Nerdesin Geliyorum.
Sen aradıkça geliyor kulağına nasihatlar öğütler. Mahkumu olduğun arayışın ortasında, yalnızlığın demini alıyor..
Düşünüyorsun, nerede bu kim? Hatırlıyorsun iki, üç en fazla dört adresi var.
Biri arş-ala.
Nasıl giderim diye çıkıyorsun yola... Varıyorsun Nasa’ya..
Bir vavayla yankılanıyor kulaklarında
Ne gerek var Nasa’ya biz söyleriz ne var uzayda..
Bir cızırtılı ses gibi, bozuyor frekansları
Biraz bakınıyorsun, ayar çekiyorsun. Gördüğün okuduğun ne varsa hepsi palavra.
Pes etmiyorsun..
Giriyorsun kapıdan,
Diyorsun hello, merhaba, selam...Hangi dilden cevap verecek diye bekliyorsun..
Bir güleç yüz, küt saçlı, klasik giyimli çalışan bir bayan, minyon yüzlü, hilal kaşlı, kara gözlü, gözlerinin içinde bir nur..
Müşteri hizmetleri yazıyor önünde,
Cevap veriyor Merhaba hoşgeldiniz..
içinden konuşuyorsun, benim dilimden cevap verdi, yardımcı olacaktır elbette..
Anlatıyorsun derdini,
Tur dağına inmiş evvelden, Görememiş insan..Demekki yukarıdan indi? Öyle olması gerekli değil miydi?
Yani diyorsun dağın üzerine düştüyse nuru anlatılanlara göre, yukardan gelmeli, göklerden..
Gülümsüyor, efendim ne demek istediğinizi anlamadım, bizden istediğiniz nedir, Nasıl yardımcı olabiliriz?
Ben yukarıya çıkmak istiyorum, ilk aracınız ne zaman kalkıyor, bir kişilik yer arıyorum en kısa zamanda varmalıyım oraya, yani arş-alaya...
Yine gülümsüyor, uzaya mı çıkmak istiyorsunuz? Aya ilk turizm seferimize mi katılmak istiyorsunuz??
Anlamıyor beni, demek ki önce aya gitmeliyim..evet diyorum, ay yolculuğuna ben de katılmak istiyorum..
Peki diyor, ilk seferin tarihini veriyor, ücretini söylüyor biletin? İlk sefere 1 aydan yakın zaman kalmış..
Kendi kendime sessizce, bu el memleketinde 1 ay nerede kalabilirim?
Parayla mı gidiliyor aya diyorum, Gülümsüyor, çok para diyorum, Arabamı versem yeter mi diye pazarlığa başlıyorum..
Çehresi değişiyor biraz, sanıyor onunla dalga geçiyorum. Germemeye çalışıyorum ortamı, gülümseyerek, rezervasyon yaptırsam sonra alsam bileti..Mümkün mü ?
Güvenlikçileri çağırmıyor niyese, anlatmaya başlıyor prosedürü, eğer aya ilk turizm kafilemizde yer almak istiyorsanız, bileti 2 güne almalısınız sonra 28 gün sizinle ve diğer müşterilemizle birlikte hem fiziki kondisyon hem de uzay hakkında derslere tabii olacaksınız.. eğer 2 güne bileti alamazsanız gidemezsiniz..
Böyle bir sorun çıkıyor karşıma..Düşünüyorum eğer arş- alaya doğru yola çıkamazsam, geriye iki seçenek daha kalıyor,
Ya bir mümin kalbi bulacağım içine gireceğim, ya da evlerine teker teker bakıp bulabilirsem orada soracağım sorularımı?
Ancak biliyorum ki tecrübe ettim ki, dünyadaki evlerinde yok.
O zaman geriye bir mümin gönlü bulup içine girmek kalıyor..Diyorum o da zor, inandıkları kitaba göre hayatta bulamam bir mümin.. O zaman devam diyorum Nasa yoluyla yolculuğu zorlamaya...
Para bulup bileti almam lazım...Tıkanıp kalıyorum, araba mı satsam da yetmiyor, evi mi satsam o da olmaz ki, ev ahalisi nerde kalacak, satsam, kiraya geçsem.. kalanla da bileti alsam...
Olmayacak böyle işin içinden çıkamıyorum...
En eski metoda başvurmaktan başka yol kalmadı..Yani hayal kurup ay seferine başlamam gerek, ilk durak sanırım ay, Nasa’nın dediğine göre sonrası artık bir şekilde başka yol bulurum herhalde..
Demeyin ki sen mümin ol kendi gönlüne gir, çok denedim 30 yılımı verdim olmadı, arada bir gelir gibi oldu amma yanılsamadan ibaretti...Sonradan çıktım dinden, daha bir güzel oldu, daha şenlendi gönlüm, huzur doldu..Sanki gelmiş gibi hissettim ziyaretime, o anlarda yanılsama çıktı..
Önce bir aya ulaşayım bakalım, sonrasına bakarız...
Aydan ötesi de varda, sorarım birilerine yolu... ya güneşle hasbihal eyleriz ya jüpiter, ya andromedia galaksisiyle...bir yol tarifi verirler herhalde diye düşünüyorum..
Vardım aya, yolculuk ne kadar sürdü hatırlamıyorum..Dedim ben ineceğim, beni burada bırakın, olmaz diyor görevliler başlıksız, formasız, astronot elbisesiz aya bırakamayız sizi, inat ediyorum, zorluk çıkarıyorum, tartışıyoruz, belge imzalıyorum kendi rızamla araç dışına ve elbise olmadan bir şekilde çıkıyorum araçtan, oksijen tüpü de almıyorum,..Hepsi diğer milletlerden, kaptan köşkünde dilleri birbirine çeviren bir alet var.. Öyle anlışıyoruz, pek de anlaşamıyoruz ama anlıyorlar ben mutlaka ineceğim araçtan, hissetitiyorum bunu ölsem de dönmem diyorum, size zarar vermek istemiyorum. Bırakıyorlar sonuçta..
Diğer yolcular ve mürettebat camdan bakıyor bana hissediyorum, geriye dönüp el sallıyorum..sanıyorlar ki ölecek, uçup gidecek... Bilmiyorlar ki benim hayalimin büyüklüğünü.. Eğer bilselerdi onlar da takılırdı peşime...Dillerini pek anlamıyorum ama hepsi iyi insan çoğu da aşırı zengin.. dünyadan bıkmışlar para da bol olunca çıkmışlar katılmışlar ay seferine...
İmzaladığım belgede eğer 3 saate geri dönmezsem geri dönecekleri de yazılıydı..
yola hemen koyulmalıyım, ne olur olmaz..
Güneşe soruyorum önce, güneş diliyle konuşmayı öğretmiştim kendime nasılsa..
Güneş yarı uykudan yeni kalkmış gibi mırıldanıyor...
Arş-a alaya mı gidecen? Neresi orası ki diyor..
Hiç duymadın mıi sen duymadıysan bilmiyorsan kime sorayım bu yabanda izi yolu.. Bir yardım et diyorum..
Ben hiç duymadum, istersen andromediaya bir sor diyor.. Gösteriyor nerede olduğunu...
Hemen çıkıyorum yola, varıyorum diğer galaksiye,
aynı soruları ona da soruyorum, benzer cevaplar alıyorum.. Yardım istiyorum, nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum ki, nasıl yardım edebilirim diye karşılık veriyor..
Dönüyorum geriye Samanyolunda da çalmadık kapı bırakmıyorum ama nafile, bilen yok, duyan yok.. tüm hayallerim yıkılıyor..
saatime bakıyorum 2,5 saat olmuş araca yetişiyorum, herkes hayretle bana bakıyor, korkuyorlar, gözlerim kan çanağı gibi olmuş, avare, berduş, üstüm başım kir pas içinde,...
Kaptan soruyor, nasıl başardın hayatta kalmayı, ne yaptın 2,5 saat dışarıda..
Cevap vermiyorum, omuzlarından tutup kulağına eğiliyorum..
Kaptan eğer hemen motorları çalıştırıp geri dönmezsen herkes oksijensizlikten ölecek, oksijen ibresini işaret ediyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.