- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Uçan Kuşa Borcun Varmış
Öyle salına salına geziyordum sokaklarda hatta önüme gelen boş bir tenekeye de dömivole dedikleri asortik tekmeyi de salladım yani, sallamadım desem yalan olur... Islık çalmayı da pek bir severim hem de ellerim ceplerimde ise değmeyin keyfime...
Uçan kuşa borcun varmış diyorlar bana... Var tabi var. Bu devirde borçsuz insan mı var? İlk önce leyleklere borç yaptım... Leylekler mi diye hemen soracağınızı anladım zaten... Leylekler bizim basketçi çocuklar canım. Mahallemizin uzun boylu bebeleri... İyi de para kazanıyorlar ha basket oynayarak. Sıkışınca istedim tabi onlardan bir miktar, ikiletmediler sağ olsunlar hemen verdiler...
Bir de hostes sevgilim vardı eskiden, bilmem ki o da uçan kuş sınıfına girer mi? Sanırım girer uçtuğuna göre, kanatları varsın olmasın... Bir ara ondanda epeyce borç almıştım... Sonra tam ödeyecek iken ayrıldık bir şekilde, o da sağ olsun istemedi... Borçsa borç, uçak kuş ise o da uçan kuş...
Ha unuttum güvercinler ile serçelere de çok borcum var. Yok canım öyle dolar ya da yuro borcu filan değil... Geçen gün balkona gelmişlerdi bizim. Balkon dediysem epeyce de büyük... O saate de evden hızlıca çıkmam gerekiyordu, randevum vardı bir arkadaşım ile... Haliyle besleyemedim onları... İçeriden balkonun camını açmadan kaş göz işareti yaptım, anladılar sanırım...
Geçenlerde tam iş yerinden çıkarken başıma kuş pislemesin mi? Pislemesin tabi demeye kalmadan, pisledi işte... Tesadüf bu ya biletçi Hikmet de orada değil miymiş... ’’Ahanda abi bak yıllardır bilet almazsın, kuşun da gönlü razı olmadı, hadi bir bilet al sen de sevin biz de sevinelim.’’ dedi... Bilet almaya hiç niyetim yok. ’’Oğlum yıllara önce bıraktım ben o işi boş ver dedim. Benim borcum olsun o güvercine de sana da.’’ Almadım tabi ki bilet milet ama hem biletçi Hikmete hem de o kafama pisleyen kuşa borcum var işte... Borcum borç, inkarda etmiyoruz yani...
Bir de şu arkadaşım Hamdi’nin papağanına borcum var. Papağan dediysem acayip bir kuş, öyle bir iki kelime filan değil neredeyse yüz elli iki yüz kelime konuşuyor, bayağı insan gibi... Hamdi’nin evinde kumar oynuyoruz at yarışı... Nereden öğrenmiş ise öğrenmiş, biz oynarken ’’Kumar o kumar günah günah oynamayın sakın babacımmmmm oynamayın sakın babacımmmm.’’ demez mi? Ulan dedim içimden kuş bile bunun kumar olduğunu biliyor da bir ben mi bilmiyorum, vah ki vah! Yazık bana... Kuş beyinli miyim ben? Hemen oracıkta bıraktım at yarışı oynamayı... Bu papağana da çok borcum var, manevi borç bir yerde ama olsun, borç borçtur... Gerçi bu uçan da kuş değil, kafeste ama, yine de ona minnettarım, bana kumardan el etek çektirdi...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.