Bir Koranavirüs Günlüğü
Karaborsa özgürlük
Koronavirüs’te ki yaşamın faturası kabarık…
Yaşamak için yemek ve suya ihtiyaç vardı bugüne kadar… Şimdi Koronavirüs’ten kurtulmak da buna eklendi. Özgürüm diyene kaşlarını çatarak bakıyor virüs…Radyasyon gibi bir sınırı yok… Bölgesi, hatta cinsiyeti! Hani köşeyi dönerken tene yapışabilir, üstelik korkunç yüzünü görmeden! Hani bu sıcaklarda bayanlar tesettüre girse iyi de olur. Tesettüre he ne kadar karşı olsa da bal teknesine elini uzatanın arı sokmasın diye tedbir alması gibi bu. Bu yalnızca bulaşıcı hastalıktan kurtulmak için, korkmayın kimse demiyecek İslam emrediyor, bunu yapıyorsun diye…
Canım lokantada yemek yemek istiyor dese evin hanımı, Virüs diyor unut bunu. Hemen itirazsız razı oluyor bu sese. Hani bunu kocası dese, boşanmaya kadar varır tartışma, küfürler uçuşur havada… Cinayet bile işlenir Allah korusun!
Ben özgürüm dese, sokağa çıksa… Virüsten sizi canı pahasına koruyan polisler, virüs sevmezler, hangi yasağı deldin, kim verdi sana bu özgürlüğü, yazar ceza sizde evinize dönersiniz… Az daha itiraz etseniz tutuklanırsınız. Sen kim oluyorsunda toplumda ki düzeni değiştirmek ve insan sağlığını bozmak istiyorsun, sen katil misin diyor vicdanın. Başın öne eğilmiş, kendi kendine küfrediyorsun, bu çılgınlığın için bedel ödüyorsun ya, en acıklısı bu yanı! Başını kaldıyorsun o da ne, virüs hayalen karşında kahkahalarla sana gülüyor. Sen bemim mahkumumsun. Ben ne dersem olur diyor sonra ve kayboluyor. Evde virüs yok, sadece sessizlik var. Evde yaşıyoruz sonuçta… Dünya kadar para verip, her yerini çok paralarla süslediğimiz evimizi kullanıyoruz ya… Hani artık bu muhteşem evi aldın ve bu kadar para harcadın ve döşedin, bu israf değil miydi diye kimse söylenmiyor, seni kıskanmıyor. Çünkü başka evlere de gidemiyorsun, evinden başka gördüğün bir başka evde yok, evin saray oluyor. Ne güzel ya.
Aç.. Aç… Diyor televizyonu… Bir haber kanalı ara. İşte buldum diyorsun. O da ne arka fonda sürekli dans eden ve neşeli virüsler, masada konuşan her şeyi bilen gevezeler. Onlar aynı her şeyi konuşmaktan bıkmıyor, işin en kötüsü bizde onların ağzına bakıyoruz. Bizi kurtaracalarmış… İnandık mı? Virüs arka fondan el diliyle konuşuyor. Rüyana gireceğim. Seninle dans edeceğim. Gayri ihtiyari kapatıyoruz bu kanalı… Ama müzik kulağınızda, dans eden virüsler… Yüzünüzü yıkadınız, döküldü görüntüler suyla çok şükür…
Telefon ediyorsunuz. İlk soru, orada nasıl durumlar? Konu virüs yine… Ondan öyle ya da kurtulamıyoruz ya… Allah’tan eller kelepçeli değil. Ya pencereyi açıyorsunuz, ya balkondan etrafı seyrediyorsunuz. Aman dikkat, zemin katta oturanlar, siz sokağın içindesiniz. Hemen pencereleri kapatın. Siz virüsle dans ederseniz tüm apartman karantinaya uğrar. Tek lüksümüz alış-veriş ve yakın temas ondan da oluruz. İyi de sen falan katta otur pencereyi aç, havayı solu ama zeminde ki kişiye pencereyi açma olur mu? Hani adalet… Ellere pankart al bu adaletsizlik için yürü, olur mu olur! Ama kapıda polisler göz açtırmıyor ki… Adalet arama zamanı mı? Herkes ölüme bir adım yakınken, unut gitsin.
Sakın kapıyı da açmayın. Koronavirüs nöbette sizi bekliyor. Seni misafir edemem, kapımdan uzaklaş git, gider misin desem, gider misin gerçekten!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
saf şiir
Kabusun da ta kendisi hani.
Sağımız solumuz örtülü bucağımızda her yerde.
Güne ne güzel kaleme dökmüşsünüz aslında her birimiz kendimizden ne çok şey bulduk yazınızda.
Selam ve dua ile ağabeyim.
Ömrünüz çok olsun