- 480 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sayıklama 2
Kulaklarım ıslak, bak bunun on katı güzel, on katı kaliteli, on katı süslü yazılar var. Kaç etti, kırk falan mı? Saysaydın! Bak, ne diyeceğim, demeden önce o kadar çok ‘bak’ diyorum ki, kendimi tavuk gibi hissediyorum. Hissedemiyorum, işte bu kadar vasat, işte bu kadar sıkıntılı, soğuk. Ben, gereksizlik kipleriyle birlikte oturup çay içiyorum. Her gün yolda evine gitmeye çalışan insanlar için radyolar çalıyor. Her gün evlerine sağ salim varmaları temennileri ile sevdikleri müzikleri çalıyorlar. Sınıfsal bir şey.
Benim için çalmayan şarkıları dinliyorum, benim için yazılmamış senaryolar, o senaryolarla oynatılan diziler. Ben dizi seyretmem. Kim hakaret, kime şov, kime mesaj. Bir yeni mesajınız var. “Dlink!”
Bir dakika, mesaja bakmam lazım. Sonraları özür dilemiyorsun, izin istemiyorsun, sonraları dinleyip dinlemediğinin bir önemi olmuyor. Nerede kalmıştık, evet sen bir yerde kaldın, ilerleyen ilerledi.
“Dlink! Dlink! Dlink!”
Neyse sonra görüşürsek, telefonunu ortaya koyda o konuşsun, nasılsa ikimizden çok konuşuyor.
(Dlink, Dlink, Dlink!)
Mesele bir şeylerin benim için yapılıyor veya yapılmıyor oluşu değil. Belki mesele o kadar bencilcedir. Az önce, yani her neyse işte, çekmecelerde, rafta, yerde bir şeyler aradım. Anıları üzerinde taşıyan, bana borçlu olan bir madde, bir kol saati. Her gün aynı saatte çalıyordu, ne zaman kurduğumu hatırlamıyorum. Onunla olan anılarımı sürekli hatırlamamı sağlayan bir saatti. Acaba kendimi kaybedip camdan dışarı falan mı attım. Yada ben ölüm duran bir kol saatiydim. Hayallerim o bana sinirlenen varlıkla alakalıydı. Bu biraz kopya, bu biraz çalıntı, bu biraz haksızca oldu.
Mesele canımı sıkmaya başladı ve sıkı can iyi değildir, üsteleyip durma! Yani bir uğraşın, illa birilerine adanması, lanse edilmesi mi gerekir. Soru sormuyorum, sitem ediyorum. Soru işareti, ünlem, üç nokta varsa sitem işareti de olmalıydı. Bu geceyi nasıl atlatacağım diyorum kendime. Saç benim, sakal benim! Birilerinin görünüşümü önemsiyor gibi davranması beni deli etseydi eğer, öyle derdim. Bozulurlardı, insanları bozmak kolaydır. Size bir daha bir şey demezler. İleriye doğru düşünmek, telaşlanmak, tasa etmek, yorulmak.
Ve ben inatla tutunup kendi evrenimde saçmalamaya devam ediyorum. Buna tutunmak denemez, daha çok takılmışım. Daha azda olabilir. Ölçütler, ölçütler, ölçütler... İsim benzerliğine takılmamak için bir araştırma yaptım. Sayılmaz!
Yapı çok sade, yapı sadeliğine oranla anlaşılmamak için çırpınıyor. Yapı, inşa edenin imzasından çok imzasızlığı tercih ediyor. Evrensel değil, kimsesiz. Kabullenilmeyen diyeceğim, doğruymuşta dışlanmış gibi olacak. Öyle de değil.
Doğru kelimenin derhal icat edilmesi gerekiyor. Gereksizlik kiplerinin yanında, pek haz etmedikleri akrabalarından bahsettim. Kalkıp gittiler, yine çayın altını kapattım, yine içilmeyi bekleyen bir çayı bayatlığa terk ettim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.