- 715 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
BİLİNCİMİZ VE ALGILARIMIZ
Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseydiniz, kaç yaşında olurdunuz? Satchel Paige
Bu cümle, bilincimizin algılarımızı ne kadar güçlü etkilediğini aktarırken bize bir sorgulama yolu açıyor.
Yaşımız, cinsiyetimiz, kariyerimiz, memleketimiz… gibi bir kısmı kimliğimizde de kayıtlı ve bizi etiketleyen özelliklerimizi bilmesek önce kendimizi sonra da birbirimizi algılamamız ve değerlendirmemiz nasıl olurdu acaba?
Bütün bu sayılanlar, sosyal yaşamda sınıflamanın gereği olsa da bireylerin birbirlerini değerlendirmesinde en geçerli kıstaslar olması ne kadar doğru olabilir?
“Ne insanlar gördüm, üstünden elbise yok,
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yok.”
sözüyle Mevlana ‘insan’ olmanın özüne değinerek, asıl değere vurgu yapmış. Mevlana, hiçbir belirleme yapmadan sadece insana gönderme yaptığı bu cümleyi 13. yüzyılda söylerken evrim gereğince daha gelişmiş olması gereken insanoğlunun günümüzde bu değerlerden gitgide uzaklaşması çok düşündürücü.
Sosyal yaşamdaki karşılaşmalarda, sosyal ağlardaki paylaşımlarda bu değerler hiç belirtilmese ve vurgulanmasa, kişiler sadece yaptıkları / yazdıklarıyla kendine yer edinmeye çalışsa ve bunlara göre değerlendirilse daha adil olmaz mı?
Özellikle bizim gibi az gelişmiş ülkelerde daha çok önemsenen ( bu ayırımlara neden olan özellikler ) bazı kesimlerce üstünlük kurma adına kullanılırken bazı kesimlerce eziklik algısına da neden olabilir. Öyle olunca da ‘önce insan’ sloganı boşa çıkmış olur!...
Montaigne’nin de bu konuya yakın çok sevdiğim bir sözü var. “ Her insanda insanlığın bütün halleri vardır.” İşte bu bütünlükle insan, insandır. Kategorilerimizi tek taraflı yaptığımızda değerlendirmelerimiz de aksak kalıyor ama her şeye rağmen kendimizi bütünü değerlendirmiş gibi hissediyoruz.
İlk cümledeki sorgulama, tam da bunun için zaten… ‘yaş’ yerine diğerlerini getirerek yapacağımız sorgulamada kimin yeri ne olurdu acaba?
Sağlıkla kalın. Saygılarımla.
YORUMLAR
İnsan... cık... lar...
Maddiyatın ön planda olduğu günümüzde maalesef algı iç’te değil görünürde olan üzerinde yoğunlaşmakta...
Mevlana’nın daha on üçüncü yüz yılda söylediği söz günümüzde geçerliliğini arttırarak koruyorsa bence o meşhur piramitin oluşturulmasından ve bozulmaması için de alt katı oluşturanların hem sayıca çok hem de güçsüz güçlü olmasından kaynaklanmakta... Bu da erk’in işini kolaylaştırmakta...
İnsan; değer yargılarını iç’e göre oluştursa büyük bir ihtimalle neo kapitalizmin sonu gelecek derken ben; siz ben ne anlattım; şu okur ne anlamış diyeceksiniz ben de size hak vererek. Hocam; cidden ne vardı o piramitte de ben bu yazıyla onu bağdaştırdım, anlatamadım. Anlattığınızı anlamama ve yazdıklarımın konuyla çok az bağlantısı olmasına rağmen neden konuyla direk bağlantılı cümleler yazamadığımı ben de anlamadım.
Belki de anlattıklarım; yazdıklarınızın gizli gönderisidir.:)))
Sanırım günde iki yazınızdan fazlasını okunamam gerek. Kafa belli bir seviye sonrasını algılamıyor.:))))
Ankara’da acemi birliğinde çalışıyordum. Teğmenliğimin ikinci senesi. Yani meslekte ikinci yılım. Rayben gözlük; siyah bond çantam var. Çantada kitap, ders notları vb. Ama havası var, serde gençlik var, serde idealizm var. Yıl 1992.
Acemi askerlere üç ay eğitim veriyoruz. Sonra usta birliğe gidiyorlar.
Odamızın temizliği, çay getirmesi vb. için bir acemi askerim var. Batmanlı. Köy kökenli. Her sabah beni karşılar, çantamı alır, çayımı getirir. Böylece üç ay geçti. Cuma günü. Askerler dağıtım oldu. Sabah vedalaştık. Ben araç Komutanlığı görevi ile Ankara’nın içine gittim. Öğlen dönüyorum. Nizamiyeden kamyonla girdik. Baktım, yolun sağında solunda askerler. Gidiyorlar. Benim haberciyi de gördüm.
Gidiyor O da. Bir elinde sırt çantası diğer elinde siyah bond çanta... Vay dedim; benim haberciye bak. Batmanlı, köylü, ilkokul mezunu ama bond çantası var. Aferin sana dedim içimden. El salladım, el salladı.
Sonra odama gelince o siyah bond çanta meğerse benim siyah bond çantammış. O gün ne olduğumu anladım. Çok temiz kalpli ama eşim onu farklı sıfatla söyler.:)))
İsteseydim, askerin usta birliğini arar hırsızlıktan hakkında işlem yaptırabilirdim.
Ama ben helal ettim....
değil mi ki aynalar her seferinde sen safsın diyorlar ben neyim diye ne zaman sorsam...
Algıda yanılma mı yoksa algıda kandırılma mı yaşadığım bilemedim...
saygılarımla Serap Hocam
ersinbaşeğmez tarafından 7/9/2020 8:43:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serap IRKÖRÜCÜ
Neden mi?
Sayfamdaki tüm yazıları 'yorumlama' görevi verseydim size bugün - yarın... uzayacak ve ben size her seferinde 'hadi oğlum!..' diyecektim muhtemelen... Zorunluluk ya!.. Çünkü siz emrivakileri ve açık açık yönlendirilmeleri sevmeyen özgür bir ruha sahipsiniz...
Ama özgür ruhunda bir limiti var, dediğiniz gibi... Yordunuz onu... Biraz dinlendirin bence...
Fark etmenize sevindim... Şimdi biraz mola zamanı diyelim!.. Yazılar kaçmıyor ya!..
Özenmiştir!.. Sizi yükleyip götürmediğine dua edin!.. Bence işlem yaptırmamakla doğru yapmışsınız. Cezalar insanları suç işlemekten alıkoysaydı, dünyada ve bizde hapishaneler tıklım tıklım olduğu halde suç oranları git gide yükseliş göstermezdi...
Eşiniz, şımarmayasınız diye şaka yapıyordur, emin olun. İyi insan, yanındakiler için hep şanstır, ve bence o da bunun farkındadır.
Algıda farklılık bence...
Değerlendirmenize ve anınızla katkınıza çok teşekkür ederim Ersin Bey.
Saygılarımla...
İnsan olduğu yaşta dehil hissettiği yastadır.yas ilerledikçe de çocukluğunu ya da gençliğini daha çok özlüyor insan.aslında hep çocuk da hayat her gün yükünü artırarak yüklemese. Dediğiniz gibi olabilseydi keşke.sizi kutluyorum canım.yazın çok iyi.eline yüreğine sağlık
Serap IRKÖRÜCÜ
İlk cümlenizi çok sevdim, yazının da vermek istediği mesaj bu zaten..
Yüreğinize sağlık.
Sevgilerimle...
Her canlının yaş hesaplanması farklı,düşünürler düşünerek güzel
düşüncelerini yazmışlar hatta felsefe gibi bir de ders oluşmuş.
Hepsi iyi güzel,mesela kedilerin her yaşı yedi yıla denkmiş,yedi
yaşındaki bir kedi bizdeki gibi çocuk değil yaşlanmaya başlayan bir canlı olmuş
Ruhani varlıkların bir yılı bizim on yılımızla denktir,otuz yaşındaki bir cin aslında üç yaşındadır,ağaçlarda halkalar,atlarda dişlere bakılır vss.
Yaşlanmak nedir bir şeyin eskimesi ,yıpranması vsss,insanların aynaya bakmaları yeter aynada gördükleri kaç yaşındaysa yaşı odur.
Biz az gelişmiş bir ülke değiliz,gelişmelerimizi yok eden bitiren bir sistem içine itildik
Mağara devrine doğru gidiyoruz,
Şu anda insan nesli büyük yıkım içerisinde ,bir kere çocukları eğitmezsek ,gençleri bilinçlendirmezsek insanlığı öğrenmeden yaşarlar ve ölürler.
Bir şarkı vardı yaşımı sormayın ,yaşamadım ki,
Ben doğarken ölmüşüm vss,
Bence çoğunluk gün sayıyor yaşının vss hiç önemi yok çünki yaşamıyoruz.
Mecburi misafirlik,
Yaşamak için dünyayı sevmek gerek
Sevmek için güzel yaşamak gerek
Güzel yaşam için adalet gerek
Adalet için hayaller yetmiyor
Ölmeden öldük artık
Buralardan gitmek gerek.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Konuya çok farklı açılardan yaklaşmışsınız ve değerlendirmişsiniz.
Samimi değerledirmelerinizi için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Merhaba Serap hanım, alıntılarla bezeli görüşleriniz o kadar hoş, bunlara ne eklesem acep diyorum? "Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu birinciliği beyaza verdiler." Diyor Ö. Asaf. ben de insanlık hızla dükeniyordu birinciliği bizlere mi verdiler demeden edemiyorum. Y. kemal usta haklı galiba, hani diyorya ," ... demirin tucu insanın p.. kaldı."
Hızlı kirlenmenin nedeni bence dünyaya egemen olan sömürü sistemi. öğrencilik yıllarımızda toplum çıkarını kişisel çıkarlardan üstün tutma ilkesi önemliydi. Şimdi eğitim müfredatı tam zıttı öğretilele dolu. Bir kişi zirvede olacak o sen olabilirsin. bu yolda her şey mubah...
Kutlarım engin algı gücünüzü ve bilgi birikiminizin zenginliğini.
Emeğe ve sanata saygımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Farklı yaklaşımlarınızla yaptığınız değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim İbrahim Bey.
Saygılarımla.
"İnsan yaşı ile değil, yaşadıkları ile yaşlanıyor."
Bu söz de benim inancı.
Monteigne
Denemelerde insanin ve insanligin butun hallerini ünlü filozoflarin felsefi bakisindan kaleme almis.
Guzel bir paylasim serap hanim
Ayrica
Cok yararlı
Tebrik ve tesekkurlerim ile.
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok doğru bir söz...
Değerlendirmeniz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Önce insan, demeyi unuttuk ve hala da unutturuluyor. Yirminci yüzyılın sonunda hayatımızda elektronik aletlerin hegemonyasının artması insan ilişkilerini tekdüze hale getirdi. Geçenlerde İnternet de rastladığım bir foto da ki çok manidardı bir cenaze musallaya konmuş ve arkasında namazını kılacak on kişi ve altında şöyle yazıyordu face de beşbin arkadaşı vardı... Bilmesek birbirimizin bazı özelliklerini, zengin olduğunu mesela ya da profesör olduğunu veya çok fakir olduğunu farklı mı davranırdık? Mutlaka farklı olurdu diye düşünüyorum. Ta bir zaman şöyle iki satırlık bir şiir yazmıştım hiç bir yerde de yayınlanmadı defterlerin arasında durur ''Çok şeyimiz yoktu eskiden ama sevgimiz vardı, çok şeyimiz oldu, sevgimiz de yok oldu.'' Neyse lafı uzattık biraz. Manidar bir yazıydı kutlarım Serap Hanım...
Serap IRKÖRÜCÜ
Oysa çözüm çok kolay: Sadece insan, önce insan!...
İki satırlık şiiriniz gerçekten bu konunun özüne dair çok şey anlatıyor. Paylaştığınız için teşekkür ederim.
Samimi değerlendirmeniz için de çok teşekkür ederim Ahmet Bey.
Saygılarımla.
Aslında,Satchel Paige'nin Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseydiniz, kaç yaşında olurdunuz; sorusunun cevabı kendi içinde saklı.
Demek ki insanın yaşı, doğduğu yılla, geçen seneler arasındaki zamanla sınırlı değil. Onun içindir ki, birçok düşünür, kendince insana ömür biçmiştir.
35 yaş yolun yarısı diyen Cahit Sıtkı Taranca'ya inat, Ertuğrul Akbay'da 75 yaş yolun yarısı diye kitap yazacak cesareti kendinde bulurken; gerçek yaşı geçen zamanla ilgisi olmadığını, gerçek yaşın düşüncede düğümlendiğini uzun uzun anlatmış.
Bunları yazarken, kendi öz düşüncemi de paylaşmak isteri.
Bana kim yaşımı sormuşsa, cevabım hiç değişmedi; hep 18 oldu. Doğum tarihimi soranlara, ayı, günü dahil ifade etmekten keyif aldım.
SECRET(sır) Yazarları, Filozof Bob ProcTor, Metafizikçi Dr Joe Vıtale, Girişimci ve Parakazanma uzmanı John Asaraf, Filozof Dr, JOHN DEMARTINI veya Psikolog Dr DENIS WAITLEY vs Doğanın yasaları olduğunu, ne düşünürseniz, o size geri döner diyorlar.
Düşüncenin gücüne inanırım.
Bu yüzden iyi ve pozitif düşünmeyi ilke edindim. Serap Hocam, yine kariyerinizi konuşturdunuz, bize konuşma fırsatı yarattınız.
Güzel bir makaleydi. Düşündük, düşüncelerimizi sansürsüz paylaştık.
Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla..
Serap IRKÖRÜCÜ
Takvimlerle bizim algıladığımız zaman, hep uyumlu değil tabii, haklısınız.
Estağfurullah!.. İnsan ilişkilerinde çok düşündüğüm bir konudur bu benim. Sizinle de düşüncelerimi paylaşmak istedim.
İlginiz ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim Necati Bey.
Saygılarımla.
Sorgulamalara iten bir yazı
akıl yaşta değil başta atasözü geldi aklıma
Önce İNSAN Olmak kolay bir meziyet olmasa gerek ki
bunca felaketlere gebe kalmış bir dünyamız var maalesef
insan odaklı düşünce her türlü sevgiyi ve saygıyı içinde barındırır diye düşünüyorum
diplomaların derecesi insanlık ölçütü olmadığı gibi belli bir kariyere sahip statülerinde bir anlamı olamaz
memleket diplomalı cahillerle dolu haldeyken
insanları yazdıklarıyla da ölçmek çok zor
ki kendisiyle çelişen yazdıklarıyla zıt davranışlar sergileyen
çok ikiyüzlü insan tanıdım
dediğim gibi çok sorgulayıcı ve de düşünceye sevk eden bir yazı
her zaman ki derinliğinde... nice sevgi ve saygılarımla
Serap Öğretmenim
Serap IRKÖRÜCÜ
İşte yazı da bunu sorgululamak istiyor zaten. Kaç kişi kendini gösterdiği / yansıttığı gibi. Sosyal paylaşım ağında 'hamamda yalnızken türkü çığırmak misali.' ( gerçeği kimse bilmediği için kendini beğenmek ve bu haliyle beğenilmeyi beklemek) bulunanlar da vardır elbette.
Belli bir seviyede sürdürülen yazışmalarla bu eşik de atlanabilir diye düşünüyorum.
Sorgulayan yorumunuz için teşekkür ederim Müslüm Bey.
Saygılarımla.
hür iradede değişim isteğimiz olabilir, tamamen belirleyici bir evrende hür iradeye ne olur.?tanrı dünyayı yarattı ve istediklerimizi yapmamız için mi bıraktı? ... bu soruların bazı cevaplarını asla bilemeyiz..sen hayatın anlamını asla bulamaycaksın.ancak kendi hayatının amacını anlamını bulabilirsin,..
belki de bunların hiç biri gerçek değildir. belki de sen kabul edemiyorsun??
sevgi olmasa, gözlemleyemediğimiz her şey yok hükmündedir. gözlemleyebiliryorsak o oradadır. biz farketmiyorsak orada değildir..
evet farkındalık hocam??
hala ortaçağın fikirlerine bağlı kalıyorsak bilemiyorum.. evet mesneviyi okudum.. mevlana yı yunusu.. artık onların gerçekliği yok...
evet insan olmak için ne gerekiyor.. belki haklısın demek bana zarar vermediği sürece.. kesişim kümesi gibi anadolu.. lakin sosyal medya ve internet tüm keşisimleri etkilemeye daha yeni başladı..
eskilerin veya bir önceki kuşağın doğruları kabul görmüyor..ki zaten onların doğruları kendilerine bırakılan doğrular, oysa bu çağın algısında daha insan olabilir, dosdoğruyu bulabiliriz düşüncesi hakim..
bulabilir miyiz?
insan olmak ve kalabilmek; benim için bir tebessüm sadece.. tebessümdeki sinerji ve insanlık başka nede var ki...
senaristler hocam, tek bir elden yönetilmiyor, yönetildiğine dair tüm siyasi sosyal çıkarımlar vasat kalıyor..
saygı ve sevgilerimle..
Serap IRKÖRÜCÜ
Öncesi olmayanın sonucu da olmaz. Önemli olan kimin ne zaman değil, ne dediğidir. 13. yüzyılı uzak sayarsak, insanlığa sözleriyle bugün bile yön veren M.Ö filozofları nereye koyarız?
Bu kuşak takıntımız da listeye koymadığım önemli kategorizelerimizden biriydi. Birbirimizi iteleyip öteleyerek, yok sayarak kendimize yer açamayız. 'bir olmanın' yollarını aramalıyız bence.
"sevgi olmasa, gözlemleyemediğimiz her şey yok hükmündedir. gözlemleyebiliryorsak o oradadır. biz farketmiyorsak orada değildir..."
Bu cümle bütün bir yorumunuza bedeldi. Farklı bakış açınızla yaptığınız değerlendirmeleriniz ve yorumunuz için teşekkür ederim Değerli Dünyevi.
Saygılarımla.
Yinsani
yönetmenliğini David Guy Levy, oyunculuğunu Aleksa Palladino, Charlie Hofheimer, Clarke Peters, Robin Lord Taylor ın yaptığı...
senaristler? bulamadım..
mandela sendromu ; orjinal adı;The Mandela Effect
çok nadir uğruyorsunuz hocam deftere.. daha sık daha çok bulunmanız dileğimle..
filim mi, daha hd yayını çıkmadı, görüntü vasat.. bir aya kadar ihtimal hd kalite ve dublajda izlenebilir.
konusu: çocuğunun ölümünü kabul edemeyen bir karı koca ve gerçek algı ile alakalı..
saygılarımla hocam..
eksik olmayın
Serap IRKÖRÜCÜ
Verdiğiniz bilgileri kaydettim, en kısa sürede filmi izlemeyi düşünüyorum...
Evet, bu aralar sık giremedim. Görev yoğunluğum ve bazı sağlık sorunlarım nedeniyle sayfadan uzak kaldım. Umarım bu tatil süresince daha sık uğrayabilirim.
Ah o senaristler?!?! Ne güzel paravan oluyorlar bazen.
Farklı şeyleri savunsak da sizinle yazışmak güzel...
Sağlıkla kalın, saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Saygılarımla.
Dikkatimi çeken şey son günlerde bu tür sorgulamayı içeren yazıların artması oldu. Bu içsel rahatsızlık belki de insana dair yitirdiklerimize özlemle ilgilidir. Özlemek özlenene ulaşma çabasını da birlikte getirir mi? Bilemiyorum ama şu durumda temsil ettiklerimizle varlık sürdürüyoruz ne yazık ki.
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Bu konuda yazacağın çok şey olduğundan eminim Sevgili Deniz. Bugünlük bu kadar diyelim... :))
Sevgilerimle
YARATILANI YARADANDAN ÖTÜRÜ SEVMEK, İŞİN ÖZÜ BU SANIRSAN TÜM SINIF FARKLARINI ELİYLE İTMEYİ GEREKTİRİYOR.... SAYIN ŞAİRE KUTLARIM
Serap IRKÖRÜCÜ
Saygılarımla.