- 719 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
SEVGİMİN MEALİDİR YAZDIKLARIM...
Sözcük olmanın küsuratında devrettiğim ondalıkta saklı benim maruzatım.
Defteri kebir olmaya özendim ne zamanki düştüm okulun yollarına sonra ölçüp biçtim bana sunulanı.
Bir beyanım da yok sunacağım ne de olsa kulvarında emir eri olmaya meyletmiştim aslında kaderin buyurduğuna tabi olmanın verdiği boş vermişlikle en çok da hizaya sokamadığım duygularım.
Bir t-cetveli olmam gerekiyordu madem ve gelir-gider hesabı yapmaya koyuldum.
Alacaklı hanesinde de borçlu hanesinde de yan gelip yatan illa ki duygularım ve kim varsa çevremde elimi uzattığım; kim varsa yakınımda uzağımda sevmekten geri durmadığım.
Aşkın hanesinde tükenmeyen bir sevgiydim ve beşeri aşkların defteri değildi çentik attığım sadece sunumu Rabbin, nemalandığım ve adı ya da sıfatı olmayan insanlara elimde olmadan tutunduğum.
Kâbusların biri bindi.
Hazine bildiğim ise kendime verdiğim yemindi üstelik bilmeden başımı koymuştum ben bu yola ve Rabbim bana hangi imkânı sunduysa ya da dilediğimi söyleyip de bana altın tepsi içinde sunarken…
Fıtratımdı çocuk kalmak.
Fıtratımdı arz edilene tabi olmak.
Büyük küçük ayırt etmeden yetmedi: sevilmediğimi bilsem de elimi uzattığım ve yüreğimi açtığım sayısız insan üstelik en yakın bildiklerim ve gözüme soka soka bana sundukları kinayeler ve saflığımla safını tuttuğum iyi niyetimde sökülen her dikişi el yordamı dikip yama tutmayan yürek mintanımda salkım saçak dolaşmak.
Sonra günü geldi ölümün ve bilip bilmeden kaç kişi Hakkın rahmetine kavuştu. Belki de diri idi her biri benim g/özümde en başta babamla bir ömür geliştiremediğim diyaloğu yazmaya başladıktan sonra kurdum ve bir tanesi bile kurmaca olmayan sayısız mektup sundum babama öncesinde Rabbimin bana sunduğu bu fırsatla dünyanın en mutlu insanı olduğuma dair kendimi kandırırken…
Sevginin sevgi getirmediğini ise çok geç öğrendim ve gördüm ki; sevmek insanlara yetmiyor ve asla da karşılık beklemeden sevdiğim sayısız insan üstelik kadın-erkek ayırt etmeden hatta görmeden ve sesini duymadan: evet, yazın yolculuğumda bana sunulan buydu: yazarak sevmenin ne ulvi bir duygu olduğu git gide ivme kazanıyordu gerçi öncesinde sevgi dolu bir insandım ama sanal ortamda yazıp paylaşmanın vesile olduğu daha çok insanı sevme dürtüm asla hız kesmedi.
Hayatın bahşettiği ve insanların sizden kopardıkları.
Etlerimin hiç bu kadar lime lime olduğunu bilmiyorum çünkü sevginin menkıbesi olmalıydı bana gülümseyen insanlar.
Benim ise bir mahlasım yoktu ve işin ilginci, mahlas kelimesinin ne anlama denk düştüğünü sonradan öğrendim.
Hayatımda bana sunulan sıfatlar ve bir şekilde kabullendiğim hele ki lise yıllarında aldığımız ağır dersler ve ben bir şekilde gerek öğretmenlerimin gerek ailemin beklentilerini karşılayamadığımdan olsa gerek IQ seviyemi çok düşük bellemiştim ta ki yüksek lisansta yapılan bir ölçümle IQ’mun 131’e denk düştüğünü öğrenene dek evet: addedilen sıfatlar vardı her şekilde üstelik yüzüme haykıra haykıra söylenen ve zeki bir insan olduğuma dair de en ufak inancım yoktu o güne kadar.
Sevgisizliğin ve akılsızlığın ölçümleri aslında bacak kadar boyumla insanları sevebilme yetimi öğretmen kürsüsüne çıkıp da bas bas bağırarak ilan ettiğim ve işte bana yeni bir sıfat sunulmuştu ve evet, ben çılgındım hatta aykırı belki de daha fazlası.
Yıllar geçti ve ben hala aynıydım.
Yetmedi eklendi başka sıfatlar hele ki insanın en yakınlarının size sunduğu öfke ve nefret sizin acılarınızı katlarken ve…
Yazmaya başladığım o ilk günden beri, yüce Mevla bana açtığı kapıdan da geri çevirmeye asla razı gelmedi beni ve ben duyduğum şükrü ve minneti; yazarak ve daha çok insan severek gösterdim nihayetinde katlanan maneviyatım ve Rabbime koştuğuma tanıktım ve yetmedi bu, insanlara çünkü yanı başımda duygularımı paylaşacağım kimse yoktu ne de olsa okumak onlar için imkânsızdı hele ki hayatı dolduran milyonlarca saçmalık ve meşgaleden bir kez bile duyamadım onlardan yazdıklarım hakkında ne düşündüklerini.
Sevgimin mealidir yazdıklarım.
Ve benim tek maruzatım var: dilediğimce sevmek üstelik insanların haberi bile olmadan…
Anlamaksa hayatın anlamsızlığını deli gibi çabalıyorum ve anlayamadığım o kadar çok şey ve insan var ki lakin pes etmedim.
Anlatmaya da doyamıyorum gerçi sayısız kere reddediliyorum ve ben tüm suçu kendimde bulup yeteri kadar anlaşılır şeyler söylemediğime inanarak en baştan başlıyorum.
Nefes aldığım sürece anlamak ve anlatmak adına sevgiyi zaten baş tacı bildiğim kâinatta belki de asla hiçbir yere varamayacağım lakin her nasılsa umudum sık sık tükense de Rabbime duyduğum aşk nazarında sevmekten ve yazmaktan da geri durmayacağım üstüne üstük ta en başından beri bana inanan az sayıda ama yüreğimde en tepede taşıdığım değerli hocalarımı da yanıltmamak adına ve tek dilediğim; Allah beni utandırmasın en azından koca ömrü harcayıp da sadece yazarken huzur bulduğum ve yüreğimin de büyüdüğü ve devasa bir rahmetin eşliğinde de Allah nazarında iyi bir kul olmanın da en büyük isteğim olduğu gerçeğini sonuna kadar saklı tutarken…
İsteseniz de istemeseniz de sizi seviyorum ve zaten bu, bana huzur olarak geri dönüyor elbette sonlanmayan dualarım da İnşallah ulaşıyordur yüce Rabbime.
İyi ki varsınız.