Çizgiler
Yüzde, kumaşta, bitkide, meyvede… Çizgiler! Bazen bıyığın altında çizgi olur dudak, bazen gözün üstünde kalınca olur kaş ile çizgiler… Liftir, çizgiler… Yedikçe faydası zengindir insana! Çizgiler artıkça insan yaşlanır, ağaç büyür onun yaşı olur! Çizgiler renkten renge girdiğinde meyve olgunlaşır, yenecek enfes bir tada dönüşür. Önümüze baktığımız çizgiler uçsuz bucaksız yol olur, sonunda ya sıladır ya da gurbet, ya cennettir ya da cehennem! Kahveye bakan falcı, çizgilerin dilini anlatır aslında, kahvenin piştiği fincana göre, kahveyi içenin hareket ve dudağına göre şekil alır! Aslında anlattığı çizgilerin dansıdır, kişinin kaderi asla değil… Hayalen, yaşanmamış bir şey kader olabilir mi?
Çizgiler Kâbe’yi çizer, dönerken etrafındaki insana. Çizgiler samanyolunun dönüşünü sembolize eder bakana. Çizgiler, güneşin papatyaya benzemesini sağlar. Çizgiler, anlam kazandırır bir olayı, nesneyi anlatırken dillerde. Futbolcunun vuruşu ile gölü çizer televizyonda, insanlar ne topa bakar ne de vuruşu yapana! Bazen hayali çizer resimlerde, fotoğraflarda… Yıllar sonra bakıldığında, insan nereden nereye gelmiş böylece mana kazandırır, geleceğine! Çizgi herhangi bir yerden başlar, kişinin ondan ayrılışına kadar devam eder… Kimse sonunu göremez!
Kader çizgisi deriz, şeklin çizgisi deriz, her şeyin temelidir aslında… Kim onu nasıl görmek isterse içini renklendirir, ona mana verir. Sanat olur, mesaj olur, izah olur… Neler olmaz ki!
Doğanın sonsuzluğunu anlatır bakan gözde, insanın ruhunu anlatır kalem ile çizen elde, sanat olur! Uçaktan şehre baktığında, çizgilerdir o evler, desen desen gösterir. O çizgilerde kim der ki o evdir. Ağaçlar o çizginin bir noktası gibidir…
Mikroskopla, teleskopla bakıldığında çizgiler hareket kazanır. O çizgi atom olur, virüs olur, elektron olur…
Yaratan çizmiştir, insan ise ona şekil verip üretmiş ve yaşamına yansıtmıştır. O çizgiyi keşfetmiştir. İnsan çizgileri ne kadar çok keşfederse o derece de Onu çizen Rabbine yakın olur. Çizgiyi, aklın çözmesine bırakmış yaratan ki, onu keşfettikçe yaşama heyecan katsın. İçini doldursun istemiş ki, villa olmuş, baraka olmuş, rezidans olmuş, insanı koruyan eve dönüşmüş. İnsan keşfettikçe heyecan duyar, yaşamdan kopmaz ya… O çizgiden kopmak demek, insan gözünden de kopmak demek, dünyaya göre yok olmak demek. Çizginin detaylarına bakmak gerek, her yürüdüğümüz çizgide görmediğimiz ne detaylar var oysa. o detayları eğer görmeden bir günü geçiriyorsak, nasıl gördüğümüzü iddia ederiz etrafımızı, yahut uyumadığımızı, yahut yaşadığımızı…
Ne manalar var basit gibi görünse de çizgiler de… İnsanın yaşamıdır kısaca… Çizgiler boşuna yaratılmamış, şifrelerini çözmek lazım gelir. Çözdükçe, her adımda çorap söküğü gibi çözülecektir, ona bakmaktan etrafımızda ki hareketlerle boş yere de uğraşmayacağız. O çözülmüşlüğün içinde keşfettiğimiz çizgiyle, hayırsa Allah’a, şerse şeytana koşacağız. Çizgimizi ve safımızı belirlemeliyiz bu yüzden… Şekil öyle basit değil, o şekil olmazsa ten olmaz, o ten olmazsa kalp olmaz, kalp olmazsa insan olmaz. Tesettür bu yüzden önemlidir. Bu yüzden kadına göre, erkeğe göre tesettür vardır. O şekil olduğu için, kalp de o şekle göre savaşır, safını belirler. Kur’an da der ki, o tesettür şöyle böyle olmalıdır. Çizgisi-şekli olmayanın kalbi de olmaz, Allah indinde! Şekille insanı değerlendirmek demek, sen içini boyamamışsan, başkası boyar demek, ona göre mana verir demek!
Çizgiler belirsizdir, nasıl boyarsan belirgin hale gelir insan gözünde! Birde insanın kimliğidir, mührü, imzası, sözüne şahit… Yaradan vermiş parmak üzerinde!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.