Öyküler Kaleme Alınmalı
Öyküler, hızla değişen toplum jeneriğinde ve yoğun iş akışında, kişiye bir nefeslik arada, nereden gelip nereye gittiğini hatırlatan hikâyelerle doludur. Bu zengin içerik insanın fazla zamanını almadan, kendi içinde veya etrafında göremediği olaylara bir manada ışık tutar ve kişiye yapacağı işlerde yön verir ve sağlıklı devamlılık kazandırır. Güzel bir yaşamın sayfasına sığan küçük bir dipnotu oluverir.
Mesela, parası çok olan kişi, halk otobüsüne binmez. Halkın yoğun gezdiği sokaklarda dolaşmaz. Rahatını bozacak eylemlerin içinde bulunmayı istemez. Kendine göre küçük bir dünyası ve onu saracak belli belirsiz rüyaları vardır. Hep aynıları yaşarken, nereden gelip nereye gittiğinin farkında olmadan, israfın içinde, kendisinin birçok kötü alışkanlığına dur diyemeyecek kişilerden yoksun, aslında en zavallı konumunda yaşar gider. İşte, bu gibi dar alana sıkışmış, gurur duvarına bedenini yaslamış kişileri anlatarak, hem bunu okuyan bu tip okura yol gösterir, hem de bu zenginliğe sahip olamayana rahat bir nefes aldırır ki, bu zavallı kişi hedef seçtiği örnek kişinin gittiği yoluna ışık tutamayacağını görür! Bu tür öyküde, insanın parayla insanı alamadığı, kalbini başkasına dökmeye güvenemediği gerçeğini vurgulayan olaylar zinciri anlatılır. Öykü ders verir, kimseyi yormadan, hesap sormadan böylece.
Hiç kimse, geçmişine dönüp, falan tarih ve filan saatte ne yaptın sorusuna cevap veremez. Hayatını videoya alıp izlemek istese buna ömrü yetmez. Öylesi kişiler, olaylar, paylaşımlar tanır ki… İzleri çaya benzemeyen, yaşamın bir nevi özeti-dem tadındadır. O deme sıcak su eklediğinde, geçmişi unutturup, geleceği yaşamasını sağlar. O dem gereklidir. Yani deneyimler ve tecrübeler yaşamın ta kendisidir. Fakat biz bu dem tadını unuttuğumuz için öyküler bize bu yaşadıklarımızı hatırlatır. Geçmişte ki bir anıyı, doğru yanlış yaptıklarımızın muhasebesini yaptırır. Paylaştığımız kişileri bulur, belki de olaylara ve yanlış anlaşılmalara olgunca bakarak helalleşiriz.
Öyküler, toplumun en olması gereken dinamiklerini hatırlatarak geçmişle gelecek arasına köprü kurar. Gelecek nesillere kendini tartması ve hayatını kolaylaştırması adına ders vermesi neticesinde güzel bir yol çizer.
Elimiz kalem tutabiliyorsa, duyduğumuz veya hissettiğimiz senaryoları kâğıtlara aktarmak gerçekten toplum dinamikleri açısından bir ihtiyaçtır. Toplum büyürken ve paylaşımlarımız genişlerken, bu karşılıksız ve maddeden uzak, duygusal bağları sağlam paylaşımlara taşıyan nihai bir rıhtım böylece kolayca inşa edilebilir.
Eli kalem tutan, yazmaktan üşenmeyen öyküleri yazmaya ve bu yazılmış öyküleri de sizleri okumaya davet ediyorum.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Her hayatın kendine özgü bir öyküsü vardır, kimi tatlı, kimi acı, kiminden ders çıkarır insanlar. Yazması lazım eli kalem tutanlar, kendi öykülerini ya da yanı başlarında yaşanılan hüzünlü, mutlu hikayeleri... Kutlarım içtenlikle...