- 701 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HER ŞEYİ BİLDİĞİNİ SANAN CAHİLLER
HER ŞEYİ BİLDİĞİNİ ZANNEDEN CAHİLLER
Bilmez ki cahil, “Tavuğun ufku kümesi kadar, insanın ufku aklı kadar olur.” Aklı kıt olanın doğrusu az olur. Çalışıp çabalamaz. Üretim yapıp içinde yaşadığı topluma hiç bir katkıda bulunmaz. Tavuk gibi her yerde gezip dolaşır, her pisliği yer. Sonra olur olmaz zamanlarda bol bol konuşup yaygara yapar.
Tıpkı günümüz insanının yaptığı gibi. Tembel tembel yatar. Ben insanım diyerek hak etmeden, üretip hak edenin payından pay ister. Bu tür insanlar yaşadıkları hayata önem vermeden yaşarlar. Doğal olarak kendi hayatına önem vermeden yaşayanlar için başkasının hayatının da onlar için hiç bir önemi yoktur.
O nedenle basit şeyler peşinde koşarak çok basit bir hayat yaşarlar. Hatta bazen bir lokma yiyecek, içecek için hayatlarını riske ederler. Gurursuz yaşadıkları için onurlarını ayaklar altına alırlar. Aklı kullanmaktan yoksun oldukları için düşünmezler.
Tedbirsiz yaşarken tıpkı bir kuş gibi bir tutam yeme tav olup sürekli tuzağa düşerler. Bu yüzden de toplumda boşuna denmemiş, aklı kıt olanlara kuş beyinli, diye.
Ağaç ağaçlığıyla suya kavuşmak için kökünü derinlemesine toprağa, gövdesini geliştirip karanlık kuytulardan kurtulup yükselmek için dalını yaprağını güneşe salar.
Bu toprağın insanı tarihsel bağlarına bağlı çeşitli sebeplerle hazır bilgiyle, tembel yaşamaya alıştırıldığından, hala okuyup aklını geliştirip kullanmaktan uzak yaşamış. Teslimiyet ve aşırı şükredici olmaktan dolayı yeterli derecede hafızasını geliştirememiş. Gelişip sorgulayıcı olmayan bir akılla da balık hafızalı olup balık gibi yaşamış. Balık gibi yaşarken de hep başkaları tarafından farkında olmadan ustaca sömürülüp kullanılarak yaşamış olmasından dolayı bu gün bile hala aklen rüştünü ispatlayıp kendi ayakları üzerine dik durup yaşamayı becerememiştir.
Balık gibi aynı yerde büyüyüp aynı yerde yaşamaktan dolayı akılca büyüyemeyen çocuğun adam olmayacağını öğrenip bilememiş. Üstüne üstlük sürekli sırtı sıvazlandığından akıllı görünme çabası içine girerek daha çok aptallaşarak hiç bir şeyin farkına varmadan yaşayıp bu günlere gelinmiştir.
Akıllı baş bilgiyi, akılsız baş boş lakırdıyı sever. Akıllı kusuru kendinde, akılsız ve ahmaklar da kusuru hep başkalarında arayıp bulma çabası içinde yaşadıklarından olacak ki, bu gün de bilgi kirliliği içinde akıllı, akılsız, bilgili, bilgisiz herkes çok konuşuyor. Hep bir ağızdan konuşulduğu içinde kimse kimseyi anlamıyor.
Cehaletin toplumda oluşturduğu yoksulluk, insanlığı karanlığa çekip umutsuz, huzursuz ve mutsuz ediyor. Mutsuzluk insanı strese sürükleyerek zamanla soysuzlaştırıyor.
Soysuzlaşan insanoğlu da zamanla yaşadığı toplumun kurallarını alt üst ederek toplumda anlaşılmayan bir hayat yaşanmaya başlar. Çünkü her akıl sahibi kendi aklını beğenip kendi aklınca bir hayat yaşamak istediğinden toplum git gide bencilleşip ayrışarak birbirinden uzaklaşır.
Birbirinden ayrışıp uzaklaşan insanlar da sonunda sevgisiz ve hoş görüsüz bir toplum oluştururlar.
Demek ki, aklı kıt ve küçük olanlar her şeyi bilmedikleri gibi yanıldıklarını da bilip anlamazlar.
17.03.2010
Cahit KARAÇ
YORUMLAR
Birilerine yaranma çabası içindeki kişilerin 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi' gibi öne çıkmaları... zaten çok okumayan, araştırmayan bu toplumu -Osmanlı zamanında dendiği gibi- 'kulaktan zehirlenme' sonucu duyduğuyla yetinir hale getirdi.
Kim daha önce ve daha yüksek sesle konuşuyorsa ilk intiba ona ait oluyor, sonra yanlışı düzeltmek çok daha zor oluyor. Cenap Şahabettin'in dediği gibi:
"Köhne fikirler, paslı çivilere benzer; söküp atsan bile izi kalır."
Bugün yaşanan da o!...
Yazının yazılış tarihi dikkatimi çekti... Demek hiçbir şey değişmemiş!...
Kaleminize sağlık.
Saygılarımla.
Cahit KARAÇ
Tarihe gelince ben zaten Şair, Düşünür ve Yazarım. Benim şu anda en az 15.000 güzel sözüm var. Bazen onlardan yararlanıp, yazıyorum. O da gözümden kaçmış. Yakaladığınız içinde size tekrar teşekkür ediyorum.
* Aklı kıt olanın doğrusu az, yanlışı çok olur.
* Allah akıl verdiklerini mektebe, vermediklerini çayıra salar. Gibi on beş bin güzel söz.