- 1169 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANLATIM BOZUKLUKLARI
ANLATIM BOZUKLUKLARI
Anlatım bozukluğu, anlatılmak istenen bir ifadenin bozuk bir şekilde ifade edilmesidir.
A) Anlam bakımından bozukluklar:
1. Gereksiz sözcük kullanımı.
2. Söz dizimi yanlışlığı.
3. Anlamca çelişen sözlerin bir arada kullanılması.
4. Sıralama ve mantık yanlışlığı.
5. Anlam belirsizliği.
B) Dil bilgisi bakımından bozukluklar:
1. Özne-yüklem uyuşmazlığı
2. Özne Eksikliği
2. Nesne Eksikliği
3. Tümce Eksikliği
4. Yüklem, Ek eylem, Eylemsi Eksikliği
5. Tamlama yanlışlıkları
Ek yanlışları
Çatı uyuşmazlığı
* Gereksiz Sözcük Kullanımı:
Bir cümlede anlamdaş sözcüklerin bir arada kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozukluğudur.
Bu sınavı kazanmak için istekli ve arzulu olmalısın.
Bu cümlede istekli ve arzulu kelimeleri aynı anlamı ifade etmektedir. İkisini birden kullanmak anlatım bozukluğudur.
Pazar esnafı yüksek sesle bağırarak ürünlerini satmaya çalışıyordu.
Bağırmak zaten yüksek sesle yapılan bir eylemdir. Alçak sesle bağırılmaz. Ancak pazar esnafının o gün her zamankinden daha farklı bir sesle bağırdığını anlatmak istiyorsak “gırtlağını yırtarcasına bağırarak ürünlerini satmaya çalışıyordu” diyebiliriz. Aynı şeklide “kulakları sağır edercesine bağırarak” diyebiliriz. Her iki anlatımda da normal bir bağırma eyleminin dışında bir durum olduğu anlaşılıyor. Ancak yüksek sesle bağırarak dersek, sıra dışı bir durumdan değil sadece bağırma eyleminden bahsetmiş oluruz. Bu da gerekli bir durum değildir. Okur zaten bağırma eyleminin yüksek sesle yapılacağını bilir.
Beklenmedik bu sürprizinle beni hazırlıksız yakaladın.
Evet, bu cümlede de anlatım bozukluğu vardır. Sürpriz zaten beklenmedik bir olaydır. Ekstradan bunu belirtmek gerekmez. Ancak sürprizin yarattığı tesiri sadece sürpriz kelimesi yansıtamıyorsa ve kuvvetlendirmek istiyorsak, eğer roman veya öykü bu kuvvetlendirmeye ihtiyaç duyuyorsa, beklenmedik sürpriz demeyiz de “kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bu sürprizin beni çok şaşırttı” diyebiliriz.
Eski nişanlım çok neşeli ve şen biriydi.
Bu cümlede neşeli ve şen aynı anlamdadır. İkisini birden kullanmak gereksizdir.
* Yanlış anlamda sözcük kullanımı:
Köyümüzün çorak arazisine çok sayıda çam fidanı ekeceğiz.
Bu cümledeki “ekeceğiz” yanlış kullanımdır. Doğrusu “dikeceğiz olmalıdır. “Ekmek” sıfatının sözcük anlamı “Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek”tir. O halde çam fidanı ekilmez, dikilir.
Derslerine düzenli bir şekilde çalışması, istediği üniversiteyi kazanmasına yol açtı.
Katkıda bulundu yada veya sağladı demek daha doğrudur. Yol açmak olumsuz bir ifadedir.
Fabrika artıkları çevreye zarar veriyor.
Bu cümlede artıkları kelimesi hatalı kullanımdır. Atıkları olması gerekir. Aynı kökten gelse de kullanım farkları mevcuttur.
Senin sayende işe geç kaldım.
Bu cümlede olumsuz bir anlam vardır ancak “sayende” sözcüğü olumlu bir kelimedir. Dolayısıyla bu cümle sayende kelimesi ile kurulamaz. Senin yüzünden işe geç kaldım, denilebilir.
Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanımı:
Fırsat buldukça hastanede yatan annemi ziyaret etmeyi ihmal etmezdim.
Doğrusu: Hastanede yatan annemi fırsat buldukça ziyaret etmeyi ihmal etmezdim.
Bu aralar sık sık onunla tanıştığımız sahile gidiyorum.
Doğrusu: Bu aralar onunla tanıştığımız sahile sık sık gidiyorum.
Alınan bu karar, savaşta askerin daha çok ölmesine yol açtı.
Doğrusu: Alınan bu karar, savaşta daha çok askerin ölmesine yol açtı.
ANLAMCA ÇELİŞEN SÖZLERİN BİR ARADA KULLANIMI:
Kardeşim bu saatte kesinlikle gelmiş olabilir.
Eminim sana bir hediye almış olabilir.
Otobüsümüz, yaklaşık olarak tam üç saatte İstanbul’a vardı.
Aşağı yukarı tam on sekiz yaşındaydı.
Not: Bir yazar karakterini konuştururken bu tip anlatım bozukluklarına başvurabilir. Karakterin yapısı, psikolojisi bu tip konuşmaları gerektiriyorsa elbette yazar bu tip anlatım bozukluklarına başvuracaktır.
SIRALAMA VE MANTIK YANLIŞLIĞI:
Trafik kazsında her yıl birçok insanımız hayata veda ediyor, hatta sakat kalıyor.
Annem su içmeyi öyle severdi ki değil bir saat, bir gün bile susuz kalamazdı.
Salonun arka tarafından sesimi duyamayanlar, lütfen el kaldırsınlar.
ANLAM BELİRSİZLİĞİ:
Yurt dışına gittiğinden haberimiz bile yok.
Kimin? Senin mi? Onun mu? Belirsiz. Zamir eksikliği var. Cümlenin başına senin veya onun getirilmeli ki cümle anlaşılır olsun.
Elbette romanda veya öyküde konunun gelişimi itibariyle kimden bahsedildiği belliyse bu cümle kullanılabilir.
Kalemini biraz ben kullanabilir miyim?
Senin mi? Onun mu?
Bazı cümleler yapısından dolayı iki anlama gelecek şekilde anlaşılabilmektedir. Bu cümlelerde de anlam belirsizliği vardır.
Örnek: Müzik dinlemeyi, kardeşimden çok severim.
Bu cümle belirsizdir. Cümleyi söyleyen kendisinin müzik dinleme tutkusunun kardeşinden üstün olduğunu, müzik dinlemeyi kardeşine tercih edeceğini mi söylüyor yoksa kendisinin müzik dinleme tutkusunun, kardeşinin müzik dinleme tutkusundan daha yoğun olduğunu mu söylüyor?
Elbette konunun gelişinden hangisi olduğu anlaşılıyorsa bu cümle kurulabilir.
Örnek: Kardeşini dün yolda gördüm.
Kimin kardeşiniz? Senin mi onun mu? Bu cümle tek başına değerlendirilirse bir anlatım bozukluğudur. Ancak roman içinde gidişata göre bir anlam bütünlüğü varsa kullanılabilir.
DİL BİLGİSİ BAKIMINDAN BOZUKLUKLAR:
Anlatım bozuklukları:
Cümlelerin dil bilgisi acısından ya da yapısal yönden de düzgün, doğru ve anlaşılır olması gerekir. Bu özellikler oluşmadığı takdirde dil bilgisi yönünden anlatım bozuklukları meydana gelir. Şimdi dil bilgisi yönünden meydana gelen anlatım bozuklukları nelerdir, ayrıntılarda neler var onları sırasıyla görelim:
1_ Özne –yüklem uyuşmazlığı
A) Tekillik –çoğulluk uyumu
1. Özne, insansa ve çoğul eki aldıysa;
Yüklem, tekil veya çoğul olabilir.
ÖR: Öğrenciler, okula doğru yürüyor. Öğrenciler okula doğru yürüyorlar. İkisi de doğru. Çünkü insanla ilgili. Özne “öğrenciler” ve insan ile ilgili.
2- Özne insan dışında bir varlık ya da kavramsa, çoğul da olsa yüklem tekil olur.
Gözlerim, çok okuduğumda yaşarıyor.
Gözlerim, çok okuduğumda yaşarıyorlar. (yanlış)
Özne - insanın dışındaki bir varlıktan oluşuyorsa yüklem tekil olmalıdır.
3- Özne anlamca çoğul sözcüklerden oluşuyorsa yüklem tekil olur.
Herkes, maçın bitmesini bekliyor.
Herkes, maçın bitmesini bekliyorlar. (yanlış)
Hiç kimse sorduğum adresi bilemedi.
Hiç kimse sorduğum adresi bilemediler. (yanlış)
Uyarı:
Saygı ve alay bildiren cümlelerde özne, tekil de olsa yüklem çoğul olabilir.
Beyefendi, kimseyle görümsek istemiyorlar.
Küçük bey henüz uyanmadılar.
Beyefendi, kimseyle görüşmek istemiyorlar. Burada beyefendi saygı anlamında kullanılmış yüklem normal şartlarda tekil olarak kullanılması gerekirken istemiyorlar şeklinde ler, lar eki saygı anlamında kullanıldığından dolayı burada özne-yüklem açısından bir uyumsuzluk söz konusu değildir.
Küçük bey henüz uyanmadılar. Burada da aynı durum söz konusu yüklem ler, lar eki alacak biçimde kullanılabilir. Normalde “küçük bey henüz uyanmadı” şeklinde kullanım doğrudur, ancak burada saygı, sevgi söz konusu olduğu için -ler ekini alacak şekilde kullanılmış oluyor.
Kişileştirme sanatının olduğu cümlelerde yüklem çoğul olabilir.
Yapraklar, ağaçlarla vedalaşıyorlar.
Martılar, sen gidiyorsun diye ağlıyorlar.
İnsanın dışındaki varlıklarda yüklem tekil olmalı. İşte burada cümlede teşhis sanatına başvurulmuşsa, kişileştirme yapılmışsa, yüklem çoğul olarak kullanılabilir.
Yapraklar, insanın dışında çoğul özne olarak kullanılmış. Ağaçlarla vedalaşıyorlar. Burada bir teşhis sanatı var. Teşhis sanatı olduğundan dolayı -ler ekinin kullanılması anlatım bozukluğu nedeni değildir.
Martılar, insanın dışında bir varlıktır. Sen gidiyorsun diye ağlıyorlar, diyerek insani bir özellik katılıyor.
Yüklem yine teşhis sanatından dolayı çoğul olarak kullanılmış bu tür cümlelerde her hangi bir anlatım bozukluğu söz konusu değildir.
İnsana ait özelliklerin insanın dışındaki varlıklara verilmesiyle teşhis sanatının oluştuğu cümlelerde yüklem çoğul olarak kullanılabilir.
KİŞİ UYUMU:
Kişi zamirlerinin kullanımında yüklemlerin almış olduğu kişi ekleriyle kişi zamirleri arasında özne ve yüklem açısından bir uyum olmalıdır.
1. Özne grubunda birinci kişi (ben–biz) yanında, ikinci kişi (sen–siz) veya üçüncü kişi (o-onlar ) zamirleri varsa yüklem “birinci çoğul (biz)” olur.
Yarın sen ve ben uzaklarda olacağız.
Yarın sen ve ben uzaklarda olacağım. (yanlış)
Dün ben ve o, sinemaya gittik.
Dün ben ve o sinemaya gittim. (yanlış)
2. Özne grubunda ikinci kişinin (sen-siz) yanında, üçüncü kişi (o-onlar) varsa yüklem “ikinci çoğul (siz)” olur.
Sen ve o, çabucak yanıma gelin.
Sen ve o, çabucak yanıma gelsin. (yanlış)
Siz ve onlar, ilk otobüse bineceksiniz.
Siz ve onlar, ilk otobüse binecekler. ( yanlış )
2- Özne grubunda birden fazla üçüncü kişi (o-onlar ) varsa yüklem “üçüncü tekil ( o ) ya da “üçüncü çoğul (onlar)” olur.
O ve onlar, yemekhaneye gidebilir.
O ve onlar, yemekhaneye gidebilirler.
Her iki kullanım da doğrudur. İster yüklemi tekil olarak kullanalım, isterse çoğul olarak kullanalım. Bu bir anlatım bozukluğu ya da kişi uyumsuzluğu meydana getirmez.
OLUMLULUK - OLUMSUZLUK UYUMU:
Olumluluk - olumsuzluk uyumunda herkes, hiç kimse gibi zamirlerin ön planda olduğunu belirtelim. Burada bu uyumsuzluk sıralı cümlelerde görülür. Normal şartlarda kimse, herkes sözcükleriyle ilgili basit cümle kurduğumuzda kimse sözcüğünde özne durumu söz konusu olduğunda yüklemin olumsuz olması gerekiyor, yani kimse sözcüğünün özne olduğu cümlelerde yüklem olumsuzdur.
Kimse burayı beğenmemiş.
Herkes sözcüğü özne olduğunda herkesle kurulan cümlelerde ise herkes özne olduğunda yüklem olumlu olmalıdır.
Herkes burayı beğenmiş.
Sıralı cümle özelliği gösteren cümlelerde ise daha da dikkatli olmak gerekir.
Örnek:
Herkes zili bekliyor, dışarı çıkmıyor. (yanlış)
Herkes zili bekliyor, kimse dışarı çıkmıyor. (doğru)
Kimse yemek yememiş, çok acıkmış. (yanlış)
Kimse yemek yememiş, herkes çok acıkmış. (doğru)
ÖZNE EKSİKLİĞİ:
Her hangi bir cümlede özneyle ilgisi olmayan bir sözcük veya sözcük grubu öznenin yerine geçer ve bu durum özne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğuna neden olur.
Örn:
Eleştirmenler, bu yapıtın niteliksiz olduğunu söyledi ve bir daha basılmadı.
Bu bir bağlı cümledir. Söyledi, basılmadı… Cümleyi inceleyelim: söyleyen kim? Eleştirmenler, bu cümlenin öznesi. Bu bir bağlı cümle olduğu için özne bu durumda ortaktır. Eğer, bir özne daha koymazsanız cümle söyle olur: Eleştirmenler söyledi ve eleştirmenler bir daha basılmadı, gibi bir anlam meydana geliyor. Yani özne ile iglisi olmayan bu bölüm için eleştirmenler sözcüğü öznenin yerine geçmiştir bu durum anlatım bozukluğuna neden olmuştur.
Cümlenin doğrusu şöyle olmalı: Eleştirmenler bu yapıtın niteliksiz olduğunu söyledi ve bu yapıt bir daha basılmadı.
NESNE EKSİKLİĞİ:
Çocuklara her zaman hediyeler alır, sevindirirdi.
Cümle bu haliyle yanlıştır. Doğrusu iki şekilde olabilir: “Çocuklara her zaman hediye alır, onları sevindirirdi” ya da Çocuklara her zaman hediye alır çocukları sevindirirdi.”
TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ:
İnsanları sever, her işlerinde yardımcı olurdu.
Cümle bu haliyle yanlıştır. Doğrusu, “İnsanları sever, her işlerinde onlara yardımcı olurdu.” Biçiminde olmalıdır.
YÜKLEM EKSİKLİĞİ:
Bu yaz Türkiye’ye gelmeyi düşündüğünü ve bizden kendisine yardımcı olmamızı rica etti.
Cümlede yüklem eksikliği vardır. Tek yüklem cümleye yetmemektedir. Doğrusu şöyle olmalıdır:
“Bu yaz Türkiye’ye gelmeyi düşündüğünü söyledi ve bizden kendisine yardımcı olmamızı rica etti.”
EK EYLEM VE EYLEMSİ EKSİKLİĞİ:
Edebiyatçı ya da edebiyattan hoşlanıyorsanız bu kitap fuarına gelmelisiniz.
Cümle bu haliyle anlamsızdır. Doğrusu şu şekilde olmalıdır, “Edebiyatçıysanız ya da edebiyattan hoşlanıyorsanız bu kitap fuarına gelmelisiniz.”
TAMLAMA YANLIŞLIKLARI:
Öğrenciler, okuduğum şiiri çok beğendi, bana şairini sorup duruyorlar.
Yukarıdaki cümlede bulunan tamlama yanlışlığı belki de en sık kullanılan anlatım bozukluklarından biridir. Dilin akışkanlığı ve kulağı tırmalamaması bu anlatım bozukluğunu diğerlerinden ayırır. Çok sık kullanılsa da hatalıdır ve cümlenin doğrusu şu şekilde olmalıdır: Öğrenciler okuduğum şiiri çok beğendi, bana okuduğum şiirin şairini sorup duruyorlar.
EK YANLIŞLIKLARI:
Sanatçıların, yaşadıkları toplumla sırt çevirmeleri yapıtlarının inandırıcılığını etkiler.
-la eki yanlış kullanılmıştır. Doğru cümle: Sanatçıların, yaşadıkları topluma sırt çevirmeleri yapıtlarının inandırıcılığını etkiler, şeklinde olmalı. İSMAİL MALATYA (UZMAN TÜRKÇE ÖĞRETMENİ)