- 522 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
yırtık çoraplarım...:)
Başıboş yürümenin getirdiği o yorgunluk ile hiç zaman kayıp etmeden. Gölgelenmek bahanesi ile kendimi bir çocuk parkına atarken buldum. Tek amacım ise biraz nefese yenilenmek di .
Benim gibi uygulamalı bir yaşamın içersindeyseniz zaten doğrunuz da sıkıntılı değilsiniz.
Ama her yanlışınız da. Bile bile canınız acısa da. Kendi kulağınızı kendinizin çekme hakkına bir siz sahipsiniz.
Lakin doğuşunuzun sembolik olarak olgunlaştıran o ruhun varoluşu ayrı bir zaman dilimine bırakan ve onu koruyan, anlayan birileri ile takas etmeniz daha bir önemlidir.
Fukara bir duygu kim zaman insanı beklenti kuyruğuna bağlar. bağlamasında
Ben ise kararsızlığın içinde onu bekleyemeyeceğim anlıyorum. Asıl Cümlenin cümleye uyuzluk ettiği bir noktadayım.
Keza elimde olumlu olumsuz hiçbir şeyde gelmiyor. Kısaca vallahi ben çok iyi niyetli biriyim ya!
Bu da benim yanılgı payı olsun deyip, her şey çok açık ve sesli düşünmeme sebep oluyordu.
Fikir fukaralığına hâkim birilerinin de yakın çevremden oluşana kulak bile asmıyorum.
Ya birilerinde maksat menfaat olunca bu gün gidek yarına gereksinim duymamam dı . Ya ben Kimi kandırsam; kimi inandırsam iki fazla söz ile demem.
Yaşanan hayal kırıklarının sonrası olsun. Benim bu yaşıma kadar akıl rehberim annem oldu.
Ve Annem hep derki! Düşüncelerinin kamburlaştığı yerde isen otur bir kenar ve ayakkabılarını çıkar.
Hemen oracıkta ve çıplak ayakla çimlere doğru toprağa bas. Keza toprakta aldığın enerji seni sana geri kazandırırken beş on dakikaya bir şeyin kalmaz.
Annemin bu sözünü hep dinlemişim dir. Nedeni ise mahalle baskısını çok geride bırakmış kendine inandım. ve gözlerim kapalı mantığı da diye bilirsiniz.
Bu nedenle ben her gün her hangi bir rastla sonuncu bulunduğum çocuk parlarında. İnan ki! Hiç gözlerim kırpmadan Uzun uzun çocukluğumla bakışır bulurum kendim.
Şu an da bile her neyse sevgimin birazını bu parkta bırakmaya kararlıyım hüzünlerimde.
Hani usta şairin dediği gibi "bu memlekette hava su bedava" düşüncelerimin kıskacından kurtulup, tekrar tekrar parkta oynayan çocukların oynayışlarına daldım.
Yüzümde bir gülümse ile dedim ki
Bedava
Bedava yarına umut edinmenin yüzleri bunlar doya doya bakılmaz mı hiç?
Birden dedim ki’ bu çocuklar ne kadar güzel kalabilmişler. Eli yüzü kin öfkeye bulanmış bu evrenin içinde.
İşte çocuk olabilmenin farkı budur. Ötesi yok! tertemiz!...
Anneleri babaların eşliğinde.Onların adına her şey çocukça mahzun ve sahipliydi. Hiç abartı yoktu.
Benim kimsesizliğimi fark etmiş gibi ve uzak olmasa çok yakın mesafemde ve az ilerimde ise bisikleteni acemi çocuklar gelip geçiyordu.
Bu sefer tam dikkatimi onlara verdim.
Gerçekten insanın geçmişine avcı olmasının faydaları bunlar. Kurşun, ok vahşice saldırı yok. Benim de bu çocuklardan bir eksi bir fazla en mahzun şekilde. Akran edebilmem çok iyiydi.
Evet, bir parkta böyle iki gözü üstüm üstüme olan o birileri beni hiç izlemediler.
Buna üzüldüğümü sanmayın sadece bir eksiklikti o günün şartların da. Suçlu hiç kimse dediğim anda. Mutluluğun o resim kareleri incecik parmaklarımın arasından. Un ufak oluşu ile daha bir rahatlıyorum.
Bu mutluluğum ilk başta şaşırtıcı gibi gelse de konuya hâkim benim o resimler çekilirken elde titreşme olduğunda çoğu silik ve yamuktular.
Ve ben evet şu beğenmediği ben ! tarihe sevgi bazında bir mucit idi.
İçim nasıl böyle kıpır kıpırdı. Şiir olabilecek cümleler birikiyor.tam dilimin ucuna da.
Mesela onların isimlerini memleketlerini şiirsel bir ruhla merak ediyorum. Sadece bu mu? Anneleri babaları ne işle uğraşıyorlardır acaba?
Ara sırada. Hafif esen rüzgârla nemini yitirmiş yırtık çoraplarımın o ayağım da ki şahane duruşuna takılırdım.
Ama!Ne takılmaydı.
Yahu! Anlatamam size ilk önce çorabın şekillendiği o makinelerin aceleci ve gürültülü oluştu.
çıkıııır çaakur gıııırıt! Sonra iplik yığını iken ilmek dokunuşuna resmiyetsiz birbirinde alakasız sağa sola gelişi güzel fırlatıldığı muazzam bir göçlülüğü de.
Hız rekoru diye bir şeyin bizdeki geçerlilik nedeni o kadar çoktu ki!
Ben önde o aramada biraz yavaşlasam kesin kavgaya tutuşuruz iki yürekli adam gibi de.
Yook, ben ona göre kırılıp, ona göre kendimi tamire başlıyordum.Aynen olduğu gibi büsbütündüm.
Haaa!mevsim kış da değildi.üşütme kaygısına gireyim o çorabı giymemin nedeni ondan daha ucuz maliyetli ayakkabı giydiğimden dolayı hiçbir şekilde.
su toplama yaralaşma riskini göze alamazdım.
Ayaklarımın su toplamasına yüreklenip, kendimi kayıp etmiş bulmam da pek meraklı değilmiş gibi de. Yavaş yavaşça sırtımı yere bıraktım..
Oh! ne güzel bir yerdeyim. uyku sevdalısı o gözlerimi sadece gri bulutlara kitledim.
Bedenimde ki bir sıcaklıkla uzaklaştığım. O çocuk sesleri kulağımda.
Ne bu kadar uzaklaştığını çözemedim……
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.