korkular var. Issız bir sessizlik içimize tünemiş.
Birgün herşey farklı olacak belki biz olmayacağız bu dünyada belki kabirlerimiz yitik bir karanlığa mahkum . ruhlarımız yıldızlardan bir yerde izleyecek bu ülkeyi .onun için korkma çocuğum yaşamaktan. Özgürlük yüreğinde senin onu kimse alamayacak !
Emekçi kadınları çok severim ben. Yüzleri asık bir kaderi yaşar onlar. Hikayeleri hüzünlü olur. Gülüşleri umut verir sabaha. Yaşadığınıza sevindirir sizi. Bir izdüşümdür gözlerindeki hüzün.
Çekip gidelim buralardan ıraklara yerleşelim,akşam gün batımlarında buraları özleyip hüzünlenelim olurmu !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.