Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy
@gulum-camlisoy

BEN DE ÖĞRETMENDİM

23 Kasım 2019 Cumartesi
Yorum

BEN DE ÖĞRETMENDİM

14

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

870

Okunma

BEN DE ÖĞRETMENDİM

BEN DE ÖĞRETMENDİM



Korunaklı bir dünyanın müridi illa ki sevgi bir de dokunulmazlığı sevginin ve ceketimin önünü ilikliyorum elbette ayağımda yüksek topuklu ayakkabılarım lakin çamura batmış şekilde değil yeni oldukları ayağımda çamurdan bir bulamaç eşlik etmekte ve geç kalma ihtimalini bertaraf etmek adına üstelik düşme tehlikesi ile restleşirken kan ter içinde varıyorum ilk görev yerimin kapısına.
Görev aşığı bir mizansende saklı ve de kayıtlıyım işte üstelik kendimi bildim bileli.
Hangi görev verildiyse şahsıma: evvela iyi ve terbiyeli bir kız çocuğu, evlat başlığı altında sevginin doyumsuzluğunda üstelik evin ilk ve tek kız çocuğu derken eklenen yeni bir unvan: öğrenci kimliğime âşık olduğum akabinde canım sınıf öğretmenimi yüreğime yerleştirdiğim derken sınıf arkadaşlarım ve toplum nezdinde güzel vasıflarla donanmak adına görev aşığı kimliğim.
Süreç ilerlerken eklenen yeni sıfatlar nihayetinde donanımlı bir üniversite öğrencisi akabinde mükemmel bir çalışan ve görev yaptığım bankada koşulsuz sahiplendiğim işim ve iş planım elbette yükümlülüğüm ve sorumluluğum günbegün artarken.
Gizli özne olmadığım zamanlar ve jet hızıyla kariyer basamaklarını tam çıkacakken…
Gerisi elbette gelecekti lakin hayallerim eşlik etti görev aşkıma ve içinde bulunduğum şartlar her ne kadar mükemmel ve maddi anlamda müstesna rakamlarla süslenmişken maaş bordrom ve işte küçük kıyamet koptuğunda aklımın başımdan gittiği ne de olsa İşletme çıkışlı bir bankacı olmakla şereflendirilmişken aklıma ektiğim umut tohumları…
Her şey pembe idi işte ve gök de pembe ve yürüdüğüm yolda adeta kırmızı bir halı sermişti evren ve Tanrı ve yorulduğum yere illa ki köprü kuruluyordu.
Hangi yıl ya da neyin yıl dönümüydü ki? Ve ben mikado çöpleriyle oynadığım günlere geri gidip yeni bir oyun sahası yarattım kendime ve evet, ben dünyaya bankacı olmak için gelmemiştim.
Sayısını hatırlamadığım sayısız bankaya yine sayısız engel aşıp ışınlanıyordum ne de olsa bankacılığın altın çağıydı ve yabancı dilimle diplomamla bayağı sükse yapıyordum sınıf arkadaşlarım gibi ve asla da gocunmuyordum iş arayışımdan ve her nasılsa aklımdaki tek düşünce; mükemmel bir iş ortamında mükemmel iş arkadaşlarımla oluşturacağım eşsiz dostluklar ve…
Gerisi hem vardı hem de yoktu ne de olsa plazalarda hüküm süren kimliğim ile örtüşmüyordu duygularım ve ben her ne kadar işime aşık olsam da mutluluk denen sarkaç aleyhime çalışıyordu.
Disiplinliydim.
Aşırı meşakkatli.
Ve yüksek rakamların telaffuz edildiği bir saha hani altın bileziğimle bayağı da başarılı olacağım su götürmez bir gerçekti ama ihmal ettiğim ruhumun huzursuzluğu idi asla da çok çalışmanın yeterli olmadığı ve gayretimle sebat edip de derken mevsimler değişti derken insanlar değişti ve çalıştığım nice bankada değişen adıydı çalıştığım yerin ve farklı insan kaynaklarının onayından geçerken kendimden geçtiğimi yeni fark etmiştim.
Uzatmıyorum ama insan sevgimle uyuşan bir ortamın sahibesi değildim hem öğrenmeyi seviyordum hem de öğretmeyi lakin bana tanınan hak; beyaz yakalı bir çalışan olup asla yargılamamaktı düzeni. Düzene ters düşmesem de huzursuzluğum ivme yaptı ve nihayetinde kocaman bir nokta koydum: bu, ben olamazdım ve ben o plazaya ait değildim ne de diplomamın hakkını vereceğim bir işte de mutlu olamayacağımı anlamıştım.
Yirmili ve otuzlu yaşlar üstelik sınırsız hayallerim ve maddi beklentimi ve kariyer planlarını kenara attım elbette insan kaynaklarına sunduğum istifa dilekçemle ve sordu bana yetkili hatta yetkililer: ’Neden?’’
Özgürlüğümü ilan etmekti tek gerekçem ve özgürce uçacağım okul koridorlarında vatanına, milletine hayırlı bir öğretmen olmak.
Azımsanan hayallerim beni en yüksek tepeye ve de rakıma taşımıştı ve ben öğretmen olmak adına yeniden döndüm amfilere.
Süreç ilerlerken ve bana öğretmen hakkı tanınmışken bir an evvel işe girişmeliydim ve ücretli öğretmen olarak çalışacağım okulda buldum kendimi.
Canım İstanbul’umun merkeze uzak bir ilçesi ve oldukça fazla ders açığının olduğu: hem İngilizce hem matematik ve işte bana tanınan yeni bir şans gerçi atanma şansımı yitirmiştim ama-ne de olsa birkaç ay gecikme ile MEB’na baş vurmuş ve evraklarım geri dönmüştü-öğretmenlik yapmam da çok mümkündü sonuçta formasyon almıştım ve tüm bilgimi ve sevgimi sunmak için bana bir şans vermişti okul müdürü.
Adı dün gibi hatırımda ve kim bilir hangi cennet köşesinde çalışıyor ilk görev yaptığımın okulun müdürü?
Babacan bir ses tonuyla nasıl da sahip çıkardı öğretmen arkadaşlarına ve sık sık uyarırdı beni:
‘’Gülüm Hocam, bu kadar acele etmenize gerek yok hem daha ders zili de çalmadı.’’
Ya da:
‘’Bari teneffüste dinlenin hocam.’’
Çocuklarımı çok seviyordum ve şehrin ortasında bir köy okulu havasında Feride olma şansı vermişti bana Yaratan ve ben neredeyse cepten para ödüyordum: hem ulaşım hem yemek hem de okula elimden geleni yaparken hayatımın da en güzel zamanlarını yaşıyordum.
Neredeyse tüm okulun yabancı dil dersine giriyordum ve hayatımda gördüğüm en şirin en insan canlısı insanlardı her gün yeniden aşık olduğum mesleğim ve öğrencilerim ve öğretmen arkadaşlarım.
Ve soruyorlardı bana neler yaptığımı ve ben anlatıyordum büyük bir iştahla ve şaşırdıklarını asla saklamıyorlardı ne de olsa popüler bir mesleği kapı dışarı etmiş kendimi eğitime adamıştım gerçi kadrolu öğretmen olarak çalışma hakkımı yitirmiştim ama…
Ne fark ederdi ki?
Çok şey fark ederdi ve ben bunu çok geç anlayacaktım.
Hiçbir sosyal güvencem yoktu ve ben tabiri caizse bir hayalin peşinden gidiyordum.
En güzelini vermek boynumun borcuydu ve ben her gün yeniden doğuyordum ve her gün mesleğimden aldığım tat daha da artıyordu.
Şaşkın mizacımla ve çocuk sevgimle ve öğretmenlik mesleğinin güzellikleri ile denizler gibi kabarıp t/aşıyordum zorlukları.
Şarkılardan tutun da öykülere kadar hatta girdiğim matematik dersinde oyun eşliğinde onlara matematiği sevdirmişken.
Paylaşmak istediğim o kadar çok şey vardı ki babamla: hani, ömrünün kırk yılını öğretmen olarak geçiren edebiyat öğretmeni bir babanın kızı lakin ona ancak dualarımda ve rüyalarımda ulaşıp anlatıyordum ve ondan bir geri dönüm alamadığım için kendimi elimden gelince yetiştirmeye ve mesleğimin hakkını vermeye çalışıyordum.
İstanbul’da yaşadığım halde okula gidip gelmek bayağı yorucuydu ve ne çok vasıtaya biniyordum sabah karanlığında uyanıp yollara düştüğüm.
Ne fark ederdi ki?
Hem ben öğrencilik hayatım boyunca ders çalışmak için her sabah erkenden uyanıp da derslerimi hatmederken…
Öğrenmekti sevdam şimdi de öğretmek.
Artık ben bir öğretmendim üstelik geleceğimi düşünmeden mesleğimden ödün verip yeni bir mesleğe aşkla soyunduğum.
Çocuklarımla çok mutluyduk ve asla da eski iş arkadaşlarımı aklıma getirmiyordum ve hesabıma düzenli yatmayan bir maaşı da mademki reddetmiştim iyi de ne önemi vardı ben aşkla çalışırken ve hayata da sıkı sıkı tutunmuşken.
Rabbimin bana açtığı bir kapıydı gerçi aklım başıma çok geç gelecekti ama.
Aylar su gibi geçti zaman aktı gözlerimden ve uyku da aksa gözlerimden içim ferahtı ve vicdanım çok rahat.
Ama içi rahat olmayan biri varsa o da annemdi çünkü ben gözü açık bir düş görüyordum ve tek açılımım görev aşkıyla asla da geleceğime yatırım yapmadan çalışmaktı ne de olsa sosyal güvence denen olgunun önemini henüz fark edememiştim ta ki okul müdürüm üzgün bir ses tonuyla beni odasına çağırmışken:
Ve mutlu bir şekilde girdim odasına ve başladım son olanları anlatmaya artık hangi öğrencimse kendimce yardım gayretimle ona bir dünya vermem gerektiğini kabullenmişken iyi de tek başıma kaç öğrenciye yeterdi gücüm elbette maddi anlamda ama manevi yönden elimden gelenin fazlasını yapıyordum ve yapacaktım da lakin:
‘’Hocam, üzgünüm çok üzgün.’’
Yoksa öğrencilerimden birine bir şey mi olmuştu?
Hani, geçen hafta kolunu kıran Murat yoksa Sema mıydı annesinin rahatsızlığından dolayı devamsızlık yapan?
Belki de sınıflardaki ihtiyaçlardı okul bütçesini zorlayan…
‘’Herkes ve her şey yolunda, değil mi hocam?’’
‘’Pek değil.’’
Devamı vardı bu konuşmanın üstelik müdürün tedirgin sesinde balyoz gibi indi başıma cümleler:
‘’İngilizce öğretmeni atandı okulumuza ve ne yazık ki; derslere sizin yerinize o girecek ve biliyorum hevesinizi ve nasıl mutlu olduğunuzu. Ben, ben…’’
Aslında bu, beklediğim bir şeydi ama aklımdan da uzaklaştırdığım hem ne hakkım vardı ki hak iddia etmeye? Ne de olsa kadrosuz çalışıyordum bir nevi gönüllü öğretmen olarak tüm okulu tavaf ediyordum neredeyse.
Gerisini getirmek çok zor oldu: hem benim için hem de öğrencilerim adına çünkü mükemmel bir bağ geliştirmiştik ve o son günüm okulda kâh güldük kâh ağladık her sınıfımla ve her bir öğrencimle.
Kendi aralarında bir tiyatro oyunu organize ettiler üstelik saatler içerisinde rollerini de ezberleyip sınıfın ortasında muhteşem bir tiyatro oyunu sergilediler ve halay çektiğimiz dün gibi aklımda ve tüm o şarkılar hem benim öğrettiklerim hem de onların söylediği türküler gözyaşları içerisinde.
Hayatımda gerçek sevgiyi ilk kez tattığım canım okulum benim ve ismi hala yüreğimde ve zihnimde kazılı:
Şehit Er Yıldıray Biroğlu İlköğretim Okulu.
Cümbür cemaat de uğurladılar beni o gün son kez otobüs durağına kadar ama aklım ve ruhum asla bana geri dönmedi.
Sonrasında sayısız devlet okulunda ücretli olarak İngilizce derslerine girdim elbette kadrolu öğretmen atanana dek.
Nihayetinde özel sektörde çalıştım ama ben o tadı asla alamadım çünkü ben bu dünyaya yanlış zamanda gelmiştim ve de yanlış bir konumda bulunuyordum.
Ait olduğum yer illa ki çok uzaklarda bir köy okuluydu ve babamın mesleğini deneylemek benim için hiç de kolay olmadı belki de zor değildi ve anlamıştım öğretmenliğin nasıl meşakkatli bir iş olduğunu. İşten öte bir gönül işçiliği idi ve yüreğin sarkacına eşlik eden sevgi ibaresi ile öğretmenlerin hakkının asla ödemeyeceğini anlamıştım ve babama ve tüm öğretmenlere duyduğum saygı ve sevgi dağları aştı ve ben sınırlarımı aşıp bir hayalimi kısa süreliğine de olsa yaşamıştım.
Öğretmenler gününüz kutlu olsun, sevgili öğretmenlerim ve ben de bu güzelliği kısa süreliğine de olsa yaşadığım için mutluyum bir o kadar buruk.
Sevgilerimle sevgili öğrencilerim, sizleri asla unutmayacağım.

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ben de öğretmendim Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ben de öğretmendim yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEN DE ÖĞRETMENDİM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Aygün Deniz
Aygün Deniz, @aygun-deniz
24.11.2019 16:56:27
Sevgili Gülüm, duygulu bir yazını bambaşka duygularla okudum.Seni çok takdir ettim.Senin de öğretmenler günün kutlu olsun.Sevgimle her zaman.
Mehmet Aluc-Kul Mehmet-
Mehmet Aluc-Kul Mehmet-, @mehmet-aluc-kul-mehmet
24.11.2019 16:51:30
Maşallah kardeşime canım öğretmenime ellerinizden öperiz,öğretmenler gününüz kutlu olsun,selamlarımla.
BEYAZ CADI
BEYAZ CADI, @beyaz-cadi
24.11.2019 16:15:47
Çok güzel ve etkileyici bir yazı okudum sayenizde.Gözlerim dolarak hissettim duygularınızı.Size hayranlığım daha da arttı.Kutlarım yüreğinizi.Sevgiler
Lütfiye_Çanacık
Lütfiye_Çanacık, @lutfiye-canacik
24.11.2019 12:10:02
Şehit Er Yıldıray Biroğlu İlköğretim Okuluna her baktığımda Gülüm Hanımın emeğini, fedakarlığını, varlığını hiçbir zaman unutmayacağım bir hatırat bıraktınız bana yanıbaşımda. Çok teşekkür ederim Gülüm Hanım, tevafuk oldu. En içten dileklerimle kutluyorum, Canım canım Gülüm öğretmenim❤️

Dünyanın ilk öğretmeninden ve henüz çiçeği burnundaki öğretmenlerimizin, vefat eden, emekli olan ve görevine devam eden tüm öğretmenlerimizin 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ'nü kutlar, ölenlere rahmet, yaşayanlara sağlıklı, hayırlı uzun ömür ve başarılar dilerim.

Sevgi ve saygılarımla
Lütfiye_Çanacık
Lütfiye_Çanacık, @lutfiye-canacik
24.11.2019 12:09:38


Lütfiye_Çanacık tarafından 11/24/2019 12:15:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Lütfiye_Çanacık
Lütfiye_Çanacık, @lutfiye-canacik
24.11.2019 12:09:14


Lütfiye_Çanacık tarafından 11/24/2019 12:15:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
HASAN ÇAPRAZ
HASAN ÇAPRAZ, @hasancapraz
23.11.2019 23:12:06
10 puan verdi
İnsan mutsuz olduğu işi yapmamalı,,,bende uzun süre memurluk yaptım ve kendi isteğimle ayrıldım,,,

Güzel kalbinle sen en güzel öğretmensin

Öğretmenler gününü kutlar,,şair ve yazar kimliğnle yeni hayatında başarılar dilerim

selamlar,sevgiler,saygılar

iyi akşamlar
İDRİS ÇETİN
İDRİS ÇETİN, @idriscetin
23.11.2019 21:09:24
10 puan verdi
Öğretmenler gününüz kutlu olsun, sevgili öğretmenlerim ve ben de bu güzelliği kısa süreliğine de olsa yaşadığım için mutluyum bir o kadar buruk.
Sevgilerimle sevgili öğrencilerim, sizleri asla unutmayacağım.
Duygulu bir yazı okudum. Bir öğretmen olarak tebrik ederim. Duygularımızın tercümanı oldunuz.
Etkili Yorum
gülkedisi
gülkedisi, @gulkedisi
23.11.2019 21:01:28
Öğretmenlik mesleğine örnek bir öğretmen olarak kısa da olsa çalışmışsın; ne şanslıymış o öğrencilerin. Seni asla unutmazlar ve umarım diğer öğretmenlerde ders almıştır sizden.
Her meslekte olduğu gibi biz öğretmenlerde de isteksiz mesleğini yapanlar var...
Öğretmen öğreten, yol gösteren olduğuna göre sen bizlerinde öğretmenisin sevgili Gülüm...
KUTLUYORUM seni tüm içtenliğimle...

Sonsuz sevgimle...
ÖNDER34
ÖNDER34, @onder342
23.11.2019 20:53:46
10 puan verdi
emeğine kalemine yüreğine sağlık selam ve saygılar
KalbiHazan
KalbiHazan, @kalbihazan
23.11.2019 19:56:22
10 puan verdi
İnsan sevdiği mesleği yaparsa mutlu olur, acıtan bir hikayeydi bende okumak öğretmen olmak istiyordum şartlar elvermedi , okuma hevesim hiç bitmedi sağlık olsun benim oğlumda meslek lisesi öğretmeni ama sınavda yüksek puan olduğundan maalesef oda mesleğini yapamadı grafiker olarak çalışıyor özel bir firmada.Öğretmenler günün kutlu olsun arkadaşım sevgilerimle...
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin, @semiray-sezgin
23.11.2019 19:19:32
Öğretmen olmanız bunu mutlulukla yaşamanız ne güzel.Öğretmenler özel insanlardır .Milletine faydalı olan ve sevgiyi aşılayan tüm öğretmenler gibi siz de ışık vermişsiniz.Kutluyorum sizi ve yazınızı.Öğretmenler gününüz kutlu olsun.Sevgiler ,selamlar
saf şiir
saf şiir, @safsiir
23.11.2019 18:33:59
Öğretmenler gününü ve güzel yazını kutluyorum Kardeşim. Selam ve dua ile.
Ahmet Coşkun 1
Ahmet Coşkun 1, @ahmetcoskun1
23.11.2019 18:08:01
10 puan verdi
Bu kıymetli yazımı sizi ve sizin nezdinizde tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum- yüreğinize emeğinize sağlık...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.