- 547 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Niçin kızıyoruz.
Niçin kızıyoruz.
Kızmaya hakkımız var mı.
Çocuk doğar, aile içerisindeki yerini alır. Aile gezmeyi, denize girmeyi, sinema, tiyatro vs, giyinmeyi, süslenmeyi, eğitimini ailesinden öğrenir. Çocuk, aile yaşantısı nasıl ise, (Atatürkçü, Cumhuriyetci,) olabilir, nasıl yetiştirilirse bütün hal, hareket, düşünce ve şahsiyetini, geleceğini, yuvanın içerisindeki yaşantıdan alır ve böylece ömür boyu devam eder. Kendisi gibi düşünen kendi şahsiyetine yakın olan biri ile evlilik yapar ve bu evlilikten çocukları olur. Bu çocuklar da aynı karekter ve düşünce ile hayatlarını devam üzere yaşarlar.
Bir diğer aile ise, Anadolu adetlerine göre yaşar. Giyimiyle, hal ve hareketleriyle (Atalarından süregelen inançları doğrultusunda) adetlerini kendi gelenek ve göreneklerine göre, akraba, dost, sokak ilişkilerinde Atalarından aldıkları kültür ne ise ona göre yaşar, sinema, tiyatro, deniz, resturant vs gibi alışkanlık olur veya olmaz hayatlarını bu hal üzere sade ve sakin bir şekilde devam ettirirler.
Bir diğer ailenin erkekleri sakal bırakıp cübbe giyinir hanımları çarşaf giyerler. (İnandıkları Şeriat kurallarına göre) Her ailede olduğu gibi sosyal yaşantıları, kendi inanç ve kuralları vardır. Bu ailede de dünyaya gelen çocuklar aile nasıl yaşıyor ise, bütün şahsiyet ve karekterlerini ailesinden alır devam üzere idame ederler. Ve bu ailelerin çocukları büyür, kendi karekter ve düşünce yapılarına göre bir hayat arkadaşı seçer evlenir, yuva kurarlar. Bu aile içerisinde dünyaya gelen çocuklar ailenin devamı olarak aynı şekilde devam üzere yaşarlar. Yani dışarıda ve içeride gördüğümüz büyükler gençler ve çocuklar, içerisinde büyüdükleri aile ve anne babanın mahsulleridir. Yeryüzündeki tüm insanlar, aileleri tarafından nasıl ve ne şekilde yetiştirilmiş ise o şekilde devam üzere yaşarlar. Bazı bireyler çevresinden ailelerinin bütün çaba ve ısrarlarına rağmen, okulda, sokakta çeşitli arkadaş çevresinden etkilenerek değişim gösterir ve ateist, kominist, ülkücü, akıncı olurlar. Ülkesine Milletine yararlı güzel ahlaklı olanlar olur. Ahlak bozulmaları da olabilir, kimi sapıtır, kimi doğru yolu bulur, kimi hırsız kimi mülayim kimi yardımsever kimi düşene bir tekmede ben atayım, veya düşenin elinden tutup kaldırayım diyerek hayatlarını devam ettirirler. İnsanların bir kısmı yaptıkları hatalardan, iyi bir arkadaş veya eğitimciyle karşılaşırsa bu olumsuzluk hallerinden vazgeçebilirler. Arkadaş seçimi onun için çok önemlidir. Bazı insanlar ise hiç değişim göstermez ailenin otoritesi doğrultusunda yaşarlar. Bu çeşitlilikli yaşantı tarzları birbirlerine karşıt düşüncedeki insanlar tarafından gereksiz yere benimsenmediği için insanlar arasında çekememezlik, kin ve nefret oluşmaya başlar. Kızgınlık, kışkırtmalar ve yaşam tarzlarına müdahale neticesi ile kavgalar başlar, hatta bu kızgınlık, çekememezlik, aldanmışlık, insanları cinayetlere kadar götürebilir. Burada açıkladığımız aile ve yaşantı çeşitliliğinde önemli olan Kalite ve karekterdir. Kalite ve karekterleri sağlam olan insanlar aldanmaya müsait olmadıkları için insanları incitemez ve zarar veremezler . Kalite ve karekterde biraz zayıflık olur ise, toplumun içerisindeki, (farkında olmadan aldanmış) veya (insanların arasına sızan yıkıcı zihniyetin kışkırtmaları neticesinde), kültür farklılığı olan insanlar birbirlerine gereksiz yere kin tutmaya başlarlar. Beğenimsizlikleri neticesinde karşı taraflar olur, birbirlerini suçlamaya başlarlar. Ve toplum içerisinde huzursuzluk başlar. İnsanların bir birlerini aşağılamaya, hakaret etmeye, incitmeye hakkları yoktur. Zaten adalet önünde tüm insanlar eşit hakka sahiptirler. Eğer suçlu var ise, suçlulara kanun ve kanun adamları müdahale edebilirler. İnsanların Anne karnından başlayarak, bebekliğinden yetişkinliğine kadar düşünce ve ahlak kurallarını, anne baba ve ailesinden aldığını unutmayalım. Açık giyinen bir bayana kapalı veya çarşaflı bir bayanın küçümseyip hor görüp müdahale etme hakkı olmadığı gibi, aynı durumda kendi ailesinin yetiştirmesi sonucu kapalı ve çarşaf giyinen bir bayana açık giyinen bir bayanın da küçümseyip, hor görüp müdahale etme yetkisi ve hakkı yoktur. Erkek ve kadın ayrımı yapmaksızın. Tabi Milletlerin ve toplumların ahlak kuralları olup, uymak zorunluluğu da vardır. Toplumu ve insanları yıpratıcı rencide edici hal ve hareketler hepimizi elbette üzer, vatandaş olarak bizlere düşen görev, bu gibi durumlarda yetkilileri haberdar etmektir. Ona da devletimizin görevlileri müdahale ederler. Sonuç. Gereksiz yere biz insanlar, kültür farklılığı ve inançlarımızdan dolayı birbirimize kızımak, darılmak, hakaret etmek yerine, saygı duyup iyi geçinmenin ve güzel dünyamızda mutlu olabilmenin yollarını araştırıp yaşayabilir isek, yuvalarımızda yetişen evlatlarımız kinden nefretten arınmış, sevgi şevkat ile mutlu yetişir, gelecekte onlar bizlerden daha anlayışlı ve zeki olarak yaşarlar, onların çocukları ise, her yönüyle Yurdumuza ve Dünyamıza faydalı olurlar, insanlığın saadeti selameti için öncü ve örnek olur, çalışır kazanır, bizler de evlatlarımızla gurur duyarız. Bizler onların kafalarına kin nefret nifak tohumları ekmez isek, sevgi şefkat ve huzur ile devam üzere yaşarlar. Hiçbir evladımız iyi veya kötü huylarını kendi kendisine almadığı için kimseye kızmaya hakkımız yoktur. Elimizden geldiği kadar insanlara yardımcı olmak mecburiyetimiz vardır. Unutmayalım, çocuklarımıza sevgi ve nefret, iyilik ve kötülük tohumlarının ekilip büyütüldüğü yer evlerimizdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.