Büyü Yaparak Kişinin Yaşamına Müdahale Etmek
“Doğrusu Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Ondan başkasını ise dilediğine bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa pek büyük bir cinayeti iftira etmiş olduğunda şüphe yoktur.” Nisa, 48
Ağzında zikirler, önünde tütsüler ve sudan buharlar… İnsanı iyi edeceğini, her problemini çeşitli tütsülerle çözeceğini iddia eden, bu kişi cinlerinin olduğunu söyleyen, okumamış, cahil ve pişkin yaşlı kişilerdir! Eğer çocuğun mu olmuyor, çocuğunun olacağı yönünde garanti ediyor; eğer eşinle, annenle, kayınvalidenle sorunların mı var, onları sana itaatkâr yaparım diyor; eğer bir kızla evlenmek mi istiyorsun, fakat kız istemiyor mu o kızı sana âşık ederim diyor ve daha nice çözümlerin hepsi onun dilinden bal gibi akıyor. Yeter ki, paran olsun ve bu zavallı kişiye vermeyi göze al. Günümüzde buna benzer bir sürü şarlatan çevremizde dolaşıyor yahut birilerinden olduğunu duyuyoruz.
Fatiha süresinde her namazda okuduğumuz, “Yalnızca sana inanır, yalnızca senden yardım dilerim. “ ayetine rağmen, Allah’tan yardım istemek yerine büyük güven duygusu içerisinde bu insanlardan yardım isteniyor. Hâşâ, sahip olduğumuz sorunlarımıza yalnızca Allah’ın verebileceği çözümleri ve devaları bu kişilerden bulunacağımıza inanılıyor, Bu işle uğraşan kişiden medet umularak haşa, Allah yerine konuluyor ve bu kişiyle Allah’a şirk koşuluyor. Şirk, Allah’ın asla affetmeyeceğini söylediği tek günahtır. Bu durum yazıya başlarken belirttiğim Nisa süresi 48. Ayette açıkça ifade edilmiştir.
Bu kişiler, onların sözlerini dinleyen cinlerinin olduğunu ve onları bu gibi işlerinde kullandıklarını iddia ederler. Dinimizde, insanın ayetleri para karşılığında kullanarak, bir çıkar elde etmelerinin ne kadar kötü olduğu bildirilmesine rağmen cahil insanları kandırmaya devam ediliyor. Nitekim Yahudilere hitap eden - Maide Suresinin 44. Ayetinde, “Benim ayetlerimi az bir fiyata satmayın. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” Şeklinde İfade edilirken yine, Hristiyanlara hitaben gelen aynı sürenin 47. ayetinin son cümlesinde de, “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler fâsıkların- yoldan çıkmışların ta kendileridir.” ifadesinde bunu açıkça görmek mümkündür.
Kendisine bu gibi etkiler yapılan kişi, günden güne eriyip hastalanmakta ve zayıflamaktadır. Adeta, beyni durmuş, bambaşka bir insan gibi yaşamaktadır. Kaderi değişmiştir. Tüm mantık kurallarının işleyişi hayatında sona ermiştir. Hastaneye gitse, tıp çaresizdir ve görünürde bir hastalık bulamazlar. Her değer normal gibi gözükür. Hastalığına, alternatif tıp yetişir. Fakat bir süre sonra anlar ki, o da çaresizdir. Ne yazık ki, kendisini bu hastalığa müptela eden kişinin derdinden kurtulmak için bu işlerle Allah rızası için uğraşan! Kişilerden birini bulmak zorunda kalır sonunda. Güvenilir birini arar bir süre ve bulduğunda o kişiye gider. Onun sunduğu reçeteyi uygular ve büyük olasılıkla da bu dertten kurtulur. Bu kişiler, kimin kendisi üzerine bu etkiyi yaptığını asla söylemek istemezler. Hani o kişinin adını bilseniz ne olacak ki…
Allah ne bu kişileri tanımayı, ne bu kişilerden çare bulmayı ya da bunlara bulaşmayı nasip etmesin. Bu işler mafya işlerinden bile karmaşık ve çok zordur. Peygamberimizin(sav) veda hutbesinde dediği gibi “Kur’an ve benim sünnetlerime sıkıca bağlanınız. Böylece iki cihanda gerçek mutluluğu bulursunuz.” Eğer inandığımız gibi yaşarsak, Allah bize kefil olur. Allah’ın kefil olduğu-Allah dostlarına- kim zarar verebilir ki… Bütün aksaklıklar, rıza-ı ilahiye sarılmamaktan kaynaklanıyor, Allah’tan başka her şeyi kendi gözümüzle ve hissederek yaşamak isteğimizden kaynaklanmaktadır. Ne diyelim, Allah yar ve yardımcımız olsun vesselam.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.