- 2373 Okunma
- 9 Yorum
- 4 Beğeni
BİR BARDAK ÇAY EŞLİĞİNDE...
Yorgun şiirlerim var, yoldan çıkmayı henüz beceremeyen bir de TDK benzeri bir gönül lügatim var henüz kimselerin okumadığı.
Kanunun kestiği parmak değilim çünkü canım çok acıyor aslında beş parmaktan biri bile değilim.
Ait olmadığım bir coğrafyada kabul görmektense makbul olanı yapma gayreti içerisindeyim.
Şiir dağına yağan karın soluğumu kestiği yalandır, azizim aslında bana hükmeden derviş söylemlerin bahtı da açıktır, değerli yüreğim… hani tıkış tıkış olmasını kimse hazmedemezken sevgi bildirgemi sundum bir kez kalemler meclisine.
Oy çokluğuna kurban gidiyorum sanırım izdiham nedeni duygularım sömürülürken ben kalburüstü bir çiçek olmak adına çorak topraklarda bile açmaya talibim.
Yorgun teftiş heyetini buyur ettim gönül soframa ve doldurdum ince belli çay bardaklarını: tavşankanı değil ha: bizzat kanımla demledim ben bu çayı.
İfrata kaçan ne çok söylem sabrımın filan asla sınanmadığı.
Ne ki bunlar?
Ben ne yollara saptım da karanlıkta el yordamıyla buldum yolumu.
Nedendir, diye bir sor bakalım.
Önce kezzap döktüler içimdeki yarım hecelere. Vakitlerden ölümdü zamanın birinde zamansız düştüğüm çukur.
Aşkın müridi bir ilah filan da değildi devşirdiğim duygular.
Soluklanmadım henüz.
Oluk oluk akan mevsimsiz yağmurlardan muzdarip bir çöl çiçeği idim ne de olsa.
Yaftalanmak nedir, bilir misin sen?
Bin bir afra tafra ile dostunu satmak nedir, bilir misin sen?
Bak ihanet ettim edebiyata ne de olsa iki cümle üst üste aynı kelimeyi kullanmak gibi bir gaflete düştüm.
Sanrılarım oyalıyor beni sonra da gelişen paranoya ile içimde tetiklenen mevsime biat kâh ağlıyor kâh gülüyorum.
Birileri bir şey diyor ve çekim alanındayım ne de olsa aldanmaya ve aldatılmaya programlı benliğim.
Şimdi biri bir şiir yazacak ve başım yarılacak imge niyetine başıma rastlayan taşlarla yoksa taşlama, dediklerine mi düşüyor hep yolum?
Gölgemi dünden bir gün evvel kaptırdım hayal tacirlerine. Dün de kendimi kaybettim. Karanlık satırların hangi yansıması peki bu yazdıklarım? İşte geceyi aldatıyorum ve aldatı mahiyetinde gülücükler konduran kim varsa asılı yüzünde bir kabir azabı adeta içinde yuvarlandığım ve ellerimle yuvaladığım sözcüklerin handikap yüklü serzenişi.
Açıktan açığa alay ediyor benimle evren.
Aklıma uyup da sallıyorum mendilimi, her boşluğa temsil ettiğim şiir ve yazının arkasından. Kimse de yok hani uğurlamaya gelen ve ölüm düşüyor aklıma hele ki gözümden düşen cinnet gecelerinden kimseler haz etmezken diliyorum kendimce ve dillendiriyorum ne de olsa sıra dışılığın en yüksek mertebesindeyim.
Ayrışan insanlar ve bölünen kümeler… ne çok öz alt küme.
Mekânın cennet olsun sevgili Atagün Hocam.
Kimin nesi değil mi?
Aslında sıra dışılığın en güzel yakıştığı ilk yetişkin; hayatımda idame ettirdiğim bunca formülü ezberleyemezken bir futbol topu ile girdiği sınıfta tüm öğrencilerini gaza getiren…
Matematiğin x’ini bilmezken cebirle tanışıklığım ve ne çok yatay, dikey eksen ve koordinatlarıma sahip çıktığım matematik dersimizin efsane öğretmeni.
Matematiğe olan düşkünlüğüm gün geliyor da nasıl emsal ve imge teşkil ediyor yazdıklarıma-aslında yazılıp da okunmayan ve ben bu sefer kalemin ucunu kırıp yeni bir kalem edindiğim aklımın kırtasiyesinde, kimine göre fazlasıyla aykırı belki de lanet eksenimde ben mimlenmişken…
Kabul görmekten umudu kestim madem bu sefer yolum yine O’na düşüyor.
Sohbetimiz esnasında yağan yağmurun bereketi olsa gerek yastığım hep ıslak.
Vicdanımın örtüsünde ise arda kalan yorgunluk hâsıl olmakta ne de olsa sevebildiğim kadar çok insanı sevip içimdeki bölmelerde ağırlıyorum her birini.
Genele bakacak olursak, ben iflah olmaz bir piç kurusuyum.
Yaşasın ben de artık saygın kelimeler yerine hafifçe argo imgeler konduruyorum satırlara ve biliyorum ki eninde sonunda RTÜK ve benzeri bir kanalla kodesi boylayacağım yanımdaki hücrede kalırken A.A.elbet soracağım ona yazarlığın sırlarını.
Gönül körfezimde yarım adacıklar mevzu bahis ve şimdi geliştirdiğim kuramlarla ana kıtaya el sallıyorum.
Gün özürlü bir yolculuk benimki hele ki en yüksek rakıma da sahip iken şehir ve yazdıklarım… artık kimin yolu düşerse elbette bir bardak çay ikram etmeden bırakmayacağım.
Kanımla yıkadığım bir yol.
Öncemde saklı tüm bilgi ve detay silsilesi sonra da randıman sağlamak adına boydan boya yok sayıyorum: yaşadıklarımı ve yazdıklarımı ikram aşamasında içimdeki rahmeti bana sunan yüce Yaratan elbette çekmeyecek elini ümidimle üstelik…
Göğün kepenkleri kapalı sanırım bir uyarı mahiyetinde melekler de çekildi yuvalarına ben ki aykırı bir coğrafyada salınan ahkâmlarla sadece kalp gözümün sileceklerini çalıştırıyorum ne de olsa içeri alacağım çokça insan var.
Ömrün afakı.
Ah, ben’lik yorgun dimağım.
Senlik olması gerekmeyen de bir sevda masalı.
Aşkın boyutsuzluğunda kilit vurduğum yüreğim.
El, el üstünde madem birazdan diyetimi ödeyip elimi de kesip atacağım sonsuzluğa belli ki elimden kayıp gidenlere bir bu kadar dayanamayacakken.
Geçmişin izini sürerken gelecek odaklı bir sunum hazırlanıyor biliyorum ki ne zamanki yeni gün’e denk düşsem evren yine yapacak yapacağını ve boğazıma takılacak kelimeler.
Gün bazlı bir eylem duyguların aralıksız hamle yaptığı ve ne hikmetse dumura uğrayan yüreğimle dilimden düşmeye hazır olmayan her iç çekiş bir şekilde karşılığını buluyor ne zamanki yolum beyaz boşluğa düşse en azından geçmişte yaşadığım o münzevi boşlukla da hiçbir ilgisi yok iken.
Bazen yalın bir gün hani saf kan yarış atı gibi koştuğum.
Sadece koşuyorum ve aralıksız konuşuyorum ve ne zamanki ket vurulsa coşkuma ben sakinliğimi koruyamadığım gibi namluyu ağzıma sokuyorum.
Ya da beynimi hedef aldığım ve tetiğe basmadan hiçbir şey yoluna girmiyor demek ki yaşamanın ve mutluluğun ilk koşulu ölümün ta kendisi.
Ölüm korkumun depreştiği yıllara bakıyor ve kendime uzun boylu sitem ediyorum hele ki ölümden beter yaşanmışlıkların seyrüseferinde bilfiil anladığım bu saçma korkunun üzerine ellerimle ölü toprağı attığım.
Künyemde yazılı ismim. Ellerim kucağımda değil ama kalemi ve çay bardağımı tutarken… derken zamansız bir veda ve ben serilmişken boylu boyunca.
Öğüten bir değirmen aslında övündüğüm ne de olsa geçmişin iz bıraktığı güzelliklerin tadı hala damağımda ve zaman zaman somurtan bendenizin adam olmaya da niyeti yok iken sanırım adam yerine konmakla eş değer yine de kendimi sevip saygımı da öldürmediğim sürece varlığımla az da olsa barışık kalmaya çabaladığım hayatın da bir rutini.
Tetiklenen mekanizma ve ibresi bozuk sayaca ben mutluluk ve sevgi yükledikçe… geri dönümü de ne diye asla sormayın.
Gürültülü bir yalnızlığın da ta kendisi iken insan ve nasıl oluyor da bu kalabalık esnasında yalnızlıkla ihya oluyorum?
Kimlik kavgamda esefle yüklendiğim yine omuzlarıma ağır gelen duygular ve mantık özürlü bir ömrü kayıt altına almışken ben sabırsızca seviyor ve itiraf ediyorum.
Yol yorgunu kim ise belki de yoldan çıkmış…
Yolunuzun üstünde olmasam da buyurun, beklerim, efendim.
YORUMLAR
Sevgili arkadaşım ,dostlardan güzel yorumlar gelince her şey güzel...bu kadar güzel kaleme güzel yazana ben yorum yazamıyorum...çok sevgiler yolluyorum en güzel yazan arkadaşıma.
Gülüm Çamlısoy
Hiç yorum yazmasan da yeter bana senin yüreğinde olduğumu bilmek ayrı güzel.
Çok çok teşekkür ediyorum sevgili arkadaşım.
O güzel kalbin asla dert görmesin asla.
Hep dualarımdasın.
Hep sevgimle hep canım benim.
Aygün Deniz
Gülüm Çamlısoy
Ellerinizden öpüyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımla...
Allah razı olsun.
Bir bardak çay eşliğinde...
Yazının başlığını okuyunca hemen kendime bir çay aldım ve oturdum okumaya, tamamını içemedim çayın, duygudan...
"İnanç, sevgi, umut" ile...
Gülüm Çamlısoy
Bu kez ben koyayım size bir bardak taze çay da karşıklı içelim sevili arkadaşım.
Çok teşekkür ediyorum.
Hep sevgimle...
Hep umutla...
Hep dostlukla...
Tabii..
İşin içinde çay olunca..
Yolumuzun üstü, altı aranmaz ki.. Bulunur, oturulur..
Muhabbet ve çay.. Gerisi gelir..
Tebrikler Gülüm Hanım.
Gülüm Çamlısoy
gelsin de.
dostluktan ve sevgiden asla zarar gelmez.
çok teşekkür ediyorum çok değerli varlığınıza.
güne eşlik eden yağmur bereketi ile evreni ıslatırken aslında bizler yüreğimizi suluyoruz rahmetin eşliğinde.
sonsuz selam ve saygılarımla...
çok sağ olun kıymetli hocam.
ZEYBEK HOCA
İnşallah, Rabbim gönlünüzün güzelliğince verir...
Huzurla..
Saygı, selam bendendir.
Gülüm Çamlısoy
Rabbim herkesin gönlüne göre versin.
Hayatta asla çok bir talebim olmadı hele ki son bir kaç yıl yaşadıklarımdan sonra sadece diliyorum ki Rabbim günümüzü aratmasın.
Yürüdüğüm yoldan başka hiç bir tali yola sapmayacağım.
Sözüm özüm bir...içimi dışa yansıtmak yine vazgeçilmezim.
Canım yansa da ben böyle kalmayı şiar edindim.
Üç ilkem var.
inanç.
sevgi.
umut.
Annemin hep dediği gibi:
''Allah bana akıl fikir versin.''
sanırım kendimi seviyorum.
:))
Ait olmadığım coğrafyada nefes bile almak zor gelir banada, hüzün yumağı vardı etkileyici satırlarda
Bu kadar mı etkili yazılır duygular, bu kadar mı kalbe değer satırlar
Sizi kutluyorum Gülüm hanım
Gülüm Çamlısoy
Hüzün hep bir yanımız istesek de istemesek de.
Hissiyat çok yorucu ve çok kere de vurgun yediğimiz lakin insanlığımızın özeti değil mi...
Seviyorum işte.
kendimce seviyorum hayatı.
Yenik düşsem de canım yansa da seviyorum...hayatı da insanları da.
Günün sözüne ilişti gözüm ama kabul etmiyorum.
Sevilmeden sevmeyi ben bir ömür başardım.
An itibari ile ayakta isem bu bana bir armağanıdır yüce Rabbimin.
İçimdeki sevgi bazen umutsuz olsam da düşüp düşüp yeniden ayaklandığım.
Sizleri çok seviyor ve şükrediyorum böylesi güzel insanlarla bir arada olduğum için.
Bazen bir yük olduğumu düşünsem de yaşarken ansızın hasıl olan o coşku ve huzur ile yeniden mutluluğun şarkısını mırıldanıyorum.
Çok çok teşekkür ederim çok kıymetli hocam.
Bence herkes denemeli:
Sevilmeden sevmek benim desturum oldu bir ömür ve bu sayede kendimi keşfettim: hatalarımla sevaplarımla...
Yaşamak güzel/miş şimdi daha iyi anlıyorum.
Sonsuz selam, saygılarımla çok değerli hocam.
Merhaba sevgili dostum.
Yaz başından beri diyetteyim.Ne yalan söyleyeyim başlığı okuyunca canım çay veee yanında havuçlu,tarçınlı cevizli kek çekti.:)) İnsanın içini ısıtan bir başlık lakin okuyunca derin bir dip dalganın su yüzüne çıkardığı duygular mevcut. Çok etkilendim bu yazınızdan. Özellikle
"Ait olmadığım bir coğrafyada kabul görmektense makbul olanı yapma gayreti içerisindeyim"
işte bu cümle tam beni anlatmış sanki.. Kabul görmek için edebiyattaki gibi kurallar manzumesine hiç gerek yok.Çünkü kurallar ve dayatmalar değil mi canımıza okuyan..
Tek kelimeyle mükemmel bir duygu aktarımıydı canım.
Kutluyorum emek veren yüreğini ve kalemini.
Sevgilerimle.
Gülüm Çamlısoy
Yorgun bir gündü dün aslında yıllanmış bir yorgunluk ve hiç beklemediğim bir anda bir eski dostla kesişti yolum. Dost bildiğim ama can yakmasını çok iyi beceren.
Ve evet, canım Dilek Hanımcım; o dayatmalar ve kurallar karşısında yenik düştüm yeniden onla sohbetimiz esnasında.
Sorgulamak çok kolay ve asla da acımadan karşısındakine insan ve asla da kendi hatalarını görmeden.
Sevgi çok kutsal bir duygu ve sevgiyi yok sayanlar yüzünden böylesi acıyor canımız.
Güzeldir varlığınız hep güzel ve sıcacık.
Ne iyi geldi varlığınız canım dostum benim.
Yüreğimle seviyorum sizi ve tüm yüreğimle teşekkür ediyorum.
Mutlu akşamlar olsun.
Hep hep sevgimlesiniz en içten ve yürekten taşan.
Tek yapabildiğim ise sevip umut etmek.
Dilek USTA
Gülüm Çamlısoy
Var ol var olsun yüreğin.
Mutlu akşamlar diliyorum.
Set çektim
Sevgilerimle
Beni öpmek zorundasınız
Deniz gibi başımı verdim bu uğurda
Beni sevmek zorundasınız
Gidenler
Biliyorum
Gelenlerden
Daha büyük ve cesurdular
Kalbi
Atatürk gibi güzel olmayanlar
Bu memlekete hep yüktüler
Azizim
Bir çay demle
Hasretide
Aşkı da
Biz şairler
İnce belli sevdiler,,,
Her yazınız güzel olmak zorun da mı,,
Bu minik hediyeyi kabul buyurunuz,,,yeni yazdım
Saygılar sevgiler selamlar
Gülüm Çamlısoy
Güzel gören güzel yüreğiniz dert görmesin asla.
Çayın yanında ne alırdınız?
En iyi dileklerimi ve selamlarımı sunuyorum.
Afiyet olsun.
Gülüm Çamlısoy
çok teşekkür ediyorum.
hayırlı akşamlar.
selam olsun.