- 783 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HER BİTİŞ YENİ BİR DOĞUŞ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yine bir tatil yeniden başladı. Tatiller insanların her türlü varlığının yenilenme, arılanma, gelişme dönemi. Tatiller mutluluğun anahtarı, duyguların oluşmasının ana kaynağı.
Cuma günü öğrenciler uzun bir tatil dönemine girdi. Tatillerde okul hayatının nostaljik öyküleri hep anlatılacak. Toplumumuzda iki kurumda yaşanan olayların öyküleri hep günceldir ve her zaman karşımıza çıkar. Askerlik öyküleri ile okul öyküleri. Düğünlerde, derneklerde, toplantılarda, cemiyetlerde bu öyküler sohbetlerin tadı tuzu olur.
Eğitim maaslesef toplumumuzun kanayan yarası. Her yılı yeni değişiklikler, yeni müfredatlar, yeni sınav sistemleri hayatımıza giriyor. Yapılan değişikliklerden eğitim yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin velilerin adeta başı dönüyor. Bugün doğru bildiğiniz bir mevzuat konusu yarın hemen değişiveriyor. Eğitim yöneticisi olmama rağmen çok iyi bildiğim mevzuat ile ilgili soru sorulduğunda, sorunun cevabını verirken teredddüt yaşıyorum. Yanlış bilgi vermekten kaçınma adına mevzuata yeniden bakmam gerekiyor demek zorunda kalıyorum. Yapılan değişklikler daha çok ülkemiz insanının hayat standartlarını iyileştirmeye yönelik olması gerekireken maalesef günü kurtarmaya yönelik çalışmaları içeriyor.
Eğitim kalitesi gün geçtikçe düşüyor, öğrencilerde değerlere yönelik davranış kazandırma çalışmaları yetersiz. Mİlli Eğitim sisteminin eğitim ve öğretim olmak üzere iki boyutlu olarak örgütlendiği söylense de yazılsa da, bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Bütün enerjimizi öğretim boyut için harcıyoruz. Eğitim boyutunda entropi yaşıyoruz. Eğitim boyutunda yaşanan entropi öğretim boyutuna da sirayet ediyor.
Ülkemizde her şeyde olduğu gibi eğitim siteminde de mışlar çok. Yöneticilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin üzerinde o kadar çok bürakratik işler var ki bunları yapmaya ne öğrencinin, ne öğretmenin, ne velinin, ne de eğitim yöneticilerinin yetişmesine zamanın yetmeyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yazdıklarımın eleştiri olarak alınmamasını, sistemin iyileştirilmesi için neler yapılabilir diye değerlendirilmesini istiyorum.
Eğitim sisteminin sade, basit, anlaşılır olmasına çaba sarf edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her olumsuz bir olay ile karşılaşıldığında, ders programlarına yeni dersler eklemek yerine, davranış değiştirmeye, yeni davranış kazandırmaya yönelik müfredat değişiklikleri yapılmalı.
Biz nasıl bir insan istiyoruz? Önce bu sorunun cevabı eğilmeden, bükülmeden, siyasi kaygılardan uzak, vatansever biri olarak cevap vermek gerekiyor. Eğitim kurumları siyasi partilerin arka bahçeleri olarak görülmemeli, okullar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin arka bahçesi olarak görülmeli. Eğitim kurumları arasında bana yakın kurum, bana uzak kurum olarak ayrıştırılmasına asla girilmemeli. Bunu yapan mı var? derseniz, olduğunu örnekleriyle yazabilirim, anlatabilirim.
İnsanlarımızın ortak paydalarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olmalı, vatandaşlık duygusu geliştirilmeli. Görev verilecek mevki ve makamlara insanların yeterlilikleri dikkate alınarak yapılmalı. Şu cemaate veya fişman tarikate yakın olanlara makam veya mevki verilme önceliği olmamalı. Bunu nereden çıkarıyorsun, mevzuatımızda böyle bir şey yok derler ama görünen köy de klavuz istemiyor. Bunları ben yazıyorum bir vatandaş olarak, bende bırakılan izlenim bu. Cemaat ve tarikatlar sosyal bir ihtiyaçtan doğduğu halde şu an Ülkemizde tarikat ve cemaat geçim kaynağı olmuş. Sosyal bir ihtiyacın giderilmesi için kullanıldığını düşünmüyorum.
Cuma günü öğrencilerimiz karnelerini aldı, bazıları güldü, bazıları ağladı, bazıları mutlu oldu, bazıları üzüldü. Karnelerde ki not baremleri öğrencilerimizin nasıl bir insan olduğunu göstermemekte, onların derslerinin başarı durumlarını göstermekte. Akademik başarısızlık çalışmayala giderilebilir, bunun telafisi mümkün olabilir. Çocuklarımıza iyi insan olmak, adam olmak davranışını kazandırmak esas mesele. Dünyanın en zengin insanı, en zeki insanı, en güzel sıfatlı insanı olabilirsiniz ama esas olanı adam gibi adam olmak, mesele bu. Adam gibi adam olmak önemli, gerisi tefarruat, tefarruatta boğulmamak gerek. Yeni bir eğitim öğretim yılı sona erdi, unutmayalım ki her bitiş, yeniden doğuşun habercisi.
YORUMLAR
Eğitim sizin de belirttiğiniz gibi yıllarıdır kanayan bir yara... Bizler seksenli yıllarda okuduk lise ve yüksek okullarda... O zaman idealist öğretmenler vardı. Çok daha başarılıydı o zamanın yetişen şimdinin büyükleri... Bu handikapı bilgi yarışmalarında bile gözlemleyebiliyorsunuz... Bakıyorum orta okul bilgisi olan sorulan soruyu yüksek lisans yaptığını söyleyen bir hanım ya da erkek vatandaşımız cevaplayamıyor... Bunu artık aşmamız lazım. Yeni Milli Eğitim Bakanımız biraz da işin içinde geldiği için azıcık umutlanıyorum, ama bakalım bekleyip göreceğiz... Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi ''Öğretmenler yeni nesi sizlerin eseri olacaktır.'' Üçlü sacayağı bu aslında Öğretmen, öğrenci, veli bir arada eğitim sistemimiz için çok kayda değer şeyler ortaya koyabilirler diye düşünüyorum... Kutluyorum içtenlikle güne gelen bu yazınızı...
Özer YILMAZ1
Bir yol ilerlemeden yeni bir deyişle tekerrür etmez düşüncesi yansıtılmış. Hükümlerini bir başkasına sorgulatmayacak kadar diri ölmeyecek kadar hesabını devretmemekte bu mahşerde tevazu... Eğitim sistemi bir takvim gibi ilerleyecek kadar güncel sistemi reddetmeyecek kadar da yenilikçi nesiller olsun bu ülkede. Evet zor bir dönemeç zor ilerlenilmiş bir kavramın tümceleri belkide hiç bir şey kolay değil eğitimcilerin zorlandığı doğru bunu gözlemliyoruz genç nesillerin olgunlaşma çağında vücudunda ilerlediğini gözlemliyorum. Yani olgunlaşmanın olgu düşüncelerinin bir devrim niteliğinden öte demokrasinin kavram değerlerin de de Cumhuriyetin bir merdiven basmağı işlevini de reddetmemek gerekir öyle değil mi? İnanç özgürlüğü olan bir ülke de evet tarik/ at önemli işlevleri olduğunu düşünüyorum öte bir bilgim yok . Allah'a emanetiz... Tebrik ediyorum...