- 445 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUK
Hayalleri olmalı insanın hayallere sığmayan. O hayaller ki gerçeğe namzet olmalı.Hem de bayağı bayağı bir gerçek...Dünyanın derdi ne ki, bu hayaller, yaşanılası toz pembeden masallar varken dertte neymiş ki? Ağlarken bile saniyeler sonra odaklanmalı kıkır kıkır gülmeli, gülerken o büyülü dünyaya girmeli insan. "Heyy ! Hiçbir şey bozamaz bu dünyayı, o kadar iddalıyım ki savaşın ortasında bile olsa o kadar yani..."
Böyle bir dünayayı hangimiz yaşamadık ki? Kalıbımı basarım her birimiz çocukluğuna geri dönmek için can atar. Saf duygularla yoğunlaşmış o güzelim günleri hepimiz az çok yaşadık. Hatırlıyorum da arkadaşlarımızla bir onların evinde, bir kendi evimizde oyuncak oynamak için toplanırdık.Oyuncaklar arasında trenden tut, askerler, metalden arabalar, hatta tırtıklı yap bozlarımız vardı.Ama şunu da belirtmeliyim ki; bizim çocukluğumuzda doğallık daha bir ağır basıyordu.Cep telefonu, tabletler, bilgisayar oyunları yoktu. Ama, toprak yollarımız, yeşil ve ağaçlı kırlarımız vardı.O kırlarda kuzu gütmeyi her Kurban Bayramı öncesi adet edinmiştik, iki hafta bilemedin üç hafta önce başlardı kuzuların meleme seslerinin kırlarda duyulması.Öyle ki, kuzuların bize alıştığını, arkamızdan geldiğini hatırlıyorum. Çocukluk ya, hele bir de belli saatlerde, (genellikle ikindiden önce) tek kanallı tv lerin olduğu o günlerde çizgi filmlerimiz olurdu. Bu saatlerde dışarıda çocuk bulabilene aşk olsun.Sokaklarda in cin top atardı.Çizgi filmin ardından gün akşama uzanmadan son bir rötuş yapmak için yine sokaklarda kendimize eğlenceler bulurduk.Çizgi film kahramanlarının kağıtlarından oyunlar mı ararsın, ne bileyim bilye oyunu mu? Ya da gazoz kapağından oyunlar mı?
Hey gidi günler hey. Şimdi bakıyorum da, çocuklarımızdan doğallığı almışız. Çocuklarımızı, varsa yoksa telefona ya da tablete odaklanan, tehlikeli oyunlarla başbaşa kalıp canavarlar yaratmaya çalıştığımız ve sevgi denen olgudan uzaklaştırdığımız, üstüne üstlük istismara açık hale getirdiğimiz bir dünyaya salmışız. Meşguliyetimiz o kadar arttı ki, bunun içine çocukların dünyasına ortak olmayı serpiştiremedik.
İrfan Yıldırım Çevik
YORUMLAR
Bizler doğal ortamlarda yetişen son nesiller idik belki... Şimdiki çocuklarımızı bilgisayarlar, cep telefonları televizyonların saçma sapan dizileri elimizden aldı maalesef.... Hele de bir sonra ki nesli hiç düşünemiyorum... Topluma ve çocuklarımıza yazık ettik yazık oluyor...