TANRI İLE İNSAN
YER İLE GÖK AYRILDI...
Tanrı’mı bizi buldu yoksa biz mi onu bulduk?
Sümer inanışlarına daha derinden bakarak bu pasajın içeriğini başka sözcüklerle açıklayacak olursak şöyle söylenebilir:
- Aslında bütün olan gök ile yer ayrılmasıyla ve birbirinden uzaklaşmasıyla insanın yaratılışı buyurulmuş oldu.
Yani Sümerler’e göre yaradılış ayrılıktan sonra olmuştu. Yani insan doğa’ya sonradan girmiş bir unsurdur.
Olayları akış sırasıyla inceleyecek olursak; Gök-Tanrısı An göğü ele geçirdi buna karşılık Hava-Tanrısı Enlil yeri ele geçirir. İlk bakışta bütün bunlar bir plana göre gerçekleşmiş gibi görünmektedir. Buna karşın, sonrasında bir karışıklık ortaya çıkar. Çünkü ölüler diyarının kraliçesi olarak bildiğimiz, ama Yunanlı Persephone’un karşılık gelen ve aslında büyük bir olasılıkla bir gökyüzü tanrıçası olan tanrıça Ereşkigal, kuşkusuz Kur aracılığıyla ölüler diyarını ele geçirdi. Elbette bunun öcünü almak için Su-Tanrısı Enki, Kur’a saldırmak için denize açıldı. Bir canavar ya da ejderha olarak canlandırıldığı açık olan Kur boş durmadı, sular Enki’nin gemisine önden ve arkadan hücum ederken o da geminin omurgasına irili ufaklı taşlar fırlattı. Paylaştığımız " YER İLE GÖK " şiirinde Enki ve Kur arasındaki bu mücadelenin sonunu belirtmez, çünkü kozmogonik ya da evrenin yaratılışına ilişkin girişin ardından GILGAMIŞ İLE ENDİKU yapıtının ana içeriğiyle bir ilgisi yoktur; şiirin başında yer alışının tek nedeni, Sümer kâtiplerin öykülerine yaratılışla ilgili giriş türünden çeşitli dizelerle başlamayı alışkanlık haline getirmelerindendir.
Bu girişin ilk yarısından aşağıdaki kozmogonik kavramları çıkarabiliriz:
1. Bir zamanlar gök ile yer birdi.
2. Gök ile yerin ayrılmasından önce bazı Tanrılar vardı, bazıları ise yoktu.
3. Gök ile yerin ayrılması üzerine, bekleneceği gibi, Gök-Tanrısı göğü ele geçirdi, ama yeri ele geçiren Hava-Tanrısı Enlil oldu.
“Bu pasajda dile getirilmeyen y a da belirtilmeyen can alıcı noktalardan bazıları şunlardır:
1. Gök ile yerin yaratıldığı mı düşünülüyordu, eğer yaratılmışsa kimin tarafından?
2.. Sümerlerce gök ile yerin biçimi nasıl düşünülüyordu?
3. Göğü yerden ayıran kimdi?
Neyse ki, bu üç sorunun yanıtı günümüze gelen diğer Sümer metinlerinden çıkarılabilir.
Böylece:
1. Sümer tanrılarının listesini veren bir tablette “deniz” ideogramı ile yazılmış olan tanrıça Nammu “gök ile yere yaşam veren ana” olarak betimlenmiştir. Şu halde Sümerler gök ile yeri ilksel denizin yarattığı ürünler olarak kabul ediyorlardı. Garip değil mi? (Modern bilimde aynını düşünüyor.)
2. Sığır ve tahıl ruhlarının gökte doğumlarını, sonra da insanlığa bolluk bereket getirmek için yeryüzüne gönderilişlerini anlatan “Sığır ve Tahıl” miti (İlerde Paylaşacağız) şu dizelerle başlar:
Gök ile yer dağının ardında,
An, Anunnakiler’i (ardıllarını) dölledi, ...
Bundan hareketle, gök ile yerin birliğinin, eteği yerin altı, zirvesinde göğün tepesi olan bir dağ olarak düşünüldüğünü söylemek mantıklıdır. ( Kur’an da ise dağların yere çakılan ve dünyanın dönüşünden kaynaklı rüzgarlar için birer denge unsuru olduğu anlatılmaktadır. )
3. Kazmanın, bu değerli tarım aletinin yapılışını ve kutsanmasını anlatan “Kazmanın Yaratılışı” miti (Paylaşılacaktır) şu bölümle başlar:
Efendi, verdiği nimetlerin gerçek yaratıcısı olan
Kararları değiştirilemeyen Efendi,
Topraktan ülkenin tohumunu filizlendiren Enlil
Yerden göğü ayırmayı düşündü,
Gökten yeri ayırmayı düşündü.
Böylece üçüncü sorumuzun da yanıtını buluyoruz; yerden göğü ayırıp uzaklaştıran Hava-Tanrısı Enlil’di.
Şimdi Sümerlerin kozmogonik ya da evrenin yaratılışı görüşlerini özetleyecek olursak, evrenin kökeninin açıklanmasının gelişimi aşağıdaki gibi ifade edilebilir:
1. Başlangıçta ilksel deniz v ardı; kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
2 . İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi.
3. Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, An (gök) eril, Ki (yer) dişildi. Onların birleşmelerinden hava-tanrısı Enlil
doğdu.
4. Hava-tanrısı Enlil-yerden göğü ayırdı ve babası An göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki’yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile an nesi Ki’nin birleşmesi -tarihsel devirlerde Ninmah, “yüce kraliçe”; Ninhursag, “(kozmik) dağın kraliçesi”; Nintu, “doğurgan kraliçe” gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.
Şimdi hakkıyla inanç sistemini geliştirmiş, kutsal kitapları tavaf etmiş, akil kişiler Sümerler’i neden medeniyetin beşiği saydığımıza bir daha bir daha yakinen baksınlar. Göreceklerdir ki bir çok hikaye benzerlikler sergileyecektir.
______________
Enlil Şusin
______________
Kaynakça:
1. Sümer Çivi Yazısı Çeviri’leri
2. Sümer Mitolojisi - Samuel Noah Kramer
(Şu noktada bir arkeolog olarak elimden tutarak nereye bakmam gerektiğini gösteren, iş hayatıma yön ve şekil veren yazarımız Han AKÇADAĞ’a ve beni emanet ettiği bölüm arkadaşı Ertan hocama yazı ile birlikte teşekkür etmek istiyorum.)
[ Beni de eklemezsen diye tehdit aldım. Ertan hoca yoksa yer beni :) ]
YORUMLAR
İlk kaos ve savaşlara yaklaştığını görüyorum. Güzel bir antik roman çıkabilir bunlardan sana :))
Rica ederim. Sendeki hârı alevlemiş olduk sadece. Ertan'ıma da ayrıca bir teşekkür de ben borçluyum sanırım. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Not: Virüs dağılana kadar mezar kazmaya devam :))) Dönerken şaman tütsü'sü istiyorum haberiniz olsun.
Saygılarımla
Arkeolog
Ertan hoca'da öyle düşünüyor. Ek süre isteyecek galiba.
Saygılarımla hocam