- 728 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Kaz dağlarının çığlığı
Ne günaydını gün/aydın mı kaldı Türkiye’nin ciğerleri sökülürken!!!
Kaz dağları ve Fil hikâyesi benzerliği...
Şahlar şahı Timur Şah hayvanları çok severmiş. Halkını da bu sevgiye ortak etmek için halkına bir fil hediye etmiş ve o fili çok sevmelerini, iyi beslemelerini istemiş.
Gelin görün ki o fil çok oburmuş. Zaten geçimin sıkıntısı yaşayan halk şahın filini beslemekte çok zorlanmış.
Ellerindekini, avuçlarındakini verdikleri halde fil bir türlü doymazmış. Geçim sıkıntısı canlarına tak edince halk ülkenin en bilge kişisine gitmiş ve “Üstad önümüze düş bizi bu filden kurtar” demişler.
Bilge kişi, “Hep beraber şaha gidelim ve fili geri almasını isteyelim” demiş ve halkın önünde saraya doğru yürümeye başlamış. Saraya yaklaştıkça halk korkudan yavaş yavaş yürüyüş kolundan ayrılmış. Saraya yaklaştıklarında bilge kişi arkasına dönüp bakmış ki kimse yok. Saraydan içeri girmiş ve huzura alınmış. Şah, “Ey bilge nedir benden istediğin” diye sormuş. Bilge kişi, “Şahım halkımız verdiğiniz filden çok memnun, bir fil daha vermenizi istiyor” demiş.
İşte size “bir fil yetmez al ikinciyi” hikâyesi.
İşte kaz dağlarında başımıza gelen hadise bu benzerlikte. Birinden kurtulamadan siyanürle altın aramalarının, ikincisi başımıza geldi...
Biz hep beraber uyuyalım birileri de uyusun da büyüsün desin bize… Bir yetmedi ikincisi açıldı siyanürle altın aramak için…
Müjde alfabe bitti___
KAZ DAĞLARI’NDA BİR ALTIN MADENİ DAHA AÇILIYOR!
Kaz dağları, Anadolu yarım adasının kuzeybatısında yer alan, Biga yarım adasının en yüksek dağıdır. Ege bölgesi ile Marmara bölgesini birbirinden ayırır, Kaz dağları Çanakkale ve Balıkesir sınırları içerisinde kalmaktadır. Edremit körfezinin kuzeyini takiben, kuzey doğu-güney batı yönünde 60-70 km. uzunluğunda olan Kaz dağları, batıda Dede dağı, ortada Kazdağı, doğuda Eybek dağı, kuzeydoğuda Gürgen, Kocakatran, Küçükkatran ve Susuz (Sakar dağı) dağlarından oluşur.
60-70 km’lik Kaz dağları zincirinin ortasında yer alan Kazdağı’nın, güneyi Edremit Körfezi, doğusu Zeytinli çayı, kuzeyi Kara Menderes çayı, batısı Altınoluk yerleşiminin batısı (Damla Tepe) ile çevrili olan 21.452 hektarlık alanı, 17.04.1993 tarih ve 21555 sayılı resmi gazetede yayınlanan 93/4243 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Kazdağı Milli Parkı olarak ilan edil. Kazdağı milli parkı Balıkesir iline bağlı Edremit ilçesi sınırları içerisindedir…
Kazdağı ve Biyoçeşitlilik Kazdağı Güney Marmara Bölgesi’nin batısında, Edremit Körfezi’nin Kuzey kıyısında yer alır, yüksekliği ve bölgeye düşen yağış miktarı nedeniyle nemli bir iklime sahiptir. Alan bu nedenle doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürün çeşitliliği açısından oldukça zengindir.
Avrupa, Sibirya ve Akdeniz bitki coğrafyalarının kesişim noktasında kalması ve bakir olması nedeniyle, bu bölge çok sayıda nadir türe ev sahipliği yapmaktadır. Kazdağı özellikle bitki, kuş ve memeli türleri açısından önemli bir bölgedir ve 37 bitki türü önemli Doğa Alanı kriterlerini sağlamaktadır ve bu türlerden 32’si ise sadece Kazdağı’na özgü endemik türlerdir. Bu türlerden bazıları Kazdağı göknarı (Abies nordmanniana subsp. equi-trojana), Kazdağı’na özgü kantaron (Hypericum kazdaghensis), yüksükotu (Digitalis trojana), geven (Astragalus idea), kurt kulağı (Ferulago idaea), yoğurt otu (Galium trojanum), sarıkız çayı (Sideritis trojana)’dır.
Kazdağı’nda bulunan bitki türlerinin çoğu tıbbi olarak kullanımı olan bitkilerdir ve ekonomik değerleri oldukça fazladır. Yırtıcı ve orman kuşları açısından önem taşıyan alanda çok sayıda Anadolu sıvacısı (Sitta krueperi) üremektedir. Alanda üreyen yırtıcıların başında kaya kartalı (Aquila chrysaetos) ve gökdoğan (Falco peregrinus) gelmektedir. Kazdağı önemli Doğa Alanında yaşayan ve küresel ölçekte önem taşıyan memeli türleri; Mehely’nin nalburunlu yarasası (Rhinolophus mehelyi), uzun ayaklı yarasa (Myotis cappaccinii) ve kirpikli yarasadır (Myotis emarginatus). Ayrıca bu bölgede küresel ölçekte tehdit altında bulunan bir içsu balığı türü olan Capoeta bergamae bulunmaktadır.
Dünyada yalnız Kaz Dağları’nda yetişen ve en çok oksijen üreten bitkidir. Kaz Dağları, Dünya Sağlık örgütünün (WHO) yaptığı ölçümlere göre 21,9’luk O² yoğunluğu ile İSVİÇRE Alp’lerinden sonra ikinci bol O² sahip bölgedir.
Gederseniz Kaz dağlarına çok özel bir yere gidiyorsunuz. Yunan mitolojisinden, Hristiyanlığa, Alevilikten, Sünniliğe tarih boyunca her inancın Kaz Dağları’nın kutsal bir yer olduğuna kanaat ettiği kadar var.
Her gittiğinizde anne rahmine dönmüş gibi bir huzur ve yenilenme hissedersiniz. Ama cennetimize “meteor düşerek” elimizden alındığı da oldu.
Kaz Dağları, “Tanrıların dağı” olarak da biliniyor. İnsanlığın önemli tarihi, kültürel, ekolojik değerlerinden biri kabul ediliyor. Homeros’un ünlü İlyada’sında, İda Dağı olarak da bilinen Kaz Dağları’ndan, “bol pınarlı vahşi hayvanların diyarı” olarak söz edilmesi rastlantı değil. Zira Kaz Dağları’nın her yerinden adeta sular fışkırıyor. Ormanlar ve sularla birlikte doğa harikası bir coğrafya olan Kaz Dağları, dünyanın belli başlı oksijeni bol bölgelerinden biri aynı zamanda. Biyolojik çeşitlilik bakımından olduğu kadar, barındırdığı hayvan türleri ile de son derece zengin.
Kaz Dağları’nda yaşanan ağaç katliamı son günlerde gündemi meşgul eden konulardan biri. TEMA Vakfı tarafından ağaç katliamına dur demek için imza kampanyası başlatıldı, pek çok kişi ise sosyal medya üzerinden tepkilerini dile getirdi. Ama durmuyor katliam
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nda yer alan bilgilere göre Çanakkale Siyanürlü Altın Madeni projesi için anlaşılandan tam dört kat daha fazla ağaç kesildi..
Eğer mevcut gidişat devam ederse, Kaz Dağları’nın altın arayıcıları elinde tanınmaz hale gelmesi işten bile değil. Çevre, ekoloji, kültür ve değer bilmez güçlerin “altın” uğruna bu güzelim coğrafyayı tanınmaz hale getirmesine karşı durmak önemli.
Devlet ve toplum açısından ekolojik duyarlılığın artması, kökleşmesi bakımından da Kaz Dağları’nı sahiplenmek, önemli bir örnek oluşturacak gibi görünüyor. Bergama köylülerinin altın arayıcılarına karşı direnişi unutulmuş gibiyken, Kaz Dağları (ve elbette ki daha genel bir sorun olarak küresel ısınma) ile beraber gündeme gelen ekolojik sorunlarımız, daha kalıcı bir duyarlılığın gelişmesine vesile olabilmeli.
Bu yönde sivil toplum örgütleri başta, herkesin ciddi ve tutarlı bir gayret içerisinde olmasının önemi, büyük…
Ancak bu noktada ciddi bir “tutarlılık” sorunumuz olduğuna da dikkat çekmeden geçemeyeceğim. Zira ister istemez bir “kıyaslama” yapıldığında, bu konuda ciddiyetimizi, tutarlılığımızı, hatta içtenliğimizi tartışılır hale getiren başka örnekler de var…
Kaz Dağları’nın altın arayıcıları tarafından yağma edilmesini engellemek için, bölgenin tamamının “milli park” edilmesi gerektiği savunuluyor. Bu durumda altın arayıcılarına karşı olduğu gibi, ileride ortaya çıkması muhtemel başka doğa düşmanlarına karşı da bölgenin korunmasının güvence altına alınması sağlanmaya çalışılıyor. Bu yaklaşıma içtenlikle katılıyorum elbette. Ancak ülkemizde “milli park” olarak kabul ve ilan edilen başka bölgelerimiz de var ve “milli park”larımıza reva görülenler son derece düşündürücüdür…
Bari "Ormanımdan bir dal kesenin kolunu, bir ağaç kesenin başını keserim" diyen Fatih Sultan Han’a saygınız olsun...
Kaz dağlarımız İçin Endişeliyiz…
Çünkü ağzından sular akarak dağları oymak isteyenler var.
Kaz dağları’nın altında dünyanın en verimli altın madenlerinden bir kısmı yatıyor, ormanları ise biyoçeşitlilik açısından çok kıymetli bir rezerv ve dünyanın en zengin 2. oksijen kaynağınına ev sahipliği yapıyor. Dağ zaten şu an dört bir yanında açılan madenlerin kuşatması altında. Dağın kendisine de girmek için türlü dolaplar dönüyor. Anlamıyorlar ki; dağın üzerindekiler altındakilerden kat be kat daha kıymetli… Bölge için HES planları olduğundan da bahsediliyor. Çıkan altın Türk halkının içinde bir avuç seçilmişi zengin esecektir. Seksen milyonu değil… Sonumuz hayrola…
Ve son söz;
Kaz Dağları’nda altın arayan Alamos Gold şirketinin CEO’su John McCluskey’den.
Mütevazi bir yatırım yaptık. Üretime 2020 yılında başlayacağız ve 15 sene sürecek. TL’nin değer kaybetmesi maliyetleri düşürdü. Yabancı işçi çalıştırmıyoruz. Türkler taş taşımakta çok iyiler.”
CEO’nun açıklamasına göre 3 milyon ons altın bulunmuş. Değeri 4 milyar dolar yani 22 milyar 640 milyon lira. Yaptıkları yatırım sadece 100 milyon dolar.
Bizim insanımız taşeron olarak madende çalışıyor, bizim doğamız yok oluyor, Kaz dağları zehirleniyor. Türkiye kaybediyor.
(yazı için bazı kaynaklardan alıntılar yapılmıştır)
03.08.2019
Ömer Sabri Kurşun
Fotoğraflar değerli ağabeyim T.C. Tarım ve Orman Bakanlığından emekli, Yük.Ziraat Mh. Dr. Fikret Dündar üstadımın sayfasından alınmıştır. Onun dün yaptığı Kaz dağları ile ilgili bu paylaşımı, beni bu gün ki bu yazıya yönlendirdi. Kendisine teşekkür ederim. Ellerinden saygıyla öperim...
YORUMLAR
Kaz dağları ....
Tepkinizi kaleminizle aktarmışsınız.
Sanırım bazı arkadaşlarda tepkilerini direk maden bölgesine giderek gösterdiler.
Bu anları sosyal media üzerinden boy boy fotoğraflarla paylaştılar...
Birde gelmişken Kanadalı şirket öncesi bizde altın bulalım demiş olacaklar ki..
Bu aktivistler hemen altın arama çalışmalarına başlamışlar hatta boy boy altın arama videosu da paylaşmışlar..
Eski bir hadis geldi aklıma doğuda bir dağ çıkacak altından olacak bir çok kişi buraya gidip buradaki altından faydalanacak siz olun sakın gitmeyin şeklindeydi sanırsam...
Bence Kazdağları ülkemiz için yeşil katliamı yada ciddi bir proje için yatırım lakin iki kesimde show amacı gütmekten başka bir şey yapmıyor.
Sadece birileri benim burada olduğumu bilsin gelmişken altında bakayım belki şansım vardır hedefleri güdüyorlar yani sosyal medyada show dışında ciddi bir yaptırımı olacağını sanmıyorum...
Ömer Sabri KURŞUN
Of ki of!... Bulunduğum bölge dünyada nadir özelliği olan bir bölge yarı tropik bir iklime sahip her türlü bitkinin yetiştiği endemik türlerin bol olduğu muhteşem bir yer...di.
Ve geldiler boru yapım tesisi açtılar (gecici) intikam alır gibi mermer ocakları açtılar yetmedi çimento fabrikası kurdular iki tane. O da yetmedi nükleer santral başladılar. Çevre ağlıyor diyeceğim ama çevre kalmadiki.
Olaya ekonomik olarak bakanlara şunu söylerim tarım ve turizm geliri bu yatırımların kat kat fazlasiydi. Limon,çilek,avakado vs.. Yıldalda üç dört ürün alınır tarladan, bahçeden.
Ne olur yine de benim ağaç diktigimi söylemeyin onlara çünkü ihanet hiç bu kadar sıradan olmamıştı.
Ömer Sabri KURŞUN
Bir gün ağaç da su da toprak da bitecek. Çok az kaldı buna...
O zaman herkes huzur içinde uyuyacak.
selamlar..
Ömer Sabri KURŞUN
Bir toplumun geleceğini ipotek altına almanın en kolay yolu kendilerine yalakalık edecek şakşakçılık yapacak işbirlikçiler yakalamaktır. Savunulacak hiç bir yanı olmayan bu katliamı savunmaya çalışanlara ibretle bakmak gerek. Yok efendim , siyanür yokmuş, yok efendim oralar Kaz dağı değilmiş, 40km ötedeymiş , her hafta görüşüyorlarmış İnsanın içini daha çok yakıyor bu ihanet.Duyarlı yüreğine sağlık. Bir hafta ben de soludum o havayı.Zerre hakkım varsa helal etmiyorum .
Dosteli_ tarafından 8/7/2019 11:23:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ömer Sabri KURŞUN
Kaç kilometre olduğu önemli değil hocam siyanür yer altı sularına karışıyor ve çiftçilerse o soyla ürettiklerini suluyorlar ve dahi pınarlara kadar geliyor zehir. Sevgi ve muhabbetlerimi iletirim..
Sadece kaz dağları değil ki;
Ülkemizde bütün ormanlar katlediliyor !
Tunceli Sinop Artvin kuş adası kaz dağları şirince! (2 gün önce maden arama bölgesi ilan edildi) aklınıza hangi orman hangi yeşil alan hangi şehir gelirse her şehirde ağaç katliam var...!
Bazen kesiyorlar
Bazende ihtiyaç olduğu kadarını yakıp o metre kareye yangın gelince o yanan alan anında söndürülüyor .. Sizlerde hatırlarsınız sanırım 5 yıl kadar önce sürmene ormanları zemheride yakıldı ( Araplara villa yapılacağı için yakıldığı söylencesi ayyuka çıktı bir ara ilgili bakan anında çıkıp asla böyle bir şey yok yanan alana yeniden fidan dikilecek bu söylentiyi çıkaranlar ŞEREFSİZ dir dedi! Şu an ARAPLAR O YANAN BÖLGEDE Kİ; villalarında oturuyorlar ..! bodrum koyları.adrasan vs vs aklınıza rant gelecek tatil beldesi neresi gelirse oralarda yakıldı! ranta açıldı
İstanbul'da havalanı yapımı için kesilen katledilen ağaç sayısı 3 milyon
Sinop'ta jeotermik santral yapımı için (yapımından vaz geçildi) kesilen ağaç 560 bin
Kaz dağlarında an itibariyle 200 bin
Bunlar bilinen göz önünde yapılan katliamlar
Göz önünde olmayan
Diğer tüm şehirlerde ki katliamların büyüklüğü tasavvur bile edemiyor insan..
Duyarlı yüreğinize selam olsun