- 274 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV BÖLÜM 17
BÖLÜM-17
Sıcaklar bastırdıkça bastırdı. Arife günü babam ikimizi de yanına çağırarak, karşısına aldı.
Halil Dayı,
‘’ Sinoplu, bu akşam bizde kalırsın. Yarın sabah kahvaltıdan sonra erkenden mezarlığa gideriz. Dönüşümüzde sen bizi bıraktıktan sonra kasap Osman’a uğrarsın. Ben bugünden tembihledim. Yanına alacağı iki yardımcısıyla beraber bizim bahçeye gelirsiniz. Yarın üç koyun da kesilip konu komşuya dağıtılacak. Esma ile Münevver Hanımda mutfağa girecekler. Yani anlayacağınız iş çok adam az. Esma.’’
Esma,
‘’ Buyur baba?’’
Halil Dayı,
‘’ Sende Suna ile Ercan’ alıp geleceksin. Ancak işin altından böyle kalkabiliriz.’’
Sinoplu,
‘’ Halil Dayı, ben bugünden arabayı ayarlayayım, yarın taksi ile falan uğraşmayalım.’’
Halil Dayı,
‘’ Arabayı kim kullanacak?’’
Sinoplu,
‘’ Ben ne güne duruyorum?’’
Esma,
‘’ Sende şoförlükte mi var?’’
Sinoplu,
‘’ Buyurun efendim siz önden binin.’’
Halil Dayı,
‘’ Her iş bitti şarlatanlığa mı başladınız?’’
Hakikaten Sinoplu öğleden sonra, altında bir arabayla çıktı geldi.
Sinoplu,
‘’ İnandın mı şimdi?’’
Ertesi gün bayram namazından sonra, bizde annemle beraber kahvaltı masasını babamın isteği üzerine bahçede hazırladık. Herkesin yüzü gülüyordu. Ama daha sonra mutluluktan ağlayacağımı bilemezdim.
Babam her seferinde beni şaşırtmasını biliyordu. Yatmadan evvel yanıma gelerek,’’ Kızım senden bir şey rica edeceğim?’’
Esma,
‘’ Buyur baba.’
Halil Dayı,
‘’ Annenle benim hatırımız için, bu bayram üzerine Hale’nin kıyafetlerinden birini giyer misin?
Esma,
‘’ Ne demek baba giyer misin? Tabi ki giyerim baba.’’
Bayram sabahı bayramlaşma kahvaltı derken, Saat onu buldu. Hepsi beraber Sinoplu’nun arkadaşından aldığı arabaya doluşarak mezarlığa doğru yola çıktılar.
Ben Hale’nin mezarına gideceğimizi düşünürken, Güngören mezarlığına doğru yola koyulduğumuzu fark ettim. Babam düşünceli görünüyordu.
Esma,
‘’ Baba öyle kara kara ne düşünüyorsun?’’
Halil Dayı,
‘’ Eksik bir şey var mı ona bakıyorum kızım.’’
Esma,
‘’Ne eksiği baba her şey tamam.’’
Münevver Hanım,
‘’ Sabırlı ol kızım önce senin ailenin mezarlarını ziyaret edelim, sonra da Hale’nin mezarını ziyarete gideriz.
Parke yoldan yürümeye başladık. Mezarlığı ziyaret geldiğimiz halde, içimde adını koyamadığım coşku ve sevinç vardı. Kocama, Ensal’ime ve Güneş’ime kısacık bir zaman dilimi de olsa kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordum. Bu coşku mezarları görünce yerini hayrete ve şaşkınlığa bıraktı. Zira benim en son ziyarete geldiğim mezarlar değildi. Adeta yeniden yapılmıştı. Annem bana bakarak, ‘’ İşte kızım benim Halil beyin sana sürprizi.’’ Gördüklerim karşısında şok olmuştum. Babam yine yapmıştı yapacağını gözlerimden yağmur gibi yaş akıyordu.
Halil dayı,
‘’ Bak Esma biz buraya sen üzülesin diye gelmedik.’’
Esma,
‘’ Bu gözyaşları üzüntüden değil baba. Sen ne büyük insansın.’’
Halil Dayı,
‘’ Büyük olan ben değil Allah’tır kızım. Ne yaptıysam onun izni ile yaptım. Ben sadece aracıyım.’’
Mezarların başında dua ederken gözüme minik bir kedi yavrusu takıldı. Küçücük en fazla olsa, olsa iki aylık bir şey. Hemen kucağıma alıp sevmeye başladım. Gideceğimize yakın kucağımdan yere bırakırken, annem ‘’ Esma bu kedicik sana çok yapıştı. Bahçeye götürsene orada beslersin. Annemin yüzüne baktım. ‘’ Al, al baban bir şey demez.’’
Halil Dayı,
‘’Eğer alacaksan al kızım sana arkadaş olur. Adını ne koyacaksın?’’ ‘’ Adı Marmelat olsun baba. Adı gibi tatlı.’’
Halil Dayı,
‘’ Hadi bakalım Hale’yi unuttuğumu sanmayın.’’
Bembeyaz sadece kulakları ve kuyruğu sapsarı, bana çok eskilerde beslediğimiz bir kediyi hatırlatıyordu. Çokta şapşidik bir şey. Hale’nin bulunduğu mezarlığa giderken kucağımda uyumaya başladı.
Sonrada kardeşimin mezarı, elimde resmi bir kayıt olmamasına rağmen biliyorum ki Hale, yani Ayla benim öz kardeşim. İnşallah bir gün onunda kardeşim olduğunu ispatlayacağım. Her şeyi geride bırakıp evde yapacağımız işleri düşünmeye başladım. Bizi yoğun bir gün bekliyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.