- 555 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SU ve HAYAT
Mevsim kış, Ocak ayının sonuna geldik; ne yeterli miktarda kar yağdı, ne de yağmur. Ülkemiz son elli yılın en kurak mevsimini geçirmekte. Kuraklığın yansımalarını çiftçilikle uğraşan insanlarımız yıldan yıla daha iyi hissetmekteler. Yeterli ve zamanında yağmayan kar ve yağmurlar nedeniyle, elde edilen ürünlerin miktarlarında bir önceki yıla göre azaldığı görülmekte. Kuruyup yok olan göllerimize, derelerimize her yıl yenilerinin eklendiğini gazetelerde okusakta, galiba işin vehametini kavramış gibi davranmıyoruz. Çünkü ne evlerimizde ki suyu kullanma alışkanlığında ne tarlalarımızı sulama alışkanlığında bir değişiklik var. Su zengini bir ülke gibi su kullanıyoruz. Bilim adamlarının yaptıkları çalışmalarının neticesi su sıkıntısı çeken ülkelerin sayıları giderek arttığı yönünde. Madem bizde de yok olan göllerimiz, kuruyan derelerimiz, her yıl kirlilik oranları artan akarsularımız var: Biran önce bir takım tedbirler almak zorundayız. İlgili Bakanlıklar, belediyeler gerekli yasal düzenlemeleri yapıp hayata geçirilmelidir. Tabi sadece yasal düzenlemeler yapmak yetmiyor. Sıkı takibi gerekiyor. Şayet yasal düzenlemeler yetseydi bugün Ankara Çayı’nda balıklar yüzüyor, kurbağalar vıraklıyor olurdu. Bu tedbirsizlik, duyarsızlık Kirmir Çayı’nın da sonunu getirmek üzere. Büyük akarsularımızda da durum çok farklı değil, her yıl kirlilik oranının arttığı gözlenmekte. Irmaklarımız, derelerimiz ne yapsın, kenarlarında kurulmuş olan şehirlerimizin, kasabalarımızın, köylerimizin evsel ve sanayi atıkları ya iyi arıtılmadan yada direk olarak sularımıza verilmekte. Bizlerde kirli sularlarda yetişen canlıları, kirli sularla yetişen meyve ve sebzeleri tüketirken çeşitli hastalıklara yakalanıyoruz. Gelişmekte olan ülkelerdeki hastalıklarının %80 kirlenmiş sulardan kaynaklandığı uzmanlar bildiriyor. İlaç üretiminde de tamamen dışa bağımlı olduğumuzdan kendi ellerimizle batıya teslim oluyoruz.
Büyükşehir Belediyelerimiz ilçe belediyelerimizle parti farkı gözetmeden işbirliği yaparak temiz bir çevre ile sağlıklı sürdürülebilir bir ortam hazırlamak zorundalar.
İlgili bakanlıklar, belediyeler ve biz vatandaşlar üzerimize düşeni tam manasıyla yapmazsak torunlarımızın geleceğini kendi ellerimizle yok etmiş olacağız.
Onun için;
Su ve çevre kirliliğini ülkemizin en öncelikli sorunu olarak görülüp elbirliğiyle bu kirliliğin önüne geçmeliyiz. Su yoksa Hayat yok.
Fevzi GÜLTUNA
14.01.2020/Ankara
YORUMLAR
"Su yoksa Hayat yok"
Afrika kıyılarında dünyanın en büyük su altı yanardağı bilim adamları tarafından keşfedildi. Su kanunları çıkıyor İnşa'Allah...
Hayırlı akşamlar
Lütfiye_Çanacık tarafından 1/14/2020 10:21:37 PM zamanında düzenlenmiştir.