YANIK SAÇLI KIZ
GEÇMİŞTEN KARELER
’Annee!
Anne buradayıım! Yardım et, kurtar beni!
Anne gitmee! Lütfen gitmee!
Anneeee!’ diye bağırarak kendi çığlığıyla gözlerini açtı. Yine kabus gördüğünü anlayınca gözyaşlarına hakim olamadı.
Yan odanın açılan kapısını duyunca battaniyeyi başına kadar çekip hıçkırıklarını dizginlemeye çalıştı. Odaya giren Aslı, karşılaştığı alışkın manzarayla Elif’in yine kabus gördüğünü anladı. Bu duruma alışmıştı çünkü Elif ile beş yıldır birlikte yaşıyordu. Ve bu süre boyunca neredeyse her gün bu durumla karşılaşıyordu. Elif’in kabustan uyandığı an yanında olup teselli etmek için onunla uyumayı sayısız kez teklif etmişti fakat her defasında reddedilmişti.
Yatağa yaklaşan Aslı, her gece yaptığı gibi battaniyeyi nefessizlikten boğulmak üzere olan Elif’in başından omuzlarına indirdi. Ve saçlarını okşayıp ’Keşke yanında uyumama izin versen ve bende böyle uyandığın her gece sana sarılıp teselli edebilsem.’ dedi uyumadığını bildiği kızın saçlarına hüzünle bakarak. Ardından başını öptü ve duvara yaslandı. Aklına onu eve getirdiği ilk gün geldi. ’Büyük bir çaresizlikle ’Annen bugün de gelmedi.’ dedi bir haftadır hastane odasında pencereden dışarıya bakan Elif’e. Elif’in tepkisine bakmasına gerek yoktu çünkü duygularını içine atıp susuyordu bu bir haftadır. Odaya gelen doktor ’Artık taburcu olabilirsin. Geçmiş olsun kızım.’ dedi pencereye bakmaya devam eden kıza gülümseyerek. Bir haftadır kimsenin yüzüne bakmayıp ya uyuyordu ya da pencereden dışarıya bakıyordu.
Doktorun ’Geçmiş olsun.’ sözüne takılan Elif, hüzün dolu yüzüyle dışarıya bakmaya devam ederek ’Geçmek mi?’ dedi söylediği şeye hüzünle güldü ve ardından kelimenin verdiği acıyla hıçkırarak ağlamaya başladı. Ardından bağırdı ve kolundaki serumu çıkarıp bir köşeye fırlattı. Ayağa kalkıp mini dolabın üzerindeki meyve suyunu ve plastik bardakları bir köşeye fırlattı. ’Neden ölmeme izin vermediniz? Yaşamak istediğimi söylemedim size. Yaşamak istemiyordum.’ diyerek yere çöktü. Son cümlesinde bağırmayı bırakmış fakat ağlamaya devam etmişti. Aslı, Elif’in sinirlerini biraz da olsa atmasını istediği için odayı dağıtmasını engellemedi. Bir haftadır tek bir tepki bile vermeyen Elif, siniri ne kadar çok atabilirse onun için o kadar iyi olacağını düşündü.
Çoktan ağlamaya başlamış olan Aslı, yere çökmüş ağlayan Elif’in yanına giderek sımsıkı sarıldı. ’Benimle yaşa lütfen. Elif Lütfen benimle yaşa.’ dedi kabul etmesini canı gönülden isteyerek. Aslı biliyordu, Elif’in annesi hiç gelmeyecekti artık. Bu teklifi duyduktan sonra mümkünmüş gibi daha fazla ağlamaya başladı. ’Annem bir daha hiç gelmeyecek değil mi Aslı abla? Beni terk etti işte. Yaşadıklarım da geçmeyecek. Lütfen ölmeme izin ver.’ dedi ve şiddetli bir şekilde ağlamaya devam etti.’ İşte o günden sonra beraber yaşamaya başladılar.
Aslı, hatırladığı bu anılarla ağladı sessizce. Daha sonra ise Elif’in rahat bir şekilde ağlaması için gözyaşlarını silip odadan çıktı. Aslı’nın çıkmasıyla ağlaması şiddetlenen Elif, oturur pozisyonuna geçti. Bir süre daha ağlayınca uykuya yenik düşüp uyudu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.