- 303 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET- BÖLÜM-2
PASAJDA DÖRT CESET- BÖLÜM-2
Eda, çayları koyarken, tezini kuvvetlendirmek için, aklına takılan şeyi, bir kâğıda yazarak, mutfak dolabının en alt çekmecesinin bir kenarına bıraktı. Çaylarla beraber salona geldi. Sedat Amir soru soran gözlerle Eda’ya bakmaya başladı.
Eda,
‘’ Baba Robin Hood’un hikâyesini duymuşundur. Robin Hood, zenginden alıp fakirlere dağıtıyordu, bizim adamımız ise tam tersini yapıyor. Seçtiği zavallıyı öldürüyor ve sonsuza kadar başkalarının eline muhtaç olmalarını önlediğini düşünüyor. Eğer biz bu caniyi yakalayamazsak, yeni hedefi sokaklardan el arabasıyla kâğıt toplayan kızlardan biri olacak. Şimdi gelelim çeyrek altına, buda bize verilen bir mesaj. Hodri meydan diyor.
Geçen gün seyrettiğim bir filmde, katil, Kuzey Amerika’nın California eyaletinde on yıl içinde, 14 kişiyi öldürdüğü ve 50 ye yakın kadına tecavüz ettiği tahmin ediliyor. Daha sonra birden cinayet ve tecavüzlerin arkası kesiliyor. Biz bundan şunu çıkartabiliriz, katil ya öldü, ya da yaptıklarından tatmin oldu. İşin kötü yanı bizim katil yaşıyor. Bize dönersek, katilimiz bu filmi seyretti ve kendine heyecan arıyor. Amerikalı katilin, maktullerinin yanına bıraktığı çay bardağının sırrı, ne ise bizim katilimizin bıraktığı çeyrek altının sırrı da odur.
2
Eda hiç umutlu olmadığı halde pasajın karşısındaki ayakkabı tamircisinin dükkânına girdi. Küçücük bir dükkândı. Bir tarafta tamir edilen ayakkabılar, öbür tarafta tamir edilecek ayakkabılar bulunuyordu. Birkaç çift te yeni ayakkabı vardı. Tezgâhın arkasında oturan yaşlı adama,
‘’ Selamünaleyküm amca kolay gelsin. Hayırlı işler.’’
‘’ Hoş geldin güzel kızım bir arzun mu vardı?’’
‘’ Amca müsaitsen sana bir şey sormak istiyorum?’’
‘’ Buyur sor kızım, derdini anlatmayan derman bulamaz.’’
‘’ Dün akşam senin karşındaki pasajda cinayet işlendi, senin dükkânda kamera yoktur ama bir umut şansımı denemek istedim.’’
‘’ Bak kızım gördüğün bu
ufacık dediğin dükkân tam yedi nüfusa bakıyor. Senin anlayacağın, benim bütün servetim burada yatıyor. Tabi ki kamera var. Kaldır başını yukarı bak göreceksin.’’
Hakikaten tavanla duvarın birleştiği yere bakınca kamerayı gördüm. Sevinçle yaşlı adama,
‘’ Allah senden razı olsun dün akşam kayıtta mıydı?’’
‘’ Evet, kızım, şimdi bakarız.’’
Görüntüler biraz sonra ekrandan akmaya başladı. Pasajdan içeri üç kişi güle konuşa içeri girdi. İki erkek bir kadındı. İçeri doğru yürüdüler. Kadın birden belinden bıçağını çekerek adama saplamaya başladı. Maktul ne olduğunu anlamadan yere yuvarlandı. Bir anda bulunduğu yer kan gölüne döndü. İşin tuhaf yanı ise kadın ve adam pasajın dışına doğru kaçacaklarına, içeri doğru yürüyüp gözden kayboldular. Saat sekiz otuzu gösteriyordu. Ve etrafta kimse yoktu.
‘’ Amca sen dün dükkânı açmadın mı?’’
‘’ Açmaz olur muyum kızım ama tam iftar saati eve iftarımı açmaya gittim.’’
Rozetimi çıkarıp, yaşlı adama gösterdim,
‘’ Amca bu kayıtları senden alacağım çok önemli delil bunlar.’’
‘’ Bir işe yarayacaksa al kızım.’’
Yaşlı amcanın yanından ayrıldım. Pasajdan içeri girip yürümeye başladım. On on beş adım yürümemiştim ki, gençten bir delikanlı karşıma çıktı.
‘’ Bacım kime baktın?’’
‘Arkadaşım ben polisim burada tahkikat yapıyorum. Dün akşam burada bir cinayet işlendi.’’
‘’ Hiç sormayın memure hanım, adam gibi adama kıydılar namussuzlar.’’
‘’ Sen maktulü tanıyor musun?’’
‘’ tanımaz olur muyum komiserim? Yusuf abi buranın en sevilen adamlarından biridir. Fakir fukaranın elinden tutar, dertlerine derman olmaya çalışırdı.’’
İyice şaşırmıştım, şaşkınlığımı delikanlıda fark etti.
‘’ Öyle diyorsun da, giyim kılık kıyafet öyle demiyor.’’
‘’ Giyinişe bakmayın siz Komiserim. Bizden farkı olmadığını göstermek için, öyle giyiniyordu.’’
‘’ Senin adın ne arkadaşım?’’
‘’ İsmim Murat efendim.’’
‘’ Murat bu pasajın başka çıkışı var mı onu söyle bana?’’
‘’Komiserim sadece alt katta çay ocağından çıkış var.’’
‘’ Yürü benimle çay ocağına gidiyoruz?’’
Çay ocağının önüne gelince, iki kapının da zorlanmadan açılmış olduğunu gördük. Fakat ocak kapalıydı bu gün hiç açılmamış.
‘’ Ocak kapalı neden acaba?’’
‘’ Valla bu güne kadar böyle bir şeyin olmuşluğu yok. Gülizar abla çok titizdir. İnşallah başına bir şey gelmemiştir.’’
‘’ Sende Gülizar Hanımın adresi var mı?’’
‘’ Nerede oturduğunu biliyorum Komiserim’’
‘’ Davran Murat hemen kadının evine gidiyoruz.’’
3
Kadının evi bizim sokaktaydı ve ben bu kadını tanımıyordum. Evin önünde durduk, Murat, eve doğru birkaç defa seslenince, düşündüğümün tam aksine kapıya genç bir kadın çıktı.
‘’ Ne var Murat? Ne çemkirip duruyorsun?’’
‘’ Gülizar Abla çay ocağını açmamışsın? Merak edip geldik.’’
‘’ Keyfimin kâhyası mısın? Açmadım işte oğlum. Aklın bir karış havada, sana yarın evi badana yapacağım demedim mi?’’
‘’ Tüh be abla unutmuşum kusura bakma.’’
‘’ Gülizar Hanım, sen çay ocağının kapılarını kilitlemeden mi bırakıyorsun? İki kapıyı da ardına kadar açık bırakmışsın?’’
‘’ Sen de nereden çıktın? Kimsin?
Rozetimi çıkarıp kadının gözüne sokarcasına gösterdim.
‘’ Polis, sen şöyle yanı başıma bir gelsene biraz konuşalım. O kapılar neden açık? Eğer bana inandırıcı bir sebep göstermezsen, başın büyük belada. Sorguya Asayiş Şubede devam ederiz.’’
‘’ Vallahi billahi dükkânın kapılarını kilitleyip te çıktım.’’
‘’ Anahtarları getir bakalım.’’
Anahtarları almak için eve giren kadın telaşla evden çıkıp yanımıza geldi.
‘’ Yok, anahtarlar kayıp bulamadım. Yarın ne yapacağım ben.’’
‘’ Çilingir getireceksin. Ya da cinayeti işleyenlerle ortak çalışıyorsun.’’
‘’ Ne cinayeti? Ne ortak çalışması? Ben bir şey anlamadım?’’
‘’ Bir yere kaybolma sana işimiz düşebilir. Murat, kaldık baş başa, şimdi benimle Asayişe geliyorsun.’’
‘’ Gidelim Komiserim.’’
Bir kenara çekilip babamla kısa bir konuşma yaptım. Gülizar’ın adresini verip bir köşeye çekilerek beklemeye başladık.
‘’ Ne bekliyoruz Komiserim?’’
‘’ Bekleyelim göreceksin.’’
On beş dakika kadar bekledikten sonra Asayişin minibüsü köşeyi dönüp Gülizar’ın evi önünde durdu. Minibüsten inen Heval, Gülizar’ın kapısını çaldı. İki dakika sonra Gülizar minibüse binerken yerde bir şey görüp almaya kalkınca, Heval’e seslendim.’’ Yerden aldığı şeyi elinden al Heval Baş komiserim.’’
Murat’a işaret ederek,’’ gel bizde binelim arabaya.’’
Minibüse biner binmez,
‘’ Baş komiserim yerden aldığı neydi?’’
‘’ Önemli değil, iki tane anahtar.’’
‘’ Vay uyanık vay, nasıl önemli değil çabuk al elinden en önemli delilimiz o anahtarlar bizim. Şimdi başın belada Gülizar?
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.