Aşkın Matematiği
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
youtu.be/x57yLCfm_e8
Oysa ki en başarılı şairler sayısalcılar arasından çıkmıştır.
Edebiyatımızdaki ‘Doktor, Biyolog, Kimyager ya da Veteriner Şairler’ saymakla tükenmez. Ben mesela :D
Şaka bir yana, Mehmet Akif desem kâfi gelir sanırım.
Nedense matematiği hiç sevmedim ben. Ne gizemli geldi, ne de çekici... Cebirde üç meçhullü bilinmezlere kafa yorulurken; Literatürde, neyi-neden yapmıştır, nasıl ama soruları saç-baş yoldurur… İşlemde her açının, her çapın ya da yarıçapın, her bilinmezin bir değeri vardır. Heceler ise çapkındır, sözü nereye vardıracağı kestirilemez... Her arananı, bir formülle bulursun mesela... Yani sonucu hesaplamak kolaydır... Yitik sevdaları da bulsaydı ya!
Bir de şairin formülüzasyonu var;
Şiiri her şeyden önce şiir olarak sevmeliyiz. Bir güzeli anlamadan sevdiğimiz, sevebildiğimiz gibi… Denizi, gökkuşağını anlamadan sevdiğimiz, sevebildiğimiz gibi… Çünkü anlam kolayca kavranabilir… Hâlbuki insanlar, anladıkları, kolay kavradıkları şeyleri değil;
Daha çok anlayamadıkları, gizemli şeyleri ancak sürekli severler…
Ispat edilemeyen tez gibi... Sonu olmayan yolculuğa hevesle çıkmak gibi bir şey... Ölüme gönüllü yazılmak… Hesap yok... Kitap yok... Para yok... Pazarlık yok...
Ne dedik yıllar evvel;
’PAZARLIK EDEN YAR İLE MUHABBET OLMAZ!’ Olmuyor da zaten…
O yüzden aşkın matematiğinden söz etmeyin bana… Gücenirim…
Peki ya ‘’Edabiyat!’’
İşte odur maneviyat… İşte odur hakikat…
İnanın ki ‘Pi Sayısı’nda değil, platoniklikte gizlidir Aşk… Yutan elamanın, lirizmini anlatın mesela bana… Etkisiz elemanın, karşılıksız sevdası, hiçbir beklentisi olmamasından mı mütevellit? Pastoral işleme örneğiniz nedir? Hece sayısı var mı veya uyak? Çarpım tablosu dediğiniz şey ne ayak? Trigonometri ‘divan’ şiirindeki hangi Aruz ölçüsüne denk düşer? Çarpma bir ‘taşlama’ ve toplama bir ‘koşma’ mıdır? Bölmeyle çıkarma ‘naat’ mıdır ‘ağıt’ mıdır yoksa?
Onu, bunu çarpmak, düşeni, döküleni toplamak, işine gelmeyeni oyundan atmak ve gönülden vermeyenin, ayağını kaydırmak yok bizde... Biz insanı Yaradan’dan ötürü severiz. Yarası olanları, yarasından ötürü…
Biz edebiyatçılar;
Bölme deyince;
Ekmeği ve gönlümüzü ikiye bölmeyi,
Toplama deyince;
Yârenleri etrafımıza toplamayı,
Çıkarma deyince;
Bir aşktan bir şiir ya da roman çıkarmayı,
Çarpma deyince;
Yâr için yürekten ve harbiden ‘Tik Tak’ - ‘Tik Tak’ çarpmayı öğrendik.
Geometriye gelince…
Üçgenden kareye, daireden dörtgene, beşgenden yamuğa her tür acayiplikle ilgilenen bilim dalıymış… Öyle diyorlar! Hay seni bilim dalı ilan edene e mi!
Kalp’ten haberi olmayan ilim mi olur?
Antakya, 13 Aralık 2018
Ali Asafoğulları
YORUMLAR
..DEDİĞİNİZ GİBİ, SİZE KATILIYORUM. BİZLERİ BİR MATEMATİKÇİYLE YARIŞTIRSALAR, EDEBİYAT DALLARI VE TÜREVLERDE HİSSİYAT, FELSEFE ONLARIN DİLLERİNDE KİLİTTİR. HAVUZ PROBLEMİ YAPAN MATEMATİKÇİ, ZAMAN AKIŞININ NASIL GEÇTİĞİNİ DE BİLEMEZLER. İÇİNE KAPALI MATEMATİK SEVERLER, RAKAMLARI DIŞA VURUNCA TAKDİR TOPLAR, AMA ELİ YÜZÜ DÜZGÜN, FELSEFECİ VE EDEBİYATÇI İNSANLAR YAŞAMIN EN GÜZELLİKLERİYLE OLSA BİLE ÇÜRÜTÜLÜRLER. İKİ SEVGİLİ EDEBİYATTA BİRBİRLERİNE ZITTIR, İKİ SEVGİLİ MATEMATİKTE DE BİRBİRLERİNE ZITTIR. BİRBİRLERİNİ HİÇ TAKDİR ETMEYECEK GÜDÜMDEDİRLER. İŞTE BEN BU MÜKEMMELLİYETİ ARIYORUM, KİMDE VAR? ELİNE KALEM TUTMAYANLARIN CAHİLLERİYİZ. ELİNE KALEM TUTANLARIN BİZLERİ YAZDIKLARINDA GELGİTLER... KÜLTÜRLER SADECE HER İNSANDAN GRUPLAŞMA KÜLTÜRÜ, HER DALDA TOPLUMUN GERÇEĞİ BU. İÇİNDE GÜL BAHÇESİ GÜDÜP SUYU SERAPTA GÖREN İNSAN, HER ZAMAN YALNIZDIR.
GÜZEL VE ÖRNEK ESERİNİZİ TEBRİK EDERİM HEMŞEHRİM
SAYGILARIMLA
BAHADIR DOĞRU
Gerçek bir şair matematiği de bilmeli
Edebiyatı da derim ben
Edebiyat duygu dünyasını akıcı ve etkileyici anlatır
Matematik bilen edebiyatçı sevginin akışını, edişini iyi hesaplayarak
Adımları doğru atmayı düzenler
İşte bu ikisi birleşince duygu dünyası cennet olur ahlar vahalar, keşkeler azöolur
Enteresan bir temaydı okumaya değerdi
Hoşça kalın
bhdr
..gerçek bir şairin mesleği şiir ve bunların yanında yazarlık yapmaktır. halk şairi sözel bölüm okur,, gerçek şair dediğiniz...
saygılar
biz matematiği bilmiyoruz. matematiği bu topluma öğretmenin bir yolunu bulamadık. ve sevdirici bir öğretim metoduyla herkes matematik öğrenebilir. çok istemem. çünkü matematik gibi ispatlanmaya ihtiyaç duyan bilim dalları insanı acımasız ve öfkeli yapar. ama aynı ölçüde toplumları sözel bilimlerin öncü kavramı adalet duygusunu da geliştirir. çünkü ispatlanmaya ihtiyaç duyan bilim dallarında temel bir ilkeden hareket edersiniz. çözmeye çalıştığınız problemin herhangi bir unsuruna fazla ya da eksik bir değer yükleyemezsiniz. hatta eksi ya da artı işaretleri gibi basit görünen çivi yazısının sembollerini yanlış yazamazsınız. yoksa alimallah basit bir basur ameliyatı yaptığınız kimseyi öldürebilirsiniz. yazarın bahsetmek istediği şey sezgilerle hareket etmek daha yüce bir şey, sanırım. Sevmek farklı bir şey. Bu yazıya eleştiri değil yorumum. Sadece dikkatimi çekti, belki bana dokunan bazı şeyler yazdınız. Bilmiyorum ilk aklıma gelen şeyleri yazdım.
Ali Asaf
Yorumunuz ve ziyaretiniz için teşekkür ediyorum. İyi geceler.
https://youtube.com/watch?v=AKjmjxOOrnw