- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DELİK TENİKEDEN GUVA
DELİK TENİKEDEN GUVA!
Atmışlı yılların ortalarına kadar Karacaören köyün de sadece üç çeşme akardı. Bunların birisi köyün eski camisinin yanındaki köylünün ”Gara su” dedikleri içilmeyen sadece hayvan sulamak ve temizlik amacıyla suyunu kullandıkları ”cinni” çeşmeydi.
Diğeri de köyün orta yerinde yapılıp sonradan kapatılan (benim çocukluğumdaki) çeşmeydi. Ama bir çeşme var ki Ermenilerden kaldığı söylenen, ”yukarı pınar” adıyla anılan köyün batı yönüne düşen, kaynağı Ağan dağının eteğinde olan bu çeşme de su alma kuyruğu hiç eksik olmazdı. Orada suya gelen kadınlar oğluna kız beğenirken kızlar sırasını yaşlılara,nişanlı olanlarda oğlan tarafı akrabalarına sıra vermekten testilerini dolduramazdı.Bu gelenek atmışlı yılların ortalarında o zamanki adı “Naafa” olan şimdilerde “özel idare” diye anılan kurumun Dalakçı Köyü tarafına düşen Ağaçalı denilen mevkiden su getirip köyün muhtelif yerlerine çeşmeler yapmasıyla sona erdi.
Yine atmışlı yılların sonlarına kadar bazı hayır sahiplerinin hayrına eştirip yaptırdığı, “yaptıranın adıyla anılan kuyular” vardı. Kuyudan ipe bağlı kovalarla yukarı çekilen sular kuyunun haftı na boşaltılarak hayvanlar sulanırdı. Ayrıca kuyudan su çekenler eşekle, atla veya elde taşıyarak evinde temizlik amacıyla kullanırlarken gayet tedarikli harcarlardı.
Garamiyalların Irzan ın evi köyün yüksekçe bir yeri olan köylülerin “Bayır” adını verdikleri yerin biraz altındaydı. Onun evine en yakın kuyu şimdi köyün girişinde bulunan “yeni caminin” elli, atmış metre güney yönü ilerisindeydi.
Sabah erkenden kalkan Irza’ nın hanımı Sultan kadın ahırdaki işlerini bitirdikten sonra evi kızı Sabire’ ye “iyi mukaat ol” diyerek tembihleyip eline aldığı iki su tenekesi ile kuyunun yolunu tuttu. Kuyu evine iki yüz metre kadar mesafedeydi. İnişi inmesi kolaydı da su dolu tenekelerle tekrar o tepeyi çıkması çok zordu.
Kuyudan su çeken bir komşusunun yardımıyla iki teneke suyu kaldırdığı gibi evinin yolunu tuttu. O farkında değildi ama tenekelerden birisi her nedense delinmiş su sızdırıyor, Sultan kadının arkasından tozlu topraklı köy yolunda ıslak belirgin bir hat çiziyordu.
Kuyudan ayrılalı henüz elli metre kadar olmuştu ki tam Güdük İreşid’in Hasanın kahvesinin önüne geldiğinde olanları çok önceden farkına varan Etem ağasının “Sultan, Sultan az dur hele, sana diyeceklerim var” diyen sesiyle durakladı.
Etem gayet sakin bir şekilde ağır, ağır Sultan kadına yaklaşırken kadıncağızda saygıda kusur olmasın diye iki tenekeyi dengeleyip yere koyduktan sonra başındaki çarın ucuyla ağzını usulen kapatıp başını hafifçe yere eğerek “Buyur Etem ağa, hayırdır?
“Hayır bacım, hayır.”
“ Nasılsın Sultan, iyimisin, nereden gelir nereye gidiyon?”
“ Sağ ol Etem ağa, emrine çok şükür iyiyim, sen nasılsın Fati bacım, uşaklar nasıl? Guyudan su doldurdum da bulaşık yalaşık yıkanacak, gız beni bekliyo, şu yükünen şu yokuşu çıkmak olmasa…”
Kadın boşanmış zembelek gibi konuştukça konuşuyor bu da Etem ağasının işine geliyordu!
“ İnek dana nasıl Sultan? İyi süt alıyonmu bari? Rahmetli Irza ineklerden şikayet iderdi de!…”
“ Nem şimdilik sütü iyi Etem ağa birez pendir, birez da yağ biriktirdim, Gayri satarmıyım..”
Kendini lafa kaptıran Sultan kadın tenekenin altının ıslandığını haliyle ondaki suyun azaldığını fark etmesiyle lafını yarıda keserek hemen yere eğilip tenekelerin kulpundan tam tutmuş kaldırıp yürüyecekti ki Etem ağası; ”Rahmetli Irza çok iyi arkadaşımdı, vaatında onunla goruyucu durup çook bağ, bostan, ekin bekledik bacım…”
“ O da seni çok severdi Etem ağa…”
Kadın artık oradan bir an evvel uzaklaşmak istiyor tam suyu kaldıracak Etema ağası; “Gızın nasıl iyi mi, adı neydi, bak şimdi aklıma geldi Sabire mi neydi?...”
Kadın Etem ağasını,onun muhabbetini, şakalarını severdi ama ah şu altını gölleyen teneke olmasa….
“ Etem ağa;gızım hamdolsun çok iyi, adı da Sabire; amma bana müsade it, çocuk evde yalnız; belki korkar…”
“Sultan bacı” Mercimek bu sene çok iyi verim verdi diyollar nasıl sen gaç kile aldın?”
Kadın artık sudan ümidini çoktan kesmişti de yalnız Etem ağasından nasıl kurtulacak onun hesabını yapıyordu.
“Bana müsaade et Etem ağa, şimdi gidip ortakla mercimek bölüşecaam, daha çıkışmadık da…”
“ Peki yavrum tarlaları hiç gezdin mi, rahmetli bu yıl çok şahman buğdayı ektim diyodu. Küllü yere arpa ekmiş miydi, ektiyse acep noldu?”
“ Irza öleli acımdan tarlaya tapana bakmak içimden gelmedi Etem ağa…”
Sultan kadın tenekenin iyice boşaldığını fark etmiş ama Etem’den bir türlü yakayı kurtaramıyordu.
Muradına eren Etem ağa ”Sultaaan; vaaa gızım, tenikeyin altı delikmiydi yavrum, niye fark itmedin, ben dolu olan guvayı bekleyim de sen goş hemen delikli guvayı kuyuya salla” derken işin gırgırını anlayan Sultan kadınla olanları orada seyredenler hep beraber bu duruma gülüştüler.
ERDOĞAN ÇALIŞKAN KIRŞEHİR 11 09 2017 GERÇEK YAŞANMIŞLIKLAR
Öyküleri şahısları küçük düşürmek, mirasçılarını rencide etmek için yazmıyorum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.