- 942 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dün çimlenen bir hatıradır geçmişin ayakaltında
Ben kuralları çiğneyen bir imge sense hep açmazların önünde giden bomboş bir zaman aşımısın her zaman söylediklerime yenisini ekliyeyim, verdiğin kararların hangisi geçerli ya da dur daha basit bir soru? Demlendireyim beyninde gelgitlerini hangi dağın hükümranısın geçmiş geçmiştir aslında sen kıyam gülüşlerinle anılacaksın bu has bahçede…
Bense çimlenen bir yazgının ayakaltında dolaşan kirli pabuçlar olacağım sadece onlar kirlenecek dünya temiz kalsın diye çocuk telaşlarım/biliyorum öldüler biliyorum adları şimdi anılmayacak belki ama bir gün sıra onların olacak…
“Bir ağacı kurdu bitirir içten içe bir insanı ise Thomas Edison’un ampulü ayaklanmış beyin damarları uçuyor bir kanat bin yürek…”
Sen kimsin ki! Sorgu dağlarının hükümranlığına soyunursun yazgılarına nar bağlamış kadınların yarım kenarısın sarabilir misin? Kınadan yosun tutmuş ellerin nasırını ölebilir misin? Bir çocuğun saçlarında ayazı/bir baba olmak ne mümkün senin gibi tohuma kaçmış bir amcanın son demlerinde
Her yerden el etek çekmek nasıl bir duygu bir zamanlar sevgi timsali bu beden şimdi karanlık izbelerin aranan elemanı dünü ayakaltına almış bu beden…
Dedim ya; bende açmazların anahtarı çok canım sıkıldığında bir yaranın kabuğunu didiklerim bir kuşun kafesine girer kalbim…
Senli dünlerime ucu kanaviçeli mendil işlerim tüm inci çerçeveli resimlerim soluğunu keserim ellerimle…
Dün çimlendi gitti bugünüm aydın
Geleceğim ayakaltında…
Son çarem!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.