- 645 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖRNEK BİR ÖĞRETMENDİ
ÖRNEK BİR CUMHURİYET ÖĞRETMENİYDİ
Abdullah Cevdet Ayeser.
Köy Enstitüsünden mezun olmuştu.
Haksızlığa, hukuksuzluğa çok sert karşı koyan. Mazlumları koruyan bir yapısı vardı.
Müfettişlerin yol gösterenlerine, eğitimde rehber olanlarına saygıda bir kusur etmezdi.
Ama, işgüzarcı, baskıcı, kendini beğenmiş bir müfettiş her hafta gelir Abdullah Öğretmeni teftiş edermiş. Müfettişin bu tutumu eğitim- öğretime menfi yönde etki edince :
-Çocuklar müfettiş bu haftada gelecek, sakın sorduğu sorulara cevap vermeyin.
Müfettiş sınıf girer Abdullah öğretmen dersini bitirince çocuklara soru sorar :
-Bu çocuklara bir şey öğretmedin mi ?
-Çocuklar teftişten bıktı belki onun için olabilir!
Deyince müfettiş hem bozuldu hem de bu ince ikaz karşısında diyecek bir şey bulamadı.
Demokrat partinin yanlış politikalarını eleştirdiği için devamlı sürgün ediliyor.
Milli Eğitim Bakanı hızını alamamış Abdullah Hocayı bir ay içinde üç ayrı yer sürgün etmişti.
İstifa etmek mecburiyetinde kalmıştı. Dilekçesine: ”Üç ayrı yere sürüldüğüm için istifamın kabulünü arz ederim. Ama bunun hesabını da milletvekili Doğan Köymen’e sorarım”
Abdullah öğretmen Tirebolu da bir otelde kalıyor.
Lokalde otururken Doğan Köymen geliyor herkes ayağa kalkıyor. Abdullah öğretmen de elinde-ulus-gazetesini okurken oturduğu yerden:
-Hoş geldin beyefendi.
-Hoş bulduk. Oturabilir miyim?
-Buyurun.
-Kahveniz nasıl olsun?
-Şekerli olsun.
-Şimdi sizi tanıyayım.
-Siz beni çok iyi tanıyorsunuz.
-Yoksa o Abdullah Cevdet Ayeser sen misin?
Deyince sohbet koyulaşır.
O sırada da –Alucra maarifi müdürlüğü boştur-seni oraya atayalım kabul eder misin?
-Olur.
Kahveler gelir.
-Kahveyi sade seviyorsun?
-Bak Doğan Bey iki türlü kahve vardır. Biri sade, öbürünün içinde biraz arpa vardır sahibini kişnetir.
-Yahu beni kızdırma, aslında ben de senin gibi düşünüyorum ama başka türlü olsa değil Ankara da beni buralara bile koymazlar.
Abdullah öğretmen Alucra da göreve başlar.
Köyü sel basar.
İş makinaları talep ederler. Tam gelirken iş makinaları mal müdürü makinaları geri çevirir. “Köylü kazma kürek halletsin” der.
Abdullah Öğretmenin kafası bozulur. Gider valiye:
-Çok büyük sel oldu köylü kendi imkanlarıyla burayı temizlemesi mümkün değil.
iş makinalarını tekrar yola çıkarırlar . Vali bey de bizzat gelir okula giremez. Her yer balçıktır.
O gece okulda kalmak ister.
-Olmaz benim misafirim siniz. Eve gidelim.
-Müdür bey evden iki battaniye getir.
Bu sel bir daha olursa ne gibi tedbir alalım?
-Efendim şu yukarıları görüyor musun üç dereden gelen sel sularının önüne set yapılırsa beldemiz korunur.
Hemen teşebbüs edilir ve o Setler yapılır.
Bugün o belde halkı Abdullah öğretmene dua eder.
Nur içinde uyusun.
Kaynak: Abdullah Cevdet Ayeser’in Öğretmenimizin Sevgili oğlu Fen bilgisi öğretmeni Eşref Ayeser.
Yusuf Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.