- 327 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kıbrıs Türk Edeiyatı Dev Bir Esere Kavuştu
Kısa adı “KISBÜ” olan Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi ile yine kısa adı “KIBATEK” olan Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Vakfı işbirliğinde Kıbrıs Türk Edebiyatına ölümsüz bir eser ve eşsiz bir kaynak kazandırıldı.
Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi adı verilen bu kaynak eser, 4 bin sayfalık ve tam 5 ciltten oluşuyor. Eser, Kıbrıs’ta 1571 ile 2017 tarihleri arasını kapsıyor. Bu iki tarih arasında Kıbrıs’ta ne kadar basılmış kitap varsa hepsini içeriyor. Bu süre içinde kitap yayınlayan bütün sanatçılara da yer veriliyor. Doğrusu çok zor denebilecek bir çalışma ile hazırlanmış bir eser olarak karşımıza çıktı.
Bu dev eserin oluşturulması ve meydana getirilmesi için birçok kişi görev almış. Bıkmadan usanmadan ve büyük bir titizlikle günlerce, aylarca ve hatta yıllarca çalışmalar yapılmış. Kurulun başında Prof Dr Oğuz Karakartal yer almış. İsmail Bozkurt en başından beri bu kurulda olan bir isim. Araştırma Görevlisi Nihal Solak da Editör Yardımcılığı yapmış. Tabii KİSBU Türkçe Öğretmenliği Bölüm Başkanı Sayın Yrd Doç Dr Zeki Akçam Hoca’nın da katkılarını unutmamak gerek.
Eser, içerik bakımından 450 yıllık çalışmayı kapsıyor. Bu süre içindeki bütün eserler toplanıp taranmış. Ansiklopedik niteliği olan Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi çalışmasına 89 akademisyen araştırmacı madde yazarı olarak çalışmada bulunmuş.
Şiir, roman, öykü, tiyatro, anlatı, anı, gezi, deneme türleri esas alınarak hazırlanan dev eserde 500’ü aşkın yazar ya da şairin sayıları binlere varan kitabı değerlendirilmiş.
Ne yalan söyleyeyim birkaç yıl önce Sinem Tumburi hocamız beni aradığında görüşmek istediğini belirtmiş, bir Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi hazırlamak için çalışma içine girdiklerini, geniş çaplı bir eser hazırlayacaklarını söylemişti. Benimle yayınlanan kitaplarım hakkında, öykülerim ve tiyatrolarım hakkında konuşmak istediğini, özgeçmişim ile ilgili bilgilere ulaşmak istediğini söylemişti.
Ben, o zamanlar, böyle bir çalışmanın gerçekleşebileceğine pek ihtimal vermemiştim doğrusu. Çünkü anlattığına göre oldukça zor, güç, meşakkatli bir çalışma idi. Başarmak neredeyse imkânsız gibi görünüyordu. En azından benim ilk düşüncem o yönde idi. Olsa dahi bana yer verilmeyeceğini söyledim. “Neden verilmesin?” diye sorduğunda da anlattım:
“Geçmiş yıllarda KKTC Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sınıflarda okutulmak üzere bir Kıbrıs Türk Edebiyatı Kitabı hazırlandı. Gayet de güzel bir kitap oldu. Kitabı alıp incelediğimde hemen hemen herkese yer verilmiş. Bir dize yazan veya bir satır çiziktiren kişilere dahi eserde yer verilmiş. Benim o zamana kadar 2 kitabım yayınlandığı halde ben eserde yer almamıştım. Bunu komisyonda görev yapan ve aynı okulda çalıştığım bir arkadaşa sorduğumda aldığım cevap beni güldürmüş ve aynı zamanda düşündürmüştü. Arkadaşım şöyle cevap vermişti: “Biz, Kıbrıslıları bu kitaba aldık. Siz Kıbrıslı değilsiniz.” Ben de şaşırmıştım. Cebimden KKTC Kimlik Kartını çıkartıp “Madem Kıbrıslı değilim o zaman bu kimlik kartı nedir? Kıbrıslı olmam için ne yapmam gerekiyor?” diye sorduğumda, yine bana şöyle demişti: “O kimlik kartı sizin Kıbrıslı olduğunuzu ispat etmez. Sizin Kıbrıs’ta doğmanız, büyümeniz gerekir” Ben de cevap olarak: “Anladım. O zaman benim oğlum veya kızım bir kitap yayınlarsa o zaman onlar bu eserde yer alabilecek. Çünkü onlar sizin bu tanımınıza göre Kıbrıslı oluyor” dedim. O da “Hayır. Onlar da Kıbrıslı olamaz. Çünkü onların da ana ve babasının Kıbrıs’ta doğmuş olması gerekir.”
Ne diyeyim? Hala bu zihniyete sahip olanlar ve vatandaşlar arasında farklılık yapanlar var. Bu nedenle Sinem Tumburi Hoca’ya “Hocam, eğer siz de böyle yapacaksanız, bizleri doğum yerlerimize göre bölüp ayıracaksanız beni boş yere oylamayın. Siz ne düşünürseniz düşünün ben, Kıbrıslıyım ve kendimi öyle hissediyorum. Bu düşüncemi de hiçbir şekilde değiştiremezsiniz” demiştim.
Neticede, Sinem Hocam, “Asla öyle bir şey olmayacağını, verilen emeğe saygı duyduklarını ve KKTC’de bu güne kadar eser yayınlayanların hepsini bu kitaba alacaklarını” söylemişti. Ben, yine de olaya şüphe yaklaşmış ve biraz da inanmamıştım. “Umarım öyle olur hocam. Size inanmak istiyorum” diyerek kitaplarımı sunmuş ve istediği bilgileri vermiştim.
Bu görüşmeden sonra aradan kaç yıl geçti tam bilmiyorum. Ama 5-6 yıl geçti diye tahmin ediyorum. Ve bu gün basında eserin çıktığını, yayınlandığını gördüm. Tabii merakımı yenemeyerek KİSBU Türkçe Bölüm Başkanı Yrd Doç Dr Zeki Akçam Hocamı aradım. Kitapta bana yer verilip verilmediğini sordum. O da “Hocam Öykü ve Tiyatro Bölümlerinde genişçe yer verilmiş size.” deyince doğrusu ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Demek ki Sinem Tumburi Hanım haklıymış. Gerçekten söyledikleri aynen hayata geçirilmiş. Doğrusu bu gün kendisine bir özür borçlu olduğumu hissettim. Ayrıca bıkmadan, usanmadan, sabırla çalışmasından dolayı ve en önemlisi bana o anlarda katlanma nezaketini göstermesinden dolayı kutlamak istiyorum.
Tabii her şeyden önce Sayın İsmail Bozkurt Bey’e Sayın Prof Dr Oğuz Karakartal Hocam’a, tabii ki Sinem Tumburi Hocam’a, Nihal Solak Hocam’a ve adını zikredemediğim emeği geçen diğer bütün hocalarıma teşekkür ediyorum.
Gerçekten Kıbrıs Türk Edebiyatı için bir dev şaheser yarattılar. Sadece KKTC’nin değil, bütün Türkiye vatandaşlarının ve hatta Tüm Türk Dünyasının başvurabileceği büyük bir kaynak meydana getirdiler. Önümüzdeki yüzyıl için hiç sıkılmadan, yorulmadan, sıkıntıya düşmeden başvurulabilecek bir eser diye düşünüyorum.
Her Kıbrıslı Türkün mutlaka kütüphanesinde olması gereken bir başyapıt diye düşünüyorum. Hepimize hayırlı olsun diyorum.
Kıbrıs Türk edebiyatında ilk olan eser için, 6 Şubat Perşembe günü saat 11.00’de Lefkoşa’da, BRTK Oval Stüdyosu’nda, halka açık bir tanıtım etkinliği düzenleneceğini de buradan bir kez daha duyurmak istiyorum. İlgilenen dostların gitmesini ve orada bu eseri temin etmesini diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.