Kitaplı Kitapsızlık
İnanıyoruz ki; doğru olan, doğruluğu inananlar tarafından tartışmaya kapalı tek gerçek Kur’an ayetleridir; okuyup iman etmiş olanlar için.
(Bu toprakların bir kültürü olarak müslüman olanlar tartışabilir, şüphe duyabilir, sonrasında inanır veya reddeder...) Burada gelenek müslümanlığını öteleyen Peyami Safa’nın "Şüpheden doğmayan iman piçtir." ölçüsüne katıldığımı not düşmek isterim. Çünkü şüphe, imanın ilk kapısı ve kapsamı içindedir.
Asıl konuya dönersek... Kur’an dışında peygamber sözü veya halife özdeyişi olduğu ileri sürülen her görüş tartışmalı ve kabulü iman esası değildir. Çünkü bu din özdeyişler dini değildir. Belirtmem gerekir ki, peygamberlik gerçeği ile peygamber sözlerine iman çok ayrık iki inançtır.
Kur’an şöyle bakar olaya:
Kamer suresi 17. ayet der ki; "And olsun ki biz Kur’anı düşünmek için kolay kıldık. Düşünen var mı?"
Evet, düşünen var mı? Denmiyor ki içinizden liderlik özellikleri olduğunu kabul ettiğiniz biri çıkıp size anlatsın. Demiyor ki, çoğunuz salaksınız, en zeki olanınız hepinizin yerine düşünsün. Veya Kur’anda hiçbir ayet "Ey falanca efendi..." seslenişi ile başlamaz. Ey inananlar, ey insanlar seslenişleri boşuna değildir!
"Kur’an tek başına yetmez" veya ’Mutlak bir önder gerektirir’ illetlerini beninsemiş her birey, ziyandadır ve Kur’an dışıdır.
Bu konuda Kur’an kesin hükmü şöyle koyar; "O ki, size Kitap’ı ayrıntılı olarak indirmiştir. Allahtan başka kanun koyucu mu arayayım?" En’am, 114
Yine Ankebut suresi 51 der ki; " Onlara okunan bir kitabı üzerlerine indirmemiz onlara yetmedi mi?"
Yani Kur’anın yetmediğini düşünen her kim, bu ayetler üzerine düşünürse, akledebildiği kadar müslüman olabilme şerefini yakalar. Aksi halde Kur’anın men ettiği bir yola girer ki, başka bela istemez!
Bu durumda, Kur’an dışına çıkıp şeyh sözü, efendi hazretleri ninnisi dinleyenler, Kur’ana farkında olmadan muhalif olmuş olmazlar mı?
Bakın yine Kur’ana danışalım... "Bak, anlayabilsinler diye ayetlerimizi nasıl da inceden inceye açıklıyoruz" En’am, 65
Şimdi biz, tüm bu gerçekleri görmezden gelip, peygamber sözü olduğu kabul edilen sözlere yönümüzü dönersek, şıh bastonu tutup efendi hazretleri eteği öpersek; bu durumu Kur’anın neresine yükleyebiliriz? Bize verilen akla nankörlük olmaz mı bu? Kur’ana kılıç çekmek değil midir?
Kur’an dışına çıktığımızda paramparça oluruz, olduk, olmaya da devam ederiz...
Ehl-i sünnet müslümanları
Peygamber soyu müslümanları
Vakıf müslümanları
Dergi müslümanları
Parti müslümanları v.s. tüm bölünme ve farklılıklar Kur’anı terk edip, kuyruk olmaktan kaynaklanır ki, bu da dinin kati olarak reddettiği ve sakınmayı öğütlediği bir beladır.
Hadis ilmi adında bir oluşumu ümmetin başına bela edenleri Allah’a bırakmaktan başka bir şey gelmez elimizden. Yok ravi zinciri kuvvetli, yok Buhari’de geçiyor falan diyerek sahiplenmek ise, kısaca sahabe ve tabiuna Allah tarafından yanılmazlık be şaşmazlık kutsiyeti yüklenmiş gibi kabul etmek olur ki, Allah böyle bir özelliği peygamberlerine dahi vermemiştir. Yine Kur’an konuyla ilgili "De ki; ben de ancak sizin gibi bir insanım." Fussilet, 6
"Peki bazı konular net değil, hadisler olmadan nasıl yapacaktık?" sorusu Kur’ansız her müslümanın aklına gelir. Hayır, her konu net. Oruç konusu insanların en çok sorduğu konu olduğu için bundan örnek verelim...
Bakara 187: "Oruç gecelerinde kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onların örtülerisiniz. Allah kendinizi kandırıp durduğunuzu bildi de tövbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık Allah’ın sizin için belirlediğini dileyerek onlarla cinsel ilişkide bulunabilirsiniz. Şafağın beyaz ve siyah ipliğini birbirinden ayırdedinceye kadar yiyin, için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlere kapanmış durumdayken onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onları çiğnemeyin. Allah korunmaları için ayetlerini halka böyle açıklar."
Anlaşılmayan bir nokta var mı? Belirlenen süre içinde yeme, içme, sevişme. Bitti. Bu kadar.
Nohut büyüklüğündeki yemek kalıntısını, banyoda kulak deliğinden girdiğini düşündüğün su damlasını dert etme. Ayetlerini ince ince açıklayan Allah’ın sorun etmediklerini sen de etme. Zorlaştıran Allah kuluna değil, Allah’a yönel.
Yine insanımızın çokça takıldığı bir konuda bir örnek daha verelim; abdestler...
"Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz boydan boya yıkanın. Eğer hasta yahut yolculukta olursanız veya sizden biri tuvalet ihtiyacını görmüş ya da kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah size bir zorluk çıkarmak istemiyor; ancak sizi temizlemek ve olur ki şükredersiniz diye üzerinize nimetini tamamlamak istiyor." Maide, 6
Var mı anlaşılmayacak, şeyh şıh gerektirecek, hadis kitapları karıştırılacak bir durum?
Müslüman olduğunu düşünen herkesin cevap vermesi gereken soru şu: "Kur’an size yetmez mi?"
Okuyup akletmezsen veya aptal gibi Arapça okursan yetmez!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.