Türkçe kadim bir dil. En sevdiğim tarafı da kızdığımda ağzı doldurması... Başka dillere dönmeyecek bir sürü deyişi barındırması da diğer sevdiğim tarafı.
O K U L kelimesini alıyoruz ve alfabede gelen bir sonraki harfler ile yerini değiştiriyoruz harflerin, oluyor bize Ö L Ü M.
Bir sürü benzer durum mevcut bu dilde.
Hocaefendiler mi, 'bırakınız pişsinler, bırakınız yansınlar...'
Tebrikler ve saygılar efendim.

:)) harikasın abi..

lakin bizim türkçe epey

bak a şeyhüm devri zamanenin buyurduğu üzre;

distorsiyonu közün galebe çaldığı sarığın yaptığı etki ile müjganın tebessümü nevbaharıdır bile tepkiyi vakayi hayrına insicamın meylettiği deryayı frekanslarında, kethüda olup, ateş i kafanda meydana gelüp tiz söndüresin..

:))

nicelere..

Başlık tanıdık gelince daha çok ilgimi çekti.

Yazıyı okuyunca, yalın dilin gücünü anlatan bu 'hoca' fıkrası, güldürdü beni. Önemli olan gülerken düşündürmek ya zaten... İşte öyle...

Umarım, farklı fikir savunanlara ders olur.

Bu güzel yazı," Ecdadım Osmanlı" diyenlere,
okkalı bir Osmanlı :) tokatı vurmuş.
Ve de
Karamanoğlu Mehmet Bey yad edilmiş..

Kutlarım.
Selam ve sevgilerimle.

Ekmeğini yedim suyunu içtim
Ruhumdaki sevinç çağlayan ondan
Halaylar oynadım horanlar teptim
Beşikte dillenen ninniler ondan

Ne güzel bir anlatış kısa ve öz.
Başka söze gerek bile yok. Ekmek gibi, su gibi, vatan gibi ve bayrak gibi kutsal dilimiz.

Arı ve duru tertemiz.. Ana sütü gibi katıksız bir Türkçe kaynağından kana kana içtiğimiz.

Tebrik ederim böyle önemli bir yazı için.

Selamlarımla dost.

Harikaydı harika

bre mel'un çok güldüm
Allahım da seni güldürsün yoldaş