- 349 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
"Bitmeyen Proje" Üzerine
Okumak bir tutkudur bende. Yıllarca okurum. Bıkmadan usanmadan okurum. Hem de her türden okurum. Şiir, hikâye, roman, gezi yazıları, makaleler… aklınıza ne gelirse okurum.
Romanlar vazgeçilmezlerim arasındadır. Her tür romanı okurum. Aşk romanı, cinayet romanı, macera romanı ve diğer bütün romanları…
Tabii genelde aşk romanları daha çok sevilir ve tercih edilir. Ben de severim onları…
Bu günlerde corona virüsü nedeniyle evlerimize hapsolduk. Günlerce dışarı çıkamıyoruz. Vakit geçmek nedir bilmiyor. Buna çözüm olarak da kitap okuyoruz.
Okuma oranımız bu vesileyle kat be kat arttı. Haftada 2-3 kitap okumaya başladık. Oysa bu kadarını ayda bile okuyamıyorduk. Kısaca “Bu günlerde kitap kurdu olup çıktık.” desem hiç yalan olmaz.
Son okuduğum roman, tür bakımından oldukça farklı bir romandı. Ne aşk romanı ne tarihi roman ne de polisiye romanıydı…
İş dünyası ile ilgili bir romandı. Tabiri caiz ise İş dünyası ve beyaz yakalılara dair romandı. İşleri hep ters giden bir şirketin çalışmalarını anlatan bir romandı.
“Bitmeyen Proje” romanı üç kişi tarafından yazılmış. Bunlar “Kevin Behr”, “George Spafford” ve “Gene Kim”. Çevirmenliğini ise M.Sinan Alpsoy yapmış. Kitap, 2016 yılındaTimaş Yayınları arasında roman dizisi olarak yayınlanmış. 512 sayfalık bir kitap.
Kitabın ana temasında “Çok çalışmanın, ne olursa olsun işi bırakmamanın ve inanmanın önemi” anlatılıyor. “Bir işi mutlaka başarmak istiyorsan, vazgeçmemeli ve sonuna kadar gitmelisin” mesajını veriyor. “Sabır etmek, inanmak ve bırakmamak insanı başarıya götürür” deniliyor.
Romanın kahramanı Bill Palmer adında Parts Unlimited Şirketinde çalışan bir teknik elemandır. Bill Palmer, göstermiş olduğu başarıdan dolayı Şirketin BT Birimi Başkan Yardımcılığına terfi ettirilir.
Bill Palmer, Amerika ordusunda astsubaylıktan gelen biridir. Askerlikte aldığı eğitimi de işi ile bütünleştiren Palmer, başarılı bir yönetici olur. İyi bir ekip kurar. Emrindeki çalışanlarla ciddi bir uğraş içine girer.
Başı bir türlü dertten kurtulmayan, durmadan sorunlar yaşayan teknoloji şirketinin kaderi Bill Palmer ve ekibi sayesinde değişir. Aksaklıklar, bitmeyen sorunlar, gününde müşteriye verilemeyen siparişler ve durmadan ortaya çıkan diğer sorunlarla boğuşurlar.
BT Ekibi gecelerini gündüzlerine katarak çalışırlar. Ne olursa olsun pes etmezler. Azimle ve inançla çalışırlar. Sorunları tek tek bulup onları gidermek için çözüm üretirler. Öyle ki işlerin düzelmeyeceğinden emin olan üst yönetim kurulu, şirketi bölmeyi dahi düşünmektedir. Şirketin ikiye bölünmesi demek, birçok kişinin işsiz kalması demekti. Bunu da Bill Palmer kesinlikle onaylamıyordu. Bu nedenle son ana kadar umutlarını kaybetmeyip çalışmaya devam ettiler.
Her şeye rağmen, üst yöneticilerle sorun yaşayan Pill Palmer görevinden istifa etmek zorunda kalır. Ama bu istifası işlerin daha da kötüye gitmesine sebep olacaktır. Tek çare, Palmer’ın göreve geri dönmesini sağlamaktır.
Palmer’in istifa etmesi ailesini de zora sokacaktır. Ödenmesi gereken taksitler maaşına göre ayarlanmıştır. Görevden ayrılması demek bu ödemelerin yapılmaması demekti. Ayrıca Palmer, işi yüzünden çok sevdiği çocuğuna ve eşine de yeteri kadar vakit ayıramıyordu. Böylece istifası ile ailesine de vakit ayırabilecekti.
Bill Palmer, şirkete çağırılır. Göreve dönmesi istenir. Çünkü her şey arapsaçına dönmüştür. Bill Palmer, eşinin de isteği ile göreve geri döner ve sıkı bir çalışma temposuna girerler.
Yıllardır üzerinde durulan ve fakat bir türlü istenilen seviyeye gelemeyen “Anka Projesi” üzerinde dururlar. Bu projeyi yeni baştan ele alıp üzerinde ciddi çalışmalar yaparlar. Tabi bu arada da zaman ile yarışırlar…
Kendi aralarında bir toplantı düzenlerler. Amaç birbirlerini daha yakından tanımak ve bir ekip ruhu oluşturmaktır. Çünkü ekip ruhu olmazsa yapılan işler başarıya ulaşmazdı. İşte Bill Palmer bunu başarır. Herkesin birbirine olan inancın sağlanması ve herkesin birbirine güveninin artmasını sağlar. Böylece işler birdenbire gelişir.
Yeni yeni projeler üretilir. Verim arttıkça artar. Adeta satışlarda rekorlar kırılır…
Romanda, ne kadar zor işlerle karşılaşırsanız karşılaşın, onların karşısında yılmadan, azimle hareket etmek gerektiği vurgusu yapılıyor. Sorunlarla nasıl başa çıkılması gerektiği yolu gösteriliyor.
Bu türde okuduğum ilk roman olmasına rağmen zevkle okudum. Dilin sadeliği ve akıcılığı beni sürükleyip götürdü. Kendimi adeta o dev şirketin bir çalışanı, bir yöneticisi gibi hissettim. Bazen kendimi Bill Palmer’ın yerine, bazen Steve Masters’in yerine, bazen Wes Davis’in yerine, bazen Brent Geller’in yerine, bazen de diğer kahramanların yerine koydum.
Romandaki tüm kahramanlar da önemli birer tip olarak veriliyor. Steve Masters, Şirketine çok bağlı olan ve şirketinin başarısı için her şeyi yapan bir yönetici olarak karşımıza çıkıyor.
Dick Landry ve Sarah Moulton inatçı, bildiğinden şaşmayan birer yönetici, Brent Geller, teknik bilgisi ile adeta şirketin beybi olarak veriliyor. Öyle ki her iyi şeyin ve her yanlışın altında o görülüyor. Onun başarısı tüm şirketin başarısı, onun bir hatası tüm şirketin hatası olarak yer ediyor zihinlerde.
Eric Reid ise deneyimleriyle yol gösteren, rehberlik eden bir yönetim kurulu adayı olarak çıkıyor. Okuyucu onun fikirlerinden büyük keyif alıyor.
Roman sonunda Bill Palmer, beklemediği bir sonuçla karşılaşıyor. Tüm ekibi ile geleceğe ilerliyor.
Romanda yer yer iş terimleri, çeşitli isimler yer alıyorsa da okuyucu kendini kitabın büyüsünden kurtaramıyor. Kitabı elinden bir türlü bırakamıyor.
İş dünyasında olan tüm insanların mutlaka okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Özellikle yönetici pozisyonunda bulunan kişilerin ellerinden düşürmemesi gereken bir kitap diye düşünüyorum.
“Batmakta olan bir şirketi nasıl başarıya ulaştırabilirim?” sorusunu kendinize soruyorsanız ve bu sorunuza bir cevap bulamıyorsanız yapacağınız ilk iş bu kitabı almanız olacaktır.
Unutmayınız, başarının sırrı azimle çalışmak ve zorluklar karşısında ne olursa olsun bırakmamak ve pes etmemektir…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.