- 1105 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
EĞİTİM-ÖĞRETİMİMİZ İLE İLGİLİ BİR YAZI: BU KEDİ İSE ET NEREDE, EĞER ET İSE KEDİ NEREDE?
EĞİTİM-ÖĞRETİMİMİZ İLE İLGİLİ BİR YAZI: BU KEDİ İSE ET NEREDE, EĞER ET İSE KEDİ NEREDE?
Nasrettin Hoca’nın meşhur fıkrasını hepimiz biliriz.
Bir gün Hoca kasaptan iki kilo et alıp evine gönderir. Akşama güzel bir yahni yemeyi düşünmektedir. Lakin eve geldiğinde karısı sofraya yine bulgur pilavını koyunca sorar: ‘’ Hatun et nerede? Neden eti pişirmedin?’’ Kadın o gün eve gelen misafirlerine yedirmiştir eti. Boynunu bükerek yalan söyler ‘’ Efendi ! Eti kedi kaptı maalesef’’
Nasrettin Hoca kalkar ve kediyi yakalayıp el kantarına koyar. Kedi tam iki kilo gelmiştir. Sorar hanımına ‘’ Hanım ! Bu tarttığım kedi ise et nerede? Yok eğer et ise kedi nerede?’’
Bu fıkrayı neden mi anlattım?
Bizim sosyal medyada aşağı yukarı her Allah’ın günü yukarıdaki resimler ve benzerleri yayınlanır. Falanca kızımız veya oğlumuz veya bilim adamımız/ kadınımız muazzam buluşlara, müthiş başarılara imza atmışlarmış da hiç bir televizyon, gazete onların bu başarılarını yayınlamamış da yazıklar olsun bizlere filan falan.
Evet, eğer gerçekten de uluslararası arenada başarılar elde etmiş vatandaşlarımız varsa ve bilmem hangi sanatçının bilmem hangi tatil beldesinde giydiği bikininin rengi bile medyamızda saatlerce konuşulan bir konu olurken dünya çapında bilimsel başarılar yakalamış vatandaşlarımızın haberleri yapılmıyorsa yazıklar olsun bizlere. Ama bir de madolyonun öteki yüzü var.
Türkiyedeki eğitimi dünya ülkelerindeki eğitimle kıyasladığımız zaman yerlerde süründüğümüz görülüyor. Şimdi gelin bir kaç örnekle açıklamaya çalışalım.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, ülkeler arasındaki eğitim kalitesini ölçen araştırmayı inceledi. Ajans Press’in Dünya Ekonomik Forumu (WEF) “Eğitim Kalitesi 2018” raporundan ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye eğitim kalitesi bakımından 137 ülke arasından 99’uncu sıraya yerleştiği belirlendi. Yani efendim biz eğitim kalitesi bakımından 137 ülke içerisinde 2017 yılında 101. Sıradayken üstün bir performans göstererek 2018 yılında 99. Sıraya yükselmişiz ve bu üstün eğitim düzeyimizle(!) bir kızımız matematikte dünya birincisi olmuş???
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) "2016 Tek Bakışta Eğitim" adlı yıllık raporunda, Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer alıyor, yani sondan dördüncü ama bizim gençlerimiz üç günde iyileşecek yarayı 15 dakikada iyileştirecek bir formül buluyorlar hem de daha lise çağlarında???
OECD, 3 yılda bir yayınladığı ve ülkelerin eğitim sistemlerini ölçtüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Raporu’nu (PISA 2016) açıklandı. Türkiye, 64 ülke arasında 45. sırada yer alarak yine OECD ülkelerinin gerisinde kaldı. matematikte 45’nci, okuduğunu anlamada 37’nci ve fen bilgisinde 41’nci oldu.
Okuduğunu anlama...Raporlara göre Türkiye’de okullarda eğitim öğretim gören her yüz kişiden kırk beşi okuduğunu anlamıyor. Her yüz kişiden 70 i matematik konusunda yerlerde sürünüyor, fen bilimlerinde durum matematikten de vahim ama gelin görün ki bizim bilim insanlarımız ALS Hastalığına çare oluyorlar ve bizim bundan haberimiz yok eğer sosyal medya olmasa.
Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?
2006 Yılında emekli oldum. O günden bu güne okullarımızda eğitim adına ne gibi yenilikler yapıldı, eğitim seviyemizi yükseltici ne gibi önlemler alındı pek bilemiyorum ama resim, müzik, beden eğitimi ve hatta pek çok ailenin şiddetle karşı çıkmasına rağmen din dersi gibi derslerin zorunlu, tarih, coğrafya, felsefe, astronomi, biyoloji, psikoloji gibi derslerin seçmeli olduğu, İlkokul dördüncü sınıftan itibaren yabancı dil dersinin zorunlu olmasına rağmen lise mezunlarının ‘’ Vat iz yor neym?- May neym iz Sami Biberoğulları’ndan öte yabancı dil bilmediği ve konuşamadığı, onca- zorunlu- müzik eğitimine rağmen hiç kimsenin nota okumayı bilmediği bir eğitim sistemiyle eğitimde muasır medeniyetlerin seviyesine çıkabilir miyiz?’’ İşte bu her zaman kafama takılan bir soru olmuştur.
Evet, şimdi fotoğraflara bir kez daha bakın ve alt sıradaki son fotoğrafta durun.
Okullarımızda ( özellikle liselerde) durum bu.
Fotoğrafın altında yazılı olanları belki bazı arkadaşlar okuyamaz diye burada bir kez daha yazıyorum: ( Bunu bir Öğretmen yazmış ki noktasına virgülüne kadar doğrudur. )
‘’Derste böyle oturan öğrenciye ne yapabiliriz?
Hiç bir şey yapamayız. Kızarsak sözlü şddet uygulamış oluruz, psikolojisi bozulur. Dokunursak şiddet olur, adliyelik oluruz. Performansına kötü not verirsek müdür arıza çıkarır.Alo 147 Bimer Cimer manyağı oluruz. Sonra anne babası okulu başımıza yıkar. İl ve ilçe MEM ( Milli Eğitim Müdürlüğü ) soruşturma açar. Medya ‘’ Yine öğretmen şiddeti’’ Diye bizi afişe eder. MEM Yetkilileri öğrenciyi evindeziyeret eder, hediyeler verir, gönlünü alır. Öğretmenin öğrenciden özür dilemesi ile mevzu kapanır... Saygılar ( Bir öğretmenden alıntı ) ‘’
Biz böyle bir eğitim anlayışı ile mi bu kadar çok başarılı bilim insanını yetiştiriyoruz veya yetiştirmişiz?
Şimdi...
Eğitimle ilgili raporlar ortada.
Buna karşılık evlatlarımızın, bilim adamlarımızın/ veya kadınlarımızın başarıları da fotoğraflarda gördüğünüz gibi ortada.
Bu durumda soru şu:
Eğitim seviyemiz raporlarda belirtildiği gibi yerlerde sürünüyorsa bu büyük başarılar nasıl geliyor?
Eğitim seviyemiz yerlerde sürünmüyor tam aksine gayet güzel ve tatmin edici düzeyde ise bu rapaorlar ne?
Tarttığımız kedi ise et nerede? Eti tartıyorsak kedi nerede?
Ve daha da önemli soru şu:
Aşağı yukarı her gün karşımıza çıkan yukarıdaki fotoğraflar gibi fotoğraflar ve haberler eğer gerçek ise neden televizyon ve gazetelerimiz bu haberlere yer vermiyor?( Eğer veriyor da biz atlıyorsak demek ki gereken önem verilmeden bir kaç saniyelik bir haber olarak veriliyor ki ben hiç rastlamadım desem yalan olmaz. ) Ama bu sorudan da önemli olan soru şu: Bu haberler gerçek değilse bunları servis edenlerin amaçları nedir?
YORUMLAR
Genel olarak ülkenin eğitiminin iyi olmadığını söyleyebiliriz. Adı Milli Eğitim olan eğitim ve öğretim maalesef paraya tedavül edildi... Kolejler, paralı üniversiteler, dershaneler hakeza, bazı yüzeysel başarılar da uluslararası platformlarda kazanılıyor belki ama bunun ile de ne basınımız ne de insanlarımız ilgileniyor. Niye ilgilensinler ki gazetelerde, televizyon da baldır bacak göstermek varken? Milli Eğitimin, öğretmenler ve öğrenciler bazında mutlaka kalitesini arttırmamız lazım, eğer ki bu konuda gelişmiş ülkeleri yakalamak gibi bir idealimiz olacaksa... Kutluyorum Sami Hocam güzel yazınızı...
sami biberoğulları
Aslında 1946 tarihinden itibaren
Ülkemiz kendi değerlerinden uzaklaştırılarak
yani milli olmaktan çıkarılarak
amerikan emperyalizminin kucağına oturmuştur
Denizlerin İdamı da buna çok net örnektir
ve hala kuşatma altındayız
maaalesef
saygılarımla
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.