- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bela Üzerine
Bela bazen hiç yoktan gelip bulan bir beladır
Adeta insanla gezen şeytanın gölgesidir
Ne denli kaçsan kaçınsan pisliği bulaşır
Burnunu tıkasan kokusu beynine beyninin
hücrelerine işler Kimi insan şerriyle gezer
Günahsız karınca olsan da çiğneyip ezmek ister
Ya mahpusluk eder insanı ya mezarlık
Bir kış günüydü, Bir sözüm ona kafetaryadayız
Bir köşede odun sobası yanıyor hafiften kendi
etrafını ısıtır cinsten. Sobanın yanında bir taburede
oturan 30-35 yaşlarında biri, sobnın diğer yanında
yer minderinde oturan erkek kılıklı bir bayan öğretmen.
İşletmeci çay ocağında,
Ben camlı köşede gazetelere göz atıyorum.
Bir müddet sonra üşür oydum.
Adı üstünde kış günü soğuğundan sival mı olunur
Kalktım bir oturak alarak sobanın bir yanına da ben
ilişirken, yarım sakallı çökük avurtlu
benim gibi bir yumrukluk canı olan hırpo, hanzo;
" Sana kim otur dedi!" demesin mi. Hoppala
al bir bir kaya nerene dayarsan daya
" Senden izin almam gerektiğini bilmiyordum"
" Bileceksin!"
" Bana bak sabah sabah! Eğer burada hoca hanımla
ya da her hangi biriyle konuşmakta olsaydın
özel bir durum olabilirdi, izin istememem gerekirdi...
Oysa... Bunu da senden öğrenecek değilim!"
" Olsun izin alman gerekirdi!" demesiyle
işletmeciye" Bu kişi burayı özel olarak mı kiraladı!"
Sustu sadece " Büyütmeyin demekle yetindi
Böylece güzellikle başlamış olduğum günüm daha
sabahında bana zehir olmuş acı çektirir olmuş
Kalktım hanzonun gırtlağını sıkmamak için kendimi zor tutarak
" Lanet şeytana...;" dedim .
Ayrılırken kendi kendime " vallahi dört ayaklılar bunlardan daha
uysalmış" diyordum.
İşte sabah sabah durup dururken bela gelmiş bulmuştu.
Hala düşünürüm ;
a) gırtlağını sıksaydım ne olurdu
b) belirttiğim duruma göre izin almam gerekiyor muydu
c) bela kimdendi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.