- 672 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BAZEN DE ERKEĞİ ZORLA KATİL YAPIYORSUNUZ.
Noktası, virgülüne kadar gerçektir.
------------------------------------------
Saat 23.30 filandı. Üst kattaki gürültüler artık had safhadaydı ama yukarı çıkıp ‘’ Ne oluyorsunuz yahu? Sizin gürültünüze katlanmak zorunda mıyız? Bu evde bir bebek var, korkuyor gürültünüzden.’’ Demek son derece tehlikeli olabilirdi çünkü gelen sesler yukarıdaki olayın normal bir karı-koca kavgasının çok ötesinde bir şeyler olduğuna delalet ettiği gibi, bu genç çift laf dinleyecek tipler olsaydı yaklaşık yarım saattir ağlayıp duran üç yaşlarındaki evlatlarının sesini duyar kavgayı durdururlardı.
Sesler oldukça artmıştı ama daha çok kadının bağırtıları geliyordu kulaklarımıza. Kadın ağza alınmayacak küfürler ediyordu kocasına. Arada paldır küldür sesler de geliyordu. Yani boğuştukları ortadaydı.
Altı daireli apartmanı ayağa kaldırmıştı bu genç çift. Yapılabilecek tek bir şey kalmıştı: Polisi arayıp bu çifti karakola yollamak. Kozlarını karakolda halletsinlerdi.
Tam polisi aramak üzereydim ki birden yukarıdan gelen gürültü kesildi. Bu sefer başka sesler geliyordu. Kapıyı açıp merdiven boşluğundan yukarı baktığımda üç polis memurunun genç çiftin kapısı önünde durduğunu gördüm.
-Polisi kim çağırdı?
İhtiyar bir kafa uzandı kapıdan. Bu, genç çiftten erkeğin babası, kadının kayınpederiydi.
-Ben aradım.
-Sorun nedir?
-Karı-koca kavgası. Bunlar birbirlerini yiyorlar. Alın götürün ne halleri varsa karakolda halletsinler.
Polis kadına sordu:
-Davacı mısınız?
-Hayır değilim.
Erkeğe döndü
-Siz davacı mısınız?
-Evet davacıyım.
Tekrar kadına döndü.
-O zaman buyurun karakola gidiyoruz.
-Ben karakola filan gelmiyorum.
-Gelmiyorum diye bir şey yok hanımefendi. Eşiniz davacıyım diyor. Gelmek zorundasınız.
-Ben gelmiyorum kardeşim. Zorla mı?
-Gerekirse zorla. Gelmiyorum diye bir şey yok.
Kadının ısrarla ‘’ Gelmiyorum. Beni götüremezsiniz ‘’ Demesi üzerine polis ‘’ Tek bir şartla gelmeyebilirsiniz. Eşiniz ‘’ Davacı değilim.’’ Derse.
Erkek, kucağına aldığı çocuğunun ağlamalarına dayanamadı.
-Tamam memur bey. Davacı değilim.
-Tamam o zaman. Biz gidiyoruz. Siz de sakinleşin lütfen. Bakın çocuğunuz da var.
Polis gitti.
Polis gider gitmez kadın daha da yüksek perdeden bağırıp çağırmaya başladı. Ben ‘’ Hasbinallah veni’mel vekil’’ Diyerek sinirden kudurdum adeta.
Bu arada komşunun kapısı güm güm vuruldu. Kafayı merdiven boşluğundan uzattığımda baktım kadının kız kardeşiydi kapıyı çalan.
Erkek içeriden ‘’Sen bu eve giremezsin.’’ Diye bağırsa da kadın kapıyı açıp kız kardeşini içeri aldı ve sonrasında üst katta kızılca kıyamet koptu.
Bir iki saniye sonra erkek, boğazında üç adet kanayan tırnak izi ve üzerindeki atleti, eşofmanı parça parça vaziyette bizim kapı önünde belirdi.
-Komşu çok özür dilerim. Telefonumun şarjı bitti. Senin telefondan polisi arayabilir miyim?
İçeri buyur ettim. Önce bir adım attı, sonra vazgeçti.
-Sağol amca. Bu saate, bu kılıkta içeri girmeyeyim. Doğru olmaz. Sen mümkünse telefonunu ver de polisi arayayım.
Telefonumu uzattım. Polisi aradı. Beş dakikaya kalmadan polis yine komşunun dairesi önündeydi.
Erkek üst kata çıktı polisi görünce. Polis sordu.
-Yine ne oldu?
-Gördüğünüz gibi...( Erkek üstünü başını gösterdi polislere )
-Peki davacı mısınız?
-Evet. Ayrıca evime zorla giren eşimin kız kardeşinden de davacıyım. Haneye tecavüz etti.
-Ev sizin mi kira mı?
-Kira.
-Kontrat kimin üzerine?
-Benim.
-Tamam anlaşıldı.
Kapıyı çaldılar. Kadın ve kız kardeşi kapı önünde belirdi. Her ikisinde de en ufak bir darp izi yoktu.
Polis kadına sordu:
-Siz davacı mısınız?
Kadın bu sefer ‘’ Davacıyım, beni darp etti.’’ Dedi ve karakola gitmeme konusunda ısrarcı olmadı.
Polis kadını polis arabasına atıp götürdü. Erkeğe de ‘’ Bekle, bir başka araba gelecek, seni de alacağız’’ Dedi. Kadının kız kardeşine hiç kimse bir şey demedi. O evine gitti. Sanki olayda hiç bir etkisi, katkısı yokmuş gibi.
Erkek, önce evine girip üzerine doğru dürüst kıyafet alıp giydi. Sonra baktım evin dış kapısı önünde sigara içiyor. Yanına indim.
-Hayırdır evlat. Nedir gece gece bu mesele?
-Ya abi sorma. Benim bacanakla önümüze çıkan bir iş fırsatını değerlendirmek için Isparta’ya gitmemiz gerekti. Her ikimiz de eşlerimize durumu söyledik. ‘’ Güle güle gidin. İnşallah olur’’ Diye dua ettiler arkamızdan. Isparta’ya gittik ama işimiz olmadı. Baktık Antalya’da benzer bir iş imkanı daha var. Bir saatlik yol alt tarafı’’ dedik ve Antalya’ya hareket ettik. Bunlara da telefonla Antalya’ya gideceğimizi bildirdik. Lakin nasıl bir evhama kapıldılarsa artık ‘’Siz Antalya’da Nataşalara gidiyorsunuz. Biz bu numaraları yemeyiz’’ Diye tutturdu baldız. Bu arada eşimi de doldurmuş. Olayın özeti bu.’’
-Peki gerçekten de Antalya’da Nataşalara filan gitmediniz mi?
-Abi çocuğumun ölüsünü öpeyim ki yok öyle bir şey.
Adamı çok tanımasam da çocuğu üzerine yemin etmeyeceğinden eminim. O derece bağlı ve seviyor çocuğunu.
-Çocuk dedin de. Eşin karakola gitti. Sen de gideceksin. Çocuğa evde kim bakacak?
-Abi, babam var ya evde.
-Hımm anladım. Allah yardımcınız olsun. İnşallah her şey düzelir.
Beş dakika geçmedi ki bir polis arabası daha geldi ve erkeği de alıp götürdü.
Sabah namazı vakti kapım yine çaldığında açtım, baktım karşımda erkek komşum.
-Abi çok özür dilerim. Işığınızın yandığını görünce rahatsız ettim bu saatte. Dün cep telefonumu burada unutmuşum sanırım.
-Aaa evet burada.
Telefonu verirken merakla sordum.
-Ne oldu?
-Ne olacak abi. 20 Gün evden uzaklaştırma cezası aldım
-Anlamadım. Polisi iki defa çağıran sen, Polisin ilk geldiğinde ‘’ Şikayetçi değilim’’ Diyen eşin. Gördüğüm kadarıyla asıl darp edilen sen ama ceza verilen de sen öyle mi?
-Aynen öyle abi. Şu anda benim burada bulunmam bile suç aslında.Çünkü eşimin olduğu bir mahale beş yüz metreden fazla yaklaşırsam ve eşim şikayet ederse aynen hapse giriyorum.
-Yahu bu nasıl iş böyle. Polis geldiğinde eşinde en ufak bir darp olmadığını, buna rağmen senin boynundan kanlar aktığını, üstünün başının yırtık olduğunun görmedi mi? Polisi şahit gösterseydin ya.
-Bunları dedim abi. Polis şahitlik edemezmiş.
-Eee seni evden uzaklaştırmalarının sebebi ne?
-Eşimi darp etmişim. Karakolda öyle dedi.
- Peki sen demedin mi ‘’Asıl darp edilen benim. Şikayetçi olan benim.’’ Diye.
-Dedim ama benim ifademi sadece on beş dakikada alıp bir sayfa kağıt harcayan polis, eşimin ifadesini iki buçuk saatte alıp on beş sayfa harcadı o ifadeye.
-Peki şimdi başbaşayız. Söyle bana. Eşine vurdun mu hiç?
Acı acı tebessüm etti.
-Abi bir bana bak, bir de eşime. İkimizi de biliyorsun. Ben eğer eşime tek bir yumruk ya da tokat atmış olsaydım şu anda o hastanede, ben hapishanede olur muydum olmaz mıydım? Ona vurmak istemedim değil ama hem evladımı düşündüm hem de kanunlardan çekindim. Vurmadığım halde ceza aldığıma göre vursam kesin hapisteydim ve güç bela bulduğum işimden de olurdum. O yüzden sadece kendimi savundum ama dokunmadım bile.
Haklıydı. Yumruk veya tokadının rüzgarıyla bile eşini hastanelik edebilirdi.
-Polise demedin mi bunları?
-Dedim ama ne dersem diyeyim bana ‘’ Geç bunları. Eşini darp ettin mi etmedin mi onu anlat.’’ Dediler. Kız kardeşinin evime zorla girmesi ve bana saldırması olayını ise hiç kaale almadılar bile. İfademde o hususla ilgili tek bir satır bile yazmadılar. Benim ifademin hiç bir kıymeti harbiyesi yokmuş. Esas olan kadının beyanıymış.
-Eee şimdi ne yapacaksın? Gidecek bir yerin var mı? Paran pulun var mı?
-Şimdi babamı da alıp gideceğim. Nereye gideceğimi ben de bilmiyorum zira yanında kalabileceğim hiç kimsemiz yok. Sanırım evsizler yurdu var oraya gideriz. Zira cebimde sadece elli lira para var. Babamda da en fazla yirmi lira vardır. Bu parayla otele filan gidilmez. Maaş alana kadar simitle çayla idare edeceğiz artık.
Aksi gibi bende de hiç para yoktu ona vermek için. Hem verseydim de kesin almazdı.
-Allah yardımcın olsun evlat. Çok şükür ki aklı başında bir delikanlısın da yanlış bir şey yapmadın.
-Yapmasına yapmadım ama hani aklımdan geçmedi değil, ‘’ Madem öyle şöyle güzelce haşatını çıkartayım, hatta geberteyim de hiç olmazsa suçlu yere ceza çekeyim.’’ Diye.
-Aman Evlat. Aman ha...Sil aklından o düşünceleri.
-Sildim zaten abi ama şunu bil ki bu ‘’ Kadının beyanı esastır meselesi ‘’ ülkemizde zaten var olan kadın cinayetlerini azaltmayacak, tam tersine çoğaltacak. İnsanın gırtlağına geliyor yani. Haklı ve haksızın ayırt edilemediği bir sistem bu ülkede kadın cinayetlerini önlemez, aksine arttırır.
Sanırım haklıydı. Erkeğin kafadan suçlu muamelesi gördüğü, ifadesinin bile doğru düzgün alınmadığı bir sistem maalesef pek çok kadın cinayetine gebeydi.
YORUMLAR
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Sevgili Sami hocam bir kadın olarak bu duruma üzüldüm.
Kaleminize sağlık
Saygılarımla.