- 562 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
ACILARIMIZ....
Bazen hayatın tüm acıları anlaşmışçasına üzerimize gelir. Sanki benliğimizi sanki iç duygularımızı sanki bizi bizden almaya gelir. O sırada tek kaldığımızı hatta hiç kimsenin bizi duymayacağını düşünürüz. Ne gidecek yerimiz nede çalacak kapımız vardır. Böyle zamanlarda kendimizden,yaşantımızdan,aldığımız nefesten hatta ve hatta baktığımız her nesneden nefret ederiz de kaçmak kaybolmak isteriz. Ama aklımıza gelmeyen bir ayrıntı vardır. Acılarımızdan sorunlarımızdan hatta kendimizden kaçtığımız her saniye kaçtığımız her ne ise daha da güçlenir dahada hırsla üzerimize gelir. Biz ise her gelen acı ile dahada savunmasiz dahada güçsüz kalırız. O zaman önce bulacağımız çare pasifleşir. Belki kaçmasak ilk dalgada o sorunu çözeceğiz. Kimbilir belki acı sorun yada ne ile tarif ediyorsak o anı bize umut mutluluk verecektir. Neden üzerine gitmek yerine kaçıyoruz ki ?
Hayatımızda hep bir kaçış planı bulunduruyoruz. Hep türlü türlü bahanelerle kaçmak icin bir proje oluşturuyoruz. Ama ne kadar yanlış yapıyoruz kendimize ne büyük bir haksızlık yapıyoruz. Hayatı yaşana bilmeyi bilmeli. Hayat bizden ne getirisi ile bize bişey katıyor ne götürüsü ile bizden birsey alıyor. Ama biz sanki dünyevi şeylerle anlam kazanıyormuşçasına koşmaktan yorulmuyoruz. Sonra karşımıza bir olumsuzluk bir acı ile karşılaştığımızda dünya anlamını yitiriyor. Halbuki hayat hiç tadını bilmediğimiz bir yemeği tatmak gibidir. O yemeği belki ilk etapta bayıla bayıla yiyeceğiz belkide hiç sevmeyeceğiz. Ama o tadını bilmediğimiz yemeği kendi damak tadımıza göre ayarlayabiliriz. Biraz tuz biraz ekşi biraz acı ne bileyim belki birazda acı katmak gerek o zaman beğeniriz. Hayatta işte böyledir. Gun gelir en lezzetli şeyleri sunar gun gelir en acı şeylerle karşımıza çıkar. Bize düşen tek şey ne sunmuş olursa olsun tadına varıp mutluluğu yakalayabilmek gerektiğini unutmamak.
Bazı acılarımız bir bardak su ile hafifletmek bazı acılarımızda ise binbir bardak su bile bizi teselli etmez dahada artar dahada acır canımız. Ama isyan etmemek gerekir bununda ilacı var tabiki. Zaman zaman zaman. Böylesi anlarda Zamana sığınmalıyız en güzel ilaç en güzel çaredir Zaman. Bazı acıların yitirmişliklerin çaresi olmayacak olsada yinede hafifleriz diye zamana sığınmalıyız...
~İP€K KA£KAN~
YORUMLAR
Acılarımızın temel ekseninde her ne kadar önceleri kabullenmesek de biz varız. Sonucun bizi üzeceğini tahmin edemeden yaptığımız tercihlerimiz, o tertemiz duygularla başlattığımız sevgilerin ummadığımız yaşananlara varmasında bizim 'görme kusurumuz' var. Kesin!
Bu konuyu işlediğim 'tercihlerimiz' başlıklı yazımda:
' “Her şey neye layıksan ona dönüşür.” demiş Mevlâna.
Yaşamımızda verdiğimiz her karar bizim tercihimizdir. Eşimizden işimize, yaptığımız alışverişten gideceğimiz tatil yerinin seçimine kadar. Hepsine aynı anda sahip olamayacağımıza, hepsini aynı anda yaşayamayacağımıza göre, tercihlerimiz girecektir devreye.
Tercih, kazandıklarımız bir şeyler için başka şeyler kaybedeceğimizi baştan kabullenmektir. Her tercihin bir bedeli olacağını kabul etmektir. Bu da bize zamanla kaybede kaybede kazanmayı öğretebilir. Kayıplarımızın yanlış tercihlerden olduğunu görebilirsek!' demiştim.
Unutmamamız gereken bir şey var: ÖLDÜRMEYEN HER ACI GÜÇLENDİRİR!
Kayıplarımıza değil de acının bize öğrettiği kazançlarımıza bakarsak 'bunda da bir hayır var.' diyebiliriz gönül rahatlığıyla.
Bazı kişilerin sınavı zor, soruları ağır ya da beklemediği yerden gelir.... :)))
Üzerine çok şey yazılacak işlek bir konu. Kaleminize sağlık İpek Hanım.
Sevgilerimle.