- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Madde, mânâ, kelâm
Önce her yer karanlıktı.
Madde yoktu. Mânâ yoktu. Ses yoktu. Soğuktu.
Derken bir şey oldu, ışığa kesti ortalık.
Bembeyaz oldu her şey. Aydınlık oldu. Isındı.
Sonra bir gölge uzandı beyazlığın üstüne. Parmakları vardı gölgenin.
Parmakları birleşmişti ve birleştiği yerden sivrilen bir gölge, keskin bir uç uzanmıştı beyaza doğru.
Ne zaman ki o uç, beyaza değdi, madde oldu.
Ete kemiğe büründü gölge: El oldu.
Uç, şekil aldı, renk aldı: Kalem oldu.
Kalem oldu ve yazmaya başladı beyazın üstüne.
Harf oldu, kelime oldu, cümle oldu.
Cümlesi maddeydi, mânâ oldu.
Böylece mânânın sırrına erdi Âdemoğlu.
Ağırdı sır; taşıyamadı. Dert oldu.
Elem oldu. El, âlem oldu.
Sırrı âlemden aldı, nesline devretti insanoğlu. Miras oldu. Efsane oldu.
Yazıldı, okundu.
Yakıldı, ezber oldu.
Yine yazıldı. Hep yazıldı.
Kelâm oldu.
Bir daha hiç karanlık olmadı.
Haziran 2018 – İzmir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.