Vida’nın Marifetleri
Vida döndükçe sıkışan gerilimin yaydığı frekans vadiye yayılan seslerin harmonisini bir kaşıkta boğar. Döndüren yorulur sıkışan dökülür. Suyun yüzünde oynaşan göz kamaştırıcı dalga parçacıkları gözleri kör edercesine sıkışan yüzeyi hayal kuramaz hale getirir. Her parçanın diğerine sıkışma inadı sonunda bütünleşir ve kalıcı bir mekanizma, kalıp içinde ortaya çıkar. Eğer yağmur yaş ya da nem değmezse uzun süre böylece kalır, hiçbir şey bu parçaları birbirinden ayıramaz.
Vidanın viyadüğe dönüştüğü kara yollarında, yolculuk kısalır.
Vidanın kapattığı kutularda sırlanmış mekanizma sadece düğmelerde ses ya da görüntü ile merak perdelerine, beyaz perdeye yansır. Yaz senaryoyu, çevirdiğin film ile insanların beynini uyuştur, uykudan olsunlar, tartışsınlar, kimini aşağılasınlar kimini yüceltsinler... Kısaca ömürden harcadıkları anı eyleyip dursunlar!
Sıkmayı bilene çamaşırı kurutur.
Vida fikirlere yansıdığında sıkışmazsa yalama olur, terör çıkar. Hiç bir zaman sonuç alınmaz, ölür boşu boşuna insanlar, bir kaçı ise nemalanır keyif sürer.
Vida özgürlükler için dönse, her döndüğünde savaş, her sıkıştığında yer gibi lavaş-kuru ekmek gibi ses getirir, ellerden Molotof kokteyl düşer, dokunduğunu paramparça eder ve yakar yıkar bomba misali…
Nedir özgür olmak, sıkıştıkça ortaya çıkan bu veryansınlar nedir? Dünyayı sen mi kurtaracaksın ki... İlk önce kendini kurtar kardeşim, kendini...
Neyin eksik kardeşim,
Otur oturduğun yerde,
İşse iş,
Aşsa aş,
Ev yapmak istersen
Dağlardan bedava getir taş!
Baklava gibi tat, doyuyorsun ya
Varsın olsun birazda bayat!
Kıracaksın da ne olacak cevizin kabuğunu, yemezsen at çöpe…
İsraf için mi yoksa bütün bu haykırışların.
Hani boşa attığın boşa savurduğun fikirlerin... Her tamir olmazı kapatsın diye mi bu özgürlük sloganın?
Suyla yıkadığın, temizlik diye haykırdığın her önlem, şu ırmakta akıyor. Ne kadar vidayı döndürsen her pisliğin bir adı, bir kokusu, bir manası akıyor, gerçeğin gölge gibi… O ırmak kenarından geçerken burunlar kapanıyor, gözler başka yöne çevriliyor ama nafile, amma uzun bir nehir bu, sanki onun gittiği yönde kıvrılır bu yollar. Sıkışan nefesimize mide bulantısı az bile… Eğlenmek için denize gir, yüz ve yıkan ama yediklerini kumsalda sakın unutma. Yarın gelmeye yüzün olsun, yoksa o nehire benzer, astım olursun. Temizlik gerekli, önlem almalı… Ama herkes yapmazsa, vida bir toplumun her bireyini aynı anda sıkıştırmazsa al sana nihayetsiz sıkıntılar, çözümsüz kir ve şerler!
Eline bir tornavida al, ama hemen vidayı sen çevir demeyeceğim. Çevirmeyi öğren ilk önce yoksa beceriksizliğinde, kullandığın güç ile o zemin yalama olur. Üstelik vidanın zemini sertse… Tıpkı ön yargıların gibi! Sen en iyisi bir matkabın elektriklisini al, çıkarıp sokmaktan da korkma. Hani sen her şeyde garanti arıyorsun ya, hiç zahmet çekmeden yaşamaya çabalıyorsun ya... Buna çare elektrikli matkap işte... Her ne kadar bunu hızlı yaparsın ama kendinle ilgili ne varsa çevir, inandıklarını yansıt döndürdükçe. Sesler olacak, sesten değil de, sessizlikten kork ve ürper. Güzel bir evin olsun, güzel bir yolun, güzel bir kokun, güzel bir eserin, güzel ahlaklı ve ilim sahibi çocukların… Çevirmekten asla çekinme! Allah bileğine güç versin, âmin!
Vida deyip geçme, vidanın marifetleri saymakla, denemekle, yapmakla bitmez… En iyisi çocukken öğren vidayı çevirmeyi, çeşitlerini öğrenmeyi... Öğren nedir alın teri, döndürdükçe mahşeri!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.