- 1156 Okunma
- 14 Yorum
- 4 Beğeni
HIRSIN HİYERARŞİSİ
Denizde gemim, kenarında yalım, havada uçağım, bir ormanın eteklerinde villam var. Menkullerim, gayrimenkullerim, fabrikalarım, başlarında işinin ehli müdürlerim, miktarını bilmediğim param, etrafımda pervane olan insanlar var. Ama mutlu değilim. Dünyada elde edilebilecek her şeye sahibim. Ama yeni bir şeye sahip olmanın heyecanı, sevinci yok. Artık canım bedenime yük benim.
******************
İyi kazanıyorum. İyi bir yerde, iyi bir villam var. Daha çok kazanacağım. Yalım, yatım, uçağım olacak. Miktarını bilemediğim kadar param, etrafımda ellerini göbeğinde kavuşturmuş, gözümün içine bakan bana tabi birçok insan olacak.
******************
Günümüz teknolojisinin tüm imkanlarının kullanıldığı, cihazlarının uzaktan kumandayla çalıştığı, yedi odalı bir dairem var. Geniş balkonundaki envai çeşit çiçeklerle konuşuyor, saksılarda domates, biber salatalık yetiştiriyorum. Ama benim hayalimde; güneşin batışını seyrederken bahçesinde kahvemi yudumlayacağım bir villa var.
********************
Buzdolabı, çamaşır bulaşık makinesi, fırınlı ocağı, şofbeni olan üç odalı, bir dairem var. Emekli maaşım yetiyor. Ama hep aklım; o akıllı dediklerinde. Hani hayatı kolaylaştıran her türlü aletin uzaktan kumandayla çalıştırıldığı, balkonunda çiçekler yetiştirilen daireler var ya, onlarda işte…
********************
Bir gecekondum var. Seçimden önce tapusunu da verdiler. Çok çalışacağım. Para biriktirecek, o yüksek apartmanlardan bir daire alacağım. İçerisini de, su ısıtan cihaz, buzdolabı, çamaşır, bulaşık makinesi, fırınlı ocakla donatacağım.
*********************
Çöplerden hurda, kâğıt topluyorum. Kolay değildir bu işi yapmak. Çok çalışıp, çok yorulacaksın. Geceleri bir barakada yatıyorum.
” İnsanların sayısı böyle artıkça gecekonduculuk bitmez. Para biriktirmene bak. Sana da yaparız bir gecekondu”dediler.
Önünden geçtiğim dönerci dükkanlarından yayılan koku iştahımı kabartır. Ama alıp yemem. Daha ona sıra var. Domates, soğandır katığım. Bazen bir parça peynir aldığım da olur
**********************
Otobüsten indikten sonra biraz soluklanayım dedim. Bir banka oturdum. İlerideki kâğıt toplayıcısının hurda, kâğıt dolu arabasının gölgesinde, domatesle bir ekmeği iştahla yemesini seyrettim. İmrendim ona. Oysa ben uzun süredir doyasıya bir yemek yiyememiştim. Rahmetli eşimle mütevazı bir evde mutluyduk. O öldükten sonra yalnız kaldım. Hiç beceremem ev işlerini. Bir gün yemek yapmaya kalkıştım. Doğradım bütün malzemeyi tencereye, üzerine su koydum. Sürdüm ateşe. Yaptığım yemek yenilecek gibi değildi. Meğerse yemek yapmanın da, hayatta yapılacaklar gibi bir sırası varmış. Oturdum ağladım. Çamaşır yıkayacak oldum. Makineye attıklarım bir birini boyadı.
Bir oğlum var benim. Başka çocuğum yok:
“Baba böyle olmaz. Satalım evi, sen bizimle kal” dedi.
Ben ölünce nasıl olsa ona kalacaktı. Sattık, verdim parasını oğluma, yanlarına yerleştim. İlk zamanlar iyiydik. Sonraları oğlum işe gidince gelinim yüzüme bakmaz oldu, bana hakaretler etti. Ağızlarının tadı kaçmasın, huzurları bozulmasın diye demedim oğluma, diyemedim, denilmezdi.
“Baba maaş kartını ver. Biz çeker sana getiririz” dediler.
Maaşımı alıyorlar,bayram çocuklarına harçlık verir gibi, üç beş kuruşu önüme atıyorlardı. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Onlardan habersiz bu şehre geldim. Veriyorum maaşımı, bir huzur evinde kalıyorum. Ne onlar beni arıyor, ne de ben onları. Huzurum var mı? Bakmayın o evlerin adının başında huzur yazdığına, kendi evin olmadıktan sonra ne kadar huzur olur ki?
Bazen gece Huzur evinin penceresinden bakarım. Işıl ışıldır her yer. Sanki yıldız yağmıştır şehrin üstüne, düşünürüm:
“ Niye böyle bu insanlar? Niye sahip oldukları ile yetinmiyorlar? İyi yaşamak herkesin hakkı. Ancak niye hep yukarılarda gözler? Niye hırsları yüzünden hayatlarını kendilerine zehir ederler?
YORUMLAR
korkularımızı
kaçınılmaz sonu
harika bir başlıkla ne kadar net özetlemişsin
yazını okuyunca şunu düşündüm
sanırım çocuklarımıza bebekliklerinden itibaren hep maddiyatı öğretiyoruz
ve yaptığımız bu yanlış
her yanlış gibi
bir gün sonuçlarını yaşamak zorunda kaldığımız bir sürece dönüşüyor
sanırım sen de korkularını dile getirdin bedri abi
ben de çok korkuyorum
Bedri Tokul
Teşekkürler DENİZ.
Selam ve Sevgiyle.
Doymak bilmeyen nefs
Ve ne kadar verirsen o kadar alan mideler var oldukca bu hayatin aci gercekleri süre gelecektir ,,, ve şükür süz
Diller de ayrı bir sıkıntı zaten
Yazınız çok anlamlı ve güzel
Yüreğiniz kaleminiz var olsun
Saygılar hürmetler
bedri hocam
🍀🙂
Bedri Tokul
Selam ve Saygı benden de size...
Sağ olun,var olun.
Niye? siz oluyor olanlar. Düne ekilen güne filizlenip yarına hakim oluyor. İnsan sosyal bir varlıktır Yani hep birden yaşadığını bilerek yaşamak zorundadır. Öyle değiliz ve adalet çok un değil haklının yüzünü güldürür. Dünya ya zulüm hakim ve topyekün zalimi olduğumuz dünyanın tek tek mazlumu olmak zorundayız.Giderken yanımızda götürmezsek kar sayalım. Neticede burada Ölüm var ne büyük rahmet. Orada o da yok
Dedirtti satırlarınız. Ellerinize sağlık.
Bedri Tokul
O kadar haklısınız ki...
Selam ve saygıyla.
Dünya böyle maalesef Bedri komutanım, zenginin gözü aç, fakirin karnı, zengin doymadıkça ne kendisi kavuşacak hayal ettiği gibi bir yaşantıya ne de yoksul insanlar.
Çok güzel örneklemelerle çok güzel anlatmışsınız konuyu.
Tebrikler, saygılar.
Bedri Tokul
Sevgili Kardeşim o kadar tuttum ki bu söylemi.
Sayfalarca yazı yazılsa bu kadar anlamlı olmazdı.
Çok teşekkür ediyorum.
Selam ve Saygıyla.
Aşırı hırs ve çok şeye sahip olma tutkusu insanı uçuruma götürür. Ünlü Toplum Bilimci Alman asıllı Amerikalı Bilim Adamı Dr Erich Fromm bu konu da şöyle der .'' Maddeler dünyasında vermek, zengin olmak anlamına gelmektedir. Çok şeyi olan değil, çok veren zengindir. Bir şeyi yitirmekten korkan istifçi ne kadar çok şeyi olursa olsun, ruh bilim dilinde yoksul ve yoksun bir kişidir. Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir.'' Bir de bizde güzel bir söz vardır ki mutlaka bilirsiniz ''Kanaat tükenmez hazinedir.'' derler. O zaman yapacağımız tek şey zenginlikte kendimizden aşağıdakilere bakıp şükür edeceğiz ilimde ise tam tersi kendimizden üstün olanlara bakıp daha çok çalışıp onlara yetişmeye çalışacağız. İçimizde sevgi tohumları oldu mu hırs da azalacaktır. Ve tabi paylaşacağız sevgiyi ki paylaşıldıkça azalmayan bilakis çoğalan tek varlıktır sevgi... Kutlarım içtenlikle Bedri Abim...
Bedri Tokul
bilemiyorum.
Çok teşekkür ederim Ahmet kardeşim.
Bedri Tokul
Derler ya... İşte öyle.
Sevgiler Sultan.
Sevgili Bedri Ağabeyim;
Öncelikle yorumuna yazacağım. Tabi ki ramazan nedeni ile vermiş olduğun kararları saygı ile karşılıyorum. Yeter ki sağlıklı olun.
Yazıya gelince evet hırslarımız nedense ön planda, hep önümüzden gideni görüyoruz. dolayısı ile arkadan gelen akraba dahi olsa ayak bağı olarak görüldüğü için irtibat kesiliyor.
Değişir mi? bilmem belki birkaç salgın yada afetler neticesinde olabilir. Ancak her dönemde güçlü olan da güçsüzü ezmiş.Değişmeyen gerçek. Sanırım bu da ezilmemek adına içgüdüsel yaşama tutkusu. Oysa insanoğlu olanlarla yetinmeyi öğrense idi, ne şavaşlar olurdu, ne açlık, ne de yokluk. Tümden gelim, tüme varım.
Saygılarımla,
Bedri Tokul
gözüm hep senin yorumunu arıyor.
Vefalı kardeşim benim...
Selam ve Sevgiyle..
Teşekkürler.
sanki ben yazmış gibi okudum ...
arada derede tvitir gündemlerine bakarım, bugün, "kıyamet kopsun" diye bir başlık girmiş listeye ilk 20 mi neyse işte. ben de kıyamet kopsunculardanım sanırım..
kopsun da bitsin bu tantana diyenlerdenim..
hiç olmazsa bizler veya son dönem orta yaşa basan insanlar diyebiliyor, şu olsun bu olsun diye de... bir ardımızdan gelenler onu da demeyecek gibi, kalabalıkların sükutu yaşanacak, ağızları bıçak açmayacak gibi bir durum öngörüyorum...nedendir bilmem..insanın kendi gibi görmesindendir dünyayı belki de bu durum...
saygılarımla eksik olmayın komutanım..
Bir Dünyevî tarafından 5/3/2020 3:00:43 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Kopsun kopmasına da,
hele bir tanışıp karşılıklı sohbet edelim de,
ondan sonra.
Teşekkürler.
Öperim gözlerinden.
Gitgide artan örneklerden biri.
Bizim gibi büyük ailelerde büyümüş kuşakların kabullenmesi kolay olmayan şeyler bunlar. Ama bizden sonrakiler çekirdek ailede büyüdükleri için bu kararları almaları daha kolay.
Oraları ziyarete gidenler bu öykülerin ne örneklerini dinlerler, yıllarca unutamayacakları.
Başlık da ilginçti.
Kaleminize sağlık Bedri Bey.
Saygılarımla.
Bedri Tokul
Neden başlık "HIRSIN HİYERARŞİSİ"?
Birisinin yetinmediği bir diğerinin hayalleridir.
Sınırsız geliri olanlardan, hiç evi olmayıp huzur evine
yaşayana hiyerarşik bir sıralama yapmak istedim.
Saygılar Hocam...
Mesele de o sanırım komutanım. Elindekiyle yetinememe. Çoğunluk hırslarının kurbanı. Değişir mi? Sanmıyorum. Mutsuz kentlerin insanları olarak yaşamaya devam ederiz.
Yüreğinize sağlık komutanım.
Saygılarımla....
Serkan BOL tarafından 5/3/2020 12:34:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
çok teşekkür ederim.
Sağ olun, var olun.
Selam ve Saygıyla...
Son yıllarda rahatsızlığım nedeniyle oruç tutamıyorum.
Ben Ramazanlarda mümkün olduğunca dünyadan uzaklaşmaya çalışır,
kendimce bazı uygulamalar yaparım.
Bu Ramazanda da böyleydi.
Ancak;
Defterden uzaklaşmam salgın nedeniyle başıma bir şeyler geldiği şeklinde
yorumlanmış. Bunu gelen telefonlardan anlıyorum.
İyiyim. Çok iyiyim, çok şükür...
Bunu da bir yazı yayınlayarak beni seven, sevmeyen sizlere bildirmek istedim.
Seviyorum Defteri.
Seviyorum sizleri.
Saygılarımla...