- 374 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Uçuk Mavisi
Karanlık kör gecelerin nöbet tuttuğu kaldırım taşlarına, sabahın seherinde selâm verirken duyduğum hazzı anlatamam.Kadim şehrin ilim kapısı olan üniversite kaldırımları az kahrımı çekmedi.Rızık kapımızın nimeti olan kitapları plastik kasalara sırası üzerine dizip nasibini beklemek,nasibin sahibine şükretmekten daha kolay geliyor insana.
Dokuz ay kış olan bu güzide şehirde sokakta kitap satmak alışılmış bir olay değildir.İlk günden beri bu işin zor olacağını; karda, kışta, yağmurda kitap satamazsın diyenleri çok görmüştüm. İşsizlik zordu.Hele de karısı ve üç çocuğu olan bir babaya daha zordu.Bir çok iş yapmıştım şehirde,hiç biri maddi manevi tatmin etmiyordu.Çünkü,asgari ücretin yarısı para verip günde on saat çalıştırmak insafsızlıktı.Mecburi sebeplerden ötürü yaşım dolmadan emekli olmuştum.Böyle olunca da emekli maaşı alamıyordum.Tek çare kendi işini yapmaktı.Ben de bu işe başladım.
Tam iki yıl oldu kitaplarımla hemhal olup,onları satıp ekmek kazanalı.Bu işin en güzel taraflarından biri kitap satarken kitap okumak bana göre.Liseden beri niyetlenip okuyamadığı onlarca kitabı bu sayede okumak inanılmaz derecede keyif veriyor,işe gelmek için can atıyordum
Ağaçların yaz kış sergiledikleri o armoni eşliğinde gelen müşterileri karşılamak, onlara kitaplar hakkında,yazarı hakkında bilgi vermek,yaşamaya değer diğer bir keyifti.
Müşterilerin çoğunun üniversite öğrencisi olması bir hayli zorlasa da zamanla alışmıştım.Öyle kitap ve yazar ismi söylüyorlardı ki,şaşırıp kalıyordum.
Tezgahımda bulunmayan kitapları not alıyor, gücüm yettiğince getirtmeye çalışıyordum.Yine bir gün bir öğrenci grubu tezgaha yanaşmış,selam verdikten sonra kitapları incelemeye başlamışlardı.
İçlerinden biri;
- Amca "Uçuk Mavisi" kitabı var mı? Deyince;
Gayri ihtiyari;
-Yok dedim.
Aslında kitabın ismini tam anlayamamıştım.Tekrar sormaktan da ar edince inşallah sipariş verir getirmeye çalışırım dedim.Kitabı soran genç;
- Amca o kitaptan ne kadar çok getirirsen o kadar çok satarsın.Bu sıralar en çok satan kitap o dedi.Kendi kendime,bari unutmadan şunu not edeyim dedim.
İç cebimden kalemi kağıdı çıkarıp not aldım.
"On adet uçuk mavisi kitabı alınacak" yazdım.
Akşam olunca yine aynı şekilde tezgahımı toplayıp doğrudan toptancıya yöneldim.
Bir çok kitap siparişi verdim.Sonra cebime koyduğum notu çıkarıp;
- Uçuk Mavisi diye bir kitap varmış, sizde bulunur mu dedim.
Yüzüme hayretle bakan tezgâhtar,
-Bir daha söylermişsiniz amca dedi.Bu sefer ben şaşırmıştım. Notu tezgahtara uzatıp,işte bu kitap dedim.
Uzanıp notu aldı.Kitabın ismine dikkatle bakıp,bilgisayara yazdı ve arattırdı.Bana dönüp;
-Böyle bir kitabın piyasada olmadığını söyledi.
Bizi yan tarafta dinleyen iş yeri sahibi gülerek yanımıza geldi.
-Kusura bakmayın beyfendi,istemeden kulak misafiri oldum.Sizin bize sorduğunuz kitap "Uçurtma avcısı"olmasın mı?Yazarı Khoaled Hüseyni..
Sonra,olayı hatırlamaya çalıştım.Kitabın ismini tam anlayamamış,sormaya da utanınca kendimce isim uydurmuştum dedim kendi kendime."Sağır duymaz benzetirmiş hesabı" deyip gülümsedim.
Sonra,iş yeri sahibine dönüp;
-Galiba sizin dediğiniz doğru,peki bu kitap çok satıyor mu? dedim.
Karşılıklı gülüştük.
-Evet,listede bir numara dedi.
Öyleyse on tane de ondan koy dedim.
O günden sonra anlamadığım, duymadığım yazar ve kitap ismi olursa derhal sorup öğreniyorum.
Selamlarımla
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.