Yazar, Şair, Çizer Yeni Fikirler Üretmeli
Ün yapmış siyasiler gibi, hangi parti kurulsa onun üyesi olmak ve yıpranmasına bakmadan hala aday göstermek nasıl bir seçimse, her edebiyat sitesinde, ünlenmiş ve aynı şairleri marifetmiş gibi günün şairi yapmak için desteklemek, kangren olmuş bir siyasetin yapılması gibi, yeni fikirlerin önünü kesiyor. Fikirlerde devrim olmalı, aynılarını yaza yaza okuna, okuna beyinde yalama yapmak da nedir ki? Aynı malzemeden aynı yemeği yapmak ve alışkanlıkları yıkacak değişime izin vermemek… İnsan sonuçta tattıkça zamanla yenilikleri de benimser, hayatında daha da güzel olanı özümser, öyle değil mi? Selin önünde giden mozak gibi, edebi eserler bir toplumu olumlu etkiyle yönlendirecek yeni akımlara önder olmalıdır.
Zaman değişiyor, teknoloji değişiyor, gelenekler yok oluyor, saygı ve sevginin kalmadığı şikâyetler hızla büyüyor ama iki şey değişmiyor, biri siyaset diğeri de ünlü yazarlar, şairler ve çizerler. Her kişi yaşadığı zamanın aynası ve şahididir. Ama hala geçmişte kalmak, esrar ya da içki içer gibi kendini uyuşturmak gibi yazmaya yönelmek nasıl istektir ki…
Bir zamanlar doğu ve batı bloku devletler vardı… Yıkılmayacak Berlin duvarı yıkıldı. İki zıt fikir bir devletin içinde yaşamaya ve paylaşmaya başladı. Ancak, ne onları sömüren fikirler ne de zengin-fakir döngüsü değişmedi. Hep liderler ve o liderlerin söylemleri ile şekillenen siyaset, insanın refah ve yaşama alanı oldu. Siyasete değişim trendi veren, şiirdir, çizerdir, yazardır. Bunu yaşayan insanlar hala aynı alışkanlıklar içindedir. Mesela Nazım Hikmet komünistti, onu seven ya da sevmeyen o dönemin siyasi ağırlığına göre onu destekledi veya dışladı. Eğer zamanımızda yaşasaydı, ülkemde yaşar ve belki de siyasetin içinde, yanı başımızda, kitabını imzalarken görürdük. Necip Fazıl Kısakürek rahmetli ise yaşadığı zamanın dini baskılarına direnen, dik duran bir fikir adamıydı. Her yazdığı yaşanan zulme karşı bir direniş marşı oluyordu. Ama ne o dönemdeki siyaset kaldı ne de bu söylemin gençliğe yansıyan iz düşümü… Bize bu çağımızda şekillenen ve işlevsel olarak aynı olmasına rağmen farklılık gösteren, sıkıntılarımıza çözüm bulmak için yazan, yenilikçi fikirleri sunan şairler olmalı, yazarlar olmalı… Bu gibi şairleri taklit eden, aynı yoldan giden yeni nesil şairleri ünlendirmek ve barındırmak, desteklemek yolu bizim siyasi yaşantımızda yeni fikirleri desteklemek olmayacaktır. Elbette, deriz ki güzel şiirdi, nasılda duyguluydu… İki gün dinlenen ve şöhret bulan bir şarkı gibi okunur sonrada unutulurdu. Oysa toplum yeni fikirlere, yeni fikir adamlarına, ihtiyaç duyuyor. Artık şartlandığımız olmazsa olmaz bu az sayıda kişiyi beslemenin bir mantığı da yok… Şiir festivallerinde hep bunlara şiir okutturarak güzel şeyler ortaya çıkmıyor. Sanki bu festivaller, kimilerine siyasi itibar kazandırırken, kimlerinin de cebini dolduruyor. Ben neymişim abi yapıyor.
Hiç gördünüz mü alim birinin milletvekili olduğunu, siyaset yaptığını, her tarafta bas bas bağırdığını… Kendini ön plana çıkarttığını… Nedendirin cevabı, bu şekilde insanlara hizmet etmenin, insanları irşad etmenin mümkün olmadığını bildiğindendir. Onları herkes seviyor, hakkında kötü söz bulamıyor konuşacak, Allah dostu diyorlar… Ya bu anlattıklarımı? İçinde ne ararsan var konuşulan.
Biz de şairler olarak üretmeye, yenilikleri insanlara sunmaya ve edebi dille yaşanılır kılmaya çaba göstermeliyiz. Varsın o ünlü kişi ben günün şairi yapmadınız diye yazmasın sitenizde, ne olur ki… Mesele Allah rızası değil mi? Mesele güzeli anlatmak ve yapıcı olmak değil mi? Bu şekilde yaparak onların şanına ve beslenmesine hizmet ediyorsunuz.
Bakınız etrafınıza, kim kime güveniyor, kim kime yardım ediyor, kim kime komşuluk ediyor, kim ahirete inanıyor, ahlaki çöküntü o kadar çoğaldı ki… İki yakamız bir araya gelmiyor. Malı usulüne göle çalan Üsküdar’ı geçiyor. Hatta yaşadığımız nice darbeleri, 28 Şubatları yeni nesil anlamıyor. Neymiş bunlar diye tartışmıyor bile… O zorlu günleri yazacağız, anlatacağız ve unutmayacağız. Yeni nesil dost kim düşman kim bilecek. Okumayana İslam budur diye anlatacağız. Okutacağız, sorgulatacağız…
Bir toplumu ayakta tutan fikir adamlarıdır, şairlerdir, yazarlardır, sanatçılardır… Zamanında bir sanatçıya sormuştum, “Türkiye’de hakkıyla sanatını icra eden birileri var mı” diye. O da demişti ki birkaç kişi, falan filan… Biz sanatı icra etmek değil karnımızı doyurmaya çalışıyoruz diyerek ülkemizin vahim durumunu dile getirmişti…
İslam ülkesi olan, zengin tarihiyle nam salan Türklüğümüzle gurur duyduğumuz çağımızda, kimsenin derdi maddesel kazanç peşinde koşmak olmamalı… Allah’a güvenmeli ve onun dediği yoldan giderek ve sabır ederek çalışmalı ve refahı yakalamalıyız.
Ne yapıyorsak ülkemiz ve vatanımız için… Allah rızası için yapmalıyız, inşallah… Elbette bu benim görüşlerim, mizaç olarak haksızlığa dayanamadığım için yazdım bu satırları. Bir şeyler değişmeli, değişecek de inşallah…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Zaman böyle artık,çok beğeni ile okudum,düşüncelerinize katılıyorum.Artık sanırım her yerde ayakları baş olarak görmek zorundayız,saygılarımla.
saf şiir
Saffet Bey, bir yazınızda; anne ve babanız hac sırası beklerken, bir tanıdık bularak “hamili kart yakinim olur” vasıtasıyla önceliği kaptığınızı ve “elhamdulillah” hacca göndermeyi başardığınızı böbürlenerek anlatmıştınız da bu abesle iştigal vaziyeti ağzım açık kalarak okumuştum.
Ondan beri, yazılarınızın içeriğinde geçen; din, iman, dürüstlük, kul hakkı vs söylemlerinizi ciddiye almak gelmiyor içimden. Polemiklere müdahil olmaktan hoşlanmadığım için dile getirmeye gerek görmedim bugüne dek. Ancak, şu yukarıdaki yazının son paragrafında geçen “mizaç olarak haksızlığa dayanamamanıza” dair iddianız pes dedirtti, belirtmek istedim!
Millete doğruluk öğretileriyle ahkam kesmek çok kolay sizin için, gördüğüm kadarıyla. Ama; sözleriyle davranışları örtüşmeyen insanlar, karşıdan ancak alay konusu oluyor, bilesiniz!..
saf şiir
Bir Eflatun Ölüm
saf şiir
Şimdi herkes şair, herkes yazar dostum. Bu işler biraz da ayağa düştü gibi. Tabi ki fikir çeşitliliği her zaman için güzeldir, olmalıdır da, ancak iki kelimeyi yana yana getirip de cümle kuramayan insanlar bile, bir edebiyat sitesine oradan buradan kopyala yapıştır yöntemi ile söz de eser ekleyip kendilerini şair ve yazar zannetme lüksüne kapılıyorlar, çok garip. Seksen öncesi fikir sahipleri birbirlerine girdiler, ne oldu, ülke kaybetti... Şimdilerde sağ da var sol da, komünistte, hepsi var, olsun da zaten. Kimse kimseye zorla bir şey dikte etmeye de kalkmasın. Demokrasi Kültürü çeşitlilik ile daha sağlam zemine oturacaktır. Kutluyorum güzel yazını içtenlikle Saffet Kardeş...